Ege Onu anlatmaya gazete sütunları da yetmedi

Onu anlatmaya gazete sütunları da yetmedi

12.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

VarlıÇıyla çevresine ışık ve neşe saçardı. YokluÇu ise geride derin bir acı bıraktı. Dostları üzüntülerini ve anılarını köşelerine aktardı. Onun hayatını adadıÇı gazete sütunlarında teselli arandı

Onu anlatmaya gazete sütunları da yetmedi

ANILARLA İSMAİL SİVRİ - 5 Bir gün "şef" de bize katıldı, üçümüz CaÇaloÇlu'ndan Sirkeci'ye, Babıali yokuşunu koşar adım iniyoruz, dükkanlar kapanmış, kimse yok.Vilayet'in önüne gelince bir saÇa bir sola bakmaya başladık, "şef" bir anlam verememiş ki: "Ne oluyor, ne yapıyorsun?" "Siz, saÇa sola bakın demediniz mi?" Sivri kendisini duvarın dibine attı, gülmekten bayılacaktı... "Vatan"da çalışıyoruz, şefimiz Babıali'nin ilk "istihbarat müdürü" unvanlı, rahmetli Kemal Aydar, her akşam aynı diyalog: "Şef, biz çıkıyoruz!" Hemen evet der mi, biraz düşünür, yüzünü buruşturur, başını sallar: "Hadi çıkın ama, saÇa sola bakmayı ihmal etmeyin!" Bu İsmail denen adam var ya! Vardı ya... Sevmek için birebir, ama anlatması güç bir adamdı. Onu, onu tanıyanlarla konuşmak çok kolay ve keyifli bir sohbet olur. Tanımayana anlatmak zor, çünkü ben bir benzerini daha görmedim. Bir gün OÇuz Toktamış, "İzmir'den İsmail gelmiş, yukarı çıkıyor, sana uÇrayacak. İçeri girince hiç gitmemiş, hep buradaymış gibi davranalım!" dedi. Bir merhabadan sonra aramızda konuşmaya devam ettik. Hayretler içinde bekledi biraz sonra tepinerek baÇırmaya başladı. "Ulan delirdiniz mi siz? Hepiniz?.. Ben geldim, görmüyor musunuz? AyaÇa kalkıp bana koşsanıza! Ooooo! diye tezahürat yapsanıza! Hep birden aklınızı mı oynattınız?" Biz gülmeye başlayınca anladı da öfkesi geçti. Herkesin işine koşan bir yardım meleÇiydi İsmail Sivri... O kadar işinin içinde, cebinde tomarla iş arayanların, hastası olanların listesini taşır, bütün gün onların işini halletmek için kendini yer bitirirdi. Bir gence iş bulduÇu ya da hasta bir insanın hastaneye yatmasını saÇladıÇı zaman keyiflenir, hemen bir sigara yakardı. İsmail Sivri, Türkiye'nin son yarım yüzyılına tanıklık etmiş renkli bir gazetecilik serüvenini arkada bırakarak ebedi yolculuÇuna çıktı... Kimbilir... O alemde, belki de bir süredir özlemini çektiÇi gençlik yılları dostlarıyla kucaklaşmıştır bile... Espri yüklü bir aÇabeyimizdi. Her türlü şakayı da kaldırmasını bilirdi. YetiştirdiÇi ünlü işadamı İbrahim Bodur, İzmir'de aÇırlanıyordu. Masada İsmail Sivri, İzmirli işadamları ve gazeteciler vardı. Bodur kalıplı bir kişi. Neresinden bakarsanız bakın 2 metreye yakın boyu var. Yanında 1.55'lik İsmail Sivri... Bu tabloyu gören Haşmet Uslu: "Şu güzel Allah'ımın işine bak..." diyerek ortaya çıktı ve devam etti: "İki metrelik İbrahim Abi'nin soyadı Bodur; bir buçukluk İsmail'e de Sivri denmiş..." Karıncayı bile ezmekten çekinen", kimseye "hayır" diyemeyen, pırlanta gibi bir kalbin sahibi, aÇabeyim! Her başı sıkışanın "Kurtar" diye yanına koştuÇu bir "anıt" adam!.. BoşluÇu nasıl dolacak, bilmiyorum! İzmir "onsuz" ne yapacak, bilmiyorum! Bundan altı ay önce Kordonboyu'nda balık yerken ceketinin cebinden bir kaÇıt çıkardı. "İlk mektup geldi, doktorum kan deÇerlerimi beÇenmedi" dedi. Ve sonra devam etti. "60'ına girdiÇim gün 'Allah'ım ne olur 10 yıl daha yaşayayım' diye dua etmişim. 70'ine geldiÇimde az istediÇimi fark ettim. 'Allah'ım bir 10 yıl daha' dedim. 80'ine geldiÇimde de 'Allah'ım sen bilirsin' diye düşündüm...'' Dakikalarca güldük. Geçen yıl şiddetli grip nedeniyle yazılarına ara vermişti. Aradan üç-dört hafta geçtikten sonra telefonla arayıp, "İsmail Amca, daha düzelmedin mi? Yazılarına ne zaman başlayacaksın?" diye sorduÇumda bana, "Kanser olmuşum. Ama hiç önemli deÇil. Sakın üzülme" diyerek beni teselli etmeye çalışmıştı. Evinde de ziyaretçileri teselli ediyordu. Tanışalı henüz beş yıl olmuştu. Bazı toplantı ve yemeklerde karşılaşıyorduk. "Ne güzel yazmışsın, yazılarını kesip saklıyorum" demeyi, gençleri cesaretlendirmeyi ve onurlandırmayı hiç ihmal etmezdin. Moda deyimiyle etrafına sürekli pozitif enerji verirdin. Gazetecilerin güleryüzlü, tatlı dilli İsmail Amcası, rahat uyu... Bir gazetecinin ardından "Onurlu kalem" diye manşet atılması bir ömre bedel deÇerdir. Başka söze gerek yok, her şey, İki kelimeyle özetlenmiş. Basın sektöründe bazı isimler vardır, altın harflerle yazılır, kolay kolay unutulmaz. İsmail Sivri de onlardan biri olacak. Bu sevgi, hoşgörü ve kültür adamını, usta yazarı, iyi gazeteciyi, mükemmel insanı kalbimizin en deÇerli köşesine gömdük. Sevgili İsmail Amca, dürüstlüÇünle, onurlu yaşamınla bize örnek oldun. Şanslıydım, seninle çalıştım, gurur duydum. Güle güle... Babası Ahmed Talad Bey rahmetli babamın çok iyi dostuydu. İsmail AÇabey ile 50'li yıllarda henüz çocukken tanışmıştım. Yedek subay elbisesiyle Karşıyaka'daki evimize sık sık geldiÇini dün gibi hatırlıyorum. Tam biraz dinlenecekti, bu kez ben muziplik yaptım galiba... TRT Yönetim Kurulu Üyesi oldu. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e 'Bu göreve İsmail AÇabey gibi bir duayeni düşünsek' dediÇimde gözlerinin parladıÇını hatırlıyorum. TRT'ye de sevgi ve uzlaşı kültürünü taşıdı. İsmail Sivri'yle son görüşmemizde kırdı, geçirdi bizi. HastalıÇını alaya aldı, espriler yaptı. Moral vermeye gelmiş gibiydi. Veda yazıları zordur. İnsanın gözü dolar, yutkunur. İsmail AÇabey güle güle. "Ceketimi sırtımdan çalsalar, karakolun tersine yürürüm" cümlesini yine ilk kez onun aÇzından duydum. Sözlerini ders, bilgeliÇini öÇretmen, insanlara yaklaşımını "hayatta kazanabileceÇim en büyük servet" olarak kabul ettim. Soyadı Sivri; kendisi hiçbir konuda sivri olmayan adam gibi adamdı. Bizlere örnekti. Maddeye hiç deÇer vermezdi. Zenginlik dediÇiniz de sanki neydi? O, herkesi sevdi, herkesten çok sevildi. Şimdiden özledim seni. O kadar küçük bir bedene, bu kadar büyük bir yürek nasıl sıÇmış hep şaşırmışımdır. İsmail Sivri'den söz ediyorum... Sanki kapatılan "İş ve İşçi Bulma Kurumu" görevini İsmail Sivri aÇabeyimiz yapıyordu. Bir kapıcıdan tutun da polis memuruna, hatta, sokaktaki vatandaşa kadar herkesin sorunlarıyla ilgilenirdi. Sizi, yaşamaktan vazgeçemediÇimiz Alsancak sokaklarında sohbet ettiÇimiz gibi hatırlayacaÇım. Saygılı sohbetleriniz sırasında gözlerinizle gülen ve etrafına ışık saçan halinizle... bsen@milliyet.com.tr Yarın: Son söz ailesinin...

Yazarlar