Ekonomi 500 bin kişi borcunu ödemedi

500 bin kişi borcunu ödemedi

01.11.2012 - 17:31 | Son Güncellenme:

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Ekrem Keskin, bankacılık sektöründe tahsili gecikmiş alacaklarda artış olduğunu söyledi.

500 bin kişi borcunu ödemedi

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Ekrem Keskin, Merkez Bankası'nın faizleri düşürüp, likiditeyi artırmasına ilişkin olarak, "Bankalar, 'faizler düştü, önümüze gelene kredi verelim' yaklaşımı içinde değiller. Yavaşlayan bir ekonomi, küresel riskler ve sorunlu kredilerin büyüdüğü bir ekonomide kredi verirken, kredi standartlarını yüksek tutuyorlar" dedi. Keskin, TBB'nin ilk 9 aylık değerlendirmesi ve beklentilerini, düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Bankacılık sektörü için büyüme hızının çok önemli olduğunu söyleyen Keskin, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bankacılık sektörünün 2012'ye paralel bir dönem geçirip geçirmeyeceği yönündeki bir soruya Keskin, "2012'ye göre biraz daha iyi olacakmış gibi görünüyor. Çünkü büyüme hızı yüzde 4'e, hatta yüzde 4'ün biraz üzerine çekecek bir yaklaşım hissediyoruz. Bu tasarruflardaki büyüme hızıyla da çok yakından ilgili" karşılığını verdi.

"BORCUNU ÖDEYEMEYENLER ARTTI"

Haberin Devamı

Keskin, borcunu ödemeyenlerin seyrine bakıldığında, tüketici kredilerinde borcunu ödemeyenlerin sayısının arttığına işaret ederek, şöyle devam etti: "Tüketici kredilerinde borcunu ödemeyenlerin sayısının, 2011'in son çeyreğinden itibaren arttığını görüyoruz. Aşağı yukarı Ağustos'ta 500 bin civarında. Kredi kartlarında ise 800 bine yaklaşıyor, yani 780 bin civarında. Bunlar tabi 12 aylık, yıllık seriler. Borcunu ödememiş kişilerin, üçer aylık dönemler itibariyle artışlarına baktığımızda, son üç aylık dönemde 100 bin kişinin olduğunu görüyoruz. Bu göstergelerde bir artış var, ancak artış ekonomik büyümedeki yavaşlamayı dikkate aldığımızda, şu anda tahmin edilebilir bir düzeyde seyrediyor. Ekonominin yavaşlaması hemen sorunlu kredilere yansımış."

Haberin Devamı

"SARI İNEK YEŞİL OT YERKEN BEYAZ SÜT VERİYOR, BEN DE BUNU ÇÖZMEYE ÇALIŞIYORUM"

Keksin, Türkiye'nin "yatırım yapılabilir ülke notunun yükseltilmesi" konusundaki beklentilerinin sorulması üzerine, "Şöyle söyleyeyim. Bugün Türkiye ile ilgili derecelendirme kuruluşlarının yaptıkları açıklamaları anlamakta zorlanıyorum. Kişisel kanaatim bu. Bunu şuna benzetiyorum. Benim bir Ahmet Dayım var. Ona böyle anlamakta zorlandığım konuları götürüp sorduğumda, bana da diyor ki, 'Evlat, sarı inek yeşil ot yiyip, beyaz süt veriyor. Ben de bunu çözmeye çalışıyorum. Sen bunun cevabını ver, ben de ötekinin cevabını vereyim diyor" diye yanıtladı.

"BANKALAR KAYNAK BULAMADIĞI İÇİN DEĞİL, KREDİ VERME HIZINI DÜŞÜRDÜĞÜ İÇİN BİLANÇOSU YAVAŞLIYOR"-

Keskin, bir soru üzerine, bankacılık sisteminin kredisi büyümediği için aktiflerin de büyüme hızının yavaş kaldığına işaret ederek, "Bankalar kaynak bulamadıkları için değil, kredi verme hızını düşürdükleri için bilançosunu yavaşlıyor" yanıtını verdi. Merkez Bankası'nın politika değişikline ilişkin bir başka soruya Keskin, "Beklentim şu, sadece faiz oranlarını düşürmek yetmiyor. Gerekli fakat yetmiyor. Tedbirleri almaya başladığımı bankacılık önlemlerini de birlikte değerlendirmemiz gerekir" diye yanıtladı.

"GAZ-FRENDE YAKIT VAR MI ONA BAKMAK LAZIM"

Haberin Devamı

Son dönemde sıkça gündeme gelen ekonomideki "gaz-fren" tartışmalarına da değinen Ekrem Keskin, şu değerlendirmelerde bulundu: "Ekonomiye 'gaz' ve 'fren' ayarlamaları çok konuşuluyor. Bir kere kişisel görüşüm, her iki aracın frenin de gazın da bir otomobilin sürüş emniyeti açısından çok önemli araçlar olduğunu düşünüyorum. Zamanı geldiğinde hangisini, hangi ölçüde kullanacağınız çok önemli. O nedenle Merkez Bankası sinyalleri vermeye başladı. Ancak Merkez Bankası'nın önemli bir hedefi daha var. Sadece büyümeye odaklanıp, enflasyonu ve tasarruf açığını göz ardı edemeyiz. Büyüme gerçekten çok önemli. Ancak, 'yakıt var mı, yok mu?' ona da bakmamız gerekiyor. Bu yakıtta, bu günkü küresel krizde iç tasarruf. İç tasarruflarımız yeterliyse, büyümeyi Türkiye zaten sürdürür."

"TÜRKİYE'NİN BÜYÜMESİNİN ÖNÜNDE ENGEL YOK"

Türkiye'nin bugün büyümek istediğinde önünde, dış kaynak zorluğu bulunmadığına dikkati çeken Keskin, asıl zorluğun, yüksek büyüme hızı yakalandıktan sonra sürdürülebilir olmasıyla ilgili olduğunu, bir yıl yüzde 9, ertesi yıl yüzde 3 büyüme hızının arzu edilen bir büyüme seyri olmadığına vurgu yaptı.

Haberin Devamı

"BANKALAR, 'FAİZLER DÜŞTÜ, ÖNÜMÜZE GELENE KREDİ VERELİM' YAKLAŞIMINDA DEĞİL"

Bankaların kredi politikasında fevkalade dikkatli olduğunu açıklayan Keskin, şunları dile getirdi: "Bir kere faizler, 'kaynak bollaştı biz kredileri hızla artıralım' yaklaşımı yok. Bugün bankaların sermaye yeterliliğinin yüzde 16.3 olması ve otoritenin istediği yüzde 12 sermaye yeterliliği dikkate alındığında, kredilerini büyütmesi için bir sermaye sıkıntısı olmadığını gösteriyor. Bankalar, 'faizler düştü, önümüze gelene kredi verelim' yaklaşımı içinde değiller. Bu risk yönetimi açısından bankaların artık çok dikkat ettiği bir husus. Faiz oranı, risklerin fiyatlamasında önemli bir girdi ama tek başına bir girdi değil. Bugün büyüyen bir ekonomi olsaydı Türkiye, faiz oranlarındaki düşüşe bankaların kredi politikası çok daha hızlı reaksiyon verirdi. Ancak, yavaşlayan bir ekonomi, sorunlu kredilerin büyüdüğü bir ekonomi, dolayısı ile kredi verirken, kredi standartlarını daha yüksekte tutuyorlar. Bankalar, risk fiyatlamalarında daha rasyonel davranmaya başladılar."

Haberin Devamı

"YAVAŞLAYAN EKONOMİDE KREDİ BORCUNU ÖDEMEKTE ZORLANAN KİŞİ SAYISININ ARTIYOR OLMASI MAKUL"

Sorunlu kredilerle ilgili bir soruya Keskin, kredi borcunu ödemeyen müşterinin, işlerin sadece kötüye gittiği değil, iyiye gittiği dönemlerde de olduğunu, asıl meselenin bunların toplam müşteri ve toplam krediler içindeki payının makul ve yönetilebilir olup olmadığıyla ilgili olduğunu söyledi. Bugün sorunlu kredilerin oranı açısından Türkiye'nin, G-20 ülkeleri arsında en az 5 ülkeden biri olduğuna işaret eden Keskin, "Yavaşlayan bir ekonomide kredi borcunu ödemekte zorlanan kişilerin sayısının artıyor olması da makul. Bu krediler, kredi faizlerin en düşük olduğu dönemlerde alındı. Ancak, ekonomi yavaşlayınca, belki işini kaybetti, belki geliri aynı oranda artmadı, borcunu ödemekte zorlandı. Burada tek başına bankanın sorumluluğu yok. Ben, kişisel olarak sorunlu kredilerin seyrini, karşılıksız çek ve protestolu senetlerin seyrini, makul ve kendi beklentimden daha aşağıda görüyorum" diye konuştu.

"TÜKETİCİ KREDİSİNİ 13 MİLYON KİŞİ KULLANIYOR"

Keskin, bu açıdan bakıldığında, kredi kullananların da, kredi verenlerin de daha dikkatli davranmaya başladığının bir göstergesi olduğunu ifade ederek, "500 bin kişi kredilerini ödemekte zorlanıyor ama kaç milyon kişi içerisinde? Tüketici kredisi kullananların sayısı 13 milyon kişi Türkiye'de. Olmasa çok iyi olur ama toplam içinde, toplam kredilerin yüzde 2'si düzeyinde. Kullanılan toplam, kullanan kişilerin sayısına baktığınızda ise yüzde 5'in altında. Demek ki geri kalanlar, düzgün bir şekilde kredilerini ödemeye devam ediyorlar" dedi.

"FAİZLER RİSKLERLE ÖLÇÜLÜ"

Diğer taraftan bankaların 2011 yılında, alınan önlemler nedeni ile yaklaşık 8 milyar TL kaynağı Merkez Bankası'na aktardığını hatırlatan Keskin, "Merkez Bankası ve para otoritesinin aldığı önlemleri bankacılar, bana göre doğru değerlendirdiler. Risklerine ve maliyetlerine, fiyatlamasına doğru hareket ettiler. 2011 yılında genel politika şuydu. Düşük marj ve yüksek hacim. 2012'de bankalar, düşen hacmi daha yüksek bir marjla finanse etmeye başladılar. Artan riskleri de dikkati alarak. Bu herhalde politikanın dizaynında, arzulanan bir amaçtı, 'faizleri risklerle, maliyetlerle ölçülü yapın ve kredi büyümenizi yavaşlatın' şeklinde. Maliyetlerini de daha kontrollü artırmaya başladılar" diye konuştu.

"BANKACILIK SİSTEMİNİN ÖZ KAYNAK KARLILIĞI 2011'İN GERİSİNDE"

Bankaların karlılığında ise çok önemli bir değişme olmadığını, kar hacmindeki artışın karlılık anlamına gelmediğini ifade eden Keskin, "Kar bölü öz kaynağa bakmak lazım. Orada 2011'in hala gerisinde bankacılık sisteminin öz kaynak karlılığı. Karı yüzde 100 artar ama öz kaynak karlılığı düşebilir sektörün. Öz kaynak karlılığı açısından bakıldığında Türkiye, G-20 ülkelerinde karlılık oranlarında ilk sıralarda değil. Gelişmekte olan ülkelerin öz kaynak karlılığı yüzde 20-22 düzeyinde. Onların hesapları ortalama yapıyorlar, Türkiye'de 19. Ancak biz dönem sonu itibariyle yapıyoruz şu anda yüzde 13.6 civarında " dedi.

"TÜKETİCİ TAM, DOĞRU BİLGİLENDİRİLSİN"

Tüketicinin korunmasıyla ilgili kanuna da değinen Ekrem Keskin, tüketiciyi korumanın, bir sektör cezalandırmak anlamına gelmediğini söyledi. Tüketiciyi korumanın, dünya standartlarında ürün vermeyi, müşterinin doğru bilinçlendirilmesini amaçlaması gerektiğinin altını çizen Keskin, "Bütün sektörlerde serbest bir tek bankacılık sektöründe yasak getiriyor düzenleme. Diyor ki 'tüketiciden alınacak ücret ve komisyonlar sözleşmeyle belirlenir, ancak bankacılık sektöründe sözleşmeyle dahi belirlenmez.' diyor. Burada geçmişten gelen sıkıntılar, sorunlar hepsi etkili olabilir. Bizim söylediğimiz şu: Tüketicinin tam, doğru bilgilendirilmesi bizim de savunduğumuz bir görüş. Ancak yasaklama, ücret sınırlandırması tüketiciye verilen hizmetin kalitesini olumsuz etikler. Rekabeti olumsuz etkiler, bizim rekabet içinde oluğumuz ülkelerle rekabetimizi de olumsuz etkiler" açıklaması yaptı.

"ÜCRET ALMADIĞINIZ BİR HİZMETİ NASIL GELİŞTİRECEKSİNİZ?"

Kesin, "Tüketiciye hizmetin kalitesini nasıl etkiler?" sorusuna, "Ücret alamadığınız bir hizmeti nasıl geliştireceksiniz? Bu ücret ve komisyonu almadıklarında maliyeti bir şekilde yansıtmak zorundalar. Hizmeti alanın da bedelini ödemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu hizmetin kaç TL olacağı, hangi dönemleri kapsayacağı sözleşmede tarafların kendi iradeleriyle belirlenmesi gerekir" karşılığını verdi.

"SÖZLEŞMESİNDE OLMAYAN BİR ÜCRETİ BANKANIN ALMAKI MÜMKÜN DEĞİL"

Keskin, Bankalar Kanunu'nda, konuyla ilgili bir madde olup olmadığının sorulması üzerine, "Yasal olarak, ücret ve komisyonlar serbestçe belirlenir diyor. Ancak, tüketici kanunu ve kredi kartları kanununda da 'sözleşmede bunların açıkça yazılmış olması gerekir.' diyor. Dolayısı ile müşteriyi bilgilendireceksin, müşteri bu sözleşmeye uygun diyorsa... Sözleşmesinde olmayan bir ücreti bankanın alması hukuken mümkün değil" şeklinde açıkladı. Keskin, faiz oranlarında ise düşüşün devam edeceği öngörüsünde olduklarını bildirdi.