Ekonomi Baykal: Avrupa ile ilişkilerde 96 kayıp yıl

Baykal: Avrupa ile ilişkilerde 96 kayıp yıl

12.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Birinci yılda özellikle Dışişleri Bakanlığı konumunda Gümrük Birliği'ne girişte önemli rol oynayan sosyal demokratlarla, Baykal ve Karayalçın'la görüştük

Baykal: Avrupa ile ilişkilerde 96 kayıp yıl

TÜRKİYE'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda ilk adımı olarak kabul edilen Gümrük Birliği Anlaşması, 6 Mart 1995'de imzalandı, 13 Aralık 1995'de de Avrupa Parlamentosu'nda onaylandı. Yarın, bu onayın birinci yıldönümü. 1 Ocak 1996'dan itibaren de yürürlüğe giren anlaşma çerçevesinde iki taraf arasında başlayan yeni süreç, özellikle Türkiye açısından olumlu sonuçlar getirmedi.
Anlaşmanın gerçekleşmesi sırasında DYP ile koalisyonda olan sosyal demokratların anlamlı bir mücadelesi oldu. Çünkü, bu dönemde dışişlerini temsil görevleri onlardaydı. Murat Karayalçın, Çiller'in hem yardımcısı hem de Dışişleri Bakanı'yken, 6 Mart'taki imza töreninde Türk tarafını temsil etti. Daha sonra bayrağı taşımak Hikmet Çetin'e düştü. Avrupa Parlamentosu'ndaki onay mücadelesini ise önce Mümtaz Soysal, onun istifasıyla da Deniz Baykal devraldı.
Bir yıllık GB maceramızı değerlendiren sosyal demokrat cephe, bugün için herhangi bir "pişmanlık" duymuyor. Sadece, hem Türk tarafından hem de AB tarafından kaynaklanan nedenlerden dolayı, "1996'nın kayıp bir yıl olduğunu" düşünüyorlar.

CHP Lideri Deniz Baykal, GB'nin Türkiye'nin gelişmesinde 1960'lardan itibaren çizilen bir rota üzerinde bir büyük tarihsel sürecin aşaması olarak ortaya çıktığını belirterek, "1970'lerde Demirel ile Ecevit'in kaçırdığı tam üyelik fırsatlarının ardından GB ile bugün gelinen noktada görülen o ki, siyasal iradenin zaaflarından dolayı AB ile ilişkilerde, henüz beklenen ilişki düzeyi yakalanamamıştır" dedi.
Baykal,özetle şu görüşlerin altını çizdi:
"AB, sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Ancak, Türkiye de gereken etkinlikle ve kararlılıkla, takipçilikle ve iddia ile mücadele sergilememiştir. Avantaj kazanmasına karşın, hukuksal olarak çok somut bir biçimde çok haklı olduğumuz noktalarda dahi, bunu sorun haline getirip, hesabını soracak, sonuçlandıracak bir "uluslararası diplomatik eylem" içine girememiştir. Ve konuyu hazmetmiştir. İktidardakiler, yapılan büyük haksızlıkları, sanki doğal karşılar gibi bir hava içine girmişlerdir.
Bu haksızlıkların mali ve kurumsal işbirliğinin işletilememesinden kaynaklandığını da belirten Baykal," Sonuçta, durum Türkiye'nin aleyhine olmuştur" dedi.

Baykal'a göre bundan sonraki ilişkileri, siyasi koşulların gidişatı belirleyecek.
Baykal, ayrıca Erbakan ve çeşitli çevrelerce dile getirilen AB ile ilişkilerde İsviçre modeli önerilerinin de tartışılabileceğini ama Türkiye'yi sadece pazar olarak değerlendirecek uygulamalara karşı olduğunu söyledi.

SOSYAL Demokratların eski lideri Murat Karayalçın da GB ile bir yıllık durum değerlendirmesinde ilişkilerin oturmamasında AB'nin Türkiye'den daha suçlu olduğunu söyledi ve "Söz verilen mali yardımlar, haksız bazı gerekçelerle yapılmamıştır" dedi.
Karayalçın, bir yıllık olumsuzlukların aslında beklenen bir gelişme olduğunu belirtirken, Baykal'dan daha iyimser görünüyor. Ona göre, ithalatla ihracat arasındaki makasın açılması doğal. İthalat kalemlerine bakıldığında makine ve teçhizatın birinci sırada olması, yatırım açısından olumlu.
Karayalçın'ın en çok üzerinde durduğu nokta ise iki taraf arasında varolan sorunların çözümü için bir an önce yapılması gereken Ortaklık Konseyi'nin toplanması. Şöyle konuşuyor:
"Türkiye'nin tam üyelik konusunu ciddiyetle gündeme getirmesi ve ciddi müzakerelere girişmesi gerekiyor. Böyle bir gelenek var. 28. maddenin zamanlaması için mutlaka 'ek protokol' yapılmalı. Bu gerçekleşinceye kadar da şu anda var olan malların serbest dolaşımının ardından hizmetlerin serbest dolaşımı başlatılmalı.