Göztepe, Süper Lig’e renk kattı

Bülent Buda: Bir futbolcunun kendi kalesine nefis bir kafa golü attıktan sonra zihinsel ve de fiziksel sağlığını bu denli koruması oyuna yansıtması, bir biçimde maçı koparması, her türlü övgüyü hak ediyor. Jahovic heykeli yalıya dikilme aşamasına emin adımlarla yürüyor. Benim gördüğüm bu, abartmıyorum. Oyunun ilk 15 dakikasında mutlak egemen olan gol kovalayan taraf Göztepe 16. dakikada golü yiyen taraf oldu. Üstüne 22. dakikada Sivas net kaçırdı. Ve de Göztepe oyunu yine nakış işler gibi örmeye başladı, iki farka ulaştı. İkinci yarı büyük fark olabilecekken Sivas’ın ikinci golü ve de endişeli 11 dakika. Biraz fazla heyecanın zararı yok. Kalp damarlarını açar, kan akışı hızlanır. Takım bir bütünlük içinde kocaman puanları toplamayı sürdürüyor. Beklentileri yükseltiyor. Sizce bu işin sonu nereye varır?

Türkiye’yi kendine hayran bıraktı

Fatih Tanfer: Göztepe, her hafta artan temposu, mücadele gücü ve aldığı 3 puanlarla sevenlerini mutlu ediyor. Gelecek adınada da umut veriyor. Sivas karşısında 15 dakikada 4 gol kaçırdı, 16. dakikada da golü yedi. Ben bu filmi bir gün öncesi Akhisar maçında da gördüm. Ama Göztepe o tuzağa düşmedi. Çünkü elinde başta bir futbol takımının en önemli mevkilerinden birisi olan orta alanında Castro, Scarione, Selçuk ve koşma mesafesi en üst düzeyde olan Rotman olunca oyun görüşleri üst düzeyde, sakin ve doğru oynayan orta sahası olaya el koydu. Zaten kalede Beto gibi muhteşem bir kaleci, defans merkezinde her geçen gün formu artan Peybernes ve ilk gördüğüm günden itibaren çok iyi futbolcu olduğuna inandığım Kadu var. Sağda Sabri, solda Traore hem defans görevini yapıyorlar, hem de iki golün hazırlayıcısı bekleri var. Tayfur çok çabaladı. Kendi kalesine gol attığında morali bozulacağına tam profesyonellik örneği göstererek 3 gol atan bir

Jahovic’le, Göztepe hem güçlü hem sevimli en önemlisi de yalnız İzmir’e değil bütün Türkiye’de sempati duyulan takım olma yolunda hızla koşuyor. Göztepe’de gördüğüm tek sıkıntı yedek kulübesinden gelip oyuna katkı sağlayacak oyuncu azlığı var. Ancak şu anda bazıları formsuz. Bu sorun çözülürse Sivas maçındaki son 11 dakikalık korkulu dakikalar yaşanmayacaktır. Gelelim bu haftaki pazar gününe, Süper Lig’in güçlü ekiplerinden Medipol Başakşehir maçı var. Herkes müthiş bir futbol gecesine hazırlıklı olsun.

İsmail Özelçinler: İnanın, sezon başlarken ilk 6 haftada Göztepe’nin 13 puan toplayarak 3’üncü sıraya yerleşeceğini söyleselerdi, asla inanmaz, o kişilere “Hayal tacirleri” derdim. Ayrıca, bu 6 maçlık periyotta Trabzonspor ve Fenerbahçe gibi, zirve mücadelesi veren takımlarla oynayacaklardı. Üstelik takımın hemen hemen tamamı yenilenmiş ilk kez bir arada oynayacaklar. Ama Göztepe böyle düşünenleri müthiş yanılttı, adeta mahçup etti. Sivasspor karşısında da, Jahovic’in kendi kalesine attığı golle yenik duruma düşmelerine rağmen, oyun disiplininden asla kopmadılar ve oynadıkları pozitif futbolla sahadan 3-2 galip ayrıldılar. Tüm futbolcular görevlerini en iyi şekilde yerine getirdi. Jahovic’i kutluyorum. Kendi kalesine attığı golün ardından, moralini bozmadan oyuna devam etti ve 2’si penaltıdan olmak üzere attığı 3 golle alınan 3 puana büyük katkı koydu.

Alkışlar Tamer Hoca’ya

Mehmet Demirtaş: Göztepe 14 yıl sonra lige muhteşem bir geri dönüş yaptı. Adeta yılların özlemini haykırıyor tüm Türkiye’ye. Tepeden tırnağa yepyeni bir takım. Hırs, azim, istek, arzu ve başarı hepsinin birleşiminden Göztepe ortaya çıkıyor. Elbette bu başarının en büyük mimarı sevgili başkan Mehmet Sepil yönetimden sonra elbette ki, Sivas maçı sonrası yaptığı açıklamada hayaliniz nedir sorusuna ‘Benim hayallerim benden de büyük’ sözünü söyleyen Tamer Hoca en büyük alkışı hakediyor. Kısaca Göztepe her maçında büyük keyif veriyor. Maşallah diyorum 6 haftada 13 puan ligde kalır mı düşer mi diye endişelenlere en güzel cevabı oynadığı futbolla veriyor.

Olmaz böyle şey!

Bülent Buda: Konya’da oyunun ilk 15 dakikasında sezon başından bu yana oynadığı maçlarda ürettiği sayıda pozisyon üretti Akhisarlı oyuncular. Nedense atamadılar, talihsiz bir gün yaşıyorlardı. Ne derseniz deyin olayı geçiştiremezsiniz. Ve de daha da dramatik olanı kalelerinin önüne indirilen ilk top gol oldu. Caner ile Mustafa Yumlu’nun sorunlu alan paylaşımı, Lucas’ın çizgide kalışı gibi nedenler. Farka gideceğiniz oyunda, Konya’nın penaltısı direkten dönmese fark yiyeceksiniz. Olur böyle günler diyeceğim diyemiyorum. Akhisar oynadığı futbol kalitesiyle, felsefesiyle üst sıralara oynayabilir. Sonuçta bir şekilde Konyaspor’a ikram edilen 3 puan oldu.

Fatih Tanfer: Konya deplasmanında abartısız 5 net gol pozisyonu kaçırıyorsun. Bırak deplasmanı evinizde bile bu kadar pozisyon bulamazsınız. Bunlar atılamayınca bu sonuçta maalesef kaçınılmaz oluyor. Ancak, Akhisar’ın oyuncu ve oyun yapısında bazı sıkıntıların olduğu bir gerçek. Elbette bunları Okan Hoca biliyordur. Nedir bu sıkıntılar. Akhisar Belediyespor’da rakibi önde basıp, defansı uzun top oynamaya mecbur ettin mi sorun yok. Konyaspor’un ikinci yarıda yaptığı gibi topu kullanıp üçgenler ve dik toplarla Akhisar’ın üstüne gittin mi, güçsüz ve hala defansif özelliği yüksek ön liberosu olmayan orta alanın sıkıntısı ortaya çıkıyor. Rakipler elini kolunu sallayarak Akhisar kalesiyle karşı karşıya kalıyor. 3-0’lık yenilgiyle biten Bursaspor maçı ve Konyaspor’un ikinci yarısında aynı hataları ve yenilen golleri gördük. Akhisar oyun disiplininden kopmadıkça ve bireysel hatalar yapmadıkça çok güçlü bir takım. Ancak bu kadar güçlü bir takımın bu kadar kolay gol yemesi hiç de hoş değil.

Mehmet Demirtaş: Konya deplasmanının ilk yarsında 4 ya da 5 tane net gol pozisyonunu hovardaca harcamasının sonucunda Akhisar Belediyespor, Atiker Konyaspor’a 2-0 mağlup olurken, bu sezon dış sahada 3 maçta sadece 1 puan alabildi. Akhisar Belediyespor’da bir takım sıkıntıların olduğu gerçeği gözden kaçmıyor ancak Okan Hoca’nın bir oyun kültürü var ve bunu en iyi şekilde sahaya yansıtarak kendi sahalarında gösterdikleri performansı deplasmanda da göstereceklerdir.

Altınordu’nun rotası bir üst lig

Bülent Buda: Kerim Avcı, 2 sezon önce geldi, yıldızlar gibi parladı Altınordu’da. Döndü Erciyes’e sonra Sivas’a, yalnızlaştı oralarda. Kimlik arayışına girdi başaramadı. Şimdi yine döndü, durum ortada. 3 maç 4 gol. Mirkan geldi Göztepe’ye olmadı, olduramadılar. Gitti, şimdi Altınordu’ya döndü lig başladı boşu yok. Onlara şu sıralar Deniz katıldı. Göreceksiniz çok daha iyi olacak. Futbol kamuoyunda şöyle bir algı var. Altınordu genç adamları geliştiriyor, yetiştiriyor ve de büyütüyor. Lakin çoğu futbolseverin ıskaladığı bir misyonu daha var kırmızı lacivertlilerin. Gerçek kimliğinden uzaklaşmış deneyimlileri kılavuzluk yaparak hakiki yörüngelerine girmelerini olası kılıyor. Ve bu işleri de bir biçimde takımın taze, körpe kırılgan gençleri üstleniyor. Bu bağlamda elbette Hüseyin Eroğlu ile harika arkadaşlarının yol göstericiliğini yadsıyamayız.

Yarışta yer alacak

Fatih Tanfer: Geçen haftaki yazımda Kerim Avcı’nın gelmesi, Deniz’in takıma katılması, Erce’nin hakettiği kalesine dönüşü Altınordu’yu sıkıntılarından arındırıp, daha iyi noktalara getireceğini belirtmiştim. Ancak bu hafta esas takımın içindeki büyük buluş aksayan defansın merkezine Uğur’un monte edilmesiydi. Uğur pozisyon sezişi, yerinde müdahaleleriyle takımın çok önemli sıkıntısını giderdi. İlk golü tekrar izleyin, Kerim’e asisti de o yapıyor. Bunları gördükten sonra Hüseyin Eroğlu Hoca’yı gelin de önce teşekkür, sonra da tebrik etmeyin. Altınordu’nun Süper Lig yarışı içinde yer alacağını rahatlıkla görebiliyorum.

İsmail Özelçinler: Bu takımı sadece ben değil, tüm Türkiye yakından takip ediyor. Gaziantepspor karşısında da aynı futbol anlayışını büyük bir disiplinle sahaya yansıtan Altınordu, 3 puanı 3 golle aldı. Kerim Avcı’nın, Mirkan’ın büründükleri golcülük kimliği yanında tüm takımın büyük bir dayanışma ruhuyla sahada 90 dakika disiplinden kopmadan mücadele etmesi ise Altınordu’nun en büyük avantajı.

O sene bu sene olsun!

Mehmet Demirtaş: Altınordu’nun Kerim Avcı’sı, Mirkan Aydın’ı ve Uğur Arslan’ı var. Kerim Avcı’nın ikinci Altınordu macerası bıraktığı yerden devam ediyor. Altınordu, Göztepe’nin açtığı kulvarda Süper Lig yolunda emin ve koşar adım ilerlemeye başladı bile. Nerden bu kanıya vardığımı sorarsanız. Hüseyin Hoca bulunduğu ligdeki rakiplerini iyi analiz etti ve takıma gereken müdahaleyi yaptı. Vites büyüterek sezonun başında ilk 11’de başlayan Oğulcan, Alican, Fatih’i artık yedek kulübesine çekti. Kerim Avcı, Mirkan, Uğur gibi silahlarını sürdü sahaya. Bana göre Altınordu yarışmacı kimliğine büründü bile. O sene bu sene olsun inşallah gençler….

Manisaspor kâbus gibi

Bülent Buda: İsmail Haktan tedbirli. Mustafa Sevgi kulübede. (Niye orada acaba?) Savunmanın güvencesi takımın duran toplarda umudu Dimov da 30. dakikada 2 sarıdan kızarınca bu takım 60 dakika bu denli değerli oyunculardan yoksun hem de 10 kişi. Bu yükü nasıl taşır, sürdürür, yıkılmaz, ayakta kalır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi birde silinen 3 puanın yıkımı olunca. Bu zor koşullarda yine de didindiler, savaştılar. Bu arada iki penaltıyıda gole dönüştüremiyorlar. Tribünler desen bildiğimiz gibi tenha. Maça gelenler de “Yönetim istifa” diyor.

Fatih Tanfer: Bir gerçek var ki, Manisaspor’un çok sıkıntılı günler yaşadığı ve bunun da giderek yoğunlaşacağı. Bitmeyen iç kavgalar, az sayıda gelen seyircinin yönetim aleyhine bağırması, silinen puanlar, 30. dakikada 10 kişi kalan bir takım. Gelin bir de Sait Hoca’nın yerine kendinizi koyun. Doğru ve hatasız tespitler yapmanız mümkün mü? Saha dışıyla mı saha içiyle mi uğraşacak. Manisa, bilmiyorum bu kaostan nasıl kurtulacak.

İsmail Özelçinler: Silinen üç puanın yanında yaşanan moral bozukluğu, tribünlerde taraftarların takımlarını yalnız bırakması, gelenlerin yönetimi istifaya çağırması hiç de hoş değil. Manisa; yönetimiyle, teknik adamıyla, futbolcusuyla ve taraftarlarıyla bütünleşemediği taktirde, üstesinden kalkamayacağı sorunlarla karşı karşıya kalır.

Mehmet Demirtaş: Manisa-
spor, İstanbulspor karşısında yine vasatı aşamadı. İstanbulspor’a 7, 8 net pozisyon verip, rakibin 2 penaltı vuruşunu da kaçırmasına rağmen oyunun hakimiyetini elinden kaçırdı. Buna Sait Hoca’nın teknik, taktik ve oyuna müdahelesine gecikmelerde eklenince aldığı yenilgi kaçınılmaz oluyor. Manisaspor’un bu sezon işi bence çok daha zor.

Bal Kes, 1 puana abone

Bülent Buda: Gerçekci olmalıyız. Pas-atak-pozisyon üretmek-topa sahip olma sayısına baktığımızda konuk Rizespor önde. Balıkesirspor 77’de penaltı golüyle öne geçtiğinde oyun alanında daha diri sağlam durabilse karşı ataklarda hızlı ve üretken bir beceride olabilseydi bir olasılıkla farkı ikiye çıkarıp rahatlayabilirdi. Lakin futbolcuların fiziksel sorunları ya da yorgunluğu birde üstüne rakibin baskılı futbolu bu dileği yaşama geçirmekten uzaktı. Bir başka gerçekte Balıkesir’in, Rize’nin baskılı futbolu karşısında direnci düştü, pas oyununu uygulayamadılar. Can Hoca merakımı bağışlasın Abdülkadir yeni transferlerden sonra kulübeye çekildi sanki orada da unutuldu. Bu futbolcunun sezona giriş oyunlarına baktığımızda kenara bırakılmayı haketmediğini düşünüyorum.

Fatih Tanfer: Balıkesirspor Nizamettin’in penaltıdan attığı gol sonrası 3 puan alabilirdi. Nedense kalan 15 dakikada maçı kazanacağına inanmadı. Ve Rizespor baskısına da direnmedi. Bunun en büyük sebebi ileride topu tutamadı. Son dakika penaltı golüyle 2 puanı kaçırdı yazık oldu. Zaten Balıkesirspor’un en büyük sıkıntısı hayati önem taşıyan maçlardan 3 puanı alamamasıdır.

Denizli, paraşütsüz inişte!

Bülent Buda: Özellikle savunma göbeği sorunlu. Tüm savunmada yerleşim yanlışları, kademe alan paylaşımı yapılamıyor. Haliyle ucuz goller yiyorlar. Yinede genç Atakan 45 ve uzatma dakikasında oyunu çeviren iki eylem yaptı. Savunma arkasına koştu, ilkini kendi attı, ikincisinde Ziya’ya gollük pasını verdi. Takım da kendine geldi. 69’da Yasin Ozan yaratıcı olabilse üçüncüyü atıp belki maçı koparacaklardı. Ardından Denizli ceza alanı içine 40 metre yüksek top gönderiliyor, savunma seyrediyor. Ümraniyespor üçüncüyü atıyor. 89’da da dördüncü geliyor ve Denizli’nin işi bitiyor. Yusuf Hoca lütfen bağışlayın beni bir Ege’li olarak üzülüyorum. Yasin Ozan, Moritz, Anıl kulübede. Kappel yok. Üçüncü golü 72’de yiyorsunuz, Moritz’i 85’de oyuna alıyorsunuz. Kafa karışıklığınızı anlayabiliyorum. Lakin bu kadarı da biraz fazla değil mi?

Fatih Tanfer: Denizlispor’da geçen yılın güvencesi defans maalesef bu yıl dirençsiz. Orta alanda markaj diye bir şey yok. 3 golün kahramanı Ümraniyeli Drole 30 metre top sürüyor, müdahale yok. Genç Atakan attığı gol ve asistle takımının maça tutunmasını sağladı. Ziya’da her zamanki gibi hırsı ve enerjisiyle ona eşlik etti. Ancak Denizlispor’un üzülerek ifade ettiğimiz kötü futbolunda değişen bir şey olacak mıydı?. Denizlispor’un 1 puanla son sırada olması asla kabul edilebilir bir durum değildir.