Ege İflas etmek

İflas etmek

07.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

İflas etmek

* * *Ancak göründüğü kadarıyla, bu konuda da denizi geçip derede boğulacağız. Mevzuatımızda dört uygulama bütün sistemi tıkamış durumda. Bunlar:1. Karşılıksız çek.2. Mal beyanında bulunmama.3. Ödeme taahhüdünü ihlal. 4. Tahliye davalarıdır.Gözlemlerime göre, karşılıksız çekle ilgili olarak artık ne yapılsa konunun ciddiyetini geri getirebilmek mümkün olmayacak. Bu iş artık yalama olmuş vidaya döndü, somunu tutmayacak.* * * 25 yıl önce avukat olduğumda İzmirde iki asliye ticaret mahkemesi, yanılmıyorsam yedi de asliye ceza mahkemesi vardı.Geçen sürede ticaret mahkemesi sayısı sadece üç tane artırılıp beşe yükselmişken, asliye ceza mahkemesi yirmiye yükseldi.Bu olguda aslında sosyologlar ve kriminologlar açısından önemli veriler bulunduğunu düşünmekle birlikte, belirleyici unsurlardan bir tanesinin karşılıksız çek kanunu olduğunda inancım tam.Bildiğim kadarıyla Yargıtay ceza dairelerinde bekleyen dosya sayısı 200 bin civarında.Kısaca, karşılıksız çek uygulaması yerel mahkemeler ve Yargıtayı tıkamış, ihtiyaç duyulan başka mahkemelere hakim aktarılmasını engeller hale gelmiştir. Genel kabule göre, birçok ülkede karşılıksız çek kesmenin hapis cezası yoktur. Güvendiğinizle ticaret yaparsınız, güvenmediğiniz kişiden uzak durursunuz.* * * Adalet sisteminin sağlıklı işlemesini engelleyen iki icra iflas kanun uygulaması da, mal beyanında bulunmamak ve icra dosyasında yapılmış ödeme taahhüdünü ihlal etme suçlarıdır.Yine kendimden örnek vermek gerekirse, 25 yıl önce altı tane olan, günde 20 - 25 duruşma gören icra tetkik merciileri bugün 14e yükseltilmiş ve bazı günler 120 - 130 duruşma görülmektedir. Bu mahkemeler tarafından verilen 10 ve 30 güne kadar hapis cezaları, mahkumları yakalamak ve cezaevine koymakla görevli savcılık infaz bürosunu da kilitlenmiş durumdadır.Suçun infaz zamanaşımı 1.5 yıl olduğundan, bu uygulamadan yarar sağlanmamakta, mahkum yakalanıncaya kadar zamanaşımı süresi dolabilmektedir.* * * Sistemin son tıkacı da tahliye davalarıdır. 1957 yılında çıkan ilgili kanun, mutlaka değiştirilmesi gereken niteliktedir. Kanun, mal sahibi üzerinden güya sosyal adaleti sağlayan çağ dışı bir kanundur. Gerçek hak sahipleri ile hakkı kötüye kullananlar arasında ayrımı çok zor gerçekleştiren, hakların elde edilmesini geciktiren bu kanunla ilgili olarak Yargıtayın uygulaması çok dar ve kısıtlayıcıdır. Burada daha teknik detaylara girmek istemiyorum, ama saydığım bu uygulamalar sistemin tıkaçlarıdır. Sonuç, yukarıda belirtilen dört konuda sağlıklı uygulamaya gidilmesi halinde, adalet sistemini rahatlatmak çok daha kolay olacaktır. ege@milliyet.com.tr Mevcut hükümetin en başarılı olduğu alanlardan biri, mevzuat değişiklikleri. Başta kanunlarda olmak üzere, toplumsal alanı ve ferdin özgürlüğünü kısıtlayan bir çok hüküm değişikliği gerçekleşti. Sırada Türk Ticaret Kanunu, Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlar da var.