Ekonomi En zengin ile en fakir arasında 8 kat fark var

En zengin ile en fakir arasında 8 kat fark var

17.12.2009 - 12:30 | Son Güncellenme:

.

En zengin ile en fakir arasında 8 kat fark var

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre, en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı 2007 yılında 8,1 kata geriledi.

TÜİK 2006-2007 dönemine ilişkin "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması"nın sonuçlarını açıkladı.

Bu araştırmayla TÜİK ilk kez "eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelir dağılımı"na ilişkin istatistikler üretmeye başladı.

Eşdeğer kullanılabilir gelir dağılımında bireysel refah ön plana çıkıyor.

Dolayısıyla hesaplamalarda hane halkının toplam geliri kadar hane içindeki fert sayısı da önem taşıyor ve hane halkının toplam kullanılabilir geliri, hanedeki fert sayısı dikkate alınarak bireysel gelire dönüştürülüyor. Doğru karşılaştırma yapılabilmesi için de eşdeğerlik ölçeği kullanılarak her bir hane halkı bütünlüğünün kaç yetişkine eşdeğer olduğu tespit ediliyor.

Bu bültende de 2006 ve 2007 yıllarına ilişkin sonuçlara yer verildi.

Gelir bilgilerinin referans dönemi bir önceki takvim yılı olduğu için gelir dağılımına ilişkin bilgiler 2005 ve 2006 yıllarını refere ediyor.

Araştırmaya göre, 2007 itibariyle en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı, 2007 yılında 8,1 kata geriledi. Söz konusu fark, 2006’da 9,5 kat düzeyindeydi.

Gelir dağılımında söz konusu dönemde dördüncü ve beşinci dilimler aleyhine bir düzelme kaydedildi. En yoksul yüzde 20 ile ikinci dilimdeki yüzde 20’nin payları, 2007’de bir önceki yıla göre 0,7’şer puan, üçüncü dilimdeki yüzde 20’nin payı 0,4 puan artarken, dördüncü dilimin payı 0,4 puan ve en zengin 5.

yüzde 20’lik dilimin payı ise 1,5 puan azaldı.

-GİNİ KATSAYISI AZALIYOR-

Haberin Devamı

Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden "gini kat sayısı" 2007 yılında gelir dağılımında bir önceki yıla göre iyileşme olduğunu gösteriyor. (Gini katsayısı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça gelir dağılımnda bozulmayı ifade ediyor) 2006 sonuçlarına göre 0,43 olan gini katsayısı, 2007’de 0,02 puan azaldı ve 0,41 olarak hesaplandı.

-HANEHALKI KULLANILABİLİR GELİRİ 8 BİN 50 LİRA-

Türkiye’de hane halkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 2007’de 18 bin 827 lira olarak hesaplandı. Ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri ise 8 bin 50 lira olarak tahmin edildi.

Bölge bazında bakıldığında ise söz konusu dönemde İstanbul bölgesi, 11 bin 454 lira ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek bölge oldu. İstanbul’u 10 bin 151 liralık ortalama gelir ile Doğu Marmara bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 3 bin 591 lira ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.

-EN FAZLA PAY, MAAŞ-ÜCRET GELİRLERİNDEN-

Haberin Devamı

2007 sonuçlarına göre toplam gelir içinde en fazla pay yüzde 39,7 ile maaş-ücret gelirlerinden elde edildi. Bunu yüzde 18,2 ile sosyal transferler, yüzde 16,8 ile tarım dışı müteşebbislik gelirleri izledi. 2006 sonuçlarıyla karşılaştırıldığında bir önceki yıla göre maaş-ücret gelirlerinin payında 1,1 puanlık düşüş, sosyal transferlerin payında ise 0,4 puanlık bir artış gözlendi.

-SOSYAL TRANSFERLERİN YÜZDE 94’Ü EMEKLİ, DUL-YETİM AYLIKLARI-

Toplam gelir içindeki payı bakımından gelir türleri içinde üçüncü sıraya sahip sosyal transferlerin yüzde 94’ünü emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturdu.

2007 yılı sonuçlarına göre "emekli ve dul-yetim aylıkları" toplam gelir içinde yüzde 17’lik paya sahipken, "diğer sosyal transferler"in payı yüzde 1,1 olarak hesaplandı.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlerine göre oluşturulan yüzde 20’lik gruplardan ilk yüzde 20’de sosyal transferlerin payı yüzde 3,8, son yüzde 20’de yüzde 43,2 olarak tahmin edildi. Emekli ve dul-yetim aylıkları hariç diğer sosyal transferlerin oranı aynı gruplarda sırasıyla yüzde 29,8 ve yüzde 21,3 oldu.

-NÜFUSUN 5’TE BİRİ YOKSULULK SINIRININ ALTINDA-

Haberin Devamı

2007 yılı sonuçlarına göre eşdeğer hanehalkı geliri bakımından nüfusun yüzde 20,6’sı yani her 5 kişiden 1’i yoksulluk sınırının altında.

Nüfusun yüzde 18’i, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre yoksulluk riski altında yer alıyor. Kentsel ve kırsal yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 14,7, kırsal yerlerde yüzde 15,1.

-KURUMSAL OLMAYAN NÜFUSUN YAŞAM KOŞULLARI-

2007 yılı sonuçlarına göre kurumsal olmayan nüfusun; yüzde 60,8’i kendilerine ait konutta oturuyor. Yüzde 39,1’inin oturduğu konutta, sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi ve benzeri sorunlar bulunuyor.

Yüzde 39,8’inin oturduğu konutta "izolasyondan dolayı ısınma sorunu" yaşanıyor. Yüzde 55,5’inin hanesinin taksit ödemeleri ve borçları (konut alımı ve konut masrafları dışında) bulunuyor, bu borç ödemeleri, yüzde 23,3’ünün hanesine çok yük getiriyor. Yüzde 70’den fazlasının hanesi, ekonomik nedenlerle; "evden uzakta bir haftalık tatili", "beklenmedik harcamalarını" ve "yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını" karşılayamıyor.