Dövize karşı faiz artışı bekleniyor

Önceki gün ve dün Türkiye para ve sermaye piyasalarında yaşanan gelişmeler sonucunda dolar, euro ve sterlin TL karşısında rekor seviyelere ulaştı. 3,9780’le rekor kıran dolar Merkez Bankası’nın hamlesinden sonra 3,95 seviyelerinde işlem gördü. Euro ise 4,6727 ile tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Türk Lirası’ndaki sert değer kaybını değerlendiren banka ekonomistleri, Merkez Bankası’nın geç likidite penceresi faizini kayda değer bir oranda artıracağını düşünüyor.

‘Volatilitede düşüş olacak’

Nihan Ziya Erdem

Garanti Yatırım Baş Ekonomisti

“Son dönemde küresel gelişmeler ve Türkiye’deki haber akışının etkisiyle TL’de değer kaybı, faiz oranlarında yükseliş ve BIST-100 endeksinde düşüş gerçekleşti. Ağustos sonu ile karşılaştırıldığında dolara karşı TL’de yaklaşık %14 değer kaybı olurdu. TL’deki değer kaybı diğer gelişmekte olan ülke para birimlerindeki değer kaybının oldukça üzerinde. BIST-100 endeksinin de diğer gelişmekte olan ülke borsalarına göre daha zayıf bir performans gösterdiğini görüyoruz. Tahvil faiz oranları son yılların en yüksek seviyesine çıktı. Önümüzdeki dönemde, haber akışının normalleşmesiyle beraber volatilitede düşüş yaşanacağını ve finansal göstergelerde gelişmekte olan ülkelere paralel bir eğilime geçileceğini öngörüyoruz.”

‘Merkez faizi artıracak’

Deniz Çiçek QNB Finansbank Ekonomisti

“Küresel yatırım iştahındaki azalma ve Türkiye’ye dair risk algısındaki bozulma neticesinde döviz kuru, faizler ve TL cinsi varlıklar üstündeki baskı şiddetlendi. TL Eylülden beri dolar karşısında %15 değer kaybetti. Yaşanan gelişmeler enflasyonist baskıların şiddetlenmesine sebep olurken, büyüme görünümü açısından da olumsuz bir tablo ortaya koyuyor.

Fonlama maliyetindeki 25 baz puanlık sıkılaşmanın yeterli geleceğini düşünmüyoruz. Merkez Bankası’nın bir sonraki PPK toplantısında, geç likidite penceresi faizini kayda değer bir oranda artıracağını düşünüyoruz.”

‘Faizde yeni ayarlama olur’

“Merkez Bankası’nın iki adet TL fonlama kanalından bahsediyoruz. TL depo işlemleri ve GLP üzerinden verilen borç. Salı günü yapılan açıklama ile kotasyon kanalındaki borçlanma limiti %0’a indirildi. Bu kanaldan gerçekleştirdikleri borçlanma rakamı olan yaklaşık 10.5 milyar TL artık GLP’den sağlanacak. Ya da bankalar kendileri ayrı bir kanal bulacaklar. Yani, fonlama faizinde yığılma bu kanala olacağı için 25 bp artış gerçekleşecek. 14 Aralık tarihinde gerçekleştirilecek olan PPK toplantısı öncesinde mevcut araç seti ile son hamle de yapılmış oldu. Sepet kurun seyri yani TL’nin değer kazanımına göre faiz tarafında yeni bir ayarlama yapılması ihtimali gündeme gelebilir.”

‘TL’nin değeri belirleniyor’

Elif Girgin Şekerbank Başekonomisti

“Bir yandan TL değer kaybederken Borsa İstanbul güçlü seyrini sürdürüyor. Bu tablo, Borsa İstanbul’un yerel görünümden daha çok yurt dışındaki gelişmekte olan ülkeleri olumlu etkileyen atmosferin yanı sıra aynı sepette yer aldığı ülkeler anlamında karşılaştırmalı değerleme etkisini de yansıtıyor. Aynı görüntüyü TL tarafında göremiyoruz. TL referanduma ilişkin belirsizliklerle baskı altında kalmıştı. Sermaye girişleri hızlandı. Fakat bozulan enflasyon görüntüsü, yerel ve küresel çaptaki beklenmedik gelişmeler ile TL değer kaybetme sürecine girdi. Önümüzdeki dönemde, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını azami miktarda ön planda tutan para politikasının, yurt içi ve yurt dışı yatırımcıların TL’nin değerini yeniden gözden geçirme sürecini tetikleyebileceğini düşünüyoruz.”

Proaktif adımlar bekleniyor

“Döviz kurlarında artan oynaklık enflasyon görünümünü olumsuz etkilerken tahvil faizlerinde de hızlı yükselişlere neden oluyor. Önümüzdeki günlerde, küresel risk iştahında belirgin bir toparlanmanın yanında, Türkiye’ye özel, ekonomi dışı belirsizliklerin de azalmasının Türk finansal varlıkların performansı açısından önem taşıdığını düşünüyoruz. Merkez Bankası’nın makroekonomik istikrarı güçlendirmek ve Türk finansal varlıklara yönelik olumsuz algıyı azaltabilecek şekilde proaktif bir duruş sergileyerek adımlar atmasının faydalı olabileceğini değerlendiriyoruz.

Politika yapıcıların sorunlara yönelik esaslı çözümleri uygulamaya başlaması ile Türk finansal varlıklarının 2017 Eylül ayından itibaren oluşan negatif ayrışmayı giderebileceğine inanıyoruz.”