06.04.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
* * * Bizde ise tam aksi geçerlidir. Güçlü geleneğimiz ve kültür mirasımız bir yana, bu topraklara hizmet etmiş insanların ziyan edilmesi, küstürülmesi, unutulması ve hatta unutturulması esastır. Ulusal motiflerle bezenmiş ortak değerler ve kahramanlar hızla erozyona terkedilir. Yereli zaten gözümüz bile görmez... Oysa bir ülke, her sahada yarattığı kahramanlarıyla yaşar. Şairi, yazarı, sanatçısı, askeri, öğretmeni, işadamıyla... Bakmayın, Nâzıma, Sait Faike, İncili Çavuşa, Uzun Hasana, Nene Hatuna, Sabiha Gökçene filan el yordamıyla sahip çıktığımıza, Ord. Prof .Dr. Ekrem Akurgalı, Necdet Mahfi Ayralı otobüs durağında bekletmekten yüzü kızarmamış bir toplumuz biz.* * * Elinde nargilesinin marpucuyla, kendisine ayrılmış köşede, "meşeşi ve maşasıyla" hemhâl olmuş güleryüzlü ve mütevazi şahsın, aslında sönmekte olan bir volkan sessizliğinde oturduğunu nereden bilebilirdim? Nereden bilebilirdim büyük bir sanayicinin, küçük bir iskemleden dünyayı selamladığını? Nereden bilebilirdim, ömrünü mesleğine, işine, şehrine ve idealine vermiş bir devle tanıştırıldığımı? Ve nereden bilebilirdim ki, aradan birkaç yıl geçecek ve onun hâtırası için kendimce birkaç satır karalayacağım? Ayaküstü sohbet ederdik rastladığımızda. Ama, çok konuşmayı sevmediği izlenimini edinmiştim. Küçük sorular, küçük cevaplar, az ama öz katkılar, yorumlar... Kendisine yazdığım kitaplardan armağan etmiştim. Ayn - ı Aliye bir diğer uğrayışımızda, hemen hayatını, çabasını ve başarılarını anlatan imzalı bir kitapla karşılık vermişlerdi. Hasan Türeki sevmek, ona ısınmak ve saygı duymak için, kuşkusuz yakından tanımaya bile gerek yoktu. Esasen, "saygıyı davet eden" bir neslin insanıydı. Bu ülke, hâlâ böyle gizli kahramanların yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor da biz farkında değiliz; İlahi Hasan Amca...* * * Geçtiğimiz hafta bu dünyadan uğurladık... Adını telaffuz eden bir tek kişi kalmayıncaya, firması, markası, eseri, bağışları artık konuşulmayıncaya kadar öldü diyemeyecek hiç kimse... Buna fırsat verilmeyeceğini umarım.Hepsi bir yana, bizde hatırı ve hâtırası saklı kalacaktır! Varolmayı, varlıklı olmaya tercih edenler arasında baş köşede anılmalıdır diyorum. Manisayı ve Manisalıyı Hasan Türekin gönül mirasına sahip çıkmaya davet ediyorum... ege@milliyet.com.tr Amerikalıların kahraman yaratma merakı, geçmişi olmama sıkıntısını bertaraf etmek kurnazlığı yüzündendir. 72 milleti, aynı ideal etrafında toplama başarısı da, işte bu ve benzer sıkıntılarla yüzleşmek ve onlarla barışık yaşamak, oradan alternatif güçler yaratmak basireti ile açıklanabilir. Ve yine bu yüzdendir ki, sıradan bir Amerikan filminde bile, bilinçaltı propagandalar ihmal edilmez. Açıktan açığa pompalanan kahramanlar ise, "Buraya ilk gelen, buraya ilk ağacı diken, burada ilk dükkânı açan, burada ilk uyuyan" gibi abartılı milatların yarattığı ulusal değerler olarak korunur ve kollanır. Küçük yerleşim birimlerinde ve yerelde bu tutku daha da büyüktür. Artık oralara sığmayanlarını, ulusal kahraman olarak dünyaya pazarlarlar...