Ege Ortalık konut mezarlığına dönmesin

Ortalık konut mezarlığına dönmesin

26.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Sektör çok hareketli. İyi değerlendirmek lazım. Bugüne bakıp gelecek ipotek altına alınmamalı.. Kampanyalar çok iyi incelenmeli. İstismara fırsat verilmemeli."

Ortalık konut mezarlığına dönmesin

Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, ev sahibi olmak isteyenleri uyardı: Herkesin yapı kooperatiflerinden, kooperatifçilikten korktuğu bir dönemde Ege-Koop sektöre güveni getirdi, 20 yılda 20 bin konut inşa etti. Şimdi onbinlerin sıcak yuvaları Ege-Koop'un güvencesinde. Genel Başkan Hüseyin Aslan, 1980'lerde asıl mesleği gazeteciliği bırakmak istemeyip dönemin Belediye Başkanı Ceyhan Demir'i kibarca reddetmiş önce. Ancak daha sonra araya giren gazeteci dostlarının ikna çabaları sonuç vermiş ve o da Ege-Koop macerasının içinde bulmuş kendini. Ege-Koop ekibinin başında binlerce konut inşa edip yeni kentler oluşturan Aslan gazetecilikten de kopmuş değil. Yerel bir gazetede köşe yazısı yazıyor, televizyon kanalında ise program yapıyor. Bunun yanında birçok sosyal projenin de içinde. Aslan'la öyle bir sohbet yaptık ki saatler yetmedi... Ama en önemlisi Aslan'ın birçok bilinmeyen yönü bu sohbette ortaya çıktı. Yerel seçimlerde aday olacak mı, bunca işten arta kalan zamanlarında neler yapıyor? İnşaat sektöründeki hareketlilik risk getiriyor mu? Ve merak edilen bir çok yanıtı bu söyleşide bulacaksınız. Gecekondu yapımını önledik 1984-89 döneminde Ege-Koop, çok önemli bir sınavdan geçti. Genelde kooperatif inşaatları 15-20 yılda tamamlanırken biz 8 bin 548 konutu 3.5 yılda bitirmişiz. Sektöre bakıldığında bu büyük bir başarıydı. 1984'ten 2005'e kadarki sürece baktığımızda Ege-Koop 20 bin konut yaptı. Gerçekten çok örnek alınması gereken, incelenmesi gereken, üzerinde durulması gereken bir kooperatifler birliği unvanını elde etti. Bizim bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz projelere bakıldığında şu görülüyor: İzmir'in hemen hemen dört bir yanında projemiz var. Ama İzmir'in zor yerlerinde projelerimiz var. O bölgelerin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla hep zor yerleri seçmişiz.Örneğin Egekent-1 Çiğli'de 159 hektarlık büyük bir alanda. Çiğli o zaman 15-20 bin nüfusu olan bir bölgeydi. Biz bu bu bölgeye 9-10 bin konut yaptık. Yani Çiğli'yi yeniden inşa ettik. Dolayısıyla eğer biz 8 bin 548 konutu yapmasaydık orada bugün belki 500 tane gecekondu olurdu.Oysa bugün orada 40 bin insan yaşıyor. Bunun arkasından Egekent 2 projesi Menemen yolu üzerinde gerçekleştirildi. Arkadan Egekent 3... Bugüne kadar 20 bin konutu tamamladık. Tamamladığımız konutlarda 100 bin insan yaşıyor. Yani biz Muğla'nın hemen hemen yüzde 50'sinden fazla bir nüfusunun yaşayacağı bölgeyi yeniden inşa ettik. Yeni bir kent yarattık. Tabii planlı bir şekilde. Ege-Koop nasıl büyüdü? Kentin çehresini değiştirdik İzmir Türkiye'nin hızlı göç alan üçüncü büyük kenti. İzmir'in nüfusuna her yıl 100 bin yeni göç ilave ediliyor. Her yıl 100 bin göç oluyorsa aile büyüklüğünü 4 olarak aldığımızda demek ki İzmir'e her yıl 15-20 bin civarında yeni konut yapılması lazım. Bu yapılamadığı için İzmir'in yüzde 55'inden fazlası kaçak konut ve gecekondularda oturuyor. Bu da İzmir'e yakışmıyor. Menemen Seyrek'te şu anda yürüttüğümüz ve iddialı olduğumuz İzmir için de prestij olacağını düşündüğümüz Türkiye'nin en büyük projesini gerçekleştiriyoruz. Villlakent ve Bahçekent projesinde 2 milyon metrekarelik dev bir alanda konutlar yapıyoruz. Yaklaşık bin tane bahçeli konutu tamamladık . Şu anda yerleşim başladı.Burada 22 çeşit proje uyguladık. İzmir'e yeni bir kimlik kazandıracak, beton yığını haline dönen İzmir'in çehresini değiştirecek bir proje. İzmir'deki konut yapılanması büyümeyle doğru orantılı mı? Konut sorunu bitmez Konut sorunu bitmez. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede konut sorunu öncelikli... Eğer İzmir nüfusunun yüzde 35'i kirada oturuyorsa demek yeni konutlara ihtiyacı da var. Bu nedenle yerel yönetimler merkezi yönetimle birlikte şehrin gelişmeye uygun yerlerine bugünden planlama yapmalı. O bölgeyle ilgili projeleri desteklemeli ve geliştirmeliler. Kanal, su tabii ki önemli ama en önemli sorun barınak. Eğer siz kentin 15, 20 hatta 50 yıl sonra gelişmesine paralel olarak bugünden önlem almazsanız bu kentin geleceğine büyük kötülük yaparsınız. Ki zaten bugüne kadar hep böyle olmuş. Yeni projelerin uygulanacağı alanlar yeterli mi? Maalesef yerel yönetimler ciddi planlama yapmadığı için gelişi güzel bir yapılaşma olduğu için İzmir hak etmediği bir noktada. Eğer bu kentin hiç olmazsa bundan sonra gelişmesini arzu ediyorsak, "İzmir'in boş kalan hazine arazilerini gecekondu mafyasına kaptırmadan mutlaka bir planlama yapmalı ve bu konuda zaman kaybedilmemeli" diye düşünüyorum. İzmir büyüyor. İzmir büyümeye devam edecek. Metropol alanının genişletilmesi ile çevredeki yeni gelen insanlar buraya gelecek. Halkın aldığı hizmetleri onlar da alacak. O zaman bizim acilen ciddi bir şekilde planlama konusunda oturup karar vermemiz, projelendirme yapmamız gerekiyor. Boş alanları mafya kapmasın Ege-Koop olarak bizim yaptığımız projelere gelince... İzmir'in dört bir yanında inşaat yapıyoruz. Bir tarafta Menemen Seyrek, diğer tarafta Ayrancılar'da hem konut hem iş merkezi yapıyoruz. Diğer taraftan İzmir merkezinde ama aynı zamanda gecekondu bölgesinin içinde Örnekköy'e konutlar yapıyoruz. Kentsel Yenileme Projesi'nin ne anlama geldiğini göstermek için özellikle gecekondu bölgesinde yapıyoruz. İzmir'de yapılacak en önemli çalışmalardan biri de Kentsel Yenileme Projeleri. Bu projelere öncelik verilirse birçok şeyin değiştiğini göreceğiz. Önümüzdeki günlerde Güzelbahçe'de yeni bir projeye daha başlıyoruz. Kent yenileme önemli Sektör krize girebilir Bunun iyi değerlendirilmesi lazım. Zaman zaman İzmir'de birtakım furyalar oluyor. Şu anda konuta karşı talep var. Diğer sektörlerde sıkıntı devam ediyor. 2000'de Türkiye inşaat sektöründe tarihinin en ağır krizini yaşadı. Herkes sektöre girebilir, girmelidir de... Ancak dürüstçe; herkes başta her şeyi söylemeli. Ayrıca halkımız banka kredileri konusunda da bilinçlenmeli. Bazı yanlış bilinen şeyler var. Yalnızca bugüne bakıp geleceklerini ipotek altına aldırmamalılar. Kampanyalar çok iyi incelenmeli. Örneğin bundan 3 ay önce kredi alanlar şu anda zararda. Bugün kredi alanlar gelecekte ödeyemeyecek duruma gelebilir. Türkiye bir dönem yaşadığımız araba mezarlığı gibi konut mezarlığına dönmesin. İnsanların konut edinme özgürlüğünün bu şekilde istismar edilmemesi gerekiyor. Tuzaklara düşmemek de gerekiyor. Ciddi oluşumları ben de destekliyorum. Ama konut yapmak başka sektörlere benzemez. Zor iştir. Örneğin yeni bir sistem değişikliği var. Çelik yapı yapılıyor. Bizim betonarme konutlarımız çelik kadar sağlam olmasına rağmen vatandaşın aldatılmasını önlemek için çelik yapıyla ilgili yeni bir proje başlattık. Son depremlerden sonra çelik yapıya talep oluştu. Halk istiyor. Ancak istismarlar da var. Bizim çelik yapılarımız hem sağlıklı hem de piyasanını yüzde 50 altında olacak. 6 ile 8 ay arası teslim edilecek. İnşaat sektöründeki hareketliliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Bazen kendime şaşıyorum Bazen ben de şaşıyorum bu kadar şeyin üzerinden nasıl geldiğimize... Yürüttüğümüz projeler başlı başına büyük projeler. Burada dar bir kadroyla bunu yapıyoruz. Yetişme tarzı olarak sosyal görevlerden, halka hizmetten büyük bir zevk alıyorum. Buradaki büyük sorumluluğumun yanında gazetecilikten kopmamaya çalışıyorum. TÜLOV(Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı)u belli bir noktaya getirdik. Bu zor görevleri halkımızdan aldığımız destekle sorunsuz götürmeye çalışıyoruz. Bunlar İzmir'e ülkeye hizmettir. Belki de kendi hayatımızdan çok ciddi fedakarlıklar yapıyoruz ama değiyor doğrusu. Bunlar da bizi mutlu ediyor. Ege-Koop dışında başka alanlarda da sizi görüyoruz. Kitap yayınlıyorsunuz, televizyon programı , köşe yazarlığı yapıyorsunuz. Sosyal projelerin içinde yer alıyorsunuz... İzmir 15 yıldır hakkıyla yönetilmedi Şimdi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu görevde. Başkanımız da bugüne kadar gerçekleştirilemeyen projeleri iyi niyetle yapmaya çalışıyor. Metronun devamı, hızlı tren projesi, heyelan bölgesinde toplu konut projeleri var. Şu anda başkanımızı destekliyorum. Ama İzmir'in sürekli güç kaybettiğini de düşünüyorum. Son 15 yıldır İzmir'in hakkıyla yönetilmediğini düşünüyorum. Gelişmesine uygun, sağlıkla ve eğitimle ilgili ciddi adımların atılmadığını düşünüyorum. "İzmir bir tarih kenti, kültür kenti" diyoruz ama bunu sadece konuşuyoruz.Bunu anlatamıyoruz. Gönül istiyor ki İzmir bütün bölgeleri ile geliştirilip projelendirilecek bir kent olsun. Hatta İzmir Ege Bölgesi'nin başkenti gibi bölgenin sorunlarına sahip çıkacak duruma gelsin. İzmir halkı, çağdaş, uygar, yapılanları takdir eden bir halk. Böyle bir halka, yönetenlerin uygun projeleri sunması gerekiyor. Aslında İzmir'de 6 tane sıfırdan kent kurduk. Konut yapmak ayrı bir şey. Biz kent kurduk diyoruz. Parkıyla, suyuyla, ağacıyla. Bu da yetmedi; burada yaşayan insanlarımıza kentililik kültürünü aşıladık. Eğer biz bunu bir sivil toplum örgütü olarak hiçbiryerden yardım almadan, halkımızdan aldığımız güçle ve destekle yapıyorsak demek ki belediye başkanları çok daha rahat yapabilir. İnsanlar yarın ne olacağını bilemez. Biz İzmir'in neferiyiz. Bunu da bugüne kadar yaptıklarımızla ortaya koyduk. Politikaya girecek misiniz? Belediye başkanlığı gibi? Siyasi bir talebimiz yok. İzmir'e hizmet heryerde kutsaldır. Nerede görev verilirse verilsin yaparız. Aslına bakarsanız bugüne kadar ki seçimlerde hem belediye başkanlığı hem de milletvekilliği konusunda birçok teklif aldım. Belki de başka biri olsa sıçrama tahtası olarak görebilirdi. Ama ben bunu yapmadım. Çok nazik bir şekilde reddettim. Şu anda ben zaten projeler geliştiriyorum. Siyaset yapacaksak projelerimi üretmek, ülkeme daha iyi hizmet etmek isterim. Ama şu anda ne böyle bir düşüncem ne de göreve ihtiyacım var. Herkesin idealinde bazı düşünceler vardır. Ancak şu anda Aziz Kocaoğlu'na destek olmamız gerekiyor. Çok teklif aldım Üretmesini, çalışmasını ve paylaşmasını seviyorum. Bütün bunlarla birlikte spor yapmayı seviyorum. Her sabah 06.30'da fuarda koşuyorum. Bunu hiç aksatmıyorum. Vazgeçemediğim bir alışkanlık haline geldi. Yoğun bir çalışmanın ortasında güzel bir şiir okumak da beni dinlendiriyor. Kitap da okuyorum. En son Şu Çılgın Türkler'i okudum. Sinemada da Babam ve Oğlum'u izledim. Sinema, tiyatro hoşlandığım şeyler. Tüm bunlarla birlikte Türk Müziği'ne karşı ilgim var. Son 15 yıldır arka arkaya dört gün tatil yapmadım. "Bu yorgunluğu nerede atıyorsunuz" derseniz şantiyede atıyorum. Her pazar Villakent-Bahçekent'e giderim. Projeye başlayalı 10 yıl oldu. 10 yılda gitmediğim pazar sayısı 10'u geçmez. Mutlaka her pazar gitmeliyim. O beni dinlendiriyor. Benim için terapi gibi... Konut yapmanın dışında başka neler yapıyorsunuz?

Yazarlar