Ekonomi Güneydoğu'da özürlü olmak

Güneydoğu'da özürlü olmak

11.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Güneydoğu'da özürlü olmak

Güneydoğuda özürlü olmak

       Güneydoğu'da yaşamanın ne olduğunu bilir misiniz ? Peki Güneydoğu da özürlü olmanın ne anlama geldiğini...
       Orada özürlü olmak yalnız yürüyememek, görmemek, duymamak ve konuşamamak değildir. Özürlü olmanın kokusu var orada. Yoksulluktan fakirlikten altlarına konacak özel bezlere verecek parası olmadığından ağır bir koku ziyaret ettiğiniz bir özürlünün evinde yüzünüze tokat gibi vuruyor. Bunun onun değil hepimizin özrü olduğunu hiç kelimeye yer vermeyecek biçimde anlatıyor.
       Konuşmamak yıllardan beri bölgede yaşayanların hayat tarzları olmuş, Ama bölgeye karşı üç maymunu oynamak hepimizin ortak özürü.
       Zaten sağlamından esirgediğimiz ilgiyi, özürlüsüne gösterecek kadar olgun da değiliz ya...
       Orada bir köy değil, bir il var uzakta. Artık yoksulluk ve terör kelimesi eklenmeden adı anılmaz olmuş olağanüstü! bir kent...
       Artık Güneydoğu'da özürlü olmanın verdiği güç koşullara karşı savaşın bir sembolü haline gelecek bir yer bu.
       Kimi akraba evliliği, kimi doktorsuzluktan kimileri de mayına basarak özürlü hale gelenlerin ortak çığlığı artık kulaklarımızı yırtıyor. Sesi kulağınızda değil yüreğinizde yankılanan bu çığlığa karşı duyarsız kalmak imkansız. Uçakla Van'a oradan da 10'a yakın kontrol noktasından geçerek 1720 rakımlı dağların arasında Hakkari'ye varıyoruz. Yol boyunca Zap Suyu'nun serinliği, Hakkari merkeze varınca yerini yeni dökülen asfalt kokusu ile yakıcı sıcağa bırakıyor. Bir de korku dolu gözlere.
       Özürlülerle ilgili araştırmamıza ilk önce şehrin etrafında bulunan ve zorunlu göçe tabi tutulanların yaşadığı Keklikpınar mahallesinde Aziz Daş'ın evinden başlıyoruz. 28 yaşında olan ve 1993'te korucuyken vurularak omuriliği kayan Daş, 14 nüfusu ile birlikte annesi Zeynep'in eline bakıyor. 1993 yılında vurulmasına rağmen, halen malüllük maaşı alamıyor. Bu nedenle zar zor üç ayda bir özürlülere verilen 12 Milyon liralık maaş bağlanabilmiş. Hakkari'deki Özürlüler Derneği'nin verdiği tekerlekli sandalye ise sahip olduğu tek lüks. Evlerinin etrafında sandalyeyi kullanabileceği bir yer olmayan Daş'ın en büyük turu iki gözlü evlerinde odadan odaya gitmek ve kapının önünden Sümbül dağını seyretmekten ibaret.
       İki adım ilerde spastik olarak yaşayan Star Temel adında 12 yaşındaki özürlünün yaşadığı eve girince sizi önce evin duvarlarına iyice yapışan fakirliğin kokusu karşılıyor. Anne Firuze Temel 2 milyon 400 bin liralık bir paket Prima almanın, kocasının eğer bulursa haftada bir iki günlük amelelik karşılığında kazandığı 1.5 milyon lira ile ne kadar zor olduğunu anlatmaya çalışıyor. Ama eve yayılan dışkı koku herşeyi çok açık anlatıyor. Sadece o değil diğer kardeşlerinin de hayatları özürlenmiş!.
       Oradan çıkıp Başkanlığını Bedri Çallı'nın yaptığı Bedensel Özürlüler Derneği'ne gidiyoruz. Geleceğimizi duyan 30 civarında, konuşamayan, duymayan ve görmeyen özürlüler yanında yürüyemeyecek durumda olanlar sırtlarda derneğe toplanıyor. Derneğin bulunduğu Han'a gelenlerin çoğunluğu, çevre esnafına "Hakkari'de bu kadar özürlü varmıymış" dedirtiyor.
       Sanki yardım dağıtmaya gelmiş resmi görevliymişcesine herkes derdini bize anlatmak için yarışıyor. Ramazan Akbaşlak'ın özrü kalabalığın içinde avantaja! dönüşüyor. Çünkü 34 yaşındaki Ramazan'ın sağ kolu yok. 1989 yılında kolunu kaybeden Ramazan, kalabılığın arasından rahatça sıyrılıyor. Elektiriğe kaptırdığı kolunun omuz başındaki yokluğunu "Bir tek protez kol istiyorum" diyerek haykırıyor.
       Küçükken annesinin ekmek yapmak için yaktığı tandır ocağına düşen Hori Doma'nın dramı herkesi boğuyor. Çocukkken Hori'nin içine düştüğü tandırda o bir kolunu dirseğinden, diğerinini ise bileğinden kaybederken kendisini bir koca ve çocuklardan mahrum bırakacak kara talihine adım atıyordu. Tandır'ın odunları küle çeviren sıcaklığın hikayesi yürükelerimizi de yakıyor. Sol kolu protez olan Hori, sağ tarafına da bir protez el istiyor. Belki babasına olan bağımlılığı biraz azalır, o da sakat annesinin bakımına yardım eder diye...
       1965 doğumlu Aziz Harmancı ise ne konuşabiliyor ne de duyuyor. İki duyusundaki eksiklik, yeteneklerine arttırıcı yönde yansımış sanki. Her türlü elektrikli ev aletlerini tamir ediyor. Maket evler yapıyor. İşitme cihazı onun da hayatını değişterecek, el uzatılsa belki hayali olan ayakkabı tamiri dükkanını açacak ve evlenecek.
       65 yaşındaki Mehmet Kanat'ın kangren sonucunda kesilen ayağına takılan protezi de kırılmış, parasızlıktan yaptıramıyor.
       Hakkari'de özürlülerin tek sığınma noktası ise dernek. Bedri Çallı, 3 aydır aktif olarak çalışan derneğin faaliyetlerinden söz ederken, hiç bir duyuru yapmadan toplam 271 vatandaşın kendilerine başvuru da bulunduklarını açıklıyor. Bunların 13'ü görme, 21'i işitme ve duyma, 8'i de zihinsel özürlü. İlde toplam 129 kişi de bedensel özürlü bulunuyor. Bunun kapsamını sorduğunuzda, Ha kkari'nin kara yazgısı birkez daha karşınıza çıkıyor; mayın...
       Köy yolunda odun toplamaya giderken, hayvan peşinde koşarken nerede yakalanılacağı bilinmiyor. Ancak kulakları yırtan patlama sesi ile yere düşerek bir ayağını bileğinden orada bırakanların sayısı 129 kişinin büyük bölümünü oluşturuyor.
       İşte Cuma Tek buna bir örnek. 17 yaşında ailesi ile gittiği piknikte oynarken ayağını Çukurca'da bırakmış. Mayının Tek'ten aldığı yalnız ayak değil, bir de sağ gözünden etmiş.

       59 yaşındaki Ahmet Atak'ın derdini ise en iyi dağlar biliyor. Çünkü haftanın iki günü Van'a 200 kilometre yolu katederek dializ makinasına bağlanıyor. Hiç bir yerden geliri olmayan ve zorunlu göç kurbanlarından olan Ahmet Atak'ın cebinde 1.5 milyon liralık Van'a otobüs bileti parası yok. Her gidişinde birileri yardım ediyor. Hakkari'ye bir tane böbrek makinası çok görülürken, böbrek hastası olan ve dializ makinasına bağımlı yaşayan 9 kişi her hafta bu sıkıntıyı yaşamak zorunda kalıyor.
       Celal ile Sabahattin Taşçı ise felçli olarak derneğin verdiği tekerlekli sandalyede yaşayan şanslı azınlıktan. Celal 28, Sabahattin 25 yaşında. 10 yaşlarında ayaklarının altından gelen bir yanma ile 15 yıldan beri özürlü yaşıyorlar. Babalarının işsizliği ananın yükünü iyice arttırmış Taşçı ailesinde.
       Herkesin hikayesini dinlediğinizde birbirinden farklı olduğunu görüyorsunuz. Ama yoksulluk ve ilgisizlik onları acılı sonlarında birleştiriyor. Açlıklarına özürlerini de ekliyorlar. Bedensel Özürlüler Derneği Hakkari Şubesi Başkanı Bedri Çallı, yöredeki açlığın boyutlarını bir örnekle anlatıyor. "Kör bir vatandaş derneğe geldi. Gözlerimi açtırmayın ama ne olur ekmek parası kazanacak bir iş verin" diyor. İşte bu olaydan sonra aktif olmaya karar veriyor.
       İlde okuma çağında 270 tane özürlü bulunduğunu anlatan Çallı, toplam özürlü sayısının bin olduğunu belirtiyor. 1976 yılında 300 kişilik olarak il merkezinde inşa edilen çocuk yuvasının Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü'ne devredilerek özürlüler için eğitim yeri haline getirmeye uğraşan Çallı, herkesin Hakkari'li özürlülere sahip çıkmasını istiyor.

       50 Tekerlekli sandalye
       100 Karyola
       10 Motorlu tekerlekli sandalye
       100 Banyo ve tuvalet sandalyesi
       20 Protez kol ve ayak
       30 Konuşan saat (Görme özürlüler için)
       30 Beyaz baston
       30 İşitme cihazı
       1 Dializ makinası

       Hesap No: Türkiye Vakıflar Bankası Hakkari Şubesi bedensel engeelleri derneği hakkari şubesi
       No. 2003607

Yazarlar