Ege 180 milletvekiline bile başarı demem

180 milletvekiline bile başarı demem

04.04.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Seçime çok iyi hazırlandıklarını ve sonucunu alacaklarını belirten Gürsel Tekin, “Beklediğimizin altında sonuç çıkarsa, kendimizi sorgularız ve gereğini de yaparız. Bunu öncelikle kendim için söylüyorum. Aynı görüşe tüm örgütlerin ve yöneticilerin de sahip olmasını isterim” dedi.

180 milletvekiline bile başarı demem

Haftalık Yazarları Hamdi Türkmen, Erol Yaraş ve Erdal İzgi, ana muhalefet CHP’nin “ikinci adamı”, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ile 12 Haziran seçimleri öncesinde partinin yeni yapılanması, hedefleri, seçmenden beklentilerini ve aday adaylarını konuştu. İstanbul’da gerçekleşen ve saatler süren görüşmede yazarlarımız Tekin’le sokakları dolaştı, esnaf kahvesinde oturdu. “Gelecekten çok umutluyuz” diye konuşan Gürsel Tekin, açık sözlülükle düşüncelerini aktardı.
İşte Kadıköy’de Gürsel Tekin’in “düşünce yerim” dediği bürosunda başlayıp, sokakta kah simit yiyerek, kah kafeteryada çay içerek yapılan röportaj:
Erol Yaraş: Öncelikle bizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. İstanbul’da buluşma düşünceniz hepimiz için iyi oldu.
Gürsel Tekin: Rica ederim, sizin gibi bir ekiple olmak çok şey öğrenmek, bilgi paylaşımını yaşamaktır.
E.Y: Öncelikle son durumu özetler misiniz? Başvururlar bitti, incelemeler başladı. CHP’de aday bolluğu var. İzmir’de bu rakam 300’ü geçti. Öncelikle bunu neye bağlıyorsunuz?
33 ilden en az 25 milletvekili
G.T: Birincisi; Türkiye’nin özellikle son dönemde gidişinden kaygılanan çoğu insanımız bunu durdurabilecek bir tek kurumun, CHP olduğunu inanıyor. İkincisi yeni bir kadro, yeni bir anlayış var. Ülkenin her köşesinde Genel Başkanımıza çok büyük bir ilgi var. Buradan ilan ediyorum; milletvekili çıkaramadığımız 33 ilin en az 25’inde milletvekilimiz olacak.
E.Y: 33 ilin milletvekili karşılığı çok ciddi bir oy toparlanması.
G.T: Tabii. Şu anda hiç bir yerde aday çıkaramama kaygımız yok. Onun için çok umutluyuz ve “Tek başına iktidar” söylemindeyiz.
H.T: Her il ve ilçede varsınız yani.
G.T: Çok da nitelikli aday adayları var. Tabii bir de siyasi partilerin aday belirlemesinde bu sistem doğru değil, değişmesi gerekir. CHP iktidar olunca ilk yapacağı iş siyasi partiler yasasını değiştirmek.
E.Y: Sizi muhalefete düşüren zaten bu 33 il.
G.T: Muhalefetten öteye CHP’nin başka bir misyonu var. Sıradan 15-20 kişinin haydi parti kuralım dediği bir parti değildir. Türkiye’de ciddi kurumsal kimliği olan, Cumhuriyet’i kurmuş misyonu olan bir siyasi partidir. Onun için bu coğrafyanın her yerinde olmak gibi bir zorunluluğu var.
Bundan dolayı kongreden hemen sonra ilk gittiğimiz yer Hatay Dörtyol. Birincisi; biliyorsunuz çok ciddi sıkıntı yaşandı, kent adeta savaş alanına döndü ve hiçbir siyasetçi gitmedi. Yani İçişleri bakanı da lütfen 20 gün sonra bilmen kaç yüz polisle girdi.

Haberin Devamı

Biz elimizi kolumuzu sallaya sallaya gittik. Orada 96 bin seçmenden 1600 oy almışız. Sayın Genel Başkanımızla gece yarısı gittik, 10 bin kişi karşıladı. Kapalı spor salonunda birbirleriyle kavgalı iki kesimin de partimize ilgisi bizi mutlu etti. Sonra yine milletvekilimiz olmayan illeri tercih ettik. Örneğin Erzurum’a, Sakarya’ya gittik, Ağrı, Van, Diyarbakır, Urfa, Mardin hemen hemen milletvekili olmayan bütün illeri tercih ettik. Şimdi bütün bunları yaşıyoruz ve bu illerde artık CHP olmalı diyoruz. Çok umutluyum. Yani 33 ilin en az 25’inde kesin milletvekili çıkarırız.
H.T: Bu durumda, CHP hiç olmadığı 33 ilden 25 milletvekili çıkartsa toplam 180’i bulur.
G.T: 180’ler bizim için çok başarı değil.
H.T: Bu seçim için 180 başarı değil diyorsunuz?
G.T: Kesinlikle değil diyorum. Seçmene mutlak sahip çıkmamız lazım
Erdal İzgi: Seçmen ve seçime yoğunlaşmışken, CHP’nin ciddi bir iddiasına değineyim. 1 milyondan fazla seçmen oyunun olmadığını söylüyorsunuz ve Yüksek Seçim Kurulu’ndan yanıt bekliyorsunuz. Yanıt geldi mi, izine rastlanmayan seçmenler bulundu mu?
G.T: Şu anda bir yanıt gelmedi. Yeni değil bütün seçimlerde bu sıkıntıyı çekiyoruz. Özellikle İstanbul’da. 10 milyona yakın seçmenin olduğu bir yer. Geçen dönem ciddi bir kargaşa yaşandı. Yüksek Seçim Kurulu listeyi güncelleyemedi, dolayısıyla son hafta “Herkes nüfus idarelerine gitsin” ilanı yapıldı, bir sürü rezalet yaşandı. Bunun üzerine biz vazife edindik, CHP olarak İstanbul’da bütün seçmenleri internete yükledik. Önce İstanbul’da uygulamayı yaptık. Rahatlıkla her seçmen kendisinin seçmen olup olmadığını, kendi hanesinde başka seçmenlerin olup olmadığını bakma imkanı oluyor ve geçen dönem binlerce sahte seçmen tespit ettik.
H.T: İzmir’de de tespitleriniz var mıydı?
G.T: Her yerde vardı. Beş mobil aracımız var ve ülkeyi 40 gündür dolaşıyor. Ama 2009 verileri yüklü. Yüksek Seçim Kurulu tam güncelleyemedi. Biz daha iyi sonuç alacağız. Tabii, bir yandan elektronik devlet diyeceksiniz, diğer yandan seçmeni güncelleyemeyeceksiniz. Bu yaşanan olaylar kurumun en büyük ayıplarından biridir. İtirazımıza daha cevap verilmiş değil.
Sıkıntı olursa açıklayacağız
E.İ: Diyelim ki; Yüksek Seçim Kurulu cevap vermedi. Örgütler seferber, seçmeni uyarıcı ilan ve pankartlar. Yine de sonuç alınamadı, bunu yargıya taşımayı ve halkla paylaşmayı düşünüyor musunuz?
G.T: Sonuçta bunu hukuka taşımak, sonuç almak anlamına gelmiyor. Çünkü bizdeki hukuk sistemi malum. Bugün dava açın, 8 ay sonra sonuçlanacak, seçim bitecek. Hani düğünden sonra kına işine benziyor. İl Başkanı iken bir alış veriş merkezine dava açtım, burası açıldı hizmete girdi, bizim dava bitmedi. dediğiniz gibi, eğer net bir yanıt gelmezse insanımızla, örgütlerimizle ve bizzat yöneticiler olarak bu çirkinleri medya ve kamuoyu ile paylaşacağız.
E.İ: Oy kutsal ve seçmene saygı varsa, bunu her gün üst yönetimin gündeme taşımayı gerekmez mi?
G.T: Kesinlikle, kesinlikle... Çok güzel düşünüyorsunuz. Bunun için mobil araçlarımız Türkiye’yi dolaşıyor. Bir de Türkiye’nin şöyle bir şanssızlığı var, Türkiye göçebe bir toplum.

Korkan toplumdan sağlıklı anket çıkmaz

E.Y: Peki, ben burada anket konusuna gireyim. Demeciniz sert; “Anket, teneke işi” diyorsunuz.
Bugünlerde piyasaya anketler sürüyorlar. Sizi yüzde 20, 25 veya daha iyimser olan, 30 seviyesinde göstermeye çalışıyor. İktidar olabilecek oy oranında sizi göstermiyorlar. Ama ben biliyorum ki; siz de anket yaptırıyorsunuz ki kendinizi kandırmamak adına. CHP’nin anketlerinde ne çıkıyor?
G.T: Hemen söyleyeyim. Bir siyasetçinin, bu kadar anket firmasını karşısına alacak ağır laf söylemesi ne kadar doğrudur? Elbette değildir. Ama biz sonuç itibariyle insanız. Binlerce seçmenimiz, yöneticilerimiz var, ilçe başkanlarımız, il başkanlarımız var herkes bir emek veriyor, uğraş veriyor. Kim olursa olsun, hiç kimsenin insanlarımızın moralini ,psikolojisini bozmaya hakkı yok.
E.Y: Yönlendirme de oluyor?
G.T: Kesinlikle oluyor. Birincisi şu; Türkiye’de sağlıklı bir kamuoyu yoklaması yapmak çok zor. Eğer bu ülkede vatandaşların yüzde 70’i telefonda konuşmaktan korkuyorsa, sizin sağlıklı sonuç almanız mümkün değildir. İktidar partisinin aleyhine bir şey söylemeniz mümkün değildir. Biz dolaştığımız bütün yerlerde özellikle Anadoluya gittiğimizde ordaki iş adamlarıyla, esnafla, ticaret odasıyla buluştuğumuzda bizden tek istekleri var basın, medya girmesin, gelmesin?
E.İ: Girse ne olacakmış? İleri demokrasiye böyle ulaşılamaz ki...
G.T: Rahat konuşamıyor adam. Acaba yazılırsam kapıma vergi memuru mu gelir korkusunda. Çok enteresan bir şey yaşadım. Bir kentte, sivil bir polisin önerisiyle arkamızda dolaşan resmi polisleri uzaklaştırdık. Çarşının havası değişti. Çünkü esnaf korkuyordu ve bize “merhaba” bile diyemiyordu.
E.Y: Polisin varlığı, çarşı pazarda etken olmuş.
G.T: Tabi, herkes uzak duruyor. Buradan şunu görüyoruz ki; herkes bir korku içinde. Korku içinde olan toplumda sağlıklı anket çıkarmak gerçekten zordur. İkincisi; daha önce test edildiği söylüyorum. İstanbul’da bir yerel seçim dönemi. Anketlerde CHP yüzde 22’yi geçemiyor. Sayın Genel Başkan seçime 25 gün kala “Biz de bir anket yaptıralım” dedi; gerek olmadığını söyledim. “Lüzumsuz para harcamayalım, zaten doğru dürüst paramız pulumuz da yok” diye ekledim. Genel Başkan, o zaman belediye başkan adayımızdı, isteyince bir firmayla geniş çaplı kamuoyu yoklaması yaptırdık, çıkan sonuç; yüzde 25.
E.Y: Sizin adınıza yapan da yüzde 25 çıkardı?
G.T: Evet. Doğal olarak etkileniyorsunuz ve düşündüm o seçim atmosferinde mücadele edeceksiniz. Ama ben inanmıyorum, hatta genel başkanımız da çok iyi bilir; arabaya biniyoruz dedim ki “Ben üç yıldır İstanbul’dayım, sokaklarda, gitmediğim mahalle, dokunmadığım insan yok, bu nerden çıkıyor, nasıl oluyor anlamış değilim. Yüzde 35’in altında olursa artık hiçbir şey söylemem. 17 gün sonra biz yüzde 38.5 aldık. Şimdi sormazlar mı kardeşim yani ne oldu da CHP 15 gün içinde 13 buçuk puan arttırdı. Bana bunun hesabını bir ver ya, vicdan mı bu ya...
E.Y: Biraz önce onu söylemeye çalıştım. Tahmin ediyorum birçok insan da anketlerden etkilenip oy vermiyor veya sandığa da gitmiyor
G.T: Tabii.. En doğal sonuç.
E.Y: Gene biz diyor kaybettik
G.T: Şu anda seçmen o durumda değil. Gerçekten ilk kez çok kararlı, bütün o yandaş medyanın baskılarına, yalan yanlış haberlerine rağmen seçmen çok heyecanlı ve bilenmiş durumda. İlk kez çok iddialı bir şey söylüyorum; millet kamuoyu şirketlerini yanıltacak, basını yanıltacak ve Türk siyasetini de tuş edecek.

Millet kendi iradesiyle sadece muhtar seçebiliyor

Haberin Devamı

E.İ: Önümüzde seçim var, aday adaylarının sayısı 3 bini geçti mi
G.T: 4 bini geçti.
E.İ: Hayırlısı olsun. Dün bir açıklamanız vardı, AK Parti’nin aday adaylarına uyguladığı mülakat yöntemini ayıp olarak nitelendirdiniz ve ağır eleştiriler getirdiniz. Aday aday sayısı 4 bin. 10 güne bölerseniz, her gün 400 kişi. Nasıl değerlendireceksiniz? AK Parti’ye karşı çıkıyorsunuz ama siz bir yöntem söylemiyorsunuz.
G.T: Şu anda AKP’nin yaptığı uygulamayı gerçekten bir demokrasi ayıbı olarak görüyorum. Siz güvenlik görevlisi, hastaneye eleman almıyorsunuz; milletin iradesini temsil edecek milletvekili seçeceksiniz. Biz neredeyse 100 yıla dayanmış bir siyasi gelenekteniz. Burada CV’lerle milletvekili seçilir mi?
E.İ: Sizin seçiminiz torpille mi olacak?
G.T: Elbette torpille de olmaz. Şimdi diyelim ki; AKP’nin modelini CHP uygulasın. Ben 27 yıldır bu partinin içindeyim. Hasan Fehmi Güneş’i karşıma alıp onu mülakata tutmam yakışık alır mı? Ben Sayın Güneş’in partililiğini nasıl sorgulayacağım. Ona, Manisa’daki mesir macununun içinde kaç baharat var diye mi soracağım. Maalesef birileri aynen bunu yapıyormuş.
E.İ: Bu örnek, bana göre hiç örtüşmüyor. CHP’de kaç tane Hasan Fehmi Güneş var ki?
G.T: 4 bin aday adayının içinde 2 bin tane Hasan Fehmi Güneş gibi adam var
E.İ: O zaman Güneş’in şansı daha az.
Önseçim istiyorlar, delege dahi seçilmemiş
G.T: Elbette şansı az değil; onu demiyorum. Şu anda 30 ilimizde ön seçim var. 13 ilimizde gayri resmi, dar çerçevede önseçim olacak. Onun dışındaki illerimizde 3 farklı uygulama yapıyoruz. Birincisi; iki farklı kamuoyu araştırma şirketi bölgede bütün adayları millete soracak. Aslında milletin tercihi önemli. Keşke bunların hiç birisini konuşmamış olsaydık, millet kendi vekilini kendisi seçebilseydi. Bakın; Türkiye’de millet iradesiyle bir tane seçim yaşanıyor, muhtarlık seçimi. Onun dışındaki seçimlerin hiç birisinin demokraside yeri yoktur, çünkü tayinle geliyor. Belediye başkanı Ankara’dan tayinle, milletvekili Ankara’da tayinli. Böyle demokrasi olur mu? CHP iktidar olur olmaz kesinlikle yapıyı değiştireceğiz. İki kardeşiniz var, birini seçmek zorundasınız.
E.İ: Siyasi partiler yasası değişse de değişmese de, CHP halkın kararına dayalı aday belirleme sistemini getirmeli. Naylon üyelik ve delege ağalığıyla bu işler gitmemeli.
G.T: Kesinlikle. İlk kez sizlerle paylaşmak istiyorum. Önseçimi en çok isteyen insanlardan biri de benim. İşin kötü tarafı öz eleştiri yapmak zorundayız. “Efendim parti içi demokrasi, ön seçimde! Kardeşim siz baktınızmı ön seçim delegeleriniz var mı? Ön seçim delegeleri, delegeler seçilirken belirlenir. Bunlar seçilen kurullardır ama hiçbirisi yok. Eski Genel Sekreterimiz Sayın Önder Sav, örgütlere üç kez yazı yazmış, bunları göndermelerini istemiş. Ama olmamış. Bunlar olsaydı ancak Türkiye’nin dört bir yanında ön seçim yapacaktık. Yani millet sanıyor ki, her şey hazır. İkincisi; seçimden sonra kesinlikle ve kesinlikle bütün üyelik sistemimizi gözden geçireceğiz. Mesela 43 ilin tomografisini çektik. Milletvekillerimize ve örgüt başkanlarına verdim, “Gidin bunları kontrol edin, güncelleyin, sağlıklı hale getirin” dedim. Mesela bir ilçede 400 üyemiz var, 27 tane oy almışız. Böyle şey olur mu? Sonra gelin burada bir de ön seçim yapın!!
H.T: Genel başkanla birlikte yeni yönetim geldi. Pek çok değişimler de yaşandı. Peki bu yenilenme ve değişim listelere de yansıyacak mı? Yoksa biz yine İzmir’de Kemal Anadol’u seçecek miyiz? Veya kalıplaşmış isimleri.
G.T: Bizim için her isim değerlidir.
H.T: Mutlaka.
G T: Ama yeni CHP anlayışına göre yeni bir şey göreceksiniz.

Haberin Devamı


CHP örgütü gibi inançlı örgüt dünyada yok

E.Y: Yıllardır CHP’nin en büyük sıkıntısı sandıklara sahip çıkamamasıdır. Ve seçim sonrası da yaşananlar anlatılır. Siz kısa süre önce önemli bir göreve geldiniz. İstanbul, Ankara sandığa sahip çıkacak ama ya diğer şehirler, bunu yapabilecek mi? Örgüt hazır mı?
G.T: Aslında bunları konuşmak bile demokrasiyle işleyen bir ülke için çok büyük ayıptır. Dünyada böyle bir model var mı? Mesela Almanya’da İngiltere’de bu var mı? Bana bir ülke gösterin ya. Bu nasıl bir ayıptır. Böyle bir devlet anlayışı olur mu?
Bakın Türkiye’de insanlar iki şeye çok inanır. Bir Allah, iki devlet. Şimdi devlet inancı kalmamışsa ne demek ya? 90 yaşındaki annemin yüreği eğer orada çalınacaksa, devlet bitmiş demektir. Ne demek siyasi partiler önlem alır? Partilerin işi değil ki bu; devletin işi. Devletin bittiği noktada ne yapacağız? Maalesef devlet bitmiş bunu açık ve net söyledim.
E.İ: Örnekleri yok diyorsunuz ama Hindistan, Pakistan, Bangladeş gibi ülkelerde var.
G.T: Haklısınız, haklısınız Erdal Bey. Demokrasinin olmadığı eşkiyalığın oldu yerde var. Bu eşkiyalık sistemidir
E.İ: Cumhuriyet tarihinden bu yana da hep sandıklara sahip çıkma söylemi seçim kampanyalarında kullanılmıştır.
G.T: Kullanılmıştr ama bu noktaya hiç gelmemiştir. Ben 83’ten sonra bütün seçimleri yaşadım. İlk kez son iki dönemde gördüm bunları. İstanbul’da da canlı yaşadım. Gece yarısı elektrikleri kestiler. Pazar günü ne oldu da elektrikler kesildi? Sistem çöktü. Yani her türlü numaranın karşısında biz elbette önlemimizi alacağız. Bütün genel başkan yardımcısı arkadaşlarım, parti meclis üyelerimiz, vatandaşlarımız, örgütlerimiz herkes sandık başında olacak. Yapacak bir şey yok. Çünkü devletin olmadığı yerde savunma bize düşüyor.
E.Y: Örgütün hazır olduğuna inanıyor musunuz?
G.T: Kesinlikle. Elbette örgütlerimiz çok eleştiriliyor, çok konuşuluyor. Efendim CHP’nin örgütleri tembel deniliyor. Bir kısmına katılıyorum, çoğuna da katılmıyorum. 43 yıldır iktidar yüzü görmedik. Bu örgütün dünyada benzeri yok. 50 yıl iktidar olmayacaksınız, inançla partinize sahip çıkacaksınız. Bir de bu tarafına bakmak lazım.
Tüm örgütlenmeler iktidar endekslidir. Koskoca ANAP, DYP, DSP var mı şu anda. Ama CHP öyle değil. 1999‘da burada belediye başkan yardımcısıydım. Seçim bitti, ilçe merkezine gittik. Onlarca insan partide oturmuş herkesin önünde mendil ağlıyor. O insanlar yakınını kaybetse ancak o kadar ağlayabilirdi.
55 il başkanı değişti tartışma çıkmadı
H.T: Siz son değişiklikle örgütlerin başına geldiniz. Nasıl buldunuz örgüt yapısını?
G.T: Oraya hiç girmek istemiyorum
H.T: Derine girmeden söyleseniz. Çünkü geçmişte, örgütlerin hep bir iki kişiye bağlı olduğu söyleniyordu. Siz nasıl teslim aldınız ve ne halde buldunuz? İleriye yönelik nasıl yöntem düşünüyorsunuz?
G.T: Ben olumsuzlukları çok konuşan bir insan değilim. Hele aile içinde sorun varsa onları çok dile getirmem. Ama kimsenin farkında olmadığı çok büyük değişim oldu. 55 il başkanını değiştireceksiniz, en ufak tartışma çıkmayacak, mümkün mü? Ama başarıldı. En ufak bir olay yaşanmadı. Siz neye bağlayacaksınız bağlayın.
E.İ: Herhalde o dönem herkes umutsuzdu.
G.T: Tam tersine. İnanç yüklenmişti ve sivil toplum örgütlerinden de büyük destek geliyordu.
H.T: Bu noktada sizin rahatlığınız, örgütlere tanınan esneklik ve parti içindeki “Önlerini açalım ne yapacaklar görelim” diyenlerin görüşleri etkisi vardır.
G.T: Birkaç nedeni var. Birincisi; Sayın Genel Başkanımızın herkese eşit davranması. Bu önemli birşey. Hiç kimseyi ayrıştırmadı, bunun-şunun adamı diye, böyle birşey siyasi partilerde olmaz. Öyle bakılacaksa, ben de iki yıl önce birilerinin adamıydım. Ama koşullar ve gelinen nokta önemli. Kişinin kendinden çok partisidir.

Sıfır bürokrasi projesi getiriliyor

E.Y: Partide sözünü ettiğiniz değişimin yüzdesi ne olabilir
G.T: Kişisel bir şey söylemem doğru olmaz. Partinin Merkez Yönetim Kurulu, parti meclisi var ve de genel başkanımızın tavrı çok önemli. Bütün bunlar önümüzdeki süreçte ortaya çıkacaktır.
Gerçekten yeni bir CHP var. Son 4 aydır ekonomi, sosyal siyasal, dış politika, iç politika konuları tek tek tartışılıyor, tıpkı bir okul gibi. Mesela aile sigortası. Bazıları zannediyor ki; Genel Başkanımız akşam yattı sabah kalktı bir şeyler söyledi. Dört ay üzerinde çalışıldı bu proje için. Bir sürü hesaplamalar yapıldı. Askerlik süresi için toplantıda çok önemli uzmanlar vardı, bunlar yetmedi;Genel başkanımız başka uzmanlar getirtti ve görüşleri alındı.
E.Y: Son dönemde iki konuyla gündeme oturdunuz. Bunun arkası gelecek mi?
G.T: Tabii gelecek. Bundan sonrası sürekli çalışmak, üretmek ve uygulamak. Ama bunlara taklitçilik deniyor.
E.Y: Ben de oraya gelecektim. Peki daha ne kadar taklit edileceksiniz? ne gibi konularınız var taklit edilecek?
Sorduğu kaynak zaten var
G.T: Keşke Sayın Başbakan uygulayabilseydi bizde taklit etmemiş olsaydık. Ne uyguladı da biz taklit ettik? Mesela askerlikle ilgili anayasayı değiştirecek güçleri var. Bu ülkede bir milyon gencin askerlik yapamadığını Sayın Başbakan bilmiyor mu? Milli Savunma Bakanı önüne koymamış mı? 9 yılda aklına gelmemiş mi? Yapsaydı da biz de destek verseydik.
Aile sigortasıyla ilgili Genel Başkanımıza soruyor; kaynağı nerede? Kardeşim, kaynağı sen dağıtıyorsun. Elimde resmi belge var. 2009 ve 2010 yıllarında 13,5 milyar TL yardım dağıtılmış. Bunları makarna, nohut, kömür yerine yoksula versen evine yılda 6 bin TL girecek. Devletin kasasından çıkan bu para vatandaşın evine girmiyor. Birinci kömürcü yüzde 30, ikincisi yüzde 20 derken çar çur ediliyor.
Sonra, kimin ne alıp almayacağına niye sen niye karar veriyorsun. İnsanlarımız senin ilçe başkanının, kaymakamın önünde niye sırada beklesinler. Medine dilencisi mi benim vatandaşım? Bu davranışlarla insanların onuruyla oynanıyor. Bizim ortaya koyduğumuz Aile Sigortası, kaynağıyla ve hesabıyla belirlenmiş çok ciddi bir projedir.
E.Y: Arkası böyle dalga dalga gelecek mi?
G.T: Kesinlikle
E.İ: Sırada ne var?
YÖK’le ilgili ciddi proje
G.T: Mesela YÖK’le ilgili çok ciddi bir proje geliyor. Üniversiteler, eğitim ve 2B ile ilgili projeler geliyor. Ama ön önemlisi sıfır bürokrasi. Diyelim ki; bakkal dükkanı açacaksınız, İngiltere veya Almanya’da olsa 5 dakikada biter. Burada 15 günde halledemiyoruz. Böyle bir şey olabilir mi?
E.İ: İşi espriye taşıyarak; o zaman binlerce iş takipçisi ki bunların arasında siyasiler de var. Geçimini nasıl temin edecek.
G.T: Zaten rüşvet çarkı bundan dolayı dönüyor. Eğer siz ülkede rüşveti bitirmek istiyorsanız, sistemi oturtmanız lazım. Bizdeki belediye başkanları, başkan değil imparator, padişah. Kişi inisiyatifi olan bir sistem olur mu demokraside? Bütün bu olumsuzlukları kaldırmanın tek yolu; ihale ve belediye yasasını tümüyle değiştirmeliyiz. Komiktir. Vatandaş emlak vergisini ödeyecek torpil arıyor. Adam para ödemek için torpil arar mı? O hale gelmişiz. İnanılır gibi değil ya böyle bir devlet anlayışı olur mu bütün bunları kaldırmak istiyoruz.
E.Y: İzmir’de 28 ilçe belediyesi CHP’de. Bu seçimde yüzde 56 altında oy alırsanız belediye başkanlarını sorgular mısınız?
G.T: İzmir’den beklentimiz çok yüksek. O konuda hiç endişemiz de yok. Göreceksiniz, İzmir’de ciddi bir oy patlaması olacak. Tam ne olur bilmiyorum yüzde 56’nın üstünde olacak gibi bir beklentim var.

Gereğini yaparız

E.Y: Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu’na da sormuştuk. İzmir’e ithal adayla vekil yapılması. Düşünceniz?
G.T: Sadece İzmir’de değil hiçbir yerde olmamalı
E.Y: Herkes yerinden seçilmeli mi?
G.T: Elbette. Orada binlerce insan emek veriyor siyaset yapıyor. Nitelikleri yüksek olan insanlar varken, oradan buradan aday getirmek çok doğru değildir. Bu İstanbul için de Ankara için de geçerlidir.
E.Y: Partiler nedense “Size flaş isimler getiriyoruz” diyerek listeye koyuyorlar.
G.T: Biz flaş isimler peşinde değiliz. Bu okulun çok flaş isimleri var. Sayın Genel Başkan da flaş isim değildi. Ben de flaş isim değildim. Sıradan birer partiliydik. Bu okul kendi içinde kendi flaş isimlerini yaratmalı. Dışarıda şöhret peşinde değiliz. Tabii zaman zaman ihtiyaç duyulabilecek özellikle dış politikada, içeride kullanılması gereken önemli isimler olur. Onları sayısı da azdır. Yani İzmir’de İzmir’i İzmirliler temsil edecek
E.İ: Milletvekili sayısında 180’in üzerine taktım. Altı üstü ne olur. Hedefi öğrenmek istiyorum.
G.T: Hedef tek başımıza iktidar. Bu hedef kamuoyunda belli bir kesim için uzak olabilir ama bizim için yakındır.
E.İ: Bu kadar iddiaya rağmen, Türkiye genelinde seçim sonuçlarında beklenilenler olmadı, sorgulamanın yanında gereğini yapar, yaptırır mısınız?

Önce kendimizi sorgularız
G.T: Tabi ki bir başarısızlık varsa önce kendimizi sorgularız, gereğini de yaparız.
H.T: Sayın Gürsel Tekin, Milliyet HAFTALIK olarak teşekkür ederiz. Tabii konuştuklarımız kadar ve özel olarak konuştuğumuz birçok konu vardı. Dostluk çerçevesinde onlar özelimizdir. Sizi, en yakın zaman İstanbul görüşmesinin rövanşı olarak İzmir’de sizin misafirperverliğimizde ağırlamak ve güncelleşen konuları görüşmek dileğindeyiz.
G.T: 11 Nisan öncesi mutlaka gelmek istiyorum. Görüşmek üzere.
H.T: İyi haftalar.

Yazarlar