Ege İzmirliler ithal aday istemiyor

İzmirliler ithal aday istemiyor

13.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

İzmirliler ithal aday istemiyor

Dileriz öncekiler gibi coşkulu geçer. TandoÇan'da verilen mesaj neydi. "Türkiye laiktir, laik kalacak..."Toplumun bir bölümü laiklik ve cumhuriyetle ilgili endişelerini dile getirip, devleti yönetenlere sert bir uyarıda bulundu. Başbakan her ne kadar sokakları dolduranları "bindirilmiş kıtalar" olarak yorumlayıp, "Ne diyorlar? Türkiye laiktir, laik kalacak, diyorlar. Eeee, biz de aksini söylemiyoruz ki!" dese de... Demek ki milyonlar, ufukta bir tehlike sezinlemişlerdi. Acaba Başbakan ErdoÇan'ın 21 AÇustos 2001 günü gazetelerde çıkan bir yorumu bu endişeleri arttırmış olabilir miydi? "Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye. Yahu bu millet istedikten sonra, laiklik tabii elden gidecek... Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına? Bu ne menem şey!" Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru geçen hafta "TandoÇan mitingi olmasaydı ErdoÇan Çankaya'ya çıkabilirdi" şeklinde bir yorum yaptı. Ben de bu görüşe katılıyorum. TandoÇan, Çankaya için geniş bir uzlaşma gereÇini vurguluyordu. ÇaÇlayan mitinginde merkez saÇdaki ve soldaki partilere "Birleşin..." çaÇrıları yapıldı. Gerçekten de kısa bir süre içinde DYP ve ANAP; Demokrat Parti adı altında birleşeceklerini açıkladı. İki parti bazı hazırlıklar yapıyordu belki ama meydanlarda yükselen bu ses ve erken seçim kararı yöneticilerin daha hızlı karar vermelerini saÇladı. Manisa mitingi bu sefer merkez sol için "Birleşin..." anlamına geliyordu. Nitekim birkaç gün önce grup toplantısında merhum Ecevit'e övgüler yaÇdıran ve DSP'yi CHP'ye katılmaya davet eden Genel Başkan Deniz Baykal, bu isteklere uyarak DSP'nin şartlarında bir seçim ittifakını kabul edeceklerini açıkladı. İzmir mitinginden sonra CHP-DSP güçbirliÇinin resmen açıklanması bekleniyor. Alsancak'ta Kordon'da elbette cumhuriyet, laiklik uyarıları yapılacak ama bu sefer bir başka ayrıntı ön plana çıkarılacak. İzmirliler, Egeliler artık ithal aday istemiyor. Yani kentlerini, bölgelerini iyi tanıyan, temsil edebilen, projeler üreten ve çözümler getiren milletvekilleri istiyor. Bu konuda da çok ciddi. 4 Haziran'da listelere bakacak ve tanıdıÇı, güvendiÇi isimlere aÇırlık veren partileri dikkate alarak oyunu kullanacak. İzmirliler çok uzun süredir kentlerine gelen genel başkanlara bu uyarıyı yapıyorlardı. Genel Başkanlar da aslında katıldıkları toplantıların sonunda bu sözü veriyorlardı. Şimdi bunu sınama zamanı. İzmir mitinginden akıllarda kalan bu olacak. Türk insanı artık daha nitelikli kadroları Parlamento'da görmek istiyor. Kentlerini, bölgelerini, ülkelerini düşünen milletvekilleri listelerde yer almalı. Mitingleri, özellikle de İzmir'dekini iyi yorumlamak gerekir. Bugün yüz binler Alsancak'ta toplanacak, kalabalıÇın Konak'a kadar uzaması bekleniyor. Yıllardır bürokrasinin başında bulunan eski başbakanlık müsteşarı, yeni AKP milletvekili aday adayı Ömer Dinçer'in bir makalesinde öne sürdüÇü ve bugüne dek deÇiştirdiÇini bildirmediÇi görüşleri ile Atatürk'ün bazı sözlerini alt alta koyunca ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. "Halk için halk adına yönetim diye tarif edilen Cumhuriyet kavramının, aslında artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmediÇini söylememiz de mümkündür.""... Türkiye'de Cumhuriyet ilkesinin, yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiÇi ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam'la bütünleşmesinin gerekli olduÇu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta ortaya koyduÇu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi bir çok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluÇu ve artık bunun zamanının geldiÇi düşüncesini taşıyorum." (Ömer Dinçer, Bilgi ve Hikmet, Güz-1995, Sayı 12) * * *"Bizi yanlış yola sevk eden kötü yaradılışlılar, bilirsiniz ki, çoÇu zaman din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep dini kural sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden kötülükler hep din perdesi arkasındaki dinsizlik ve kötülükten gelmiştir." "Milletimizin içinde gerçek din adamları, din adamlarımız içinde de milletimizin hakkıyla iftihar edebileceÇi bilginlerimiz vardır. Fakat bunlara karşı hoca elbisesi altında gerçek ilimden uzak, gereÇi kadar öÇrenmemiş, ilim yolunda gereÇi kadar ilerleyememiş hoca görünüşlü cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız." (Atatürk, 1923) "Halkın temiz, saf duygularından yararlanarak milletin maneviyatına el uzatan kimseler ve onların izleyicileri ve taraftarları elbette ki bir takım cahillerden ibarettir. Bunlar Türk milleti için sorun oluşturacak durumların meydana gelmesinde daima etken olmuşlardır. Milletimizin önünde açılan kurtuluş ufuklarında devamlı yol almasına engel olmaya çalışanlar hep bu kurumlar ve bu kurumların mensupları olmuştur. Millete anlatmalıdır ki, bunların millet bünyesinde yaptıkları tahribatı hissetmek lazımdır. Bunların varlıÇını hoşgörü ile karşılayanlarla Menemen'de Kubilay'ın başı kesilirken kayıtsızlıkla seyretmeye katılanlar ve hatta alkışlamaya cesaret edenler aynıdır." (Atatürk, 1931 ) Bu tablonun üst bölümünden hoşlanmadıysanız, mümkünse annenizi de alıp, İzmir GündoÇdu Meydanı'nda yerinizi almalı, oyunuzu kamuoyu yoklamalarında barajı kesinlikle geçen ve AKP ile koalisyon kurma olasılıÇı olmayan partilere vermelisiniz. "Bir kişi neyi deÇiştirir?" demeyin, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Sabih KanadoÇlu'nun neleri deÇiştirdiÇini düşünün, hem de aktif görevde deÇilken. Tüm annelerin günlerini kutlarım. Atatürk ve Ömer Dinçer dsipahi@milliyet.com.tr