Ege ‘Fuarcılıkta Paris’le yarışıyoruz’

‘Fuarcılıkta Paris’le yarışıyoruz’

09.10.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Ticaretin kalbinde, Karaköy’de tüccar bir ailenin çocuğu olarak iş hayatına atılan Medyafors Fuarcılık ve Erem Yayın Gurubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı M. Özhan Erem, bugün hem geleneksel ve dijital yayıncılık hem de fuarcılık alanında önemli başarılara imza atıyor.

‘Fuarcılıkta Paris’le yarışıyoruz’

‘Fuarcılıkta Paris’le yarışıyoruz’
11-14 Ekim’de yapılacak ‘Bayim Olur musun Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı için gün sayan Erem, başarı öyküsünü ve hedeflerini Milliyet Ege’ye anlattı...

Haberin Devamı

- Medyafors’un kuruluş sürecinden bahseder misiniz?

Medyafors aslında fuarcılık, sektörel yayıncılık, televizyonculuk ve dijital medya alanlanlarında kobilerimize hizmet verebilmek amacıyla kurduğum bir genel çatının adıydı. Ancak yönetmelik gereği fuarcılık ile diğer işlerin ve aynı şekilde tv lisansının aynı çatı altında olması mümkün olmadığından, 2000 yılında fuarcılık işimizi sadece Medyafors A.Ş. üzerinden sürdürme, diğer işlerimiz için de ayrı şirketlerimiz üzerinden ilerleme kararı aldık. Bu sebeple tv kanalımız Expo Channel ve sektörel yayıncılık yapan Erem Yayıncılık, hep ayrı tüzel kişiliklerdir. Dijital medya, “Bayim Olur musun” projemiz kapsamında yatırım yaptığımız ve bu yatırımın karşılığını gördüğümüz bir projedir. Medya gurubu olarak, yılda ortalama 30 bin yatırımcı adayı barındıran dinamik bir veri tabanını yönetiyoruz.

Haberin Devamı

ABD sektörde lider durumda

- Franchise fuarını sadece İstanbul’da değil, Dubai, Londra, Frankfurt, Newyork, Moskova gibi kilit lokasyonlardaki fuarları da temsil ediyorsunuz, bu fuarlarda gördüğünüz en önemli farklar neler?

Aslında franchising markalı perakendeciliğin son noktası, şubeleşmenin de en akıllıca yolu. Çıkış noktası da ABD… Toplam şube sayısı, pazar hacmi vs. penceresinden baktığımızda da açık ara lider konumda. Dolayısıyla, bu alanda bugüne kadar kabul görmüş bütün deneyimler de yine bu kaynaktan besleniyor. Ancak, ülkelerin franchise sistemine yaklaşımlarında farklılıklar var. Almanya’da bu süreç çok daha kolay yaşanırken, Türkiye’de marka sahiplerinin, önce sistemini eksiksiz yönetecek doğru franchisee’yi bulmakta, bulduktan sonra da yol boyunca daha fazla zorlandığı gerçeğini yaşıyoruz. Ülkemizde markaların fuar katılımlarında ise, mimari ve dekorasyonun ön plana çıktığı geniş stand alanlarındaki gövde gösterisini ne Dubai’de ne de Moskova da görebilirsiniz, Newyork’ta zaten göremezsiniz… Biz bu konuda Paris’le yarışıyoruz.

- Hikâyeniz nasıl başladı?

İş dünyasına, gözümü İstanbul Karaköy’de tüccar bir ailenin çocuğu olarak açtım. Bir tarafta Bankalar Caddesi, karşı tarafta Kapalı Çarşı arasında kalan, ortasında Haliç’in dinlendiği bu alana ben “Ceneviz Vadisi” diyorum. Ticaretin yazılı olmayan kurallarının uygulandığı, din, dil, ırk gözetmeksizin, karşılıklı saygı ve sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma anlayışının hüküm sürdüğü bir ticaret ikliminden bahsediyorum. Verilen sözlerin senet kabul edildiği yıllar henüz! Babam Fermeneciler’de bir boya toptancısı ama alt katta bir de dükkânı var. Herşeyi hem babamdan hem de babamın önemsediği insanlardan öğreniyorum. Büyük patronların gittiği Kolaro Lokantası ve kolunda beyaz peçetesiyle “Buyursunlar küçük bey” diyen garson Hristo… Evet, Rum bir garsonla henüz karşılaşabildiğimiz yıllar. Şanslı bir çocuk olarak başladım hayata… Bizim sokağın çaycısının oğlu bile bugün beş milyar dolarlık bir sanayi devi, ismi lazım deği. Gözümüzün önünde gayretiyle, alnının teriyle çalmadan çırpmadan çalıştı kazandı başardı hem de!.. 80’li yıllarda çıkardığım Nalburiye Dergisi’nin en önemli müşterilerinden olmuştu bu abimiz…

Haberin Devamı

- İlk derginiz Nalburiye’miydi?

Haberin Devamı

Evet… Sektörel yayıncılıkta bir çığır açmıştı. Dergi yirmi forma, yani üç yüz sayfayı geçti! Şaka değil üç yüz sayfa demek aşağı yukarı iki kilo… Haber geldi, Bursa Postanesinden arıyorlar! “Derginiz çok ağır postacılar taşımak istemiyor”. E, ne yapalım tekerlekli mi yapalım dergileri dedik. Baktım ki çok para kazanıyorum, dedim başka sektörlere de girelim dedik. Hemen Kırtasiye ve Oto Yedek Parça dergilerini de çıkarmaya başladık. Türkiye’nin ilk “Do it your self” yani kendin yap dergisini çıkartıp bayide satmak istiyordum. Nezih abinin büyük gayreti ve fotoğrafçılık yeteneğiyle onu da başardık. İlk sayı çıktı, dediler ki Adnan Kahveci arıyor! Dergiyi satın almış bayiden, “İlk siz çıkardınız tebrik ederim, ne gerekiyorsa isteyin benden” dedi. Yirmili yaşlarımdaki beni, hiç tanımadığı genç bir girişimciyi arayıp yüreklendirecek kadar yüce gönüllü bir insandı...

- Peki, fuarcılık alanında nasıl ilerlediniz?

Haberin Devamı

Nalburiye Dergisi’nin fuarını da yapınca işler farklı bir boyuta taşındı. Yabancılar da girdi işin içine, hem katılımcı hem ziyaretçi olarak. Bu sefer dünyanın en büyük hırdavat, nalburiye fuarına, Almanya’ya Köln’e gitmeye başladık. Bizim Nalburiye fuarı o kadar büyüdü ve başarılı oldu ki; birkaç yıla kalmadan yabancı fuarcıların ilgi alanına girdik derken İngilizlere sattım. Sektörün göz bebeği Kırtasiye fuarını da aldılar.

300’den fazla katılımcı olacak

Franchising alanındaki ilk ve tek fuar olan Bayim Olur musun Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı, bu yıl 11-14 Ekim’de CNR Fuar merkezinde 16. kez düzenlenecek. KOSGEB’in desteklediği fuar, istihdam oluşturma ve yeni iş alanları yaratma anlamında Türk ekonomisine önemli katkılar sağlayacak. 300’den fazla katılımcının yer aldığı fuarda bu yıl da “Tedarikçi Özel Bölümü” olacak ve franchise veren markalara ürün ve hizmet tedariki sağlayan markalar da bu özel bölümdeki standları ile 2. kez yer alacak.

Sırada franchise fonu var

- “Bayim Olur musun Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı” için dijital medya ve sektörel yayın tarafını da bu deneyimle oluşturdunuz değil mi?

Evet. Franchising’in başka bir dinamiği daha var o da yatırımcı, yani franchisee adayları. Yatırımcı adaylarıyla yıl boyunca iletişim içinde olacağımız bir mecraya ihtiyaç vardı, bugünün teknolojik imkânlarıyla dijitalde var olmak çok önemli tabi. Beş yıl önce kurduk portalımızı, bu yıl birkaç ay önce de yeniledik. Şimdi bu fuardan sonra dijital alanda yeni, çok güzel sürprizlerimiz de olacak sektöre. Otuz bin franchise yatırımcı adayı üyemiz var! Dergi tarafında ise haftalık bir ekonomi dergisiyle birlikte çıkıyoruz ve ek olarak bayide satılıyor dergimiz. Ayrıca her fuarda çıkardığımız gazetemiz yine bizim yayın gurubumuzun gelenekselleşmiş katolog hüviyetini taşıyor.

‘Karşılığını bulmuyor’

- Fuarda önemli markalar ve yatırımcılar bir araya geliyor...

Markalar yatırımcılarla buluşmak için katılıyorlar fuara. Yatırımcılar da yeni bir iş kurmak, kendi işinin sahibi olmak düşüncesiyle geliyorlar. Esas konu fuar daha bitmeden markaların bir sonraki yıl fuar katılımlarını netleştirmesi ve bize onlar adına daha iyi bir yatırımcı/ziyaretçi çalışması yapabilmemiz için zaman tanımalarıdır. Ama ben, Türkiye’de fuarcıların çabalarının maddi karşılığını kesinlikle bulmadığını düşünenlerdenim… Bunun en önemli sebebi, fiyatlarımızın dünya standartlarının çok altında, masraflarımızın ise çok üzerinde olması.

- Gelecek hedefleriniz neler?

Öncelikli hedefimiz, “Be My Franchise” markasını dünyaya açmak, fuar, dergi ve dijital tarafımızı yabancı franchise dünyasıyla buluşturmak olacak. Bu deneyim bize aynı zamanda perakendenin uçsuz bucaksız ufuklarında, içeride, dışarıda yeni iş planları vaat ediyor. Bunun için atılmış ve atılacak adımlarımız var. Otuz bin yatırımcı adayına sunacağımız bir “Franchise Fonu” oluşturarak fon vasıtasıyla paydaş markalarımıza yatırım yapmak niyetindeyim.

Yazarlar