Ege Yeri geldikçe(1)

Yeri geldikçe(1)

17.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Yeri geldikçe(1)

İlk uzun yolculuğumdu. İstanbul'a da ilk kez gidiyordum. Karayolları berbattı, otobüs de öyle. Yol boyunca alabora oldum. Kadıköy'e indiğimde tam anlamıyla dağılmıştım. Kamp yeri Moda Burnu'nda, Apo'nun da Yeri denilen Mano Palas'tı. Küçük şirin bir oteldi. Bana göre de Damlacık'tan sonra bir saray. İstanbul, Ankara ağırlıklı bir aday kadroydu. İki İzmirli, bir Balıkesirli, çürük diş gibi duruyorduk içlerinde. Antrenör Sabri Kiraz, Doktor Masör Günaydın Özyurt, Kamp Müdürü Orhan Vedat Sevinçli (aynı zamanda spor yazarı). 1961 yılıydı... Ticaret Lisesi son sınıfta, Kalespor'da oynuyordum. İzmir Genç Karması'ndan, Genç Milli Takım aday kadrosuna seçildim, Halil Kiraz'la birlikte. İstanbul'a gidecektim. Üstüm başım pek iyi durumda değildi. Kalesporlu yöneticiler aralarında paylaşarak Kemeraltı'nda bir terzide lacivert bir pardösü diktirdiler. 19 yaşındaydım. İlk kez terzi dikişi yeni bir giysim oluyordu. Çok duygulanmıştım. Hala öyle. Yüreğimde iz bırakan güzelliklerin başlıcasıydı. Antrenmanlar, özel maçlar, geçiyor günler. Bir kaçımız da elenecek. Dünya Şampiyonası da Portekiz Lizbon'da yapılıyor. Dönüşte bir gece Roma, oradan Atina'da Yunanistan ile özel maç. İyi bir seyahat. Kim katılmak istemez ki? Bir gün kampta, "Telefon sana" dediler. Ahizenin diğer ucundan bir kadın sesi, beni görüp beğendiğini, buluşmak istediğini söylüyor. Nere görüp beğendiyse! Ne diyeceğimi bilemedim. Ne de olsa ilk kez oluyor. Yine de "Gelemem, yasak, kamptayız" diyebildim. Bir kaç kez daha aradı. Benzer yanıtlarla geçiştirdim. Dönüşte Roma'da gezinirken, Sabri Kiraz "Seni bir kadın telefonla arayıp, buluşma istedi mi" diye sordu. Ben de "Evet hocam. Buluşamam" diyerek geçiştirdim deyince, "Buluşsaydın görürdün başına gelecekleri" deyiverdi. Meğer, şampiyonaya gidecek kadroya bir İstanbullu daha katmakmış bana düzenlenen tezgahın amacı. Kadınla buluşturup basacaklar ve de eline valizini verip, İzmir'e postalayacaklar. Hem de aşağılayarak. Tam da Bizans işi. Çetin Altan boşuna dememiş bunlara "İstanbul dükalığı..."İster deneyim, ister kötü bir kazadan sıyrık almadan kurtulma deyin. Ama çirkin, soysuz bir girişim olduğu kesin. Bir yanda gurur duydukları futbolcularını donatarak yolcu eden, sıradan, iyi insanlar. Öte yandan daha futbol yolculuğunun ilk adımındaki bir genç adamın duygularını yok sayan kötü işbirlikçiler. İşte böyle başladı profesyonel yolculuk. Bu yolculukta ne çok şey oldu, ne çok şey yaşandı. Yazarız elbette, eğer istenirse. Aşınan değerler, doping, şike, pazarlıklar, paylaşımlar bu köşede yeri geldikçe, azar azar, sindire sindire, hiç birşey gizlemeden. egespor@milliyet.com.tr Bizans işi oyun

Yazarlar