Ekonomi “BİZDE RACONU KİĞILI KESER”

“BİZDE RACONU KİĞILI KESER”

10.01.2011 - 00:28 | Son Güncellenme:

Çalışan kadınların ruhundan en iyi o anlıyor. Yalçın Ayaydın, patronu olduğu İpekyol, Mackha ve Twist markalarıyla ofis trendlerini belirliyor. Fakat kadının şıklığını ayakkabısında arıyor. Abdullah Kiğılı için ‘sektörünün ağabeyi’ diyen Ayaydın, “Bizde raconu o keser, ne derse o olur” diyor

“BİZDE RACONU KİĞILI KESER”

Perakende sektöründe, yoğun rekabete rağmen ‘dostane’ bir ortam var. Markaların patronları ve üst düzey yöneticileri, yılda her yıl iki günlüğüne hep birlikte yurtdışına çıkıyor. Uzun sohbetler ediyor, yeni trendleri konuşuyorlar. Kurdukları Birleşmiş Markalar Derneği’nin etrafında kenetlenmiş durumdalar. Perakende günlerinde ve markalaşma konulu etkinliklerde el ele veriyorlar. Birbirlerinin düğünlerini, çocuklarının sünnet törenlerini asla kaçırmıyorlar.
“Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz” sözü adeta bu sektör için söylenmiş. Perakende dünyasının renkli kişiliği ve İpekyol’un patronu Yalçın Ayaydın’a bunun sırrını sorduğumda, “Sorunlarımızı paylaşarak ortak çözümler buluyoruz. Yakınlığımız kardeşlikten öte bir noktaya taşındı” diyor. “Peki hiç mi küslük olmuyor aranızda?” diye sorunca da, “Bizde raconu Abdullah (Kiğılı) Ağabey keser. Küsleri barıştırır, o ne diyorsa, o olur” cevabını veriyor.
Türkiye’de 105 mağazaya ulaşan İpekyol, yurt dışında Romanya, Kazakistan, Kuzey Irak, Rusya, Azerbaycan, Kıbrıs, Kuzey Irak ve İngiltere olmak üzere 15 yerde mağaza açtı. Bin 200 çalışanı bulunan grup, geçen yıl yüzde 25 büyüdü. Patronu Yalçın Ayaydın ise, bugünlerde teknolojiye takmış durumda. Bulduğu hiçbir ‘akıllı proje’yi ıskalamıyor. Gençler projesini ona götürüyor, o da ortak oluveriyor. Ayaydın - Miroglio Group Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın sorularımızı yanıtladı.

* Kadın hazır giyimindeki İpekyol, Machka ve Twist markalarınızın moda sektöründeki yeri nedir?
İpekyol, lokomotif markamız. 1986’da kurduk. Özellikle çalışan iş kadını tercih ediyor. Hafta sonu giyebilecekleri spor kıyafetleri de ekledik koleksiyona. Twist, 15 - 30 yaş arasındaki genç kadınların tercih ettiği bir marka oldu. Machka, günlük hayatta Türkiye’nin moda yaratan en önemli markası oldu. A ve A plus’a hitap ediyor. Tasarımları Dice Kayek yapıyor, bu yüzden rakipleri yok. Ece Ege ile 15 yıllık kontrat yaptık, Dice Kayek’teki stilini Machka’ya taşıdı. Bütün koleksiyonu anne kız birlikte giyebiliyor. Zamansız bir marka, gece-gündüz giymek mümkün. Beş yıllık marka olmasına karşın Uzakdoğu’dan da çok talep var. Londra’da bir mağazamız var. Dışarıda hızla tanındı.

* Müşteri en çok ne ister, indirim mi, taksit mi?
İndirim ister. Tüketiciyi indirime çok alıştırdık. Fiyatlar fazla dejenere oldu, müşteri çok indirim beklemeye başladı. Bunu bu hale biz getirdik. Aramızda bazıları yanlış hesaplar yaparak, erken indirime giderek şirketlerinin hayatını kurtarmaya çalışıyor. Ama bu arada tabii sektörün hayatını karartıyorlar.

Beş yıldır hükümete ağlıyoruz, “Ne olursunuz bir an önce indirim yasasını çıkarın” diye. Sektör olarak hükümetten tek isteğimiz indirim yasasının kanunlaşması. Dünyanın her yerinde indirim yasası var. 80’lerden önce bizde de vardı. İnsanlar ticaret odasına başvurur, stok adetlerini bildirir ve izinle indirime girerlerdi. 80’den sonra serbest piyasa ekonomisi dediler, indirimler ‘sepeserbest’ kaldı. Sanki dünyada serbest piyasa ekonomisi yok. Ama onlarda, tüketiciyi koruyan yasalar var. Bu ikisi birbirini dengelediği için indirimde düzen sağlanabiliyor. Türkiye’de tüketiciyi koruyan yasa olmadığı için herkes istediği fiyatı, istediği gün vitrinine koyabiliyor.

* İndirimde ne istiyorsunuz tam olarak?
Yurtdışında olduğu gibi; kış sezonunun indirimleri 1 Ocak’ta başlayıp 6 hafta, yaz sezonu da 15 Temmuz’da başlayıp yine altı hafta sürsün istiyoruz. Medeni ülkeler gibi bir standart olur böylece. Etkili büyük lobilerin bir gücü mü var nedir, bir türlü anlayamadım. Beş ülkede indirim yasasının nasıl olduğuyla ilgili araştırma yaptırdık. İtalya, Almanya, İngiltere, Yunanistan ve İspanya örneklerini önlerine koyduk. Ama hiçbir sanayi bakanında bunu çıkaracak yürek olmadı maalesef.

* Bir tekstil patronu en çok neyin hasretini çeker?
Ailesiyle rahat bir akşam yemeği yemenin. Akşam yemeğinde, evde masaya çok nadir oturur tekstilciler. Bizim işte saat yoktur.

* Danışmanınız var mı, ne danışırsınız?
Yok ama sektörde duayen ağabeylerim var. En ufak sorunum olduğunda açar onlarla tartışırım, fikirlerini alır, ona göre karar veririm.

* Rakiplerinize mi danışıyorsunuz?
Sektördeki bütün ağabeylerimin her zaman desteğini almışımdır. Derdim varsa, sıkıntım varsa, bilgi almak istediğim ne varsa konuyu açar, fikir alırım. Son on yılda perakende sektörü diğer sektörlere fark attı. Hepimiz aynı masanın etrafında oturduğumuzun bilincindeyiz. Hepimizin sorunu aynı. Bunu anladık ve paylaşım içindeyiz. Kimsenin kimseden sakladığı bir şey yok.

* Bu dostane ortam nasıl sağlandı? Kimdir bunun mimarı?
Birleşmiş Markalar Derneği bizi birbirimize kenetledi. Bütün sektörlere böyle ortak dernek kurmalarını öneririm. Herkesin sorunu aynı. Önemli olan o sorunu paylaşarak ortak çözüm bulmak. Suat Soysal’ın yaptığı organizasyonla da yılda bir kez yurtdışına gidiyoruz. Bu bizi kardeşlikten öte bir yere götürüyor. İki gün sabahtan akşama birlikteyiz, guruları dinliyor, trend’leri konuşuyoruz. Artık ailece dost olmuş durumdayız.

* Sektörün ağabeyi kim?
Tereddütsuz Abdullah Kığılı (Kiğılı’nın patronu)! Hepimizin tek abisi. Bir sorun olduğunda ona gidiyoruz, çözüyor. Sektörün efesidir, raconu o keser. İki kişi kavga eder, raconu efe Abdullah Kığılı keser, “Doğrusu budur” der, herkes de ona uyar. Kimse ona “Hayır” demez. Bugüne kadar kimse dememiştir. Geçen yıl ayakkabıcılar arasında çıkan kavga çok farklı bir boyuta geçiriyordu. Abdullah Ağabey düğmeye bastı, dengeyi sağladı. Kavga eden o insanlar şimdi kardeş gibiler. Bunu Abdullah Ağabey sağladı. Sorunları görüyorsa kendiliğinden uyarır, görmüyorsa sektörden birileri, “Ağabey bak böyle bir sorun var, bir sıkıntı var, bu konuyu hallet” der kendisine. Allah onu başımızdan eksik etmesin, diyorum.

* Aranızdaki en yakışıklı, en ‘trend’, en çapkın kim peki?
En şık olanımız Osman Benzeş (APS’nin patron). En çapkının adı bende kalsın! En sportifi Adidas’ın Genel Müdürü Haluk Özmutlu, Spor manyağıdır. Sedef Orman (Derimod) Oya Saner (Marks&Spencer), Fisun Çevikel (Stafanel), Aslı Karadeniz (Boyner), Jaklin Güner (YKM), Ayşen Zamanpur (Silk&Chasmir) de meleklerimiz. Ben en heyecanlısıyım, hep yeni projelerim vardır. Sektörün doyumsuzu benim.

* Çocuklarınız ne yapıyor?
Kızım 20 yaşında, önümüzdeki yıldan itibaren şirkette tam gün çalışmaya başlayacak. Gelecekte amcalarıyla birlikte uyumlu bir şekilde çalışacağını görebiliyorum. Yazları devamlı çalışıyor zaten, işlere aşina. Oğlum lise ikinci sınıfta.

* 12 çocuklu bir aileden geliyorsunuz. Kalabalık ailelerden gelmek hayatta işleri kolaylaştırır mı, zorlaştırır mı?
Bence, kolaylaştırıyor. Çocukluğumu yaşadığım Mardin’de, o dönemde para o kadar önemli bir şey değildi. Babam hepimizi okuttu. Mardin Devlet Hastanesi’nin muhasebe müdürüydü. Bugünleri görebilmiş. Paylaşımı öğrendik. Ama aynı pastayı bölüştüğünüz için tasarrufu da öğrendik. Size düşen harçlık çok olmuyor çünkü. Kardeşlerimden hep güç aldım. Necdet ve Uğur’la birlikte çalışıyoruz. Hiç bir zaman gözüm arkada kalmaz. Nejdet bütün mağazaları yönetir. Profesyonelleşmeyi o sağlamıştır. Uğur benim klonlanmış halimdir. Şirketi en iyi bilen isimlerdendir. CEO’muzdur.


“Şıklıkta işi ayakkabı bitirir”
* Şık kadın sizce nasıl giyinir?
Güzel ayakkabı giyer. Kıyafeti yatağın üzerine attığında önce ayakkabıyı düşünür. Kadın topluma girdiğinde önce ayakkabısına bakılır. Ayakkabı işi bitirir, sonrası artık kombin işidir.

* Dost başa, düşman ayağa bakar derler...
Bilemem orasını. Önce ayakkabıya bakılır. Ayakkabı, kadın giyiminde en önemli aksesuardır. Kıyafetin önüne çıkacak bir ayakkabı olmalı. Yılın modası ne ise o giyilmeli. Ayakkabı erkekte de çok önemlidir. Bakıyorum erkekler elbise giyiyor, pantolon ayakkabının üzerine düşmüş, toparlamış büzüş büzüş olmuş kumaş. Olmaz, ayakkabı ile pantolon aynı seviyede bitmeli. Ceket, paltonun kolları uzun olmamalı. Gün boyu sizi çok rahatsız eder.

* Size göre iş hayatının en şık kadını kimdir?
Politikada Nimet Çubukçu. Meclis’te bütün kadınlara örnek oluyor. İş aleminde Aynur Bektaş, Piraye Antika, Ümit Boyner ve Arzuhan Doğan Yalçındağ çok şık giyinir.

* Hataları kolay affeder misiniz, sizin için neler işten çıkarma nedenidir?
Hırsızlık ve şirket içinde kadın erkek ilişkisi affedemeyeceğim şeyler.

* İşte aldığınız en yanlış karar neydi?
Fabrika yapmaya çok zor karar verdik. Bugün, iyi ki yapmışım, diyorum. Türkiye’de hiçbir kadın giyim markasının kendi üretim tesisleri yok. Kadın hazır giyiminde bir tek biz sanayileştik. Kimse, bizim standartlarımızda mal üretemiyor. Onlar fason diktiriyor. Tüketici talebi bize bu fabrikayı kurdurdu. Business ceket, palto, pantolon, elbise, trençkot, kaban, manto gibi dikimi zor ürünleri Edirne’de üretiyoruz.

“Giyimime eşim karışamaz”
* Akşam yemeğine fırsat bulamıyorum dediniz ama futbol maçlarına gidiyorsunuz!
Fanatik Beşiktaşlıyım. Ara ara maçlara gidiyorum. Ama Türkiye liglerini artık seyretme zevkim kalmadı. Üç büyükler de çok kötü. Futbol takım işidir. Anadolu kulüplerinin takım oyunu daha güçlü. İstanbul’a gelen her dünya futbolcusu, gece hayatında kendini kaybediyor. Beşiktaş kötü futbolcu aldı diyemeyiz, ama Querasma mesela, çok sakatlanıyor. Gutti dünyanın en büyük takımı Real Madrid’de yıllarca top koşturmuş. Ama şimdi bütün magazin programlarında bu adamı görüyorum. Acaba Real Madrid‘de oynarken bu kadar gezebiliyor muydu?

* Eşinize giyim konusunda danışır mısınız?
Asla! Ne giyeceğime, ne alacağıma kendim karar veririm. Bana alışveriş yapılmasını arzu etmem. Görerek, beğenerek almak isterim. Kimse benim ne giyeceğimi bilemez. O gider paçası geniş alır, ben dar giymek isteyebilirim. Yazık para verilmiş, atamazsınız da.

Sanal âlemde Trendyol
* Teknoloji ile aranız nasıl?
Twitter’da da, facebook’ta da varım. Türk sosyal paylaşım sitesi inploid hayatımın bir parçası oldu. Bir yılda facebook ve twitter’a rakip olacak. İlk haftada 6 - 7 bin kişiye ulaştık. Televizyon programı ‘Dragons Den’ programında bize proje olarak geldi. Melek yatırımcı olarak ortak olduk hepimiz. Bunun dışında net üzerinden indirimli ürün satan trendyol.com’un da ortağı oldum.
Yedi ay önce, trendyol.com’un kurucu ortağı Demet Kutlu ve maynet’in kurucusu Emre Kurttepeli’nin eşi Maide Kurttepeli kapımı çaldı. “Trendyol sitesinde bütün firmaların stoklarını topluyor ve burada satıyoruz” dedi. Aklıma yatmadı, “İnsanlar denemeden nasıl elbise alır. Türklere pek uymaz” dedim. Maide de, “Alıyorlar, merak etme, ürünlerini ver. Yeter” dedi. Üç gün sonra Maide’yi arayıp iş teklif ettim.
Şirket değeri ben ortak olduğumda 5 - 6 milyon dolardı. Aradan sekiz ay geçti, şimdi 200 milyon dolar. Yüzde 15’ine ortak olmuştum. Şu anda yüzde 6 hissem kaldı. Amerikalı bir fon, öyle bir teklifle geldi ki, yüzde 40 hissesini sattık. 10 ayda 2.5 milyon üyeye ulaştı. Üye sayısıyla Türkiye’de birinci sıraya yerleşti.”