Dünya 'Onları öldüresim geldi'

'Onları öldüresim geldi'

07.05.2013 - 00:08 | Son Güncellenme:

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde bugün görülmeye başlanan NSU davasına katılmak üzere Münih’e gelen NSU cinayetlerinin kurbanlarının yakınları, Türkiye’den gelen TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin Almanya Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu ve Münih Başkonsolosu Hidayet Eriş ile Münih Başkonsolosluğu’nda bir araya geldi.

Onları öldüresim geldi

NSU cinayetlerine kurban giden Enver Şimşek’in eşi Adile Şimşek, görüşme sonrasında İHA’ya duygularını anlattı. Mahkemede neler hissettiği sorulan Şimşek, “Bugün çok kötü bir gündü. Yani çok acı günümdü. Hiç iyi olmadı, çok heyecanlandım. Onları görünce çok kötü oldum. Bir anda kalkıp onlara bir şey yapasım, onları öldüresim de geldi. Ama çok sabır diledim, dua okudum, Allah’a sığındım, devamlı kendimi sakin tutmaya çalıştım” diyerek mahkemenin kendisi için kötü geçtiğini ifade etti. Davanın başlamasının kendisini umutlandırdığını belirten Şimşek, “Daha evvel beni suçlamışlardı ama şimdi rahatım. Bir suçlunun mahkemeye çıkması veya davanın başlaması benim için iyi oldu. Şimdi rahatladım. En azından suçsuz olduğum kanıtlandı. Ama şimdi iyiyim” şeklinde konuştu. Şimşek, davadan beklentisinin ise suçluların cezalarını çekmesi yönünde olduğunu belirtti.

Türkiye’den gelen TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün de, İHA’ya yaptığı açıklamada, bu sürecin uzun bir süreç olduğunun bilinciyle Almanya’ya geldiklerini söyleyerek, “Aslında bu meseleyle 2 yıldır ilgileniyoruz. Bundan sonra da ilgilenmeye devam edeceğiz. Çünkü uzun soluklu bir konu ve derin bir konu, kökleri derinde olan bir konu. Dolayısıyla mahkemenin de uzun süreceğinin bilincindeydik” dedi.

Mahkemenin davayı erteleyerek aslında akıllıca bir karar verdiğini belirten Üstün, “Zaten ben hem avukatlık hem de hakimlik yapmış biri olarak, bugün, hatta mahkeme tehir edilmemiş olsaydı yarın ve öbür gün de bu tür usuli konularla gündemini geçireceğini tahmin ediyordum. Dolayısıyla mahkeme de son derece akıllı bir karar verdi ve bütün talepleri toplayarak, bu taleplerin değerlendirilmesini kendi içerisinde yapmaya karar vererek, sanık avukatlarının bir yerde kamuoyuna yönelik şovlarının da aslında önünü kesti. Dolayısıyla bu bir sürpriz değil. Bu tür tarihi davalar bu şekilde başlar. Bu Türkiye’de de böyledir, Avrupa’da da böyledir, Amerika’da da böyledir. Ama bu tür usuli işlemler bitecektir ve en sonunda esasa geçilecek ve esasa geçildiğinde zaten müdahiller de artık kendi acılarını orada anlatacaklar ve ardından savunmalar olacak, tanıklar dinlenecek ve sonunda da inşallah adil bir karar verilecek. Bütün beklentimiz bu yönde” ifadelerini kullandı.

Üstün, mahkemenin Almanya’nın Nazi geçmişini göz önünde bulundurarak karar alabilme durumunun olup olmadığı yönündeki soruya ise şöyle cevap verdi: “Irkçılık bir hastalık ve maalesef bu hastalık Avrupa’da var. Zaman zaman vücut zayıf düştüğünde bu hastalık depreşiyor. Bu günlerde de Avrupa’daki ekonomik sıkıntılar, sosyal buhran vesaire gibi nedenlerle tekrar depreşti. Sadece Almanya’nın da sorunu değil. İsviçre’de, Avusturya’da, Hollanda’da, hatta Baltık ülkelerinde dahi bir takım kıpırdanmalar var. O bakımdan bu sorunla başta yargı, mahkemeler, hukuk, daha sonra siyasiler, diğer kurumlar, medya, sivil toplum mücadele etmezse bu sorun gelir Almanya’yı ve Avrupa’yı vurur. Bu ciddi bir sorun. Almanya, 1939’daki ırkçı dalgayı ancak savuşturabilmiş bir ülke. Şimdi yeni bir ırkçı dalgayı savuşturup savuşturamayacağı konusunda şüphelerim var. Almanya bu riski görmeli ve buna göre tedbir almalı, kendi geleceğini düşünerek bu tedbirleri almalı. Evet bu işler Türk toplumuna zarar veriyor ama sonuçta bunun zararı gelip Almanya’ya dokunuyor. O bakımdan herkes bu bilinçle hareket etmeli.”