Ege Gençlik ve gelecek

Gençlik ve gelecek

20.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Gençlik ve gelecek

Gelecekleri için üç saat ter döktü. Sınava giren yaklaşık iki milyon genç gibi aileleri de zor bir pazar geçirdi.Çünkü çocuklarla birlikte onlar da terledi, bu sıcak haziran pazarında.Aslında öğrencilerin geleceğini üç saatlik bir sınavda alınacak sonuçla belirlemek bilimsellikten çok uzak bir uygulama...Ne yazık ki eğitim sistemimiz böyle gerektiriyor.Bu sınavda başarılı olan yaklaşık 400 bin genç, bir yüksek öğretim kurumunda okuma şansına kavuşacak.Bir sorunun doğru ya da yanlış yanıtlanması öğrencinin geleceğini belirliyor.Üç yanlış bir doğruyu değil, adeta hayatını karartıyor.En küçük hatanın telafisi yok. Gençler, geleceklerinin belirlendiği bu sınav nedeniyle psikolojik açıdan olumsuz etkileniyor. Çok üzülüyor.Hayal kırıklığına uğruyor. Adeta yıkılıyor, kahroluyor.Çok yazık değil mi?Gençler, işsizliğin toplumsal dengeleri alt üst edecek düzeyde seyrettiği ülkemizde, geleceğe güvenle bakabilmenin tek yolunun bir üniversite bitirip, bir meslek sahibi olmaktan geçtiğine inanıyor.Aynı gençler, kendilerine bu yolu açacak tek koşulun iyi bir üniversiteye girmek olduğunu çok iyi biliyor. Bu nedenle üniversite sınavları gençler ve aileleri açısından ölüm kalım meselesi olarak görülüyor.Nitekim bu noktada, sınavı aşabilmek gençlerin beklentilerini karşılamaya yetmiyor. Çünkü "sıradan bir üniversiteye girmek" değil, "iyi bir üniversiteye girmek" ön plana çıkıyor.Ülkemizde işsizler ordusu arasında üniversite mezunu olanların sayısı yadsınamayacak kadar fazla. Bugün her üç üniversite mezunundan birisi işsiz geziyor. ***Eğitim hakkı, en temel insan haklarının başında geliyor. Ancak serbest piyasa koşullarının acımasızlığı nedeniyle eğitim, giderek kamusal bir nitelik taşımaktan uzaklaştırılıyor. İşte bu yüzden ÖSS, kimileri için yapılmadan kazanılmış, kimileri için ise baştan kaybedilmiş bir sınav niteliğini taşıyor.Bana göre; öğrencilerin zor koşullarda hazırlandıkları, tüm geleceklerini, umutlarını bağladıkları bu sınavın sonucu aslında çok önceden belli.Yoksulluğun ve eşitsizliğin had safhaya ulaştığı, genç işsiz sayısının çığ gibi büyüdüğü bir ortamda yapılan üniversite sınavının adaletli olduğunu söyleyemeyiz.Üniversiteye giriş sınavında Türkiye'nin belli illeri şampiyon ilan edilirken, bazı illerin neden başarısız olduğu ise bir türlü sorgulanmıyor.Ve bu sorunlar giderilmeden yapılan ÖSS'nin de adil olduğunu söylemek safdillik değilse nedir? Nitekim, her yıl sınava giren binlerce aday "sıfır" puan alıyor. Eğitim sistemimizin yarattığı eşitsizlikler sonucu avantajlı durumda bulunan "elit bir öğrenci kesimi" ile sorunlarla, sıkıntılarla dolu bir eğitim sürecinden gelen "yoksul gençlerin" yapılacak bir sınavda eşit koşullarda yarıştığını söylemek mümkün değil.Bu nedenle dün yapılan ÖSS, tıpkı önceki sınavlarda olduğu gibi Türkiye'nin eğitim sistemindeki derin uçurumu bir kez daha gözler önüne sermekten başka işe yaramayacak.Sonuç olarak; dünkü sınava giren 10 gençten ikisi üniversiteyi kazanacak, ama kaybeden Türkiye olacak. Geleceğimiz olacak.Bu nedenle iş işten geçmeden gençliği ve geleceği kazanmalıyız.Siz ne dersiniz? İKİ milyona yakın genç, dün üniversiteye adım atabilmek için ÖSS'ye girdi. Babamıza borçlu olduğunuz saygıyı, baba olunca anlarız. ÖZLÜ SÖZ DUYDUK İZMİR'DE geçtiğimiz günlerde bir kokteylde, CHP'nin duayenlerinden birisinin vişne suyu içtiğini gören partililer, "Aman abi fazla içme, sarhoş olursun" diyerek takılırlar.CHP'li duayen, şöyle der: "Arkadaşlar bizim partinin iktidara gelme olasılığı ne kadarsa, benim de bu vişne suyundan sarhoş olma olasılığım ancak o kadar." İktidar ve sarhoş olma olasılığı GEÇEN hafta, CHP Karşıyaka İlçe Örgütü'nde yapılan delege seçimlerinde bazı AKP ve MHP'lilerin oy kullandığını yazmıştık.AKP Karşıyaka İlçe Başkanlığı'ndan aradılar. AKP İlçe Gençlik kolları'nda görevli Ayvaz Açıkgöz'ün 24.5.2005 tarihinde partilerinden istifa ettiğini bildirdiler.Bu nasıl iştir? Delege seçimlerine katılabilmek için en azından altı ay önceden parti üyesi olmak gerekmiyor mu? Gerekiyor."Açıkgöz" partilinin ismi CHP Genel Merkezi'nden gelen ve 9 Mayıs'ta askıya çıkan üye listesinde yer alıyor. "Açıkgöz" partili, 24 Mayıs'ta AKP'den istifa ettiğine göre, aynı anda iki partiye üye olduğu için suç işlemiş olmuyor mu? Oluyor.Buna göz yuman parti yöneticileri de suça iştirak etmiş olmuyor mu?Oluyor.Umarım, zaten başları belada olan Karşıyakalı CHP yöneticileri hakkında yeni bir dava daha açılmaz. AKP ve CHP'nin "Açıkgöz" üyesi OKUDUK HÜKÜMET akaryakıt pompa fiyatlarını bir artırıyor, bir düşürüyor.Beş kuruşluk zam, üç kuruşluk indirim yapıyor.Yine aynı hükümet türban konusunda önce tabanına umut veriyor, sonra geri adım atıyor.Hükümetin, pek çok icraatı nedense hep iki ileri, bir geri şeklinde oldu.Tıpkı mehter takımı gibi... cbilgen@milliyet.com.tr İki ileri, bir geri