Ege Kulüpsel cinnetin

Kulüpsel cinnetin

30.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kulüpsel cinnetin

Kulüpsel cinnetin


en somut örneği


Pazar günü takımının güzel futbolunu seyretmek ve uzun bir devre arasından sonra onları kucaklamak özlemiyle, kar, buz ve soğuğa rağmen, İnönü Stadı'na koşan Beşiktaş taraftarları, takımlarının psikolojik kondisyonunun yetersizliği sonucunda, hayal kırıklığına uğradılar.
Eh, onlar da can sıkıntısından olsa gerek, kartopu oyunuyla idare ettiler.
Olayın karamizah tarafını bir yana bırakalım, Türk futbol tarihinde kara bir leke olarak yer alacak Beşiktaş - Samsunspor maçında bu noktalara gelinmesi, tüm unsurlarıyla bir kulübün cinnet noktasına nasıl gelebileceğinin en somut örneğidir.
Hayal kırıklığı
Geçen haftaki yazım belki de bugünlerin sezinlenmesi anlamındaydı.
Büyük kulüplerden kendilerine uygun olmayan küçük davranışlar göstermemeleri gerektiği beklentisi içindeydim.
Demekki, kulübün 100. yılını kutlamak, ligde sekiz puan farkla lider olmak, büyük kulüp olmak için yeterli koşul değilmiş.
Sonuçta bir çok yönüyle sempati duyduğum Beşiktaş, beni ve gerçek taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı.

Yanlışlıklar silsilesi
Beşiktaş Kulübü Başkanı, Samsunsporlu futbolculara ve hakemlere yönelik kartopu yağmuruna rağmen, yerinden kıpırdamıyor. Maçtan sonra hakeme yükleniyor.
Gayri ciddi demeçlerle konuyu geçiştiriyor, kaçış mekanizması olarak komplo teorilerine sığınıyor.
Seyirci tam bir bilinçsizlikle cinnet halinde, oyuncuların sahadan atılmalarını teşvik ediyor.
Sahadan atılanı alkışlıyor, kartopu atıyor. Saha kapatma cezası, para cezası, gelecek maçlarda cezalar nedeniyle eksik kadro çıkarma umurlarında değil.
Yeterki onlar tribünlerden hakeme nefretlerini kussunlar. Kulüplerinin çıkarını düşünmeyen, bilinçsiz güruh örneği.
Bu bilinçsizliğin faturası, Türkiye Kupası'ndan da elenme KDV'siyle geri dönüyor.
Bir çok yönü ile taktir ettiğimiz Lucescu'nun hiçbir stratejik önlemi yok.
Hakeme itiraz ediyor, takımın psikolojik kondisyonunu geliştirememenin yanında, hem suçlu, hem güçlü rollerde abuk sabuk maç sonu demeçleri veriyor.
Başrol oyuncularına hiç değinmiyorum. Beşiktaş klasiğine ve meslek etiğine yakışmayan davranışlarda sadece top oynamaya çalışan Samsunsporlu meslektaşlarına tekme atma azizliği sergilediler.

Fanatik taraftar yorumcular
Bu olumsuzluklardan en vahimi ise Lig TV'de yorumculuk yaptırılan Vedat Okyar gibi, gazetelerde yazı yazdırılan Sanlı Sarıalioğlu gibi tarafgir Beşiktaş yorumcularının kullandığı kelimeler. Objektif olması gereken yorumculardan da İstanbul'un kenar mahalle ağızı ifadeler...
Sonuçta koskoca camiadan bir aklı başında ismin çıkmaması, bu gelişmelere "Dur" dememesi en üzücü olanı.
Özetle, BJK'ye yazık oluyor. Hayali düşmanlar yaratacaklarına, hatalarından bir an önce ders alsınlar.





EGE