Ege Kaybede kaybede kazanmasını öğreneceğiz

Kaybede kaybede kazanmasını öğreneceğiz

28.09.2009 - 01:41 | Son Güncellenme:

Rus Çarı Petro’nun, Osmanlılara karşı sarfettiği bu sözü hatırlatan Aydın Şengül, “Kazanmak da kaybetmek de bir tecrübedir. İnşallah 2011’de hedefimiz İzmir’de birinci parti olmak” dedi

Kaybede kaybede kazanmasını öğreneceğiz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2009 yerel seçimlerinden önce İzmir’i istediğini sık sık dile getiriyordu. 2009 yerel seçimlerinde en çok merak edilen sonuç İzmir’di. AKP tarafından bakıldığında beklenen olmadı. CHP tarihi oy alarak, İzmir’de rekor kırdı. Gözler, AKP İl Başkanı Aydın Şengül’e çevrildi. Şengül o günlerde, seçim kaybedilse de aslında oy kaybına uğramadıklarını dile getirdi. Ancak yerel seçimlerin üzerinden üç ay geçmeden yapılan, AKP İl Kongresi’nde tek aday ve tek liste vardı. O da AKP’nin Çiğli belediye başkan adayı Ömür Kabak’tı. Listede eski il başkanı Aydın Şengül de vardı. Seçimin faturası kendisine kesilen Şengül, tüm ısrarlara rağmen susmayı tercih etti. 20 Haziran’daki kongrenin ardından hiç konuşmayan Şengül, suskunluğunu Milliyet Ege’ye bozdu.

İl başkanlığı yaptığınız süreci siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İki yıl çok yoğun bir tempoda görev yaptım. İl başkanı olduğum zaman, 2007 genel seçimleri vardı. Kendi ekibimi kurma, oluşturma şansım olmadı zaten. Mevcut olan ekiple seçimlere girdik. 9 milletvekili çıkardık. Arkasından parti kapatma davası oldu. Bitiminde ciddi bir sıkıntı yaşandı teşkilatta. Moral ve motivasyon buzukluğu... Biz ayakta durmaya, teşkilata moral, motivasyon vermeye devam ettik. Hemen akabinde cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Çok kısa bir süre sonra da referandum... Arkasından ilçe kongreleri yapıldı. Kongreler biter bitmez 2009 yerel seçimleri geldi. Derken biz kafamızı kaldıracak vakit bulamadık o yoğun tempo içerisinde. Yani bir il başkanının yaşayabileceği her şeyi iki yılda yaşadım.

‘CHP’nin oyları emanet’

Bir il başkanının yaşayabileceği her şeyi yaşadım derken, huzursuzluklar da yaşadınız mı?
- Huzursuzluk anlamında demiyorum, ama çok yoğun günler yaşadım. Öyle günler oldu ki işimi unuttum. İki yıl boyunca büroya gelemediğim, çocuklarımı günlerce göremediğim oldu. Rahatsızlık duydum anlamında söylemiyorum. Tatlı, yoğun bir anı yaşadık. O süreç içerisinde hiç sağlık problemim olmamasına rağmen; stresten, sıkıntıdan, tansiyon sorunu yaşadım.

Görevinizi bırakmanıza neden olan yerel seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İyi hazırlandık. Beklentimiz, umutlarımız büyüktü. Çıtayı çok yüksek tuttuk. Maalesef seçim sonuçlarında istediğimiz başarıyı elde edemedik. Belki 2004 yerel seçimleriyle karşılaştırdığımızda, arada çok büyük bir oy farkı yok. Ama beklenti fazlaydı. 2009 seçimlerinde Türkiye’de, özellikle de İzmir’de ve Ege sahillerinde farklı bir hava, farklı bir rüzgar esti. O rüzgarın karşısında duramadık. CHP bunu kendisine mal etmesin. O rüzgar o anda esti. Yani o aldığı oy da CHP’nin değil. Emanet oy. Belki de bize karşı kızanlar, tepki koyanlar karşıdaki en güçlü parti hangisiyse orada bloklaştı. 2009 yerel seçimlerini biz Ak Parti ve diğerleri olarak yaşadık. Yüzde 30 tabanlı oturmuş bir oyumuz var ama karşı taraf bloklaşınca yapabileceğiniz çok fazla şeyiniz olmuyor.

Peki istediğiniz seçim çalışmasını yapabildiniz mi?
- Teşkilat olarak yapabilecekleriniz sınırlı. Bunlar nedir? Yerelde, doğru adayı belirlemek, doğru meclis üyeleriyle il genel meclis üyelerini belirlemek...

Adaylar konusunda siz de hemfikir miydiniz peki?
- Büyükşehir belediye başkan adayıyla ilgili kendi görüşlerimizi bildirdik. Birçok aday adayı vardı. Herkesle ilgili fikirlerimizi ortaya koyduk. Sonra takdiri sayın Başbakan’ımız yaptı. Kim aday olursa olsun onunla çalışmak, sonuca ulaşmak zorundayız. Geçmişe dönüp ‘Şu aday yanlıştı, şu aday doğruydu’ya girmek istemiyorum. Adaylar değişseydi; CHP’nin adayları bizde, bizim adaylar CHP’de olsaydı değişen bir şey olmazdı. Belki o zaman biz daha az oy alırdık. Yani bizim adaylarımızı diğer adaylarıyla karşılaştırdığımız zaman; kalite, birikim, vizyon olarak çok daha başarılılardı. Ama insanlar adaya bakmadılar. Önyargılardan kurtulup hizmetlere, adaylara bakılsaydı, çok daha farklı bir sonuç alırdık. Ama bir daha böyle bir şey olacağına ihtimal vermiyorum. Doğal olarak da burada partimi İzmir’de temsil eden başkan bendim... Bunun faturasının da bana çıkması çok doğaldı. Zaten böyle bir şey bekliyordum, hazırlıklıydım.

Faturanın size çıkması hayal kırıklığı yarattı mı?
- Yaratmadı. Seçim sonuçlarından ötürü hayal kırıklığı yaşadık. Sonuçlardan sonra faturanın bana çıkacağını da biliyordum. Teşkilattan birçok yerden çok değişik sesler çıkmaya başladı. ‘Başarısız bir teşkilat, istifa etmeli, ayrılmalı.’ O süreç içerisinde hemen bizim il kongremiz olmamış olsaydı belki ayrılmayı bile düşünürdüm. Hemen çok kısa sürede il başkalığı seçimi olduğu için mecburen yerimizde beklemek zorunda kaldık. Kongrede ilçe başkanlarının hemen hemen hepsi, teşkilatın büyük çoğunluğu, arkamda durdu. Sonuna kadar bizi destekledi. Tekrar il başkanı olarak devam etmemi istediler. Ben genel merkezde sayın Başbakan’ımla bir görüşme yaptım.

O görüşmede size ne dedi?
- ‘Aday ol -olma, senden memnunuz, değiliz’ gibi söylemlere girmedi. Kısa bir değerlendirme yapıldı. Ben orada şunu algıladım: ‘Bazen siz başarılı olsanız da sonuca yansıtmadığınız sürece hiçbir şey ifade etmez. Ve simgesel de olsa belli değişiklikler gerekiyor.’ İl başkanlığımın değişmesi simgeseldi. Gayet de olgunlukla karşıladım. Birçok aday adayı oldu. Bunlar içerisinde Ömür Bey’de karar kılındı. Biz de kendisine destek verdik. Hatta isminin ön plana çıkmasında ciddi katkımız oldu. ‘Benden sonra parti nasıl olursa olsun’ diye düşünmedim. Benden daha başarılı olabilecek, partinin bayrağını daha ileriye taşıyabilecek birisini düşündüm. Ömür Bey’in bunu yapabileceğine inanıyorum.

‘Herkes AK Parti’nin ekibi’

İl başkanlığı yaptıktan sonra il başkan yardımcısı olmak zor gelmiyor mu?
- Ömür Bey’de karar kıldıktan sonra, Sayın Başbakanımızla bir görüşme yaptık üçümüz. O yaptığımız görüşmede Sayın Başbakanımıza, eğer müsade ederlerse, yeni yönetimde görev almak istemediğimi söyledim. ‘Gideceksin görev alacaksın, tekrar çalışmaya devam edeceksin’ dedi. Biz de onu emir telakki ettik.
Bizim teşkilatlarda, sanki il başkanlığından sonra tekrar il yönetiminde kalmak için çaba harcadım gibi bir düşünce olabilir. Böyle bir şey yok. Şahıslar önemli değil. Aydın Şengül’ler gelip geçer, Ömür Kabak’lar gelip geçer. O parti hep kalır. Aydın Şengül’ün ekibi, Ömür Kabak’ın ekibi diye konuşuluyor.
Herkes Ak Parti’nin ekibi.

Haberin Devamı

‘Her şeye rağmen aday olsaydım kongreyi alırdım’
Başbakan İzmir’i çok istiyordu. O başarısızlıktan sonra tepkisi ne oldu?
- Kendisine; ‘Ne geçmişte sizi üzecek bir şey yaptım, ne de gelecekte sizi üzecek bir şeyin içinde olurum. Tüm samimiyetimle, tüm bilgi birikimimle elimden gelen her şeyi yapmaya çalıştım. Gerekirse dışarıda kalmaya da ben hazırım. Asla benim partiye karşı ne bir küskünlüğüm olur, ne bir dargınlığım olur. Gerekirse sade bir üye olarak da elimden gelen katkıyı koymaya, sonuna kadar çalışmaya devam ederim. Partimin kapısına bekçi olarak koysanız, bekçilik de yaparım. Bu inanç meselesi, samimiyet meselesi’ dedim. Tüm samimiyetimle söyledim. Başbakanımız da bunu gördükten sonra gerekli değerlendirmeleri yapacağımızı, bu olayın biraz da simgesel olduğunu söyledi. Sonuçta belki ben çıksaydım, her şeye rağmen aday olsaydım, belki kongreyi alırdım. Ama arkasından seçimlerde alınan sonuçları hala irdelemeye, bize yüklemeye devam ederlerdi. Minare eğriydi ipi taktık doğrulttuk. Teşkilatlarda bir değişim, yeni bir bakış açısına, dinamikliğe heyecana yol açar. Hep aynı kişinin alması belli bir süre sonra da durağanlık yaratır. Belki değişmemizde de öyle bir fayda var.

Haberin Devamı

‘Büyükşehirde beceriksiz yönetim var’
Peki Başbakan’la ikili görüşmelerinizde, İzmir konusundaki düşünceleri hala devam ediyor mu?
- Asla ümitsizliği yok. Aksine zorları sever. Şuna inanıyor: ‘Başarılamayacak hiçbir şey yok. Doğru zamanda, doğru adım atın. Asla ümitsizlik olmaz.’ Hatta yerel seçimlerde bize bile ciddi anlamda moral, motivasyon sağladı. AK Parti özellikle iktidar olduktan sonra belediyelerde, iktidar - muhalefet diye ayırmadığı gibi İzmir’in önemli projeleriyle ilgili her bakanlık ne gerekiyorsa o desteği verdi. Sayın Kocaoğlu, bir açıklama yapsın desin ki; “Şu bakan bana destek vermedi” Oysa siyasi oyuna kaçıyorlar. Kendi beceriksizliklerini, işbilmezliklerini ‘Hükümet bize gerekli yardımı vermedi’ şeklinde yansıtıyorlar. Halkı böyle kandırıyorlar. Aslında bütçesine bakarsanız ciddi bir bütçesi var. Ama nasıl nerde kullanacağını bilmiyor. Beceriksiz bir yönetimi var. Sayın Kocaoğlu kendi bürokrasisinin esiri olmuş. Konuya hakim değil. Çok iyi bir kadro kuramadı. Sürekli değiştiriyor. Bu iş kadroyla, ekiple olur. Önümüzdeki süreçte kamuoyuna bunu anlatacağız, bunu paylaşacağız.

2011 seçimlerinde milletvekilliği düşünüyor musunuz?
- İl başkanı olmadan önce il başkanı olmayı düşünmüyordum. Ama nasip.... Oldu. Şu anda milletvekili olurum ya da olmam diye bir şey söylemiyorum.O süreç yaklaştığı zaman duruma göre değerlendirme yapılır. İllaki bir makam mevki kazanmak için siyaset yapılmaz. Bize yarın ne getirir bilinmez. Yarını yarın olduğu zaman düşünmek lazım.

Haberin Devamı

‘Yaptığımı kimse nefsine yediremez’
Partide böyle bir ayrışma var mı?
- Parti içinde huzursuzluk, ayrışma varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Ama kesinlikle yok. Aile içinde ufak tefek tartışmalar, farklı görüşler olabilir. Medeni insanlar, oturur konuşur. Ortak bir noktada buluşur, önüne bakar. Sonuçta ben Ömür Bey’le daha da iyi bir ivme kazanacağımıza, iyi bir başarı yakalayacağımıza inanıyorum. Bunun olması için de samimiyetimle her türlü desteği veriyorum vermeye de devam ediyorum. Benim de burada yaptığım kolay değil. Çok insan bunu nefsine yediremez. Şu anda da Ömür Bey il başkanı, ben de onun yardımcısıyım. Bir yerde bir tane il başkanı olur. Bize danışıldığında, sorulduğunda fikirlerimizi söylüyoruz, tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Onun da bizden yararlandığı şeyler oluyor...İyi bir sinerji yaratılacağına inanıyorum. Şimdilik iyi gidiyor. İl başkanlığından tekrar il başkan yardımcılığına gelmek çok ayrı bir sınav. Kendiniz için mi, kendi egonuz için mi siyaset yapıyorsunuz? Yoksa gerçekten samimi olarak mı siyaset yapmak istiyorsunuz? Ben, ‘Samimi olarak yapmak istiyorum’ diyorum. Bu da onun göstergesinden bir tanesidir. Hiç de rahatsızlık duymuyorum.

Haberin Devamı

“Başbakan, İzmir’e bir hayli üzüldü”
Başbakan, sonuçlarla ilgili üzüntü mü yaşadı?
- Üzüldü. Antalya’ya da üzüldü, İzmir’e de üzüldü. Kaybettiğimiz yerlere üzüldü. Ama yani üzülmesi de çok doğal. Çünkü Başbakan’ımızın beklentisi büyüktü. İzmir’de ciddi bir başarı bekliyordu. O beklenen başarıyı veremediğimiz için hem biz çok üzüldük, hem de Başbakan’ımız üzüldü. İzmir için üzüldük. Çünkü İzmir bir 5 yıl daha kaybedecek. Bu metro bitmez. Bu metronun bitmeyeceğini biz o zaman görüyorduk. Ama bize inanmadılar, inandıramadık. Bizim haklılığımız ortaya çıktı. Bu metro daha da bitmez. Belediyecilik bilgi, tecrübe, organizasyon işi. Ak Parti’nin kökeni belediyecilikten gelir. Nerede hangi belediyeyi almışsa, orada ciddi başarılar sağlamış. Bu başarıları İzmir’e yansıtabilirdik. İzmir yeni bir sinerji yakalardı. Ancak İzmir’de tam olarak algılanmış değiliz önümüzdeki süreçte onun algılanması için ne gerekiyorsa yapacağız.

Neden hep kaybetmişlerle yola devam ediyor AKP İzmir’de? Büyükşehir adayı Taha Aksoy bir kere seçim kaybetmişti. Yeni il başkanı Ömür Kabak da yerel seçimlerde Çiğli’den adaydı ve kaybetti.
- Rus Çarı Petro’nun bir sözü var. Osmanlılara karşı demişti ki, ‘Hep kaybede kaybede, bir gün kazanmasını öğreneceğiz.’ Kazanmak da bir tecrübedir. Kaybetmek de bir terübedir. Yanlışlarınızı tespit edersiniz, bir adım daha ileri gidersiniz. Bu da bir süreç. İnşallah 2011’de hedefimiz birinci parti olmak. Çıtamız o. İnanmışlığın çok büyük bir önemi var. Kağıt üzerinde teşkilat olmamak lazım. Zaten seçimin ertesi günü çalışmalara başladık. Ne kaldı ki şurada? Göz açıp kapayıncaya kadar geçer.