24.05.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Çünkü, ustasının elinde ciddi bir ölüm makinesine dönüşebilen ve uygarlık tarihinin en "çarpıcı" buluşlarından biri olduğu tartışılmayan; bu görünüşte "içten yanmalı", ama gerçekte "içi sizi dışı bizi yakar" türünden marifetli araç, hayatımızı kolaylaştırırken, sürüş ve temaşâ zevki verirken, bir yandan da her türlü değeri tahrip ediyor.***Bir bilene sorduğunuzda, dünyada ilk araç yolunun, M.Ö. 3500 civarında tekerleğin bulunması ile birlikte Mezopotamya'da, ilk taş kaplamalı yolun ise yine M.Ö. 1500 yılında Girit Adası'nda yapıldığını söyleyecektir. Ama "emniyet şeridi" kavramına ilk kez ne zaman ihtiyaç duyulduğu meçhul. ***Bu bilinmezi, resmi bir metnin satır aralarına girip, eksikleri tamamlayarak tümüyle ortadan kaldıralım: "Otoyol, sadece motorlu taşıt trafiğine ayrılmış, en az iki şeridi bulunan, geliş ve gidiş yönlerinin birbirinden ortadaki refüjle ayrıldığı karayoludur. (Buna rağmen, gidiş yönünde bile karşıdan araç gelip gelmediği kontrol edilmelidir.) Otoyollarda giriş ve çıkışlar az sayıda ve denetimlidir. (Ancak, özellikle bayramlarda ipin ucu kaçar, denetim menetim kalmaz) Keskin viraj ya da büyük iniş-çıkışlar gibi araba sürmeyi zorlaştıran yol koşulları ortadan kaldırılmıştır. (Bunun yerine, araba sürmeyi zorlaştıran çok sayıda sürücü yola sokağa salınmıştır.) Otoyollar genellikle ücretlidir. (Ama ücret ödemiş de olsanız, ışıkları canı istediği zaman yanar.)" Bence tarif burada bitmedi!İzmir Polisi'nin "trafikle ilgili genel bilgiler" verdiği web sitesinde, çok güzel derlenmiş ayrıntılar var. "Otoyolda duraklama ve park" başlığı altında şöyle deniliyor: "Zorunlu durumlarda yolu trafiğe açık bırakacak şekilde emniyet şeridine girilerek durulur."Birlikte yorumlayalım. Öncelikle bir zorunlulukla karşılaşmış olacaksınız ve yolu "ambulans, itfaiye vd. başka zorunlu haller için trafiğe açık bırakacaksınız." ***Haftasonu, başta kaçamak tatil yaratmış ve evlerine dönen, hem de 7000 yıllık kent kültürünün imbiğinden süzülmüş oldukları iddia edilen hemşehrilerim olmak üzere, necip milletimin kural tanımaz sürücüleri, İzmir-Aydın Otoyolu'nun gişelerine yaklaşıldığında, etraftaki herkesten daha uyanık oldukları için, yukarıda okuduğunuz bütün paragrafların hakkını vermek için adetâ yarıştılar efendim.Ben de diğer bazı sürücülerin alkışları arasında, bu kendini bilmezlere müdahale ettim. Şans eseri, dayak filan yemeden kurtulabildik. Öyle anlaşılıyor ki, "emniyet şeridi ihlâlleri" farkına varmak için de, birkaç facia yaşamamız gerekiyor. ege@milliyet.com.tr Henry Ford'un, bütün zamanların en çok satan otomobillerinden biri olan efsanevi "T Modeli" için uydurduğu reklam sloganı, "Sizi getirir ve götürür"den ibaretti... Çağımızda, çok daha yaratıcı olanlarıyla yüzyüzeyiz. Ama neden hâlâ sigara paketlerinde olduğu gibi arabaların da üzerine "Otomobil kullanmak öldürür; öldürmekle de kalmaz, onulmaz ruh hastalıklarına sebep olur" ya da "Size ve çevrenizdekilere ciddi zararlar verir, damarlarınızı tıkar, kalp krizine ve felçlere yol açar" yazmazlar anlayabilmiş değilim.