Ekonomi Halis Toprak: Korkumuzdan TMSF'ye 674 milyon lira fazla para verdik

Halis Toprak: Korkumuzdan TMSF'ye 674 milyon lira fazla para verdik

23.01.2010 - 14:33 | Son Güncellenme:

.

Halis Toprak: Korkumuzdan TMSFye 674 milyon lira fazla para verdik

İşadamı Halis Toprak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk’ün ve Fon kurulunun Toprak Grubu’nun 132 milyon dolar borcu bulunduğuna yönelik açıklamalarının gerçek dışı olduğunu iddia etii. Aksine fazla para ödediğini söyleyen Toprak, "TMSF, Toprak Grubu’ndan 674 milyon TL fazla aldı. Neden verdiniz denirse, şirketlere el konulmasından korktuğumuz için vermek mecburiyetinde kaldık. Yine de verdiğimiz halde, tüm şirketlerimize el konuldu" dedi.

Haberin Devamı

Halis Toprak, Toprak Holding’e CEO olarak atanan ancak 2 hafta önce bu görevinden ayrılan Ali Müfit Cengiz’in bir gazeteye yaptığı açıklamalar üzerine yazılı açıklama yaptı. Cengiz’in açıklamasının gerçekdışı olduğunu ileri süren Toprak, Toprak Grubuna atanan yöneticilerin Toprak Holding’i nasıl yönettiğinden, TMSF ve BDDK’yla yaptığı görüşmelere kadar birçok ayrıntıya yer verdi. Devlet Bakanı Babacan’ın bugünkü durumunda kendisinin faydasının da bulunduğu kanaatinde olduğunu dile getiren Toprak, Başbakan Erdoğan’ın hizmetler sektörüyle ilgilendiğini, sanayi sektörüne ilgisinin az olduğunu ifade etti. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’e ve Fon Kurulu’nu gerçek dışı açıklamalarda bulunmakla suçladı.

Haberin Devamı

"ERTÜRK GERÇEK DIŞI BEYANLARDA BULUNUYOR"

Halis Toprak, Ahmet Ertürk’ün devamlı olarak Toprak Holding’le ilgili olarak gerçek dışı açıklamalarda bulunduğunu belirtti. Ertürk’ün bu yanıltıcı beyanların birer birer gerçek dışı olduğu ortaya çıkmaya başladığında bu sefer de Toprakbank’ı gündeme getirmeye başladığını dile getiren Toprak, "Ertürk’ün Toprakbank’a aitmiş gibi gösterdiği yanlış beyanların ne mesnedi ne de aslı vardır, yine tamamen gerçek dışıdır. Tüm bilançolar, Maliye Bakanlığı’nda mevcuttur, Merkez Bankası’nda, Bankalar Birliği’nde, IMKB’de hatta internette mevcut ve ulaşılabilmektedir. Toprakbank’ın 6 adet iştiraki olup bunlar, Toprak Yatırım Bankası, Toprak Leasing, Toprak Factoring, Toprak Sigorta, Toprak Hayat Sigorta ve Toprak Menkul Değerler’dir. Örneğin; Toprak Leasing’in bilançoları incelendiğinde 2002 yılında el konulduktan sonra bu müesseseler çalıştırılmadığı görülecektir. Toprak Leasing’in 2002 Mart ayına kadar ilk üç aylık karı 5 milyar 900 milyon TL idi, çünkü bu dönem aralığında yönetim bizimdi. Fakat el konulduktan sonra zarar etmeye başladı ve 2003 yılında da zarar ederek devletin kaybına neden olunmuştur. 30 Aralık 2003 yılında 62 milyar 574 TL zarar ettiği açıkça görülmektedir" dedi.

"BAŞKAN YARDIMCISI GÜL, BANA TOPRAK LEASİNG’İN KASASINDA PARASI VAR UCUZA SATMAYIZ DEDİ"

Haberin Devamı

Halis Toprak, Toprak Leasing konusunu TMSF Başkan Yardımcısı Şakir Ercan Gül ile görüştüğünü anımsatarak, görüşmeyle ilgili şu noktalara dikkat çekti: "Bu görüşmede ‘diğer iştirakleri çok ucuza sattınız ama Toprak Leasing’i böyle ucuza satmayınız’ dedim. Kendisi ‘Toprak Leasing’in kasasında parası var ucuza satmayız’ dedi. Bu konuşma sonrası 3 yıl konuyu hasıraltı ederek, satmadılar. Sonra Toprak Leasing 2005 yılında Ülker Grubuna 14 milyon 307 bin dolara yani 19 milyon 165 bin 657 TL.’ye satıldığını öğrendik, yani üste para vererek hediye ettiler. Açıkça Toprak Leasing’in bankada bulunan nakit parasından çok daha az bir fiyata satılmıştır. Hukuk dışılık buradadır. Toprak Leasing’in Banka’da nakit 29 milyon 397 bin 628 TL parası olduğu halde bu fiyatın çok çok altında bir fiyata TMSF’nin satmasına IMKB nasıl izin veriyor. Yani Ülker Grubu bankadan hem para alıyor, TMSF’ye veriyor hem Leasing onun oluyor. Tüm bunların yanı sıra da 10 milyon dolar Ülker Grubu’na kalıyor. Halbuki Toprakbank gibi tasfiye edilseydi, TMSF’nin ve devletin 10 milyon dolar karı olurdu. Burada Devletin zararına işlemler ve uygulamalar söz konusudur. Bu müesseselere kendi personelini doldurarak israfta bulunuldu. Bu israf şimdi el konulan Toprak Holding’de sürmektedir. Toprak Seniteri Şirketine nitelikleri unvanlarına uymayan kişileri yüzde 35 maaş artışları ile almaktadırlar. Yani israfın ve milli servetin heba olmasının hesabı mutlaka sorulacaktır."

Haberin Devamı

"TOPRAK FACTORİNG SATILDIĞINDA 16.1 MİLYON TL ÖZKAYNAĞI VARDI"

Toprak, 2001 yılı kriz yılı olduğu halde Toprak Leasing 5 milyon 355 bin 876 TL, Toprak Factoring 5 milyon 765 bin 778 TL kar ettiğini vurguladı. Halis Toprak, Toprak Factoring satıldığında özkaynağının 16 milyon 93 bin 822 TL olduğunu anımsatarak, bankadaki parası ise 14 milyon 411 bin 912 TL olduğunu vurguladı. Toprak Faktoring’in özkaynağının ve bankadaki parasının varlığına rağmen değerinin çok çok altında Altınbaş Grubuna satıldığını belirterek şu bilgileri verdi:
"Toprak Leasing’in durumu gibi olmuştur, yani bankadan para alınıyor, TMSF’ye veriliyor. Hem şirket onların oluyor hem artan para yanlarına kar kalıyor. Toprak Seniteri şirketimiz 31 Aralık 2008 tarihinde 394 milyon TL. kar ederek, 54 milyon TL’de amortisman ayırmıştır. Halbuki tüm şirketlerimde olduğu gibi bu şirketimde de haciz vardı ve hacizli durumda iken bile durum ortadadır, 448 milyon TL kar elde edilmiştir."

Haberin Devamı

"TOPRAK İNŞAAT VE TOPRAK SENİTERİ’NİN ARSALARI BİLE BORCU ÖDEMEYE YETER"

Toprak, yaptığı açıklamada Ertürk’ün ve Fon kurulunun Grubun 132 milyon dolar borç bulunduğuna yönelik açıklamalarının gerçek dışı olduğunu vurguladı. Toprak aksine, Toprak Grubu’ndan 674 milyon TL fazla alındığını iddia etti. Halis Toprak, "Neden verdiniz denirse el konulmasından korktuğumuz için vermek mecburiyetinde kaldık. Yine de verdiğimiz halde, tüm şirketlerimize el konuldu. Türkiye Cumhuriyeti’nden bizim gibi çok az miktarda borçlanan bulunmaz.Bugün Toprak Bank ve Holding’in TMSF’nin elinde olduğunu vurgulayan Toprak, "Holding’te borcumuz Kuveyttürk’e 500 bin TL., Vakıfbank’a 62 milyon dolar, Emlak Kredi Bankası’na 19 milyon dolardır. Toplamda 81.5 milyon dolar eder. Ertürk Televizyonda ‘Maliye’ye borcu var’ diyor, doğrudur 10 milyon dolar civarındadır. Sigortaya, doğalgaza borcu var" diyor, tüm bu borçların genel toplamı da 150 milyon doları geçmez. Tüm bu bilgiler resmi ve kayıtlı defterlerde Ertürk’ün elindedir. Toprak Seniteri ve Toprak İnşaat şirketlerinin sahibi olduğu 10 milyon metrekare yalnız arsası vardır. Metrekaresi asgari bin dolardan dersek, 10 milyar dolar eder, ki bu rakama sadece Ertürk satabilir, bu meblağ nasıl yetmedi ki diğer 21 şirkete de el konuldu. Toprakbank’ın aklın ve mantığın almadığı 795 adet gayrimenkulü vardı. Toprakbank’a el konulması ise tamamen hukuk dışıdır. Çünkü iştirakleri özkaynağına yazılmamıştır. Dünya tarihinde böyle bir iş olmamıştır.

"TOPRAKBANK’IN İŞTİRAKLERİ NEDEN RASYOYA SAYILMADI"

Toprak, konuyla ilgili olarak BDDK’da yaşadığı ilginç bir diyaloğu ise şöyle aktarıyor: "Öncelikle, BDDK Başkan Danışmanı Sayın Teoman Kerman gittim. Sayın Kerman’a ‘Toprakbank’ın iştiraklerini rasyoya eklemeyerek yazmışınız, dolayısıyla rasyoyu tutturmayarak el konuldu, Mehmet Sazcı bana Pamukbank’ın rasyosunun raporlarını gösterdi. Pamukbank rasyosuna iştirakleri eklenerek yazılmış ve rasyoyu tutturmuşlar’ dedim. Bana ‘yaptık ama kasıt yok’ dedi. Daha sonra Toprakbank’a el konulduğunda BDDK Başkanı Tevfik Bilgin’e gittiğimde Mehmet Sazcı ve bir hanımefendi vardı. Bilgin "Halis Toprak diyor ki, Toprakbank’ın iştirakleri rasyoya sayılmamış fakat Pamukbank’ın iştirakleri rasyoya sayılmış’ dedi. İlk önce Mehmet Sazcı söylemek istemedi, fakat zorlayınca ‘evet doğrudur, fakat ben yapmadım’ dedi. Bunun üzerine Bilgin, hanımefendiye döndü ‘Siz Toprak Yatırım Bankasını 10 milyon dolara mahkeme kararı ile satılamaz olduğu halde neden Halit Cıngıllıoğlu’na satıldı’ dedi. Hanımefendi ‘bu karar bize geç geldi, biz satmıştık’ dedi. Halbuki Mahkemeden satılamaz kararı satıştan önce çıkmıştı. İşte ülkenin önemli kademelerine böyle kişiler oturmaktadır. Tüm bu konuşmalar şahitlidir ve belgelidir. Yani benim yazdığım örneklerin ya Devletin üst kademeleri şahittir, ya da resmi bilançolar şahittir."

"TMSF İŞÇİ ÜCRETLERİNİ ÖDEMİYOR"

Halis Toprak, Lice’deki Tesislerin devreye girdiği günden el konulduğu güne kadar işçi ücretlerini günü gününe hiç gecikmeyerek ödediğini belirterek, fakat TMSF’nin gelişi ile işçi ücretleri ödenmeyerek huzursuzluğun başladığını vurguladı. Bu huzursuzlukların Diyarbakır’a da sıçradığını belirten Toprak, tüm müesseselerin felç edildiğini iddia etti. Toprak, "Aynı durum Holding içinde geçerlidir. Holding’ten çıkarttığı Toprak Holding personelinin haddi hesabı olmadığı gibi tazminatları da ödememektedirler. Çıkarılanların yerine ise dünya kadar gereksiz ve kendilerine fayda sağlayan elemanları getirmektedir. 1997 yılında Toprak Vakıf kuruldu. O tarihten bu tarihe kadar binlerce yetim, şehit çocuğu burslarla okudu ve bu Devlete faydalı birer insan oldular. Şimdi ise bu yetim ve şehit ailelerinin burslarını ödeyemiyoruz. Okuyamayan her burslunun günahı Ertürk’ün boynuna olacaktır" dedi.

"BABACAN’IN BUGÜNKÜ KONUMUNDA BENİM DE FAYDAM OLDUĞU KANAATİNDEYİM"

Toprak, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a teşekkürlerini sundu. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın babasının müşterisi olduğunu belirten Toprak, "Kendisi ile bir sohbetimizde oğlundan söz açıldı ve oğlunun hukuk okuduğunu öğrendim. Ben kendisine ‘oğluna hukuk değil, ekonomi okutun istikrarlı bir iştir, yoksa alış-verişinde zorluk çıkarırım’ diyerek şart koştum. Babası ikinci geldiğinde ekonomi kısmını okumaya başladığını ifade etti. Böylece Bakanımızın şimdiki konumunda benim faydam da oldu kanaatindeyim. Bu güzel anıyı doğrusu ben unutmuştum fakat Bakanımız göreve geldiğinde, babası ile beraber bu anıyı bana özellikle hatırlattılar" dedi.

"BAŞBAKAN’IN SANAYİ SEKTÖRÜNE İLGİSİ AZ"

Başbakan Erdoğan’ın sanayi sektörüne ilgisinin oldukça az olduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden gelme hizmet sektörüne eğilimi bulunduğunu kaydetti. Hizmet sektörüne göstermiş olduğu bu ilgiden ve büyümeden dolayı Başbakan’a minnettar olduklarını ifade eden Toprak, "Hizmet sektöründeki tüm bu gelişmelerin örneği olmadığı gibi dünya’da da örneği yoktur. Ama ülkenin ilerlemesi ve gelişmesi için sanayi sektörüne önem verilmelidir. Hepimizin bildiği gibi sanayinin temeli üretimdir. Takdir buyurursunuz ki, sanayi istihdamdır, üretimdir, ihracattır, büyümedir aynı zamanda disiplindir, eğitimdir. Türkiye’de de tüm yetkililerin ve vatandaşların hedefi sanayi olmalıdır. Çünkü sanayi işsizliğin bir numaralı ilacıdır. Biz ülke olarak sanayiye hakkı olan önemi veremedik. Bilhassa tesisler kapanıyor ve müteşebbislerin intiharları dillere destan oldu. Zaten Türkiye’de müteşebbis yoktur ve olmaması da ayrı bir üzüntüdür. Sanayi riskli bir iştir, onun içinde intihar olur, fakat asla bir inşaatçının intihar ettiği vakii değildir. Ahmet Ertürk’ten bir ricam vardır ‘özel sektöre düşman olmayınız’. Paranın nereden geldiği önemlidir, fakat nereye harcandığı daha da önemlidir" dedi.

"O GÜN BEN ORADA OLMASIYDIM YAŞAR HOLDİNG DE BUGÜN BİZİM DURUMUMUZDA OLURDU"

Bir gün TMSF Başkan Yardımcısı Şakir Ercan Gül’e gittiğini belirten Toprak, bu görüşmeyi şöyle aktardı:
"Kendisi ‘Yaşar Holding taksitinin birini ödeyemedi, bu durumda ne yapalım?’ dedi. Ben de ‘sanayicinin parası olmaz, borcu olur. Yağı sütü nereden bulacağız, insaf edin ve onlara bir müddet zaman tanıyınız’ dedim. 3 ay sonra ise Yaşar Holding taksitini ödediği gibi borcunun tamamını da ödedi. Yani sonuç olarak eğer o gün ben oraya gitmeseydim, bugün Yaşar Holding bizim durumumuzda olurdu. Yaşar Holding 70 senelik köklü bir müessese olup, İzmir’e çok faydası dokunmuş bir kuruluştur. İşte, yapmak ellerinden gelmediği gibi tam tersi yıkmak için birebir olduğu kadar yapanı da yıkarak, Maaz-Allah bitirirler. Bakınız sanayicinin İşçisinden, sigortasına, muhtasar vergisinden, damga resmine, elektriğinden, hammaddesine kadar daima borcu mevcuttur. Sanayicinin dışı başkasını, içi de kendisini yakar. Kim ki düşmanınıza dua edin "sanayici olsun" diyerek, çünkü ailesinde bile huzur, saadeti olmaz. Para için baskı makinesi olmak gerekir, işte bu yüzdendir ki hiç kimse sanayici olamaz. Maalesef ülke şimdi öyle bir yoldadır ki, tarihi sanayiciler tek tek yok olmaktadır. Örneğin; Eczacıbaşı; bu müessese ülkemizin iftihar ettiği bir kuruluştu. Oysa ki yarım asırdır sahibi olduğu İlaç müessesesini sattı ve inşaat sektörüne girdi. Üzülerek ifade ederim ki, batı ülkelerinde inşaatı satarlar ve sanayiye başlarlar. Maalesef sanayideki bu kaçış sürerse bu kaçışın neticesi facia olur."