EkonomiBilişimin treni Sivas'ta

Bilişimin treni Sivas'ta

17.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bilişimin treni Sivas'ta

Bilişimin treni Sivasta

BİLGİSAYAR destekli eğitimi anlatmak amacıyla yola çıkan "Bilişim Treni"nin ilk durağı Sivas oldu. Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ile Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, "21. Yüzyılda Bilişim Teknolojileri Işığında Eğitim Kogresi"ni Sivas'ta düzenledi.
Milliyet Gazetesi'nin ana destekleyeci olduğu kongre, 5 Aralık 1997'de Ankara Garı'ndan hareket eden "Bilişim treni" ile başladı. Kongrede, Türkiye'de bilişim teknolojilerinin yeri, eğitimde çağdaş bilgisayar teknolojilerinin kullanımı, bilgisayarın yaşamımızdaki yeri ve bireylere olumlu ve olumsuz etkilerinin yanısıra, bilişim teknolojilerinin toplumsal etkileri tartışıldı. Kongrede, bilgisayarlı eğitimin amaç olmayarak eğitime destek niteliğinde kullanılması gereği üzerinde de yoğun olarak duruldu.
TBD, bilişim treninin ilk Sivas'a gitmesindeki nedenin, ilin tarihi önemi ve 23 Nisan 1920'de kurulan Meclis'in ilk toplantısını yaptığı ve cumhuriyetin temellerinin atıldığı yer olmasından kaynaklandığı belirtildi.
TBD Başkanı Rahmi Aktepe, açış konuşmasında "Sivas'ın ulusal kurtuluş tarihimizde önemli bir yeri vardır. Ne yazık ki yaşanan acı olaylar bu değerli anıyı yok edercesine Sivas'ın adını yıprattı. Kendimizi Sivas'ı, `Aydınlanma Işığı' ile birlikte anmak için görevli sayıyoruz" dedi.
Eğitimde bilişim teknolojilerinin doğru kullanılmasını hedef aldıklarını kaydeden Aktepe, eğitim amaçlı girişimlerde ulusal çapta bir işbirliğine girilmesini benimsediklerini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı BİLGEM Genel Müdürü Ruhi Esirgen, 1990 yılından bugüne dünyada üretilen bilginin tarih boyunca üretilen bilgiden daha fazla olduğuna dikkat çekerek, gelişen teknoloji ile bilginin daha hızlı üretildiğini ve zaman - mekan farkı gözetmeden yayıldığını kaydetti. Türkiye'nin 21. yüzyıla geleneksel eğitim yöntemleri ve programları ile giremeyeceğini belirten Esirgen, "eğitimi eğitişime, öğretimi de öğrenime doğru yönlendirmek gerek" dedi.

"Çözüm Eğitimde mi?" konulu açık oturumda konuşmacılar, çözümün eğitimde olduğunu ama bireyin gereksinimlerini karşılayan, çağdaş bilgi teknolojilerine uygun bir eğitimin çözüm olabileceği görüşünde birleştiler. Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Dursun Gökdağ, yaşamda kullandığımız bilgilerin ancak yüzde 5'ini okullarda, kalan yüzde 95'i ise yaşamın içinde öğrendiğimizi belirterek, okulda öğrenilenlerin ömür boyu yetmediğini ve okulda öğrenilenlerle yetinme halinde toplumun gerisinde kalınacağını anlattı.
BİLGEM Genel Müdürü Esirgen ise eğitimin çözüm olabilmesi için öncelikle eğitimin yaşadığı sıkıntıların çözümlenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Öğretmen sorunu, eğitimin içeriği, yöntemi ve eğitim ortamları sorunlarının aşılması halinde eğitim çözüm olabilir. Girdileri ve çıktıları somut olan eğitim çözümdür. Eğer toplum, eğitimi oluruna bırakmışsa, çözüm değil sorunun ta kendisidir" dedi.
TBD Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Ahmet Emin Arslan ise eğitim hedef olmadığını, öğrenmeyi öğretmenin hedef olduğunu belirtirken, otokontrol sistemiyle bilginin, kişinin davranış biçimine dönüşeceğini kaydetti.

"Bilgisayarlı Eğitim kişilik Kazandırır mı?" konulu açık oturumda "Bilgisayarla Eğitimin Ruhsal - Toplumsal Etkileri" konulu bir konuşma yapan Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Doğan, insanların teknolojik ürünlerle sarılmış durumda olduğunu ve insanın teknoloji ağından çıkmasının mümkün olmadığını söyledi. Eğitimde temel amacın öğrenmeyi öğretme olması halinde bilgisayarın kaçınılmaz hale geleceğini ifade eden Doğan, şöyle konuştu:

"Bilgisayarın insanlar üzerindeki olumlu etkileri arasında; kavramayı, yaratıcılığı öğretmesi, geleneksel eğitime oranla daha az zaman harcanması, girişimcilik ve katılımcılık duygularını geliştirmesini sayabiliriz. Olumsuz etkileri ise; bireyselleşme, sosyal faaliyetlerden uzaklaşma yer alıyor. Bilgisayarın olumlu ve olumsuz etkilerinden kaçmak mümkün değil ama olumsuz etkilerini azaltmak için önlem almak gerekir."
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi psikologlarından Rüçhan Gökdağ da bilgisayar oyunlarının kontrollü oynanması halinde çocukta yaratıcı düşünceyi, problem çözme yeteneğini, kendine güveni geliştirdiğini, çocuğu çevrenin olumsuz etkilerinden koruduğunu ve çocuğun teknolojiye uyumunu sağladığını anlattı.


EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler