Hükümetin enflasyonu 1998 yılı sonunda yüzde 15'e çekme planı, piyasalarda büyük tartışma yarattı. Özel sektör, "kamu zamları durdursun, enflasyonu indirmede kararlılığını göstesin, biz de ona göre zam frenine basarız" tepkisini verdi
DEVLET Bakanı Güneş Taner'in Milliyet'e yaptığı açıklama, Türkiye'deki ekonomi gündemine bomba gibi düştü. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) isteği doğrultusunda, 1 yıl vadeli olarak planlanan program iş dünyasında ve akademik çevrelerde yoğun bir tartışma başlattı.
Uygulanacak "1 yıl vadeli" program ile enflasyonun 1998 yılı Aralık sonunda yüzde 15.43'e indirilmesine yönelik tedbirlerin siyasi desteğinin en önemli sorun olduğu belirtiliyor.
Ekonominin soğutulması olarak ele alınan programın, halkın gelirlerinin indirilerek, talebinin düşürülmesi anlamına geldiğini savunan uzmanlar, hükümetten vergi reformundan bile geri adım atmışken, şok programı uygulamada kararlılık göstermesinin zor olacağını söylediler.
Güneş Taner'in değişiklik öngördüğü, bankacılık ve finans kesimi reformuna, sorunlu özel bankalar dışında mevduatın yüzde 60'ını elinde tutan kamu bankalarından başlaması gerektiği savunuluyor. Bankacılar, kamu bankaları özelleştirilmeden önemli bir değişiklik beklenmemesi gerektiğini vurguladılar.
Hükümetin DSP gibi bir koalisyon ortağı olduğunu, ayrıca CHP'nin dışardan desteğine ihtiyacı bulunduğunu belirten bankacılar, emeklilik yaşının yükseltilmesinde bile CHP'nin ayağa kalktığına işaret ederken, şok programın önündeki en önemli engelin "siyasi destek" olduğunu belirttiler.
Güneş Taner'in ortaya koyduğu programdaki yasal değişikliklerin yapılması için siyasi desteğin gerekliliği vurgulanırken, nüfusun yüzde 50'sinin bulunduğu tarım kesiminde çiftçilerin tepkisi hesaplanmadan, hiç bir siyasi partinin "şok program" uygulayamayacağı belirtiliyor.
Sanayiciler ise kamu kesiminin ürettiği mal ve hizmetlerine yapacağı zamları dondurma kararı almadan, özel sektörün harekete geçmeyeceğini anlatırlarken, bunun yanında kredi faizlerinin indirilmesinin önemine işaret ettiler. Faizin aşağıya inmesi yanında, döviz fiyatlarının önemli olduğunu belirten işadamları, maliyetler aşağıya çekilmeden, özel sektörün zam yapmamasının düşünülemeyeceğini bildirdiler.
Akademisyenler ise, 1998 yılında GSMH'nin yüzde 8.5'i oranında açık beklenen bütçenin TBMM'de görüşüldüğünü hatırlatarak, IMF'ye verilecek 1998 yılı hedefleri için ayrı bir bütçenin mi devreye gireceğini soruyorlar.
Öte yandan akademisyenler
seçim riski bulunan bir ortamda hiçbir siyasi kadronun şok program uygulamasına giremeyeceğini belirttiler. Ekonominin soğutulmasından ancak, kayıtlı kesimin etkileneceğini söyleyen uzmanlar, toplumsul uzlaşma olmadan böyle bir programın demokrasiyi tehdit eder bir durum ortaya çıkartacağını vurguladılar.
DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak: "Bunlar yirmi yıldır duyduğumuz, hayalden öte bir inandırıcılığı olmayan laflar. Bir bakan yüzde 50 derken diğerinin yüzde 15 demesi çelişkidir. Vergi reformu nasıl olacak, SSK açığı nasıl kapanacak bunlar belli değil. Emekliye maaş mı vermeyeceksiniz? Kolaysa nemalar üzerinde oynadıkları oyunu iç borç faizleri üzerinde oynasınlar."
Türk - İş Genel Başkanı Bayram Meral: "Hayali paketleri yıllardır dinliyoruz. Şoktan hep biz nasibimizi aldık. Enflasyonun aşağıya inmesini hepimiz isteriz ama vatandaş mağdur edilerek inmez. İMF bugüne kadar hangi derde çare oldu. SSK'nın sorunlarını indirmek istiyorlarsa kaçak işçileri kayıt içine alsınlar. Bunlar dururken. bir avuç çalışan var, onlar nasıl mağdur edilir onun peşindeler"
Hak - İş Genel Başkanı Salim Uslu: "IMF'nin sicili iyi değil. IMF'ye umut bağlayarak Türkiye'ye uygun olmayan projeleri uygulamanın sosyal faturaları ağır olur. Söylenenler hedefler gerçekçi değil. Zaten yalandan da kimse ölmemiş. Türkiye'de yalanın ve zaman çalmanın cezası yok. Uygulanacak şok paket örtülü bir 24 Ocak ve 5 Nisan olacaktır.
Yaşar Holding Başkanı Selçuk Yaşar: "Fiyatların dondurulması ve öncelikle hükümet, işçi, işveren birlikte anlaşarak konsensus kurmaları gerekiyor. Sadece fiyatlar değil, faizlerin de makul bir seviyeye çekilmesi gerekiyor. Devlet iç borç toplamak için yüksek faize devam ederse fiyatlar düşmez. Bankalar arasındaki faiz yarışı da durmalı."
Mudurnu Tavukçuluk Başkanı Tevfik Türesin: "Hammadde fiyatları artmazsa, özel sektör de zam yapmaz. Ancak tavuk beslemek için gerekli mısır ve soya ülkede yetersiz. İthal etmek gerekiyor ve döviz fiyatları önem kazanıyor. Eğer ithalatta hükümet subvansiyon uygularsa, maliyetler artmaz. Tavuk fiyatları Temmuz ayından bu yana yüzde 50 - 60 artış gösterdi."
İlaç İşverenleri Sendikası Başkanı Kaya Turgut: "İlaç zamları enflasyonun gerisinden geliyor. Yılbaşından bu yana ilaç fiyatlarına yüzde 54 zam yapıldı. Sağlık Bakanlığı'ndan izin vermesini beklediğimiz yüzde 45'lik bir zam daha var. Bu zammı yaptıktan sonra, hükümet yeni yılda fiyatları dondurursa biz de yeni zam yapmayız. Ancak bizim maliyetlerimizi
döviz kuru, ücretler ve elektrik, ambalaj gibi girdiler belirliyor. Bu fiyatların da artmaması gerekiyor."
Toprak Holding Başkanı Atalay Şahinoğlu: "Devlet KİT ürünlerine 5 ay zam yapmadığında, acaba o şirketin zararını nasıl karşılayacak. Hükümetin iç borç ödemeleri için de en az 5 - 10 milyar dolara ihtiyacı var. Ayrıca bu kadar köklü ve radikal kararların bir yıl içinde alınıp uygulanması bana inandırıcı gelmiyor. Bu tedbirlerin ekonomik ve siyasi faturası olacak. Bu kadar büyük bir faturanın altına bir partinin girmesi imkansız. Siyasi konsensus sağlanırsa, özel sektör için inandırıcı olabilir."
TABGİS Sinan Orhon: "4 ay boyunca kamu ve özel sektörün hiç zam yapmaması petrol sektöründe imkansız birşey. Türkiye'de akaryakıt fiyatlarına zam yapılmadan da enflasyon yükseliyor. Hammadde fiyatı yükselir, dolar artarsa, akaryakıt fiyatlarına zam yapmak zorundasınız aksi halde zaten düşük olan kar marjı iyice düşer. Devlet, petrol fiyatlarından büyük vergiler alıyor. Petrol Ofisi zam yapmazsa biz de yapmayız."
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis: "Enflasyonun düşmesi için devletin önce kendi harcamalarını kısması gerekiyor. Özel sektörün kar etmeden üretim yapması mümkün değil. Ankara'nın yanlış hesapları enflasyonu azdıran en önemli unsur. İleriye dönük bir program belirlensin, önümüzü görelim daha sonra destek verelim. Üç ay sonraki döviz kurunu bile bilmiyoruz. Devlet de zarara girecek para basacak, acısı yine vatandaştan çıkacak. 6 ay sonra katlamalı olarak zam yapılırsa vatandaşın hali ne olacak?"
TÜGİAD Başkanı Murat Bekdik: "IMF'nin önerdiği şok bir paketi bir yıla yaymak Türkiye'yi çok zorlar. İşçi ve işveren kesiminin böyle bir programın altından kalkabilmesi mümkün değil. Hükümetin, toplumun tüm kesimlerini karşısına alarak uzlaşması gerekiyor. Özel sektörden karını azaltmasını istemek, serbest piyasa ekonomisine aykırı. Kaldı ki, tarım, özelleştirme konularında hükümet bile kendi içinde çelişkili."
MÜSİAD Başkanı Erol Yarar: "Liberal ekonomiyi savunan bir bakanın böyle bir şeyin olmayacağını bilmesi gerekiyor. Öncelikle enflasyona neden olan devletin harcamalarını kontrol altında tutması gerekiyor. Devlet, sıkıştığı zaman açıklarını para basarak kapatır, faturasını vatandaşa çıkarır. Özel sektörün böyle bir şansı yok. Özel sektörün yüzde 95'ini KOBi'ler zaten az kar marjı ile çalışıyorlar. Özel sektör olarak serbest piyasa ekonomisinden uzaklaştıran böyle bir teklife sıcak bakması mümkün olmaz."
Eczacıbaşı Menkul Değerler Gn.Md. Atilla Nizamoğlu: "Piyasa enflasyonun düşürülmesine yönelik politikalara olumlu bakıyor. Enflasyonla mücadele döneminin kısa olması ve tedbirlerin ağır olması piyasaları daha fazla güvenceye sokuyor. Çünkü
borsa bugüne kadar hep enflasyonun etkisinde kaldı. Enflasyon, gelirleri olumsuz yönde etkiliyor ve sosyal dengeleri bozuyor. Oysa enflasyonun düşmesi hisse senedi fiyatlarına yansıyacak. IMF'nin başlattığı hareket borsa camiasını pek fazla endişelendirmedi. Zaten uygulama süresinde olumlu etkisi piyasalara yansıyacaktır."