Ege Deniz Bey’e 40 yıl önce verdiğim sözü tutuyorum...

Deniz Bey’e 40 yıl önce verdiğim sözü tutuyorum...

15.03.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

“1971’de tanıştık. Ona dedim ki; ‘Sen mutlaka bu partide büyüyeceksin. Mesleğin itibariyle büyüyeceksin ve ben sana her zaman yardımcı olacağım...’ İşte, hala o sözümün arkasındayım

Deniz Bey’e 40 yıl önce verdiğim sözü tutuyorum...

CHP’nin, yaşıyla tartışılan 78’lik İl Başkanı Ekrem Bulgun; 8’inci kez seçildiği il kongresinin perde arkasını, CHP’ye, Deniz Baykal’a ve siyasete bakışını anlattı. Yaşına dair eleştirilere katılmadığını söyleyen Bulgun, “Futbol takımı mı çalıştıracağım. Bir hata yaparsam o zaman irdeleyin” diyor. “CHP’de hızıma yetişen yok” diye konuşan Bulgun’a, gerçekten biz de yürüyüş sırasında yetişmekte hayli zorlandık.

Siyasete ilk ne zaman ilgi duymaya başladınız?
- Herhalde içgüdü, bilemiyorum. Mesela lise hayatımda üç sene sınıf mümessiliydim. Mezun olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Makine Fakültesi’ne girdim. Daha ikinci sınıfta talebe cemiyeti yönetim kurulu üyesi oldum. Üçüncü sınıfta başkan oldum. Dördüncü sınıfta İTÜ Birlik Başkanı oldum. O sırada Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nun icra komitesine seçildim. Yani; bütün hayatım bir nevi politikaydı. Askere gittim sınıf kıdemlisiydim. İzmir’de 1969’da Makine Mühendisleri Odası’nı kurdum. 3-4 sene başkanlığını yaptım. Dolayısıyla benim zaten toplumsal olaylara yatkın bir durumum vardı.

Aktif olarak yapmanızın özel bir hikayesi var mı?
- 1969-70’te aktif politikaya girdim. CHP’ye zaten gönülden bağlıydım. Üye oldum ve ilk görevim il yönetim kurulu üyeliği oldu. O kurul dağılınca merkez ilçe yönetim kurulu üyeliği yaptım. Sonra tekrar il yönetim kurulu üyeliği ve arkasından 1974‘te il başkanlığı geldi. 1976’da tekrar il başkanlığı... Ondan sonra senato adaylığım oldu. Dördüncü sıradayken kontenjan konup beşinci sıraya düştüğüm için kaybettik. 12 Eylül darbesinin ardından 1983’te siyasi partiler kurulurken, CHP’ye yakın olduğu için SODEP’in kurucu il başkanı oldum, kuruluşunu yaptım. Seçim arifesinde Genel Başkan Erdal İnönü’yle ters düştüm ve istifa ettim. Erdal Bey, Halkçı Parti’yi birleştirdi, SODEP’i SHP yaptı. Kurultayda yüksek disiplin kurul üyesi, bir yıl sonra da başkan oldum. 2004’te il genel meclisi üyesi seçildim. O sırada yine partinin il başkanlığı boşalmıştı. Marmaris’teydim. Genel başkan Marmaris’te beni buldu ve yine başkanlığa başladım. O bitti. Bu sefer, “40 sene oldu aktif politikayı bırakayım” derken de Foça’da yakaladılar beni. “Haydi göreve” dediler. Tekrar bu görevi aldık. Yapmaya çalışıyoruz. İnşallah başarılı olacağız. 8’inci il başkanlığım. Yüzden fazla Ata’nın huzurunda saygı duruşunda bulunmuşumdur.

Cumhuriyet Meydanı’nın sizin hayatınızda önemli yeri var o zaman?
- Heykel bizim için çok önemlidir. 1932’de İktisat Kongresi Fuarı Efes Oteli’nin orada açıldığında doğmuşum. Fuar ile yaşıtım yani. Sonra bugünkü yerine kuruldu. Çocukluğumdan beri heykelin önünden fuara gidiyorduk. Atatürk heykeli zaten dünya çapında meşhur, İzmir’i kucaklayan bir heykel. Cumhuriyet’i, 9 Eylül’ü de simgeliyor. Övünerek onu muhafaza ediyoruz. Ben de oda başkanlığı ve 8 kez il başkanlığı gibi görevlerde bulunduğum için 100’lerce kere burada Ata’nın huzuruna çıkıp çelenk bıraktım.

Kongre sürecini biraz anlatabilir misiniz? Aday olup seçilmeniz nasıl gelişti?
- Kongre sürecinden önce “Ben kesin olarak aday değilim” diyordum gelenlere. Beni tekrar nereden duydularsa, ne yaptılarsa.... “Eski başkanımız Rıfat Bey olmayacak. Mutlaka başkası olacak. Sen ol” diye bana sağdan-soldan baskı gelmeye başladı. Diyordum ki, “Ben bu işi artık yapmak istemiyorum.” Hatta Yüksel Çakmur ön plana çıkmıştı. Yüksel Demirsoy da bana 15-20 gün önce telefon etmişti. Ben de, “Genel başkan karışmayacak. İstiyorsan aday çıkabilirsin” demiştim kendisine.

Genel Başkan karışmayacak mı dendi size?
- “Karışmayacak” diye bana bilgi geldi Ankara’dan. Öğrendim: “Genel başkan İzmir’e karışmıyor. Gelmeyecek de kongreye. Onun için kim aday olmak istiyorsa çıksın” diye.

Sizin adaylığınız nasıl gelişti o zaman?
- Foça’daydım ve hakikatten kaçtım yazıhaneden. Gelen-giden çok oldu. Baskı yapmaya başladılar. “Bu yaştan sonra gidip mücadele etmem. Kongre mücadelesine girmem, istemem de. Olmak istemiyorum” deyip Foça’ya gittim. Eski bir öğrencimin yanına kaçtım. Balığa çıktım, balık yedik, yürüyüş yaptık. Böyle 15-20 gün geçirdim. Pazartesi günü yazıhaneye döndüğümde, başladı telefonlar. “Nereden çıkıyor kardeşim? Ben aday değilim ki! Benim ismim nereden çıkıyor” dediğimde, “Hayır sen aday çıkacaksın” dediler. Pazartesi akşam üzeri bu iş daha sıklaştı. Bu sefer ben telefonlardan bıktım, Urla’ya kaçtım. Yine başladı telefonlar. Nitekim pazartesi akşamı 07.10 gibi Genel Başkan, “Göreve. Yarın ilan et adaylığını” dedi. Ben de hiç itiraz edemedim. “Başüstüne” dedim. Onu reddedemezdim. Kabul ettim.

Bu kadar bağlı mısınız Genel Başkan Deniz Baykal’a?
- Çünkü benim 40 yıllık arkadaşım. 1971’de tanıştık. Hiçbir zaman da ayrılmadım ondan. Ben o zaman merkez ilçede görevliydim. Rahmetli Bülent Ecevit ilk defa genel sekreter olmuştu. Sayın Baykal da siyasalda doçentti ve Ecevit’in de danışmanıydı. Ecevit’le birlikte İzmir’e geldiler. Baykal, ben bir de Mahmut Türkmenoğlu vardı eski Tekel Bakanı, üçümüz benim bir Ford arabam vardı onunla Ecevit’in gezisine katıldık. Bergama, Kınık ve Dikili’de mitingler yaptı Ecevit. Onu izledik. 5-6 saat Türkiye’nin durumunu, CHP’de ne yapmak gerektiğini konuştuk. Beraber yola çıkmış olduk. Söz verdim kendisine: “Sen mutlaka bu partide büyüyeceksin. Belli oluyor. Mesleğin itibariyle büyüyeceksin ve ben sana her zaman yardımcı olacağım” dedim. Sözümü de tuttum. Her zaman onun arkasında oldum. Yalnız bırakmadım. Benden bir şey istediği zaman “hayır” diyemiyorum. Ama ben ondan bir şey isteyemiyorum. Gidip de “Beni şöyle yap” diyemedim bugüne kadar. Geçen sefer “Aday olayım mı” dedim. “Ol” dedi. Altıncı sıraya koydu, kazanamadık. Yani öyle ısrarlı bir durumum yok. Olmadı. Bu sefer de olmayacak. O isterse her şey olacak.

Bazen eleştirilen politik hırslarınız yok o zaman sizin? Milletvekili, bakan olmak hedefleri olur genelde...
- Benim öyle bir şeyim olmadı. Beni zorladılar bazen, “Aday ol, aday ol” diye. Kart bile bastırmadan aday oldum. İşte Ecevit... Bozuşmuştum Rahşan Hanım’la da. Beni il başkanı atamıyordu. “Aday ol” dedi. Orada usul oydu. Aday ol deyince, istifa ediyorsun... Böyle şeyler yaşadım. Hırslarım olmadı çünkü işimi bırakmadım. İşimde de hükümete, devlete ve belediyelere iş yapmayız biz. Özel sektöre yaparız. Öyle yükseklerde gözüm olmadı. Bir defa il genel meclisi üyeliği yaptım. Belediye meclis üyeliği bile yapmadım.

Kongre sürecinde yaşınızla ilgili eleştiriler oldu. Ne düşündünüz? Kulak mı tıkadınız yoksa üzüldünüz mü?
- Yok kulak tıkamadım. Yaşımı inkar ediyor değilim. Ama dedim ki, “Ben futbol takımı mı kuruyorum? Top mu oynayacağım ben? Gol mü atacağım? Santrafor muyum?” Hayır! “Taş mı taşıyacağım? Beton mu dökeceğim?” Ayakta durabiliyorum. Çok şükür kafam da çalışıyor. Eğer yaşımdan dolayı hata yaptığımı görürseniz o zaman beni irdeleyin. O zaman beni her türlü eleştirebilirsiniz. Yaşımdan hiçbir zaman gocunmuyorum. İftihar ediyorum. Bu yaşta eğer ben Kadınlar Günü’nde Buca’da 4 kilometre yolu en önde yürümüşsem, arkamdan da bana, “Başkan, yavaş ol” demişlerse...

Deniz Baykal’ın hızına da bir tek siz yetişebiliyormuşsunuz...
- Evet onun hızına da yetişebilen en hızlı kişi benim. Çünkü onu da yakalayamazsınız. Beş altı sene önceki bir olaydı. Kordon’da yürüyordu. Bir ben gidebildim arkasından. Herkes dökülmüş.

Bu çevikliği neye borçlusunuz?
- Gençliğimde içki gibi şeylerle uğraşmadım. Sigara içiyorum ama dudak tiryakiliğim var. Vücudum henüz daha bu işlere tahammül edebiliyor. Yani günde 12 saat koşturmak... Önceki gün, belki 10 kişiyle randevum vardı. İlçeleri geziyorum. 10.00’da geliyorum gece en erken 01.00’de yatıyorum. Sabah 07.30’da kalkıyorum. Hayat devam ediyor. Ben de ayaktayım.


Bir dahaki seçimde yüzde 56’yı kesin geçeriz

İzmir’de son seçimde güzel bir başarı yakalandı. Bir dahaki seçim için oy tahmininiz var mı?
- Yüzde 56’nın üstüne çıkacağız diyorum. İl Genel Meclisi’nde ve Büyükşehir Belediye Meclisi’nde toplantı yaptım ve bunu söyledim. Rehavete kapılmak yok yüzde 56 oyumuz var diye... Bunun üstüne çıkacağız. Çıkmamız lazım, şart. Çünkü buradan Anadolu‘ya da güç vereceğiz, kalkındırmış olacağız. Oturmak yok. Bundan sonra hep çalışacağız. Program istiyorum, ben program göndereceğim, bölge toplantıları yapacağım. Yazı boş geçirmeyeceğim. Onur Bey (Öymen) gibi değerli insanlarımızı bu toplantılara çağıracağım. Örgütü ayakta tutacağız.

Aziz Kocaoğlu’nu nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Gayet iyi gidiyor. Metro sorunu vardı, Nisan’da başlayacağını söylüyor. Büyükşehir ilçelerde ve köylerde iyi çalışmalar yaptı. Belediyemiz üzerine düşen görevi tam olarak yapıyor. Kendisini tebrik ediyorum.


Kongre geride kaldı, şimdi ‘kucaklaşma’ zamanı
Kongre sürecinde İzmir’de parti içinde de bir yenilenme süreci oldu herhalde? Sular durulmuş mu?
- Şimdi onu bilemiyorum. Ne vardı? Çünkü hakikatten niyetim böyle bir görev almak olmadığı için partide neler oluyor diye hiç bakmadım. Ben Rıfat Bey’in tekrar il başkanı olacağına inanıyordum. Çünkü gidişat onu gösteriyordu. Ama durum değişti. Şimdi o bakımdan yüküm daha ağır. İçimizde bir iki ufak hatalar var. Hata dediğim anlaşmazlıklar var. Onları da ben halledeceğimize inanıyorum. Mesela geçen gün Gaziemir’e gittim. Bizi alkışlayarak, sarmaş dolaş karşıladılar. Kongre unutuldu. Ben de unuttum, onlar da unuttu. Böyle olması lazım. İleriye bakacağız. Herkesi kucaklayacağız. Cumhuriyet Halk Partisi’nin gülen yüzünü görecek İzmir halkı bu sefer.

Buca, Bornova gibi sorun yaşanan ilçelerde ne yapacaksınız?
-Bütünleştirmek benim görevim. Onlarla sıkı temas edeceğim. Beraber olacağım. Toplantılar yapacağım. Varsa anlaşamadıkları noktalar, çözmeye çalışacağım. Genel başkandan yardım isteyeceğim çözemezsem. Mutlaka çözeceğim. Çözülmezse olmaz. Seçime gidiyoruz. Bu seçim bizim ve Türkiye’nin, yalnız CHP’nin değil Türkiye’nin kader seçimi. Bu seçimde ya olacak ya olacak. Çünkü görüyorsunuz yani. Bilemiyorum siz medyanın içerisindesiniz. Bu gidişatın iyi bir gidişat olmadığını görüyorsunuz. Onun için mutlaka Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar olması lazım.

Sohbete katılan Onur Öymen:
Bütün Türkiye’yi ‘İzmir’ yapacağız

İzmir’e sık sık geliyorsunuz. Ne düşünüyorsunuz?
- İzmir çok güzel gidiyor. Örgütümüzü çok başarılı buluyoruz. İzmirli arkadaşlarımız geçen dönemlerde de, seçimlerde de çok başarılı bir sınav verdiler. Ama en büyük başarı İzmir halkına ait. Meşhur Cumhuriyet Mitingi’ne biz de genel başkanımızla birlikte katılmıştık. Orada İzmirlilerin büyük coşkusunu görmüştük. Bu coşku aslında Cumhuriyet’e, demokrasiye ve Atatürk’e bağlılığın bir simgesi olmuştur. Bütün Türkiye’yi İzmir yapacağız. Mesajımız bu. Hem siyasi, hem çağdaşlık, hem kalkınmışlık, hem Atatürkçülük olarak İzmir’i bütün Türkiye’ye örnek yapmaya çalışıyoruz. Onun için İzmir’in gönlümüzde çok özel bir yeri var. İzmir’e sık sık geliyoruz; yalnız korkuyoruz ki iktidar bu sefer de İzmir Belediyesi’nin yeraltı faaliyetlerinden şikayet edecek. “Metro bir yeraltı faaliyetidir. Kaosa yol açabilir” diye belediye başkanımıza dava açılabilir. Haberiniz olsun. Vallahi yatırabilirler(!)

Ailem, “Ne işin var bu yaşta” diyor ama hizmet aşkım bitmiyor
40 yılı aşkındır politikayla iç içesiniz. Aileniz, eşiniz ne diyor bu duruma?
- Çocuklarım ilkokulda, ortaokulda okurken nasıl büyüdüklerini görmedim. Anneleri daha çok meşgul oldu. Ben ara sıra okullarına gidip ilgileniyordum. Orada da koruma derneği başkanlıkları yaptım. Ve hizmetlerimiz oldu. 54 yıllık mühendisim ama, bunun en çok 15-20 senesi ben işlerimle meşgul oldum. Geri kalan 20-25 senesi sadece bu tip sosyal işler meşgul etti beni.

Yakınmalar olmadı mı özellikle eşiniz ve çocuklarınızdan?
-Oluyor. “Ne işin var bu yaşta” diyor ama, ben görev kabul ediyorum bu işleri ve yapımda var. Seviyorum da. Benim hizmet aşkım bitmiyor. Bir de şu var; Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki yani babamların neslinin çalışma tarzını gördüm. Onlarda zaman yoktu. Benim babam demiryolcuydu. Bu insanlar 24 saat görev başındaydı. Cumartesi, pazarları yoktu. Bayramları yoktu. Devamlı görevdeydi ve hizmet aşkıyla o görevinden de vazgeçmedi. Biraz genler çekmiş. Toplumsal olaylara karşı dayanamıyorum. Trafik Güvenliği Vakfı vardır. 10-12 senedir onu yürütüyorum. Okullarda çocuklara ders verdiriyorum. Ama şimdi CHP İl Başkanı olduğum için ayrılmak durumunda kaldım tabii.