Ekonomi Başbakan Erdoğan: Önümüzde bir 2030 projeksiyonu var

Başbakan Erdoğan: Önümüzde bir 2030 projeksiyonu var

29.09.2010 - 17:49 | Son Güncellenme:

.

Başbakan Erdoğan: Önümüzde bir 2030 projeksiyonu var

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülkelerin önünde 2030 projeksiyonu bulunduğunu belirterek, “Gündelik siyasetle, günü kurtarmaya dönük popülist politikalarla ülkeler kendilerini 2030’a hazırlayamaz. Bir kez daha tüm katılımcılara çağrı yapmak istiyorum; lütfen, birbirimizi doğru anlayalım, bölgemizi daha sağlıklı şekilde analiz edebilmek ve hepimizin barış içinde yaşayacağı bir dünyayı tesis etmek için daha fazla çaba sarfedelim” dedi.
Atlantik Konseyi tarafından düzenlenen “2. Karadeniz Enerji ve Ekonomi Forumu”nun açılışında konuşan Erdoğan, dünyada 1.5 milyarlık nüfusa henüz elektriğin ulaşmadığını, ulaştırılmadığının görüldüğünü belirterek, uydu fotoğraflarından dünyaya bakıldığında, akşam saatlerinde başta Avrupa ve Kuzey Amerika olmak üzere kuzey yarım kürede büyük ışık demetleri görülürken, Afrika’nın, Asya’nın, güney yarım kürenin karanlıklar içinde olduğunun müşahede edildiğini söyledi.
“Güneş hepimizin güneşi. Güneşten hep beraber istifade ediyoruz. Hepimiz onun aydınlığından istifade ediyoruz ama karanlık çöktüğünde, yeryüzünün kaynaklarının eşit ve adil şekilde dağılmadığını, dağıtılmadığını da çok net olarak görüyoruz” diyen Erdoğan, son küresel finans krizinin, bu tablonun sürdürülebilir olmadığını somut şekilde gösterdiğini vurguladı.
Erdoğan, “Eğer daha ağır ve daha tahrip edici krizler yaşamak istemiyorsak refahın küreselleşmesi, yoksulluğun giderilmesi ve kaynakların adil bir şekilde dağıtılması konularına da artık daha bir hassasiyetle eğilmek zorundayız” dedi.
Küresel enerji güvenliğinin, sadece enerji ihraç veya ithal eden ülkelerin meselesi olmadığını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğer mesele bu şekilde görülürse, enerji sadece gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyacı gibi değerlendirilirse 2030 yılında, projeksiyonlarımızın ötesinde bir manzarayla karşılaşabiliriz. Türkiye olarak, bulunduğumuz her platformda, dünyamıza ve insanlığa yönelik bu tehditlerin altını çiziyor, barış, hoşgörü, diyalog ve adalet temelli yeni anlayışın hakim olması gerektiğini savunuyoruz.
Bölgesel barışı biz bölge insanının huzur ve refahı açısından önemli buluyoruz. Bölgesel barış imkanlarını geliştirmeden küresel barışın da gerçekleşemeyeceğine inanıyoruz. Afganistan’ın, Irak’ın, Filistin’in sorunları, o ülkelerde yaşayan insanları etkilediği kadar, takdir edersiniz ki bölge insanını, bölge ülkelerini de etkiliyor ve yine bütün dünya üzerinde de önemli yansımalara sebep oluyor. Gürcistan’daki, Azerbaycan’daki, Ermenistan’daki sorunlar, sınırların içinde kalmıyor, kalamaz. Sınırları aşarak komşu ülkelerini, bölge ülkelerini de etkisi altına alıyor. Biz, kendi ülkemizin istikrarı ve güvenliği için, kendi insanımızın refah ve huzuru için, bölgesel tüm meselelerin barış ve hukuk yoluyla çözümünü savunuyoruz.
Her şeyden önce enerji ihtiyacının büyük kısmını doğudan sağlayan Avrupa’nın da Türkiye’nin bu hassasiyetlerini paylaşması gerektiğine inanıyoruz ve bunu bekliyoruz. Şu anda özellikle doğalgazda benim 3T dediğim, tedarik, transit, tüketim konusu var. Henüz Nabucco olayında konsensüs sağlanabilmiş değil. Zira tedarikinin yapılamadığı bir doğalgazın transitinin yapılması gündemde nasıl yer alacak, bu düşündürücü. Biz Türkiye olarak her şeye hazır olduğumuzu söylüyoruz ama sorumluluğu birinci derecede üstlenmesi gereken koordinatör noktasındakilerin ciddi adım atmadıklarına şahit oluyoruz ve her geçen gün aleyhimize çalışıyor.”

Haberin Devamı

“BİZE DESTEK VERİLMEDİ”
Başbakan Erdoğan, Filistin konusunda hassasiyetlerini ifade ederken, bunu politik bir kaygıyla ya da farklı gerekçelerle ortaya koymadıklarını belirterek, “Bunu çok açık ve net söylüyorum. Bunu bugüne kadar insanlık adına yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Bu bizim medeniyet anlayışımızın gereği, bu tarihten devraldığımız mirasın gereği” dedi.
İran’ın nükleer çalışmalarıyla ilgili sorunun diplomasi ve diyalog yoluyla çözümünü savunurken, bunu sadece bölgesel ve küresel barış adına yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, Balkanlar’da, Kafkasya’da barış ve istikrarı, bölgenin huzur ve refahı için savunduklarını söyledi.
Erdoğan, “On yıllardır, ülke olarak maruz kaldığımız terör saldırılarının, bizim ülkemize ne kadar zarar verdiğini ve bölge için de tehdit teşkil ettiğini ifade ettik. Ama Filistin meselesinde, Irak, Afganistan, Gürcistan, İran meselesinde, maruz kaldığımız terör meselesinde, ne yazık ki çarpıtmalar, yanlış bilgilendirmeler ve dezenformasyon nedeniyle gerekli desteği bulamadık ve bu destek bize verilmedi” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Önümüzde bir 2030 projeksiyonu, bir 2030 tablosu var. Gündelik siyasetle, günü kurtarmaya dönük popülist politikalarla ülkeler kendilerini 2030’a hazırlayamaz. İşte onun için, bu forum vesilesiyle ben bir kez daha tüm katılımcılara çağrı yapmak istiyorum; lütfen, birbirimizi doğru anlayalım, bölgemizi daha sağlıklı şekilde analiz edebilmek ve hepimizin barış içinde yaşayacağı bir dünyayı tesis etmek için daha fazla çaba sarfedelim. Adaleti başkaları için gözardı edenler, gün gelir adalete ihtiyaç duyarlar. Güvenliği sadece kendileri için isteyip, başkalarının güvenlik kaygılarına duyarsız kalanlar, gün gelir, güvenliğe ihtiyaç duyarlar. Çünkü artık daha iyi biliyoruz ki, herkes güvende değilse hiç kimse güvende değildir. Herkes asgari refah şartlarına sahip değilse kimsenin refahı sürdürülebilir değildir. Enerji noktasında da aynı hassasiyetin gözetilmesi bugün önümüzdeki en önemli ve en acil sorundur. Bu bakış açısıyla hareket edildiğinde 2030 yılına ilişkin tüm risklerin geride kalacağına hiç şüphe yoktur. Enerji, hiç kuşkusuz insan içindir. Öyleyse insan onuruna yakışır bir yolla sorunları aşmak, imkanları geliştirmek durumundayız.”