Ege Her şey 15 dakika içinde oldu

Her şey 15 dakika içinde oldu

02.03.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Aklımda olmayan, son 24 saatte gelişen bir olaydı. 15 dakika bir düşünme süresinin ardından kabul ettim. İzmir’e hizmet her zaman bizi heyecanlandırır. İzmir bizim sevdamız. İzmir için her zaman elimi taşın altına koyarım.”

Her şey 15 dakika içinde  oldu

Gazeteci, yazar, şair, akademisyen, DSP eski İzmir Milletvekili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı, yönetici... İzmir’de pek çok hizmette imzası olan Yrd. Doç. Dr. Hakan Tartan’ın adı 29 Mart 2009 yerel seçimleri yaklaştıkça hep, “Aday olacak” diye telaffuz edildi. O ise Hürriyet Gazetesi Ege Bölge Temsilciği görevini sürdürmeye devam etti. Ta ki CHP eski İzmir İl Başkanı ve Konak Belediye Başkan adayı Kemal Karataş’ın adaylığı düşene kadar.
“Konak adayı kim olacak” sorusunun yanıtı geçen hafta Ankara’da toplanan CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısından geldi.
Toplantıda çıkan karar sonucu CHP’nin Konak Belediye Başkan adayı Hakan Tartan oldu. Teklifi eşi Aynur Tartan ile birlikte sinemaya girmeden önce aldığını ve kısa bir karar verme süresinin ardından kabul ettiğini dile getiren Hakan Tartan’la arkamıza körfezin tüm güzelliğini alıp başladık sohbetimize...
Tartan, hem adaylık sürecinde yaşananları, hem de geleceğin Konak’ını ve İzmir’ini anlattı.


Konak’ta adaylık sürecinde yaşananlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Siyasi süreçte zaman zaman kan değişimine ihtiyaç duyulur. Önce Kemal Karataş’ın adaylığı gündeme geldi. Hak etmesine karşın hukuki bir süreç sonunda adaylığı gerçekleşmedi. Artık, il ve ilçe yönetimi olarak hedefe kitleneceğiz. Türkiye’ye umut ışığı yayacağız. En büyük güvencemiz Atatürk’ün kurduğu CHP saflarında olmamızdır. Benim sadece çorbada tuzum bulunacak. Partiyi büyüten, emek verenler yemeği hazırladı. Ben birkaç damla tuz katacağım. Çağdaş yaşamın savunucusu olacağım.

Aday gösterileceğinizden nasıl haberiniz oldu?
- Her şey bir anda gelişti. Sinemaya girmek üzereydik. Telefon geldi Sayın Genel Başkan Deniz Baykal böyle bir görev teklif etti. Biz de ‘Demokrasi görevidir’ diye düşünüp kabul ettik. Aklımda olmayan, son 24 saatte gelişen bir olaydı. 15 dakika bir düşünme süresinin ardından kabul ettim. Ama İzmir’e hizmet her zaman bizi heyecanlandırır. İzmir bizim sevdamız. İzmir için her zaman elimi taşın altına koyarım. Görevin büyüğü küçüğü olmaz. Ayrıca görev alınmaz, verilir. O görevi yapmak istersin ya da istemezsin. İzmir adına, İzmir’in en büyük ilçelerinden bir tanesi için böyle bir görevden kaçmanın doğru olmayacağını düşündüm. İzmir’i biraz daha güçlendirmek adına taşın altına elimizi soktuk.

Aziz Kocaoğlu’yla dostuz

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için uzun bir süre sizin isminiz konuşuldu. Şimdi Konak adayısınız. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile ileride, seçildiğiniz taktirde uyum sorunu yaşayacağınızı düşünüyor musunuz?
- Zannetmiyorum... Aziz Bey yakın dostumdur. Ben CHP’nin 1992 yılında kurucu üyelerinden biriyim. Mevcut belediye başkanı görevdeyken göreve talip olmam, olmadım. Sadece koltuk peşinde koşmak yaklaşımını doğru bulmuyorum. Kamuoyu anketlerinde benim de büyükşehir belediye başkan adayı olarak layık görüldüğüm ortaya çıkmıştı. Ancak, benim herhangi bir başvurum olmadı. Bu kez de böyle olmadı. Siyasi mücadelede görev verilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Bana ihtiyaç duyulduğu söylendi. Görevi kabul ettim. Başkan Kocaoğlu’yla dost ilişkimiz devam edecek. Büyükşehir Belediyesi şapkası altında çok güzel işler başaracağız. Zaten MYK kararından sonra Başkan Kocaoğlu beni ziyaret ederek başarılar diledi. İzmir’de 30 ilçede başarı kazanacağımıza inanıyorum.

İlçe belediyeleri sadece yol, çöp gibi rutin işlerle ilgilenir gibi bir düşünce var. Oysa Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül gibi başkanlar da var...
- Amacım biraz da o.. İzmir denince akla Konak, Konak denince İzmir geliyor. Türkiye’de belki de ilk defa İzmir’in başkent olması konusunu gündeme getiren benim. Kafalara bu yavaş yavaş yerleşti. Daha da yerleştireceğiz. Finansın başkenti İstanbul, devletin başkenti Ankara, ama bence sağlık turizminin, kültürün, sanatın, çağdaşlığın başkenti de İzmir Konak. Bu anlamda o projeleri de İzmir Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yaparak gerçekleştireceğiz. Ben mutlaka İzmir Konak’ta kültür, sanat, eğitim, turizm ve sağlık alanında bir çıkış yaratmaya çalışacağım. İnsanların eğitim merkezi olarak gördükleri bir İzmir Konak olacak. İnsanların sağlıkta, turizmde çok daha mutlu olabildikleri bir kent olacak. Aynı şekilde kültür ve sanatın merkezi de olacak. Fuarcılığın, kongre turizminin merkezi İzmir... Ve bu anlamda en ciddi açılımlardan bir tanesi de kentli ile denizi buluşturan bir yapı hayal ediyorum. Bugün maalesef öyle bir şey yok. İzmirli denizle buluşamıyor. Hep çeşitli engeller var. Onu bir parça aşmaya çalışacağım. Külebi’nin şiirinde olduğu gibi “İzmir’in denizi kız kızı deniz kokar. İzmir hem deniz hem kız kokar” Yani o çağdaşlığı, güzelliği, o modern yaşamı yakalamaya çalışacağız. Hala Türkiye’de özlem duyulan o çağdaş, mutlu huzurlu, aydınlık, gülen yaşamın burada yansımalarını yapacağım.

Cazibe merkezi yapacağız

Beş yıl sonunda nasıl bir Konak olacak? Konak için yapmayı düşündükleriniz neler?
- Öncelikli olarak düşündüklerim arasında kenti zenginleştirmek var. Kemeraltı’nda bir cazibe merkezi yaratmayı planlıyoruz. Özellikle Mithatpaşa Caddesi ve İnönü Caddesi’nde mutlaka ticari aktivitenin yoğunlaştığı bir cazibe merkezi oluşturmak düşüncesindeyim. Biraz daha kenti zenginleştiren şeyler düşünüyorum. Yani 2 liraya, bira - patates kenti değil. Bir yandan çay bahçeleriyle, farklı esnaf yapılanmasıyla, ucuzun ama temizin bulunabildiği; bir yandan da parası olan insanların ekonomiye katkı sağlayacağı bir kent altyapısı oluşturma planım var. Kadınlara gençlere ve engellilere bugüne kadar çok fazla şey düşünülmemiş. Diğer partilere bakınca hiçbir yaklaşım da yok. Biraz daha kadınları üretime katacağız. Vakıfları, dernekleri bu anlamda kullanacağız. Aile bütçelerine de katkı olacak. Gençler için gençlik merkezleri olacak. Bilgisayarın ve internetin olduğu, dünyayla iletişimin sağlanacağı gençlik merkezi projemiz var. Bir de engellilere yönelik yapmak istediklerim var. Toplumun yüzde 8’ini oluşturuyorlar. İzmir’de de aynı şekilde. Hepimizin ulaşması gereken bir kitle ama hep sessiz kalmış. Hiçbir zaman kimsenin el uzatmadığı bir kesim. Birlikte sorunlarını aşmaya çalışacağız. Bir parça sessizlerin de sesi olmamız gerekiyor. Kadınlarımız, gençlerimiz, engelliler bu anlamda malesef hep unutulmuş kesim. Onlara da sosyal belediyecilik kapsamında el uzatacağız.

İzmir’deki potansiyel, doğru değerlendiriliyor mu?
İstihdama katkı yaratacak projeler de hazırlıyorum. Kadifekale’yi bir turizm cazibe merkezi yapmak için projelerimiz var. Turizm alanında farklı bir proje düşünüyorum. Küçük ev turizmciliği, köy turizmciliği gibi bir projemiz var. Bunları hoş sürprizler olarak seçim kampanyası süresince açıklayacağız. Mutlaka emeklilerimiz için yapacaklarımız da var. Onların hobi evleri ve hobi merkezleri yoluyla zamanlarını ücretsiz ve huzur içinde geçirebilecekleri ortam sağlamak düşüncem var. Aynı zamanda bazılarında jeotermal kaynaklı havuzlar da olacak. Küçük anket yaptırdık. İzmir’de jeotermal kaynak var, 3 bin yıl önce Kleopatra güzelleşmiş, sağlık bulmuş ama İzmirlinin yüzde 93’ü varlığından habersiz ve yararlanamamış. Bu da şaşırtıcı. Biz kendi topraklarında kaynayan bu sağlık fırsatını İzmirliye emeklilerimizden başlayarak sunmaya çalışacağız. Bir de kent akvaryumu kazandıracağız. Barcelona’da var, Londrada var ama Türkiye’de yok.

İzmir’in gülen yüzü

Seçim maratonuna geç katıldınız. Tüm bunları seçmene anlatmak için sizin zamanınız daha az. Arayı nasıl kapatacaksınız?
- Üç aydır çalışanlar var. Başkaları için gün 12 saat, benim için 24 saat. Keşke 36 saat olsa... O açığı kapatmaya çalışacağım. Bu kentte bakan ve milletvekili olarak çok önemli katkılarım oldu. Gazeteci, akademisyen kimliğimle, öğrencilerim, dostlarım ve hep birlikte birçok şeyi paylaştığım dostlarım var. Onun için o mesafeyi kısa sürede kapatacağız. Ben sadece İzmir Konak’tan bir güven, gülen bir yüz ve sevgi eli uzatıyorum. Bu bile bence yeterli. Ama geçmişte yaptıklarım, siyasi kimliğimle İzmir’e kazandırdıklarım da öyle zannediyorum ki zaten gelecek adına da bir takım mesajlar veriyor. Bunları daha da geliştirerek İzmir’in gülen yüzü, tatlı sevimli merkezi İzmir Konak yaratacağız. Siyasetin olduğu yerde çatışma olabilir. Ama bütün çatışmalara ben de “One minute” diyeceğim.


Köylerden kent merkezine kadar hizmetim var
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve milletvekilliği döneminizde İzmir için pek çok hizmet gerçekleştirdiniz. Hatta İzmirle de sınırlı kalmadı?
- İzmir’in hemen her karışında, köy yollarında, sağlık altyapısının gelişiminde, yeni okullar yapımında, adliye binasının tamamlanmasında, okulların yenilenmesinde, kütüphane, tiyatro salonu ve bilgisayara sahip olmasında, tarihi eserlerin gelecek kuşaklara kazandırılmasında katkım oldu. Efes Antik Tiyatro’daki yenilenmelerde, Alevilerin sevgi mekanı Hamza Baba Köyü’nün yola kavuşturulmasında, Bademler Köy Tiyatrosu’nun yenilenmesinde, Cumhuriyet Kız ve İzmir Kız Meslek ile Gazi İlköğretim Okulu’nun tiyatro salonunda, Halil Rıfat Paşa Köşkü’nün kültür merkezi olmasında, Tire-Ödemiş Hastanelerinin yenilenmesinde, Menemen ve Tire’ye Bağ-Kur ofisi açılmasında, sağlık kuruluşlarına ambulans takviyesinde, otoyollarda katkım var diye düşünüyorum. Bunların yanında, Üsküp’te, Kosova’da tarihi eserlerin restorasyonu, Saraybosna Üniversitesi’ne kütüphane, bilgisayar, spor malzemesi katkısı, Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızın sosyal güvenlik sorununun çözümü... Kosova’da, savaş günlerinde genç bir bakan olarak sınırda perişan haldeki soydaşlarımıza kalacak yer imkanı sağlanması, sağlık görevlilerinin seferber edilmesi, insanca yaşam olanaklarının sağlanması, Yunanistan’a ve Bulgaristan’a zor günlerde okul kitapları, araç gereçleri gönderilmesi gibi hizmetlerin yanı sıra, milletvekili kimliği ile Yunanistan’da büyük sıkıntılar yaşayan halkın seçtiği Müftü Mehmet Emin Aga’nın Gümülcine’deki, İskeçe’deki duruşmalarına manevi destek anlamında kilometrelerce yol katederek gittim.


Hayatımın her döneminde siyaset oldu
Çok genç yaşlarınızda iki dönem milletvekilliği ve Bakanlık yaptınız. Gençlere siyasete girmelerini tavsiye ediyor musunuz ?
Gerek mesleğim gereği yazdığım haberler ve köşe yazıları, gerek bakanlık ve milletvekili olduğum dönemlerde hayatımın merkezinde hep siyaset oldu. Yaşamım siyasetle iç içe oldu. Siyaset, hizmet demektir. Türkiye’de genç nüfus var, ama siyasette yeterince ağırlığı yok. Popüler kültür, geçim ve gelecek kaygısı partilerin gençlere yönelik çok fazla politikalarının bulunmaması, gençlerin siyasete olan ilgisini de azaltıyor. Bu nedenle gençlerin siyasete ilgisini artıracak farklı projeler geliştirilmelidir. Siyasi partiler bu konuda çalışmalar yapmalıdır. Siyasette değişikliğin en kestirme yolu gençlerin siyasete girmelerini özendirmektir.