Yeni “Kızlar”ın stilleri

New York’ta yaşayan dört kız arkadaşın hikayesinin anlatıldığı “Girls” (Kızlar) dizisinin ikinci sezonu geçtiğimiz günlerde Amerika’da yayınlanmaya başladı. Farklı dallarda hem Emmy hem de Altın Küre ödüllerine sahip olan dizi; yazarı, başrol oyuncusu, yönetmeni ve yapımcısı Lena Dunham’ın hayatından izler taşıyor. 26 yaşındaki Dunham, kimi zaman yeni Woody Allen olarak anılıyor, kimi zaman da ünlü kadın komedyen Tina Fey’e benzetiliyor.
New York’ta yaşayan dört kız arkadaş deyince aklınıza dizinin “Sex and the City” benzerlerinden olduğu fikri gelmesin. Her ne kadar iki dizi aynı kanaldan çıkmış olsa da farklılıkları saymakla bitmez. Bu ‘kızlar’ın ne güzel apartman daireleri ne oturmuş işleri ne de fazla hareketli aşk hayatları var. İyi eğitimli ama işsizler, erkeklerle ilgili hayal kırıklıkları bitmek bilmiyor, küçük dairelerde kavga dövüş ev arkadaşlığı yapıyorlar. Kısacası dizi fantastik New York hayatından bir hayli uzak.
Karşılaştırmalar “Sex and the City” ve hatta bazen “Gossip Girl” ekseninde dönünce işin içine modanın girmemesi de imkansız tabii. Zira her iki dizi de modaya yön veren yapımlardı.

Stilleri de gerçekçi
Oysa “Girls”ün stil anlayışı da tıpkı konusu gibi oldukça gerçekçi. Gündüz topuklu ayakkabı yerine babet giyiyor, evde ipek geceliklerle değil bol erkek tişörtleriyle geziyorlar. Yine de tüm bunlar dizinin, stilleriyle de çok konuşulmasına, moda blog’larına,
hatta Vogue Amerika’ya sık sık konu olmasına engel değil. İşte dizinin dört ana karakteri ve onların stil sırları...

MarnIe MIchaels
(AllIson WIllIams)
Kemer tutkusu Kate Middleton’a benzetiliyor

Mükemmeliyetçi Marnie, bir sanat galerisinde çalışıyor. NBC’de gece haberlerini sunan Brian Williams’ın kızı Allison Williams tarafından canlandırılan karakter, pek çok kişiye göre dizinin en güzel ve en sıkıcı kızı. Stilinin anahtar parçalarını koyu renk dar jean’ler, şık bluzlar, blazer ceketler ve dar elbiseler oluşturuyor. Hemen hemen her kıyafetiyle taktığı kemerler sayesinde tarzının Kate Middleton’a benzetildiğini de söylemeden geçmeyelim.

Hannah Horvath
(Lena Dunham)
Saçları da kafası gibi karışık
Hannah, ilerde çok ünlü bir yazar olmanın hayaliyle yaşıyor. Karmaşık desenleri çok seven Hannah’nın vücudunda pek çok dövme var. Manhattan yerine New York’un ‘hipster’ bölgesi Brooklyn’de yaşıyor olması da vintage elbiselerini, Mickey Mouse’lu tişörtlerini ve ekose desenli gömleklerini açıklamaya yeter zaten. Saçları da kafası gibi hep karışık olan Hannah, hemen hemen her elbisesinin üzerine minik bir hırka giyiyor.

Jessa Johansson
(JemIma KIrke)
Ekibin bohemi
Jessa, daha önce de New York’ta yaşamış ve uzun yıllar sonra geri dönen bir İngiliz. Daha ilk bölümde kocaman şapkası, upuzun saçları ve vintage Louis Vuitton bavuluyla bohem stilinin ipuçlarını veren Jessa, renkli giyinmeyi de çok seviyor, özellikle sabahlıklarına hayran olmamak mümkün değil. Dizi başlamadan hemen önce ilk çocuğunu doğuran oyuncu Jemima Kirke şimdilerde yine hamile. Bu da demek oluyor ki ikinci sezon boyunca üzerinde sık sık bol kıyafetler göreceğiz.

Shoshanna ShapIro
(ZosIa Mamet)
En sevdiği renk pembe
Başına gelen her şeyi hayretle karşılayan Shoshanna için “hayat acemisi” deniyor. Jessa’nın kuzeni olmasına rağmen ondan oldukça farklı ve endişeli bir tip. Odasında “Sex and the City” posteri var ama hem hayatı hem de stiliyle onlar gibi olmaktan çok uzak. Hanım hanımcık bir kız olduğu için en sevdiği renk pembe, hemen hemen hiç pantolon giymiyor, süslü saç bantlarına ve payetlere bayılıyor.

‘Kızlar’dan ilham alan ojeler
Kozmetik markası Deborah Lipmann, dizinin ikinci sezonuyla eşzamanlı olarak oje koleksiyonu piyasaya sürdü. Koleksiyondaki dört farklı oje rengi elbette dizinin ana karakterlerine ithaf edilmiş. Hannah’nın yeşil, Marnie’nin pembe, Jessa’nın bordo, Shoshanna’nın ise lilayla anıldığı dörtlü setin fiyatı 45 dolar.