Ege Yaşlandıkça babama benziyorum

Yaşlandıkça babama benziyorum

17.06.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

İki kuşak arasındaki farkların geleceğe nasıl yansıyacağını paylaşmak için biraraya geldiğimiz Yiğitbaşı tüm samimiyetiyle konuştu: Yıllar bana babam kadar ısrarlı olmam gerektiğini öğretti

Yaşlandıkça babama benziyorum

Kuşaklar arasındaki farkları gözlemlemek ve bu arada holdinge çizilen yeni rotayı konuşmak üzere, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı ile bir araya geliyoruz.
Ve gülümseyerek başlıyoruz röportaja çünkü Yiğitbaşı, “Ben bu söyleşide genç kuşağım ama ama biliyorsun değil mi Dilek, 50 yaşına giriyorum” diyor. “Merak etmeyin kimseye söylemeyiz, sizden hep genç kuşak olarak söz ederiz” diyorum.
Böyle keyifli başlıyoruz sohbete...
İdil Yiğitbaşı, ailenin küçük kızı olmasının da etkisiyle “Yeni kuşak” imajı üzerinde gayet iyi duruyor. Ayrıca İzmir kadını olmak böyle bir şey...
Gerçekten genç gösteriyor.
Kuşaklar arasındaki farklara gelmeden 6 bin 700 çalışanı ile geçen yıl 3 milyar TL cirosu elde eden ve bu yıl en az yüzde 15 büyümeye odaklanan Yaşar Holding’in yeni rotalarından söz etmek gerekiyor.
Ve konularımıza geçiyoruz....

Haberin Devamı


- Sanırım, bu yıl açılışını yapacağınız sürpriz yatırımlarınız olacak?
Daha tam tamamlanmadığı için henüz açıklamadık. 2012’de iki büyük yatırımı tamamladık. Seferihisar’da süt çiftliği ile Pınarbaşı’nda işlenmiş balık ürünleri tesisi kurduk. Süt çiftliği, bin başlık örnek bir çiftlik olarak son teknoloji ile donatıldı.

- Çiftlikleri büyütme kararı mı aldınız?
Hayır, kurduğumuz çiftlikler ihtiyacımızın çok küçük bir kısmı. Uzun yıllar bizimle çalışan besicilerimizle çalışmayı sürdürüyoruz. Ancak her şeyiyle onlara da örnek olacak bir çiftlik oluşturmak istedik. 10 milyon euroluk bir yatırımla özel bir tesis oluştu. İçerisinde aynı zamanda bir eğitim merkezi de bulunacak. Üreticilerimizi burada konuk edecek, gerekli eğitimleri kendilerine vereceğiz.
Süt kampanyası ile kar edilmez

Haberin Devamı

- “Okul sütü kampanyasında ilk ihale de, prosedür hatası yüzünden dışarıda kalmıştınız. Tepkiniz ne oldu?
Tabii bu hata nasıl oldu diye biraz üzüldük, şaşırdık. Sonra Allah’tan süt ihalesi Türkiye geneli teklif gelmediği için iptal oldu. Sonuçta süt ve çocukla bütünleşmiş bir marka Pınar ve biz bu projeye, sosyal sorumluluk olarak bakıyoruz.

- Sosyal sorumluluk olarak bakıyoruz diyorsunuz ama proje kapasitenizi de artırmadı mı?
Bizim bu kampanyaya ayırdığımız kapasite daha düşüktü. Küçük bir miktarı bu projeye ayırıyoruz. Ancak bu projeye biz kar gözüyle bakmıyoruz.

-Konumuza, sizden önceki kuşağın temsilcisi yani babanız Selçuk Yaşar’la aranızdaki öncelikli yönetim farklarına gelelim...
Bir kere girişimcilik yönüyle kimse babama benzemez. Birçok sektörde ilk oldu. Tabii bir de şu var. 1950’lerde Türkiye’de hiçbir şey yoktu ve ihtiyaçlar çoktu. Buna rağmen hakikatten girişimcilik başka bir şey. Ben babam kadar girişimci olamam.

- Yönetim tarzı olarak farkınız nedir ?
Bunu aslında başkalarının söylemesi lazım. Babam da yöneticilerine yetki ve sorumluluk vermiştir ben de onu yapmaya çalışıyorum. Ancak babam çok ısrarcıdır, takipçidir, inandığı konulardan kolay vazgeçmez. Şimdi tecrübelerim arttıkça babama benziyorum. ‘Keşke daha ısrarcı olsaydım’ dediğim zamanların sayısı artmaya başladı. Yine de ona göre daha titiz bir şekilde karar vermeyi severim.

Haberin Devamı

Geçmişten çok farklıyız

- Siz yatırım kararlarını nasıl alıyor sunuz ?
Artık geçmişten çok farklıyız. Bizim her yıl yaptığımız stratejik planlama çalışmalarımız ve bir yatırım komitemiz var. Hiçbir yatırıma fizibilite yapmadan girmeyiz. Bu benim ya da bir iki kişinin görüşü de olamaz. Her yatırımda geri dönüş sürecine bakarız. Türkiye’de çok şirket yanlış yatırım yüzünden zor duruma düşmüştür.

- Peki önümüzdeki yıllar için yeni alanlara girmeyi düşünüyor musunuz ?
Hayır, bilmediğimiz bir sektöre girmek gibi bir stratejimiz yok. Güçlü olduğumuz alanlarda ve ihracatta derinleşmek gibi bir hedefimiz var. Ortadoğu’da Yaşar Grubu’nun gıda pazarında ciddi bir ağırlığı bulunuyorr... 30 yıldır da Dubai ve Abu Dabi’de Pınar markasıyla ürünler satılıyor... Pınar Labne’nin bu bölgedeki pazar payı yüzde 40 civarında. O bölgeye 40 milyon dolarlık mal satıyoruz’

Haberin Devamı

Hata yapan bedeli öder

-Selçuk Bey hala bu yaşına rağmen ilgilendiği konularda heyecanını belli ediyor...
Sonuçta Türkiye’de en büyük sanayi gruplarından biriyiz. Yaşar topluluğunu ileri noktalara taşımak en büyük idealim. Büyük sorumluluğumuz var. Bu markalar kolay oluşmadı. Neredeyse 50 yılda yarattığımız bir güven sözkonusu. Benim için önce yarattığımız güveni korumak birinci sırada önemli. Gerisi teferruat. Hiç kimsenin bunu çiğnemesine izin veremem. Bu konuda hata yapan bedeli öder.

- Sizin hayatınızın dönüm noktaları neler?
Doğrusu benim hayatım normal bir hayat. İzmir’de doğdum, İzmir’de liseye gittim. Boğaziçi Üniversitesi’nin ardından Amerika’da master yaptım. Tabii İzmirli aileler genelde çocuklarının yanlarında olmasını ister. Ailem isteyince ben geri döndüm. Sonuçta yurtdışında kalmadım. Oysa orada bir iki yıl çalışmayı istemiştim ama babam ‘gel’ dedi. Sanırım bu önemli bir dönüm noktası oldu.

- ?Son olarak, nasıl bir babaydı Selçuk Yaşar?
Aslında babam bizlere çok karışmazdı ama belli aşamalarda da görüşünü söylerdi. Sert bir baba değildi, demokratikti, annem de öyledir. Ancak çok tedbirli insanlardı. Her konu önceden planlanır ve düşünülürdü. Böyle oldukları için çocuklarını da tedbirli büyüttüler. Sonuçta üç kardeş de çok maceracı insanlar değiliz.
Hele ben hiç maceracı değilim...

Haberin Devamı

Yıllardır sonu gelmez tartışmalardan biri şudur, “Birçok Anadolu kenti devleşirken İzmir neden kan kaybediyor, yeterli atılım niçin yapılamıyor ?”
Bu tartışmayı kenara koyarak şu iki sahneye odaklanalım... İlki birçok sanayi kuruluşunun kurulmasına önderlik eden, hatta patronlar kulübü olarak bilinen TÜSİAD’ın da kurulmasında katkısı olan, kendi bankaları, finans kuruluşlarıyla zengin bir İzmir...
Ve diğer sahne...
yıllar durgunluk yaşamış ancak son zamanlarda yeniden bir yatırım hamlesi başlayan, belki de İstanbul metropolünün doygunluğundan yeni bir metropol arayışına girenlere göz kırpar hale gelen bir İzmir...
İlkini eski kuşaklar iyi tanıyor, ikinci İzmir’e ise yeni kuşaklar hazırlanıyor. İlk olarak Türkiye’nin en büyük sanayi gruplarından Yaşar Holding’le başlamak doğru olacaktı. İdil Yiğitbaşı bizi kırmadı.
Yoğun iş gündeminin arasına bir başka perspektiften pencere açtık...

Suudilere niyet Irak’a kısmet

Ortadoğu’da özellikle Dubai ve Abu Dabi’den sonra şimdi Irak’ta büyüdüklerini belirten Yiğitbaşı, ‘Oraya özel bir kahvaltı ürünü geliştirdik: Breakfast cream. Yani kahvaltı kreması. Kaymak benzeri bir ürün. İlk olarak Suudi Arabistan için planlamıştık ama Irak’ta çok ciddi bir pazar kazandık” diyor.

Sıkılınca alışverişe çıkarım

- Sonuçta böyle bir sorumluluk için tecrübenize rağmen genç bir insansınız. Muhakkak canınız sıkıldığı da oluyordur, böyle durumlarda ne yaparsınız?
Çoğu kadın gibi yaparım, alışverişe giderim. Çarşı dolaşmak, vitrinlere bakmak iyi geliyor. Oturup bir yerde kahve içerek sakin karar almaya çalışırım.


- Sorumluluklarınıza bakılırsa deşarj olmak için epey alışveriş yapıyor olmalısınız?
Yoo ben abartıları sevmem ki...
Bir de bazen satış ekibine telefon ediyorum onlarla marketleri dolaşıyoruz. O da iyi geliyor.

En büyük keyfimiz çiftlikte olmak

- Babam “İyi ki yapmış” dedikleriniz.
Vallahi her şey neredeyse. İyi ki Pınar Et’i kurmuş, DYO’yu kurmuş.
- “ Birinci kuşak yapmış ama ben yapmam”
Belki bu kadar çok farklı alana ben girmezdim.
- Babanızla ortak keyif alanınız nedir ?
Çiftlikte yemek yemek. Pazar günü öğlen orada olmak hoşumuza gidiyor. Doğayla iç içe birlikte gezmekten keyif alıyoruz. Selçuk Bey her hafta bizim Çamlı’daki çiftlikte oluyor biz de onu sık ziyaret ediyoruz.
- Size hala karışıyor mu?
Olmaz mı, her zaman görüşlerini anlatır, birçok konuyu inceler, birlikte tartışırız.
- Sizin en büyük lüksünüz nedir ?
Benim çok hobim yok. Kitap okumak, dergileri takip etmek ya da bir hafta sonu kısa seyahatler arkeolojik yerleri gezmek hoşuma gidiyor.
- Siz aile anayasasını çok önce başlattınız...
Evvet onu zaman içinde geliştirmeye çalışıyoruz. Gelecek kuşakların da her şeyin kolay elde edilemeyeceğini bilmeleri gerekiyor.
- Kızlarınız Rana ve Selin holdingde çalışır mı?
Henüz küçükler, biri üniversite, biri liseye gidiyor. Hemen istemezlerse önce başka yerlerde çalışabilirler. Sevdikleri işi yapsınlar ve acele etmesinler. Hemen çalışın diye bir baskımız yok.
- İsterlerse çalışmasınlar demiyorsunuz ama...
Tabii ki benim tercihim de büyük emekle yaratılan bu kurumlara sahiplenmeleri olur. Ancak biz kurumsallaşmakta çok yol aldık. İnsan kaynağımızı kendi içimizde yetiştirmek gibi bir politikamız var. Öyle güzel gençler yetiştiriyoruz ki, hepsini kızım oğlum olarak görüyorum. Mesala üniversitemiz çok başarılı, beş bin öğrencisi var.
- Birkaç kelime ile Selçuk Yaşar’ın kızı olmak.
Hep çok büyük bir sorumluluk oldu. Bunun dışında keyfini pek hissetmedim. Biz çok mütevazı bir hayat yaşadık. İyi bir aile düzeni ve anne baba ilişkisi yaşadık, bu nedenle çok zor olmadı.

YAZARIN NOTU

Yiğitbaşı ile görüştükten birkaç gün sonra gündeme Tarım Bakanlığı’nın rutin olarak firma bazlı açıklamaları düştü. Bakanlık, yüzde yüz dana etli Pınar Sosis’te tavuk eti bulgularına rastlandığına açıklandı. Holding buna karşılık isyan etti ve tağşişi kabul etmedi, ardından yine açıklamalar geldi. Sonuçta ben Bakanlığın genel olarak yaptığı bu çalışmayı önemsiyorum. Ancak eksikler var.
Bakanlık kaç adet numune aldığını ve bu numunelerde hangi oranların olduğunu da açıklamalı. Apikoğlu, Beşler’in ardından et sektöründe Pınar’da aynı sonuçla karşılaşınca. kırmızı et sektörü şu anda karışmış durumda. Firmalar tağşiş ve bulaşıklık ayrımının yapılmasını istiyor. Sonuçta halkın güvenilir ve sağlıklı ürün yemesinin tavizi yok. Ancak konulara açıklık getirilmeli. Şu sıralar Ankara’da fırtına şeklinde geçen toplantılar yapılıyor. Bakanlığın detaylı bilgi vermesi tüm soru işaretlerini silecektir.