Ekonomi Ayşe Teyzem, ‘kriz bazılarını ezdi bazıları farkında bile değil’ diyor

Ayşe Teyzem, ‘kriz bazılarını ezdi bazıları farkında bile değil’ diyor

08.12.2008 - 00:03 | Son Güncellenme:

Bayramdan önce Ayşe Hanım Teyzem’in elini öpmeye gittim. “Kriz bazılarını ezdi... Ama bakıyorum bazıları krizin farkında değil” dedi

Ayşe Teyzem, ‘kriz bazılarını ezdi bazıları farkında bile değil’ diyor

Çayımızı içerken, kriz kimi ezdi, kimler farkında değil diyerek başladık konu komşunun durumunu değerlendirmeye.
Ayşe Hanım Teyzem henüz krizden etkilenmedi. Çünkü onun gelirinde de durumunda da şimdilik bir değişiklik yok. Ama korku içinde.
Bir korkusu damadının işten çıkarılması. ‘O zaman kızımın durumu ne olur’ diye dertli. Bir diğer korkusu evin altındaki dükkânı kiralayan Bakkal Coşkun’un kirasını zamanın da ödeyip ödeyemeyeceği. Ayşe Hanım Teyze biliyor ki, Bakkal Coşkun iş yapamazsa, kira ödemekte zorlanır.
Ayşe Hanım Teyze az da olsa bankadaki mevduat hesabından faiz alıyor. Şu günlerde faiz yükseldi. Mevduat hesabını bir ay vadeyle yeniledi. Çok az da doları varmış. Dolar 1.65 YTL’lerde dolanırken bozdurmuş. ‘Daha fazla yükselir mi? Acaba acele mi ettim?’ diye soruyor.

Haberin Devamı

Ali Rıza Bey Amca konu komşuya üzülüyor
Ali Rıza Bey Amcam memur emeklisi. Karısı da emekli. Evleri kendilerine ait. Ev kirası yok. Borçları yok. Karı koca emekli maaşı alıyorlar. “Allah devlete millete zeval vermesin. Zamanında tıkır tıkır maaşımızı alıyoruz. Biz bu maaşla geçinmeye alıştık” diyor.
Oğlu memur. İşten çıkarılma derdi yok. Bir miktar tasarrufunu önce dövize, borsaya yatırmayı denedi. Beceremedi. Şimdi tasarrufunun bir bölümüyle “Ölüm kalım parası” diyerek altın almış. Bankada da üç beş kuruş parası varmış.
Kriz bana dokunmadı, hatta kriz nedeniyle fiyat artışları yavaşladı... Ben konuya komşuya üzülüyorum” diyor.

Bakkal Coşkun ‘Atlatacağız buna inanıyorum’ diyor
Bakkal Coşkun, ‘Daha önce markete kaçan müşteriler yavaş yavaş bakkala dönmeye başladı. Eskisi gibi veresiye defterini işletiyoruz... Kriz var diyerek insanlar yemeyi içmeyi kesmeyecek ya’ diyor.
‘İmkân ölçüsünde konuya komşuya veresiye mal satıyorum ama bana mal satanlar peşin istiyor. Eskisi gibi çek senet işlemiyor. Peşin parayla mal almanın veresiye satmanın da bir sınırı var. Dur bakalım, ne kadar dayanacağız?’ diye yakınıyor.
Market müşterisini dükkânına çekmek için fiyatları market fiyatlarının altında tutmaya çalışması nedeniyle de kârlılığın düştüğünü söylüyor.
Ama morali iyi... ‘Biz bu dönemi atlatacağız. Bu dönemde müşterilere destek olursam, ileride onlar da benden ayrılmaz’ diyor.

Haberin Devamı

Banka çalışanı Sevgi Hanım araba taksidini düşünüyor
Sevgi Hanım kriz rüzgârına kötü zamanda yakalandı. Gazetelerdeki ilanlara kanarak, banka kredisiyle bir küçük otomobil satın almıştı.
Kredi kartı borçlarını, bir başka bankadan ferdi tüketici kredisi alarak ödenebilir hale getirmeye çalışıyordu. Banka tüketici kredisi vermeyi durdurmuş. Kredi kartları üç ayrı bankanın kartı. Bankalar kredi kartı borcunun faizini artırmakla kalmadı, borcunu vadesinde ödemesi için sıkıştırıyor.
Otomobili satarak hiç olmaz ise otomobil kredisi derdinden kurtulmak istiyor ama fiyatı düşürdüğü halde alan yok.
Yılbaşında zam alacağına göre hesabını kitabını yapmıştı.
Bu gidişle zam yok. Tam manasıyla uyurgezer halde. Kafası bu kadar karışık iken işinde bir hata yapmaktan korkuyor.

Haberin Devamı

İşçi Memed perişan ‘Hayatım kaydı’ diyor
İşçi Memed bir büyük fabrikada çalışıyordu. “Abi, biz sanayi tesislerine kazan yapardık. Ben onun ustasıyım. Kazanı yapar TIR’a yükler, Azerbaycan’da, Romanya’da fabrikaya monte eder, işletirdik. Krizi bahane eden işveren beni çıkardı. Aslında kazan işimiz şıp diye kesilmedi ama ben kıdemliyim. Benim yetiştirdiğim daha ucuz işçiler var. İşveren onları kullanacak.
Ben şimdilerde 40 yaşıma yaklaştım. Bundan sonra beni hangi fabrika işe alır? İşyerime ve işime güvenerek borca girmişim, çocuğu okutmaya başlamışım... İyi ki karım ev işlerinde gündeliğe gidiyor. Benim hayatım kaydı” diyor.

Sağlamcı Ali Bey dolarları ne yapacağının derdinde
Sağlamcı Ali Bey kriz rüzgârına banka hesabındaki 300 bin dolarla yakalandı.
Ama “Paran var mı derdin de var” derler ya... Durumu işte o biçim. Kafası fena halde karıştı.
Kriz rüzgârı esmeden KOBİ’den yeni bir daire satın almayı düşünüyordu. Dolar fiyatı biraz yükselsin de dolarları satayım diye düşünüyordu.
Dolar fiyatı 1.60 YTL nin üzerine çıktı. Daha önce 300 bin dolara satın alabileceği dairenin fiyatı 250 bin dolara indi.
Ama Sağlamcı Ali Bey dolara da dokunamıyor. Ev almaya da karar veremiyor. Ya dolar fiyatı daha da artarsa, ya ev fiyatı daha da düşerse diyerek dertlenip duruyor.
Ama buna “Ne yapayım?” diye soruyor. Kimse ona akıl verme sorumluluğu altına girmiyor.

Haberin Devamı

Civelek’in ‘mutlu birliktelikleri’ bitti
Manken Civelek’e başkaları gibi ben de bayılıyorum(!) Ama bugüne kadar tanışma imkânın olamadı. Çevresindeki müteahhitler kuşağını yararak ona yaklaşmanın mümkünatı yok. ‘Mutlu birliktelikleri’ni, ‘uzatmalı veya kısaltmalı’ müteahhit sevgilileriyle maceralarını, güneşte nasıl yandığını, karda nasıl kaydığını, her ‘mutlu birliktelik’de değiştirdiği lüks otomobillerini ‘sosyete sayfaları’ndan izliyorum.
Gazetelerin haberine göre, son müteahhit sevgilisinin durumu bozulduğundan, ona verdiği Audi cipi geri almış. Manken Civelek da daha önceki müteahhit sevgilisiyle ‘mutlu birliktelik’e dönmüş. Şimdilerde afili bir cip yerine yerli bir arabayla idare ediyormuş. Geliniz görünüz ki kriz yüzünden onun da durumu bozukmuş, hatta Civelek hanıma tahsis ettiği araba da hacizliymiş.
Bu felaketlerden sonra Manken Civelek ev kirasını ödemesi için eski ‘mutlu beraberlik’lerinden galerici sevgilisini yoklamış. Fakat şu aralar ne araba alan ne satan olmayınca, ‘destek’ atamamış. Civelek, evden de çıkmak zorunda kalırsam ne yapacağım diye çok üzgünmüş...
Bu haberleri gazetelerde okuduğumdan buyana Bebek Kahve’nin oralarda dolaşmaya başladım. Belki oralarda rastlayabilir, yaklaşabilir, hayranlığımı ifade edebilirim. Ev kirasını ödeyemem, altına otomobil çekemem ama, Bebek Kahve’de bardağı 3 YTL’ye içilen o pahalı çaydan bir bardak çay ısmarlayabilirim.

Haberin Devamı

Taksici Rauf Baba ekmeği kurtaramıyor
Taksici Rauf Baba, ‘İşler çok kesat. Kimse taksiye binmiyor... Geceleri eğlence yerleri önünde iş çıkardı. Şimdi o da yok... Günde 8 saat çalışarak topladığım para, otomobil ve plaka sahibine her gün yaptığım ödemeyi karşılayamayacak kadar azaldı... Bazı günler içeriye giriyorum... Bu böyle devam edemez... Edemez de ben ne yapacağım, bilemiyorum’ diyor.
Taksici Rauf Baba’nın 2 kızı var. Bütün çabası onları okutmak... ‘Kızları okuldan alarak memlekete göndersem, erkenden kocaya vermek zorunda kalırım. Halbuki ben onları okutmak için bunca yıl bu fedakârlığa katlandım. Biz okuyamadık, onlar okusun ayaklarının üzerinde kalsın istiyorum’ diyor.

Muhasebeci Ali Bey’in uykuları kaçıyor
Muhasebeci Ali Bey, kriz rüzgârı esmeye başladığından bu yana uyuyamıyor. Her gün işyerinde, ‘Acaba beni de bugün işten çıkarırlar mı?’ endişesiyle yaşıyor.
İşyerindeki söylentilere göre patronun durumu çok sıkışık imiş. Aybaşında maaş ödeyemeyecek imiş. İki olasılık da kötü. İşten çıkarılırsa Ali Bey ne yapar? Patronu maaş ödeyemezse nasıl yaşar?

İşadamı Recai Bey ne yapacağını şaşırdı
İşadamı Recai Bey, kriz öncesinde dolarla borçlanarak yeni makineler aldı. İşçi sayısını artırdı. Makineler üretime geçerken kriz rüzgârı esmeye başladı. İşler yarı yarıya azaldı. Sattığı malın parasını alamıyor. Buna karşılık dolar kredisinin hem YTL karşılığı büyüdü, hem de taksitinin ve faizinin vadesi geldi. Banka taksitini ve faizini zamanında ödeyemez ise protesto olacak. Malına haciz gelecek. İşçi çıkarmak istemiyor ama, şirketin geliriyle işçi parasını ödemeye imkân yok.
Geçen ay bankadaki özel hesabından işçilere bir miktar ödeme yaptı. İşçilerin tamamı kayıt içinde olduğundan sigorta ve vergi ödemelerini de yapması lazım. Ama sigorta ve vergi ödemelerini yapamadı. Sigortadan ve vergi dairesinden takibat başlarsa ne yaparım diyerek kara kara düşünüyor.

Devlette Genel Müdür Nusret Bey, krizi hissetmedi
Nusret Beyefendi’ye krizin önemini anlatmak zor. Nusret Beyefendi makam otomobili kullandığından benzin fiyatından, otobüs ve dolmuş derdinden habersiz. Nusret Beyefendi lojmanda kaldığından kira derdi yok. Nusret Beyefendi işci çıkarmanın ne olduğunu bilmiyor. Şoförü devlet memuru, lojmanın kapıcısı, temizlikçisi, işyerinin odacısı, çaycısı devlet memuru. Yanında çalışanlar devlet memuru.
Ay başında maaşını alıp alamayacağı gibi bir derdi yok. Enflasyondan etkilenmiyor. Enflasyon ne kadar artarsa, maaşına o kadar zam olacak. Emekli Sandığı ailesinin her türlü sağlık giderini karşılıyor. Yazlık için Bakanlığa bağlı kuruluşların kamplarına gidiyor.
İkinci kooperatif evinin yapımı tamamlanmadı. Acaba o kriz denen şey yüzünden müteahhit işi geciktirir mi diye endişeleniyor.
‘Bu halk da kriz var kriz var diye neden bu kadar dertleniyor?’ diye meraklanıyor.

Kasımpaşalı Temel Bey ‘iş yok’ diyene bozuluyor
Kasımpaşalı Temel Bey, ‘Abicim bırak bu kriz ayaklarını... Beceriksizler, aptallar başarısızlıklarını krize bağlıyor... Bu memkeletin, bu İstanbul’un taşı toprağı altın... Para kazanacaksan, taşa toprağa bakacaksın... Bu memlekette insan taştan topraktan zengin olur. Kriz miriz bana vız gelir, tırıs gider... Kriz var ise, fırsat da var demektir. Gözünü açacaksın...
Nerede ucuz arsa var hemen alacaksın... Her gün imar planı değişiyor. Tarlalar, toplu konut alanı oluyor. Üç kat bina yapılacak arsaya 33 kat bina izni çıkıyor. Bunları bileceksin.
Kısaca toriği çalıştıracaksın... Yetmezzzzzz... Sağda solda adam tanıyacaksın... Hemşerilerinle dostluğunu ihmal eylemeyeceksin... Karın da kulağını, gözünü açacak. İşe yarar insanların karısıyla dost olacak. Onlardan laf toplayacak... Bilmem anlatabiliyor muyum?..
İş yok diyenlere çok bozuluyorum Abicim... TOKİ’den ihale al... Belediyeden kaldırım işi al... Hükümetten duble yol işi al... Bunlar iş değil mi, iş yok diyorlar?” diyor.