Bizim ödülümüz sevgi

FIFA kokartlı hakemimiz, Türkiye’ye döndükten sonra çok farklı duygular yaşadığını söyledi, “Önceki gün İstanbul’da 80 yaşında bir teyze geldi yanıma. ‘Oğlum belki ben yarın öleceğim ama senin başarını görünce artık huzurluyum’ dedi. Gözyaşımı zor tuttum. Her yaştan, her takımdan insan geliyor, fotoğraf çektiriyor. İşte verdiğiniz emeğin gerçek karşılığı budur. Bundan daha büyük bir ödül olamaz” diye konuştu.

40 yıl sonra Doğan Babacan’ın ardından Dünya Kupası’nda görev alışı da, yönettiği maçlardaki başarılı performansı da çok konuşuldu onun. Brezilya’daki yarı final maçı sonrası FIFA Başkanı Blatter’in “iyi değil, mükemmel” sözleriyle yere göğe sığdıramadığı Cüneyt Çakır, yaşadığı haklı gururu bu kez de Sapanca’daki hakem seminerinde arkadaşlarıyla paylaştı.

Mütevazı, olgun ve samimi tavırları, onu ister istemez bu camianın lideri konumuna da getirmişti belli ki. MHK Başkanı Zekeriya Alp ile Türk hakemliğinin sorunları ve geleceğe yönelik planları üzerine kafa yormaya başlaması, Çakır’ın bundan sonra üstleneceği misyonun ip uçlarını veriyordu adeta. FİFA kokartlı hakemi can kulağı ile dinleyen ve önerilerini kayda geçiren Alp ise, hiç gocunmadan onun deneyimlerinden faydalanacağını söylerken, ikili arasındaki diyaloğun “saygı sınırlarını” asla aşmaması, Cüneyt Çakır ile ilgili gözlemlerimizi doğrular nitelikte idi.

Çakır Brezilya’ya gitmeden önce de, ülkesine döndükten sonra da medya aracılığı ile yaşadıklarını aktardı. Geldiği noktaya, hedeflerine ait düşüncelerini paylaştı.
Biz, genç hakem ve yardımcılarının 45 gün süren Dünya Kupası macerasında bugüne dek hiç konuşulmayan ve bilinmeyenleri sorduk. Sonuçta keyifli ve ilginç bir sohbet çıktı ortaya.

‘DUALARLA UĞURLANDIK’

-Brezilya’ya gitmeden önce son gün ne yaptın?
“Tüm aile bir araya geldik. Yemek yedik, sohbet ettik. Onlar beni duaları ve pozitif enerjileri ile yolcu etti. Sonuç ortada.”

- Farklı bir kültür ve ülkeye gittin. Yemeklerle aranız nasıldı?
“Valla hiç sıkıntı çekmedik desem yeridir. Mükemmel bir mutfağa sahipler. Bize hiç yabancı değil. Türkiye’de ne yiyiyorsak orada da aradığımızı bulduk. Dolayısıyla sorun yaşamadık. Özellikle kırmızı et ve tatlılar çok iyi idi.”

‘SİNEKLER SALDIRDI’

- Senin için kötü sayılabilecek bir sürpriz yaşadın mı?
“(Gülerek) Yaşamaz olur muyum? İlk gün antrenman için çıktık. Koşu yaptık. Ama o ne? Otele döndüğümüzde her tarafımızı sinekler ısırmıştı. Önce fark etmedik akşam bir baktık, tüm vücudumuz kızarmış. Sinekler bize hoşgeldin karşılaması yaptı. Ertesi gün ve sonrasında ilaçlanarak antrenmana gittik. Bir dönem Fenerbahçe’de görev yapan Zico’nun tesislerinde çalıştık. Mükemmel bir ortam vardı.”

- Antrenman dedin de. Ne kadar çalıştınız?
“45 gün kaldık, 40 gün Türkiye’deki tempoda çalıştık. Programımızdan taviz vermedik. Zaten o kondisyona sahip olabilmek için aynı tempoyu korumak zorundaydık. Hedefin varsa, zorluklar kolay aşılıyor.”

- Hakemler için bir önlem alınmış mıydı?
“Güvenlik üst düzeyde idi. Dışarıda, maça gidip gelirken VİP koruma uygulandı. Hiçbir olayla karşılaşmadık. Zaten tüm hakemler Rio’da bir otelde toplandık. Maçı gelen bir gün önce gitti, maçtan sonra geri döndü.”

- Türkiye’ye döndün. İnsanların saha yaklaşımında bir farklılık hissettin mi?
“Bak ağabey, bu çok farklı bir duygu. Önceki gün İstanbul’da 80 yaşında bir teyze geldi yanıma. ‘Oğlum belki ben yarın öleceğim. Ama senin başarını görünce artık huzurluyum’ dedi. Gözyaşımı zor tuttum. Burada kamp yaptığımız otelde görüyorsunuz. Her yaştan, her takımdan insan geliyor fotoğraf çektiriyor. İşte verdiğiniz emeğin gerçek karşılığı budur. Bundan daha büyük bir ödül olamaz. Onların samimiyeti ve sevgisini kazanmak her şeyden önemli.”

Demirören ve Terim gelemediler

- Hangi maça çıkacağınız ne zaman belli oluyordu?
“İlginçtir, bazı hakemler beş gün önceden tebligat aldı. Bizim üç maçımız da iki gün önce söylendi. Şans galiba.”

- Bu sıkıntı yarattı mı?
“Bizim için yaratmadı. Ancak ilk maçımız öncesi Federasyon başkanımız Yıldırım Demirören ve milli takımlar sorumlumuz Fatih Terim gelmek istemiş. Tebligat geç yapılınca onlar da gelme imkanı bulamamış. Bir günlük yol. Açıkcası üzüldüm. Biz bile o maç için 5 saat uçak yolculuğu yaptık.”

Ayağımız suya değmedi

- Dünya’nın en ünlü plajları Brezilya’da. Mutlaka denize girmişsinizdir.
“İnanır mısın ağabey. Ayağımızı bile sokamadık suya. Açıkçası bunu düşünecek vaktimiz de yoktu.”

Parayı kim düşünür?

- Türk medyasını takip etme şansın oldu mu?
“Aradaki saat farkı nedeniyle sürekli takip edemedim. Zaman zaman okuyabildik. Maçlar öncesi gazetelerdeki yorumlar ve atılan manşetleri görünce çok mutlu olduk. Bizi onurlandırdılar ve motive ettiler. Yeri gelmişken hepsine çok teşekkür ediyorum.”

- Kızdığın haber veya yorum oldu mu?
“Bir tane. O da bizim Dünya Kupası’nda kazanacağımız parayla ilgili idi. Okuyunca çok üzüldüm. Bizim için para asla önemli değil. 40 yıl sonra ülkenizi böyle bir organizasyonda temsil ediyorsunuz, parayı mı düşüneceksiniz? Sadece ben değil, benim yerimde hangi arkadaşım olsa böyle düşünürdü.”

- Para demişken. Çok para harcadınız mı? Neler getirdiniz Türkiye’ye?
“Dünya Kupası ile ilgili hediyelikler, yerel ufak tefek şeyler. Eşimize dostumuza işte.”

İki kitap, 25 bölümlük iki dizi bitti

- Boş zamanlarında ne yaptın?
“İki kitap bitirdim. Bir de 25’er bölümlük iki macera dizisini izledim. Boş durmadım anlayacağın.”

- Oldukça fit görünüyorsun. Kilo verdin mi?
“Giderken 4 kilo fazlam vardı. Biliyordum bu yoğun tempoda kilo vereceğimi. 4 kilo verdim 45 günde. İyi oldu. Aksi takdirde bünyem zayıf düşebilirdi.”

- Sana ilginç gelen gözlemin var mı?
“Olmaz mı? Her yerde futbol oynuyor insanlar. Çocuğu, kızı, erkeği, büyüğü. Plajda sokakta herkesin ayağında bir top. İnanın futbolu iliklerine kadar hissediyor insan. Müthiş bir ortam ve atmosfer vardı.”

Her maç için planımız vardı

- İlk maçın ile yarı final maçın arasında bir fark var mıydı?
“Hayır. İlk maçta da son maçta da aynı heyecanı hissettim. Eğer o heyecanı yaşayamazsanız birşeyler eksik demektir. Her maç için bir planımız vardı. Normal süre, uzatma, penaltılar dahil maçı kafamızda canlandırmıştık.”

Final değil, görev!

- Hocam, bir Dünya Kupası bitti. İnsanlar merak ediyor, nedir Çakır’ın bundan sonraki hedefi?
“Evet, bizim açımızdan başarıyla tamamlandı. Şimdi 4 yıllık yeni bir plan yapacağız. Önce Şampiyonlar Ligi veya UEFA Avrupa Ligi’nde final yönetmek. Sonra 2016 Avrupa Şampiyonası’na gitmek ve tabii ki 2018 Dünya Kupası’nda görev yapmak.”

- Görev yapmak mı, final yönetmek mi?
“Görev yapmak. Bu işler çok hassas dengelere bağlı. İstediğiniz kadar iyi olun bazı faktörler karşınıza çıkar ve o şansı bulamayabilirsiniz. Biz öncelikle orada olmak istiyoruz. Sonrası koşullara ve rüzgarın durumuna bağlı.”

- 1.5 aya yakın bir süre ülkenden uzak kaldın? Brezilya’da en çok neyi özledin?
“Tabii ki ailemi. Annemi, babamı, arkadaşlarımı ve dostlarımı Sıkça telefonla konuşsak da onların sevgisini, sohbetini özledim. Şimdi hasret bitti.”