Ege Parasallaşan futbol

Parasallaşan futbol

04.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Parasallaşan futbol

Bugünkü Yunanistan maçında yüzümüz güler diye düşünüyoruz. Futbol muhabbeti de aşırı doza kaçmak üzereydi. Biraz özleriz bari. Sarı kırmızı renklere düşkün bizler için bu yıl işler pek iyi gitmedi. Göz Göz üçüncü lige düştü, Cim Bom üçüncülükle yetindi. Tabii sezon başı beklentileri hatırlayınca, Galatasaray iyi, Göztepe normal bir sezon geçirdi denebilir. Yönetimleri düşününce her ikisi de süper performans göstermiş sayılır! * * * Futbol tuhaf bir oyun. Oyunun işleyişi oldukça karmaşık.Çok değişkenli ve etkileşimli.Fizik güç, psikolojik direnç, hava şartları, teknik direktör, şans, hakem kararları, seyirci baskısı gibi faktörler oyunun seyrini değiştirip bambaşka bir yöne itebiliyor.Bu değişkenler sürekli birbirini besliyor. Bir bakıyorsunuz maç, nereden nereye gelmiş. Bunun son örneğini İstanbul'daki Şampiyonlar Ligi finalinde yaşadık. İlk yarısı 3-0 biten bir maçın 3-3'e gelme ihtimalinin düşük olmasına karşın, bu ihtimal gerçekleşti. Hangi düşük ihtimalin, ne gün gerçek olacağı belli değil. Bu belirsizlik futbola heyecan katarken oyunun zorluk derecesini arttırıyor.Anlamak, yönetmek, yorumlamak açısından. Hatta bazı analizleri anlamsızlaştıryor. Oyun eski oyun değil ki zaten.Aşırı parasallaşan her şeyde olduğu gibi futbolda da değerler erozyonu var.Artık dış müdahalelere, şikelere, komplolara, entrikalara, dopinge, teşvik primine, manipülasyona, speküsyona açık bir endüstriden söz ediyoruz. Öncelikler futbol zevkinden futbolun getirisine kaymış vaziyette. * * * Futbolun bu yapısal kayganlığına ve giderek parasallaşan yüzüne izleyicilerin, taratarların verdiği tepkiler kültürden kültüre değişiyor. Bizim buralarda aşırıya kaçabiliyor. Futbol bizde aşırı anlamlandırılıyor.İş medya pompalamasıyla bir ölüm kalım meselesi haline dönüşebiliyor.Örneğin Şampiyonlar Ligi finalinde bir Türk takımı 3-0'dan kupayı kaybetse de yorumlar ne olurdu acaba? "Olsun çocuklar, bir dahaki sefere" diye bir manşet görebilir miyidik ertesi sabah? Nihat Genç'in tabiriyle "galeyan kültürü" futbolda da kendini eksiksiz gösteriyor. Arada bir "linç kültürüne" dönüşerek. Bu kültürü besleyen taraftar bozuntuları var malum, maçla pek ilgileri yok. Bağırttırılıyorlar. Yönetici müsveddeleri farklı mı? Maçtan sonraki demeçler... Yorumcularsa bu kültürün yardımcı aktörleri. Ya masaların ya da klavyelerin arkasından başlıyorlar anlatmaya. "Fair play" diyorlar ama kastetmiyorlar aslında, kardeşlikten dem vuruyorlar ama öyle olmadığını biliyorlar, centilmenliği savunur gibi yapıyorlar. Görmek istemediğimiz sahneler deseler de reyting için, reklam için öyle sahneler kolluyorlar. Saklı mesajlar gönderiyorlar oraya buraya.Bu da "yorum ekonomisi" tabii. Futbol endüstrisinin mütemim cüzü. Sosyal sorumluluk mu? O ne ya? Allahtan reytingleri düşük de bulaşıcı etki sınırlı kalıyor.Bir golün bir kaç milyon dolar ettiği yerde gözünü hırs bürümüş insanlardan tatlı demeçler, sorumlu davranışlar bekleyecek kadar saf değiliz.Parayı basanın düdüğü çaldığı, çaldırttığı bir oyun artık bu. Tiyatro da ona göre oynanıyor. Herkes gereğini yapıyor aslında. ege@milliyet.com.tr Bu sezon da bitti şükür. Hafta sonları gereksiz iç acımalarından kurtulduk bir kaç aylığına.