Ege Bizim projelere de itiraz var ama...

Bizim projelere de itiraz var ama...

14.02.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Mahkeme mahkeme dolaştığımız durumlar da oldu. hepsinde haklı çıktık. Bugün Eskişehir’de ‘Hoca yapıyorsa bir sebebi vardır’ kanaati yayıldığı için eskisi kadar direnç de görmüyorum. Ancak hepsini de aşabilmiş değiliz...

Bizim projelere de itiraz var ama...

Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, olaylı İngiltere gezisine yönelik itirazlara, “Bu şirket Eskişehir Belediyesi’nin projelerini özellikle de Porsuk Çayı düzenlemelerini yapmış. Hatta Yılmaz Büyükerşen’i ziyaret edip, iki gün birlikte gezdik. Şirkete ulaşmak için bilgileri de kendisinden aldık” sözleriyle yanıt vermişti. Bu yanıtın ardından telefonla ulaştığımız Yılmaz Büyükerşen ise sözkonusu şirketi tanımadıklarını ve Tatı’yla aralarında böyle bir konuşma geçmediğini söylemiş, hatta olaylar üzerine Tatı’yı bu tip firmalara karşı uyardığını belirtmişti. Kimin haklı, kimin doğru, kimin yanlış olduğu tartışmaları sürerken, soluğu Eskişehir’de aldık. Ama Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’le sadece Buca’da yaşananları konuşmak, Eskişehir’in bugünkü haline haksızlık olurdu. Üstüne üstlük, “Her girişimin önü tıkanıyor. Kentin gelişmesinin önü kesiliyor” itirazları İzmir’de yeni bir tartışma konusu olmuşken... Nasıl olmuştu da merkezi iktidara rağmen sosyal demokrat bir belediye tüm yatırımları başarıyla gerçekleştirmişti? İnsanların kenarından geçemediği Porsuk gibi bir nehir, nasıl olup da Venedik’i aratmaz hale gelmişti? İki gün Eskişehir’de yapılan yatırımları, değişiklikleri görmeye az gelse de, kısa sürede de olsa İzmirle karşılaştırmaya yetti de arttı bile... İzmir’de de son günlerde en çok telaffuz edilen kent olan Eskişehir’de, Başkan Yılmaz Büyükerşen’le hem Eskişehir’i hem İzmir’i konuştuk.

Sosyal demokrat tarafının kuvvetli olmasıyla İzmirle Eskişehir arasında bir bağlantı var...Siz de öyle düşünüyor musunuz?
- Tabii... Siz Türkiye’nin ve Anadolu’nun aydınlanma şehrisiniz Osmanlı’dan beri. Biz ise bozkırın aydınlanma şehri rolünü oynuyoruz.

Eskişehir de, İzmir de sosyal demokrat belediyeler. İzmir gibi Eskişehir de tercihini hükümetten yana kullanmadığı için zaman zaman sıkıntı çekiyor mu sizce?
- Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Eskişehir’le İzmir’in benzerlikleri sadece sosyal demokrat belediyeleri tercih etmelerinden ibaret değil. İzmir gibi Eskişehir de erken dönemde modernleşmiştir. Türkiye’nin ilk modernleşen şehirleri İzmir ve Eskişehir’dir. Her iki şehir de dingin, huzurlu, yaşamayı seven, sokakta yaşayan insanların şehridir. Ne yazık ki gösterişli bir körfezimiz yok ama Porsuk’u elimizden geldiğince denizi ikame edecek şekilde yeniden düzenledik. Güzel şehrimin güzel İzmir’e benzerlikleri hepimize gurur veriyor. Tercihini hükümetten yana kullanmayan bütün şehirler gibi Eskişehir de çok engellendi. Son seçimlerde bu engellemeler ülke genelinde çok yankı bulmuş olsa da, ben daha önceki seçimde de bu tür taarruzlara uğradım, onlar pek bilinmiyor. Mesela hafif raylı sistemimizi 2004 seçimlerinden öncesine yetiştirip hizmete sunacaktık. İnşaatı, bütün altyapı inşaatları gibi meşakkatli bir süreçti. Şehrin neredeyse tamamı, birkaç yıl boyunca çok sıkıntı çekti. Çektikleri sıkıntıların neticesini seçimden önce görsünler istedik. Ama Eskişehir’in AKP’li milletvekilleri her türlü hükümet imkânını kullanarak bizi engelledi. Bu sözünü ettiğim, karşılaştığımız sayısız engelleme teşebbüsünden sadece bir tanesi. Ancak Eskişehirliler beni engelleyenleri değil, beni, her seçimde artan bir oranla tercih ettiler.
Sudan sebepler

İzmir’de en büyük sıkıntılardan biri olarak, ‘istemezükçü’ler diye adlandırılan sivil toplum temsilcileri benzeri kişilerin, mahkemelerle, itirazlarla, belli nedenlerle kentin ilerlemesinin önünü kesmesi görülüyor. Eskişehir’de de bu tip sıkıntılar yaşanıyor mu?
- Yaşamaz olur muyuz? Saymakla bitmez. Hafif raylı sistemi yapmaya kalktığımızda, şehirdeki neredeyse bütün odalar karşımıza dikildi. Türkiye’de sivil toplum henüz yeterince gelişemedi. Ne yazık ki, sudan sebeplerle her şeye muhalefet etmek marifet biliniyor. Tabii bu, çok da sebepsiz değil. Türkiye’de herkesin ve her şeyin kirlenmiş olduğu kanaati o kadar yaygınlaştı ki, herhangi birinin yapmaya çalıştığı birşeyi engellemeye kalktığınızda, arkanızda geniş bir kamuoyu desteği bulabiliyorsunuz. Halk, “Varmış bunun da altında bir Çapanoğlu” sonucuna kolaylıkla varabiliyor. Türkiye’nin sivil toplum kuruluşlarının çoğu, politikaya atılmak için bir ara kademe vazifesi gördüğü için, kamuoyu desteği almak isteyenler, kamuoyunun duymak istediklerini söyleyip, gösterişli direnişler sergiliyor.

Bunları nasıl aşıyorsunuz?
- Kimini kulak asmayarak aştım. Mahkeme mahkeme dolaştığımız durumlar da oldu ama hepsinde haklı çıktık. Bugün Eskişehir’de “Hoca yapıyorsa bir sebebi vardır” kanaati yayıldığı için zaten eskisi kadar direnç de görmüyorum. Ancak hepsini de aşabilmiş değiliz. Eskişehir’de şehrin merkezinde şifalı sıcak sular vardır. Daha rektörlüğüm döneminde, bu bölgede kapsamlı bir kentsel dönüşüm projesi önermiştim. Eskişehir’in kıymetini çok artıracak bir projeydi. Başkan olduğumda gerçekleştirmeye teşebbüs ettim ama olmayacak bahanelerle engellendi. Bu konuda herhangi bir gelişme kaydedemedim.

Siz başarılı oldukça, üstesinden geldikçe, yeni başarılar geliyor. İzmir’in belki de buna mı ihtiyacı var? Belki biraz İzmir’e moral verebilirsiniz. Projelerin hep engellere takılması yüzünden yaşanan hayal kırıklıkları ve motivasyon düşüklüğü için söyleyecekleriniz var mı İzmir’e?
- Bizim de projelerimiz devamlı engelleniyor. Zaman kaybediyoruz ama yeni şeylere bakıyoruz o zaman. İzmir de engelleniyor, ama bizim bir de İzmir’e göre dezavantajımız var. Zengini olmayan bir şehir burası. Siyaseten, politikacı, milletvekili sayısı bakımından İzmir gibi çoğunlukta da değil. Altı milletvekili var Eskişehir’in. Benim partimden olanlar iki kişiden fazlayı geçemiyor bir türlü. Dolayısıyla parlamentoda da o kadar etkili değiller. Ama İzmir öyle değil. Bir de İzmir bütün bir bölge. Manisa var, Aydın var yani Ege Bölgesi olarak İzmir’in liderliğinde, onun etrafında toplanan bir bölge gücü var, siyasi gücü var. İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük siyasi gücü, ekonomik gücü olan yer İzmir. Dolayısıyla biz 16 büyükşehir belediyesi içerisinde bütçesi dahil en küçük olan belediyeyiz. Engellemeler de devam ediyor aynı İzmir gibi.
Maalesef durum bu. Ama biz devam ediyoruz. Ekibimizle iyi etüd yaptığımız için dava bile açılsa, altı ay zaman kaybediyoruz. Ama sonunda kazanıyoruz...

Kordon’a iyi ki otoyol yapılmadı
Eskişehir belki de tüm sıkıntılara rağmen hızla gelişen ve Türkiye’de örnek gösterilen bir belediye oldu. Püf noktaları neler?
- Türkiye’nin bütün şehirleri aynı istikamette yol alıyor. Hepsinde otomobillerin hareket kabiliyetini artırmaya öncelik veriliyor. Otomobillerin akışkanlığını artıracak düzenlemeler, şehri “içinde yaşanan” bir yer olmaktan çıkarıyor, “içinden geçilen” bir yer haline getiriyor.
Bunun en çarpıcı örneklerinden birini siz biliyorsunuz. Kordonboyu’nu doldurup otomobil akışkanlığını artırma projesi, böyle bir anlayışın ürünüydü. Eğer Kordonboyu’nda çok şeritli bir yol yapılabilseydi, evet, araçlar birkaç kilometreyi hızla kat edebileceklerdi. Gerçi kazandıkları vakti ilk kavşakta kaybedeceklerdi ama insanlar bir süreliğine de olsa hızla yol alabiliyorlarsa, anlaşılmaz bir şekilde tatmin oluyorlar. Asıl önemli olan yanı, eğer kıyı ile aranızdan çok şeritli bir yol geçecek olsaydı, bir süre sonra canınız Kordonboyu’na çıkıp dolaşmayı, oturup sohbet etmeyi istemeyecekti. Biz Eskişehir’de her şeyi, şehrin otomobiller için değil, insanlar için olduğunu düşünerek yaptık. İnsanları sokağa davet edecek düzenlemeler yaptık. Yaptığımız her şeyin kendine has özelliği vardır ama hepsinin ortak paydası bu. Galiba püf noktası dediğiniz şey de bu.

YARIN: -Ercan Tatı’nın olay ziyareti hakkında ne dedi?
- İzmir’le ilgili düşünceleri nedir? - İzmir’de belediye başkanlığı yapmak istiyor mu? -İzmir hangi özelliğini öne çıkarmalı?