Ekonomi 'Ekonomik afet bölgesi' Diyarbakır

'Ekonomik afet bölgesi' Diyarbakır

25.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

İki hafta önce Başbakan'ı ağırlayan, işsizliğin yüzde 70'e ulaştığı Diyarbakırlı işadamları 'ekonomik afet bölgesi' statüsü istiyor

Ekonomik afet bölgesi Diyarbakır



Diyarbakırlı işadamları 15 yıldır yaşanan terör nedeniyle kentlerinin "Ekonomik Afet Bölgesi" statüsüne alınmasını istedi. Diyarbakır Sanayi ve Ticaret odası Başkanı Kutbettin Arzu, iki hafta önce ili zirayet eden Başbakan Bülent Ecevit'e bu talepleri de içeren bir rapor verdi.
Arzu'nun, Başbakanla yaptığı görüşmede sunduğu raporda, "Güneydoğu Anadolu için bir bölgesel kalkınma planı yapılarak, bölgesel kalkınma kurulu ve bankası ile Güneydoğu kalkınma fonunun kurulması" talepleri yer aldı. Arzu, Başbakan'dan bölgedeki kamu yatırımlarının özelleştirilmesinin makul bir süre ertelenmesini de istediklerini belirtti.
Başbakan Ecevit'in Diyarbakır ziyareti ile birlikte sorunlarının çözümü yolunda adım atılacağından umutlandıklarını kaydeden Arzu, "Ama, yalnızca sınır ticaretine getirilen kısıtlamanın yumuşatılacağı vaadiyle yetinmek zoruda kaldık" diye konuştu. Arzu, bugüne kadar siyasetçilerin uçakla Ankara'ya dönüşlerinde, Fırat Nehri'nin batısına geçer geçmez, verdikleri sözlerin unuttuklarını iddia eden Arzu bu sefer farklı bir yaklaşımla karşılaşmayı umduklarını belirtti. Arzu, Başbakan'a verdikleri raporun değerlendirilmesini beklediklerini söyledi.
Kentte çoğunluğu (27 adet) çırçır fabrikası olmak üzere birçoğu un,yem ve şeker fabrikasından meydana gelen gıda sektörüne ait cılız bir imalat sanayi bulunduğunu kaydederk, şöyle konuştu:

Undam makarnaya geçilemedi

"Sanayimiz doğal kaynaklara ve tarıma dayalı ilk ürünler üretimi biçiminde yapılırken, ikincil ürün üretimine geçilememiştir. Örnek vermek gerekirse, buğdaydan birincil ürün 'un' elde edilirken, ikincil ürün 'makarna' üretimine geçilememiştir. Un, bakliyat ambalajlaması ve kilden tuğla yapımından, metal eşya sanayi, orman ürünleri ve taşıt araçları sektörlerine geçmeliyiz."

En büyük teşvik 'huzur'

Arzu gibi diğer işadamları da yıllardır yaşadıkları terör baskısından sonra şimdi de sermayesizlik ve ilgisizlikte yakınıyor. Düşük kapasite ile çalışabilen fabrikalarda günde 20'nin üzerine çıkan elektrik kesintileri arasında üretim yapılmaya çalışılıyor.
Kentin işadamlarını en çok üzen ise "aldatılmışlık" duygusu. Mahmut Şimşek, konuya girerken "Ne olur teşvik işini geçin, bize batıdan bakış çok farklı. Bir zamanlar 'kaçakçı, hain' derlerdi şimdi adımız 'teşvikçi haine' çıktı. Güya biz teşvik almışız ve götürüp batıda yemişiz" diye konuşuyor.
Geçen yıl Doğu ve Güneydoğu'nun kalkındırılması için açıklanan 40 trilyonluk "Acil Destek Paketi"ne bakıldığında durum daha net ortaya çıkıyor. Paketten 6.2 trilyon liralık kredi talep eden Diyarbakır'ın payına ancak 3.3 trilyon lira düşmüş.

Teşvik değil servet mezarı

Diyarbakır'daki yolların değişmez dekoru olan yarım kalmış tesislerin "Teşvik almak için yapılmış göstermelik binalar olduğu söylenir" dediğimiz de Şimşek'in cevabı şöyle oluyor:
"Onlar devlete güvenip yatırım yapmış işadamlarının servetini gömdükleri mezarlardır. Teşvik belirli bir noktaya kadar gelmiş yatırımlara veriliyor. Bölgede sermaye sahibi işadamları teşviklere güvenip yatırım yaptılar. Sonra da teşviği alamayınca binayı terk ettiler."
Hükümetlerin teşvik diye ortaya attıkları krediler için istenen teminatların zorluğu artık işadamlarını bıktırmış.
Teşvik mağduru olanlardan birisi de kentin en büyük girişimcilerinden Abdullah İleri'nin kurduğu balık çiftliği. "İlkay Balıkçılık" adıyla kurduğu tesiste şu anda 2 bin tona karşılık gelen aynalı sazan balığı yapay gölde bulunuyor. Faaliyete geçtiğinde Türkiye üretiminin yüzde 25'ini gerçekleştirecek olan çiftlikte halen 200 kişi çalışıyor. Ama tam kapasite ile bin dolayında insan ekmek yiyecek. Üretiminin de yüzde 70'ini ihraç edecek. Ama Hazine teşvik vermemekte direniyor. Hatta bu yüzden mahkemelik bile olmuşlar. Projenin başında bulunan Yılmaz Bayram, "Teşvikleri Güneydoğu için hazırlanmış birer tuzak olarak görüyorum. Parayı toprağa gömdürüp eziyet ediyorlar" diye tepkisini dile getiriyor.
Diyarbakır'da halen 256 tane işletme bulunuyor. Bunların 162 tanesinin büyük bölümü düşük kapasite ile de olsa faal durumda. GAP Girişimci Destekleme Merkezi Uzmanı Nurcan Baysal'ın belirlemelerine göre tesislerden 20 tanesi de atıl. Kentte 25 tane yarım kalmış yatırım bulunurken, 44 adet yapımı süren tesis var.

Ekmeği taştan çıkartıyorlar

Türkiye'deki iller arasında gelişmişlik sıralamasında 57'inci sırada bulunan, işsizliğin resmi rakamlara göre yüzde 40'a, Sanayi ve Ticaret Odası'na göre yüzde 70'e çıktığı Diyarbakır'da bazalt taşı işsiz köylülerin umdu oldu.
Olağanüstü Hal Valiliği'nin (OHAL), bölgenin kaynaklarına dayalı iş alanları açılması için geliştirdiği projelerden biri de bazalt taşı üretimi. İl, Karacadağ'ın yüzyıllar önce püskürttüğü lavların sertleşmesi ile oluşan bazalt kaynakları açısından oldukça zengin. Bugün, Karahan, Övündüler ve Akdibek köylerinden toplam 30 kişi, üç ustanın nezaretinde ellerindeki aletlerle taş işlemeyi öğreniyor. 18 ile 45 yaşındaki erkeklere verilen bir aylık eğitim daha sonra 70 kişiye daha de verilecek. Yetişmiş taş ustaları bazaltın metrekarelisi 4 - 5 milyon liraya satabilecek. Taşların pazarlanmasını ise OHAL Valiliği üstelenecek. Bir usta, günde ortalama ancak bir metrekarelik üretim yapabiliyor.
Diyarbakır'ın işsizlikle birlikte en büyük sorunu altyapı eksikliği. 13 ilçe ve 13 beldesi bulunan ve 820 köye sahip Diyarbakır'da halen 124 köy boşaltılmış durumda. 10 köyü elektriksiz, 80 köyü okulsuz olan kentin 391 köyünde de içme suyu yok. 791 bin 470 hektar tarıma elverişli arazisinin ancak 49 bin 862 hektarı sulanabilen Diyarbakır'daki sorunların sadece taş işçiliği ile çözülemeyeceğini bilen işadamları öncelikle KOBİ kredilerindeki teminat oranlarının indirilmesini, hayvancılığın gelişmesi için yayla yasağının kalkmasını, elektrik enerjisi indiriminin tüm yatırımlarda geçirli olmasını ve kamu yatırımlarının özelleştirilmesinin bir süre ertelinmesini istiyorlar.


Yazarlar