23.07.2008 - 01:59 | Son Güncellenme:
Miraç Zeynep Özkartal
Lüküs Hayat’ın Zeynep’i, “Küçük Hanım”ın hizmetçisi, “Yeter Anne”nin Makbule’si Suna Pekuysal yaşama veda etti. Pekuysal, 5 gün önce evinde kalça kemiğini kırmış, İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ameliyata alınmıştı. Ama artık onunla özdeşleşen omurga hastalığı “ankilozan spondilit”, iyileşmesine izin vermedi.
Önceki gece duran kalbi, ancak dün sabaha kadar çalıştırılabildi. Ve Pekuysal; Belgin Doruk’un, Ayhan Işık’ın, Bedia Muvahhit’in ve elbette sevgili eşi Ergun Köknar’ın yanına gitti...
Suna Pekuysal için yarın saat 11.00’de Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde tören düzenlenecek. Sanatçı, öğle namazını takiben Ataköy 5. Kısım Camii’nde kılınacak cenaze namazından sonra Mevlanakapı Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Garip bir tesadüf
Pekuysal, 24 Ekim 1933’te İstanbul’da doğdu. Ya acı bir tesadüftür ya da kaderin ördüğü ağlar, babası İlhami Bey, kızı doğmadan 7 yıl önce kalça kemiğini kırıp yatağa mahkûm olmuştur. Bu durumdayken konak komşusunun kızı Hadiye Hanım ile evlenir ve hemen bir çocuk sahibi olur. Kızına, çok sevdiği tangodan esinle Suna adını koyar, annesinin adı Adile’yi de ekler. Ancak Adile Suna henüz 7 aylıkken, 27 yaşında kapar gözlerini İlhami Bey...
Eşini bunca erken kaybeden Hadiye Hanım, günlerini Cağaloğlu Halkevi’nde geçirir. Amatör bir tiyatrocudur çünkü. Suna da burada, kuliste büyür. Şehir Tiyatrosu’nun çocuk bölümünün efsanevi yönetmeni Ferih Egemen gelir bir gün Cağaoğlu Halkevi’ne ve annesini seyretmekte olan bu sevimli, cevval, sahneye aşkla bakan kızı görür.
Ver elini Darülbedayi, ver elini ilk oyun: “Artist Aranıyor”. Çoktan bulunmuştur o artist, Şehir Tiyatrosu’nda 1947’den 2002’ye kadar süren uzun bir yolun ilk adımı atılır böylece.
100’ün üzerinde film
Artık Ankara Konservatuvarı’na gitmenin vakti gelmiştir; ama sınav tarihini kaçırır Pekuysal. Dram Tiyatrosu’ndan da küçük rol teklifleri gelmeye başlayınca, kalır İstanbul’da. Bedia Muvahhit’lerin, Cahide Sonku’ların, Şaziye Moral’ların arasında “pişer”. Her oyunda kulistedir, bütün roller de ezberinde. Muhsin Ertuğrul ona “kulis faresi” adını takar.
Kulis faresi, aşkının karşılığını bulur tiyatrodan; figürasyondan küçük rollere geçiş yapar. İlk rolü de “Gelin” piyesindeki bulaşıkçı kızdır ve tek bir cümlesi vardır: “Afedersiniz matmazel, geçiyordum da”. Bu tek cümle ilk övgüsünü getirir ona, Tunç Yalman gazetedeki eleştirisinde oyundaki en inandırıcı aktrisin Suna Pekuysal olduğunu yazar.
1955 yılında ilk sinema teklifini alır; Osman F. Seden’in “Kanlarıyla Ödediler” filmi... Ardından Nejat Saydam, Pekuysal’ın içindeki “komik kız”ı keşfeder. Belgin Doruk-Ayhan Işık’lı “Küçük Hanım” serisinde tırabzanlardan kayan, lafları ters söyleyen, delifişek hizmetçiyi oynar ve seyircinin “içine sokası gelen” oyunculardan olur.
1997’de İstanbul Film Festivali, 2001’de de Altın Portakal tarafından Onur Ödülü ile taçlandırılan sinema kariyerine 100’ün üstünde film sığdırır.
1963’te “Neşemizi Bulalım” adında bir filmde oynar; ama filmin arka planında yaşananlar hiç de neşeli değildir. Rol arkadaşı Suphi Kaner intihar eder. Kendisi de yakasını son gününe dek bırakmayacak ankilozan spondilit hastalığına sebep olan bir kaza geçirir çekimler sırasında. Ama şov devam etmelidir; oyunlar, filmler ardı sıra gelir.
Lüküs Hayat’ın efsanevi ismi
1964 yılında Cevat Fehmi Başkut’un “Küçük Şehir”inin ise ayrı bir yeri vardır Pekuysal’ın hayatında. Bu oyunda, ölüm onları ayırana dek evli kalacağı Ergun Köknar ile tanışır. Yıldırım aşkıdır aralarındaki, kuliste gelen evlilik teklifine “Evet” deyip atar kendini sahneye. 9 yıl sonra 3 kişi olur aile; Pekuysal, doktorlarının muhalefetine rağmen tek çocuğu Sait Ali’yi doğurur.
Bu sırada sağlığı da gittikçe bozulur. Omurgası her yıl biraz da eğilir. Ama sahnede bambaşka bir Suna vardır; güçlü, enerjik ve de dimdik!
Bugün Pekuysal denince ilk akla gelen oyunlardan biri olan ‘Lüküs Hayat’ 1984 yılında başlar. ‘Boncuur efenim boncuur’, ‘Seni ya lord ya da mort ederim’ repliklerini 14 yıl söyledikten sonra 1998’de yaş haddinden emekli olur Şehir Tiyatroları’ndan. Ertesi yıl, tiyatro sahnelerine son kez çıkacağı ‘Hasır Şapka”d’ konuk oyuncu olarak oynar. Filmografisi ise 2005’te rol aldığı ‘Hırsız Var’la noktalanır.
Bu arada televizyona da işler yapar; ‘İnce İnce Yasemince’, ‘Süper Baba’, ‘Evimiz Olacak mı?’, ‘Ekmek Teknesi’, ‘Çapkın’ ve elbette Özkan Uğur’a kök söktüren ‘Yeter Anne’...
Seyircisi onu en son 2006’da “Geçmiş Zaman Olur Ki”de görür, bir de Okan Bayülgen’in 2007 tarihli fotoğraf projesi “Pudra”da. Bayülgen’e “Ekmeğim, suyum, aşım, havam, her şeyim tiyatro. Herkes söyler ama ben bütün kalbimle isteyerek söylüyorum: Sahnede ölmek istiyorum” der.
Ne yazık ki gerçekleşmedi bu dileği Pekuysal’ın, 40 yıldır ona türlü eziyet çektiren omurgası izin vermedi buna. Ama ne gam; onu seyircisi hep sahnede, hep dimdik, hep sevgiyle hatırlayacak.
Devletin zirvesinden mesajlar
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: Suna Pekuysal, örnek sanatçı kişiliğiyle her zaman takdirle hatırlanacaktır.
TBMM Başkanı Köksal Toptan: Büyük sanatçı Pekuysal’ın vefatı tiyatro, sinema ve televizyon dünyası için büyük kayıptır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: Pekuysal, saygın kişiliği, sanatçı duyarlılığı ve duruşuyla daima saygıyla anılacaktır.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Milletin gönlünü kazanmış bir oyuncu olan Pekuysal’ın vefatından büyük üzüntü duydum.
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer: Pekuysal, kişiliği ve hizmetleriyle milletimizin gönlünde daima yaşayacaktır.