Ekonomi Madene işçileri sahip çıktı

Madene işçileri sahip çıktı

20.04.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Madene işçileri sahip çıktı

Madene işçileri sahip çıktı

       TERÖR nedeniyle uzun süre kapalı kalan Şırnak ve Cizre arasındaki maden ocakları, yeniden çalışmaya başladı. Ancak çok ilkel yöntemlerle çalışılan maden ocaklarına Şırnak Valisi Halil Ulusoy el koyarak, çalışma şartlarını düzeltmek için kolları sıvadı. Ulusoy, maden ocaklarında 400 işçi çalıştığını, 300 işçi daha almak için yeni düzenlemeler yaptıklarını bilerterek "Bir vakıf kuracağız. Bu vakfa işçileri üye yaparak bir de şirket oluşturacağız. İşçiler çıkardıkları kömür karşılığında prim sisteminde olduğu gibi belli bir para alacaklar" dedi.
       Vali Ulusoy'un yöntemine göre, işçilerin üye olduğu vakıf, bugünlerde bir şirket kuruyor. Bu şirket, madenden çıkan her ton kömür için işçilere 5'er milyon lira ödeyecek. Günde 2 ton kömür çıkaran işçi bu hesaba göre 10 milyon lira alacak. Kömürün tonu TKİ'nin ocak çıkış fiyatı olan 7 milyon liradan satılacak. İnsan gücüne dayalı olarak yapılacak çalışmalar sonucunda elde edilen kar ile işçilerin SSK pirimi ve idari giderler karşılanacak. Geriye kalan ise işçiler arasında dağıtılacak.

       Maden ocaklarında çalışma şartları çok kötü. Bir ipe tutunarak açılan kuyudan aşağı inen işçiler, 100 metre derindeki kazı bölgesinde çalışıyorlar. Küçük çocukların da çalıştığı maden ocağında sık sık göçükler meydana geliyor. Tüpgazlı lamba ile aydınlatılmaya çalışılan ocak içinde de sık sık zehirlenmeler oluyor.
       Şırnak Maden Ocakları'nı daha önce TKİ tarafından işletiliyordu. Ancak PKK'nın sık sık baskınlarına maruz kalan maden ocakları, yaklaşık 4 yıl kapalı kaldı. Geçen yıl güvenliğin sağlanması üzerine, yerel yönetimler ve kurumlar kendi çabaları ile madenlerden kömür çıkarmaya çalışıyorlar.
       Maden ocaklarının yüzde 50'si Şırnak Valiliği İl Özel İdaresi'ne bağlı. Geri kalan yüzde 30'u ŞEDAV'a (Şırnak Enerji ve Dağıtım İşçileri Vakfı), yüzde 20'si ise Taşıyıcılar Kooperatifi ile Şırnak Belediyesi'ne ait.
       Ancak, madenleri işletenlerin bu alanda teknolojik birikimi yok. Bu nedenle de TKİ'den destek bekliyorlar. Ocaklarda şimdilik tesbit edilen kömür rezervi 87 bin ton düzeyinde.

       TERÖR ve baskılara uzun süre direnen yöre insanının yüzü, Habur Sınır Kapısı'nın yeniden işler duruma gelmesiyle gülmeye başladı. Kuzey Irak'a açılan bu kapı 41 bin kamyon ve tanker, gıda maddesi ile ilaç götürüp, mazot ve fuel oil getiriyor. Birçok aile, kamyon alarak bu kervana katılıyor ve bazı aileler kamyon sayısını 5'e ve 10'a çıkararak daha fazla kazanmaya çalışıyor.
       Kuzey Irak'ın Dinar'ı, 10 bin liradan 16 bin liraya yükseltmesi üzerine zarar etmeye başlayan kamyon ve tanker sahipleri, ortak bir boykota girerek, 16 günden beri kontak kapatıyorlar. Daha önce kamyonlar her seferden 110 milyon lira, Tır'lar ise 250 milyon lira kazanıyordu. Habur Kapısı'nın bulunduğu Silopi'de binlerce kamyon, Dinar'ın değerinin düşürülmesini veya mazotun fiyatının ucuzlatılmasını bekliyor. Uzun kuyruklar oluşturan kamyon ve tanker sürücüleri, şunları söylüyor.
       "Mazotun litresini Kuzey Irak'ta 3.5 dinara alıyoruz. Daha önce bir dinar 10 bin liraydı. Bu da 35 bin lira ediyordu. Bir dinarın 16 bin liraya yükselmesinden sonra bir litre mazotun fiyatı bize masraflarımızla birlikte 70 bin liraya mal oluyor. Zaten, getirdiğimiz mazotu Türkiye'de litresi 70 bin liradan satıyorduk. Dolayısıyla, bu durumda, mazot getirmek zararımıza olur. Bu nedenle boykot kararı aldık ve Kuzey Irak'a gitmiyoruz. Peşmergelerin keyfi olarak yaptıkları bu uygulamadan vazgeçmelerini ve dinarı eski seviyesine çekmelerini istiyoruz. Aksi takdirde Kuzey Irak'tan mazot getirmeyiz."
       Bir misilleme olarak başlatılan boykot nedeniyle Kuzey Irak'a da gıda maddesi sevkiyatı durdu. Sorunu karşılıklı anlaşma ile çözmeye çalışan Şırnak Kaymakamlığı ise, dün de Zao Kaymakamlığı ile görüşmelerini sürdürdü. Yetkililer, kısa zaman içinde anlaşmanın sağlanacağını belirtiyorlar.

       Bu arada Petrol Ofisi, Silopi'de dolum ve depolama tesisleri kurarak, Kuzey Irak'tan gelen mazot ve fuel oil'i alacak. Böylece şu an kontrolsüz ve kaçak yürütülen mazot ticareti de resmileşecek. Habur'dan giren mazot nedeniyle devletin 200 trilyon liralık bir Akaryakıt Tüketim Vergisi ile KDV kaybı olduğu vurgulanıyor. Petrol Ofisi mazot alımına başladığında, vergi kaybının önleneceğini belirten yetkililer, mazotun bölgeye daha ucuza verileceğini söylüyorlar.

       Şırnak bölgesinde terörün ateşi yükselince, TKİ işlettiği maden ocaklarını kapatıp gitti. Linyit kömürü çıkan maden ocakları tam 4 yıl kapalı kaldı. Bölgede terörün azalmasına rağmen, kimse madenlere sahip çıkmadı. TKİ bile geliş çalıştırmada isteksiz davrandı. Bununu üzerine yerel yönetimler ve işçiler, maden ocaklarını kendi imkansızlıkları içinde çalıştırmaya başladılar. Bu ocaktaki işçiler, her gün kelle koltukta, bir ipe tutunarak ve yerin 100 metre altına inerek ekmeğini kömürden çıkarmaya çalışıyor. Bu çalışma şartları bölge insanının ne kadar çalışmaya muhtaç ve imkansızlıklar içinde olduğunu gözler önüne seriyor. Ancak, terörü yendikleri gibi, imkansızlıkların da üstesinden gelmekte, yaşam mücedelesi için her türlü zorluğu yenmekte kararlı gözüküyorlar.

       ŞIRNAK Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yarka, yörenin kendi çabaları ile ayakta durmaya çalıştığını, başta devlet olmak üzere destek ve teşviklerin sıfır olduğunu vurguluyor. "Teşvik istediğimizde, bölgeye yılda 200 trilyon lira gönderdiklerini söylüyorlar. Ancak bu para yöre halkına altyapı ve yatırım olarak gitmiyor. Askeri harcamalara ve yatırımlara gidiyor" diyen Mehmet Yarka, bölgede birçok tesisin ödenek olmadığı için yıllardır tamamlanmadığını belirtiyor.
       Mehmet Yarka, 1992 yılında başlatılan Köy Hizmetleri, tesis ve lojmanlarının ödenek olmadığı için hala bitmediğini, sağlık ocaklarında doktor bulunmadığını söyleyerek, şöyle konuşuyor:
       "Hiçbir doktor bölgeye gelmek istemiyor. Geçenlerde 3 çocuk, yanlışlıkla hap yutmuş. Şırnak'ta müdahale yapılamadığı için Diyarbakır'a gidene kadar öldüler. İşadamlarımız, Halk Bankası'ndan kredi almak istediler. Ancak bankada işlemleri yapacak eleman yok. Aylardır bankaya, gerekli işlemleri yapacak elemanın gelmesi bekleniyor. Bina ve arsalarımız ipotek olarak devlet bankalarınca kabul edilmiyor. Yeterli enerji yok. Kısacası en başta devletten yöreye destek bekliyoruz."

       GÜNEYDOĞU Anadolu Bölgesi'nde en büyük sorunların başında da kadınların eğitim düzeyinin korkunç denecek boyutta düşük olması geliyor. Şırnak ve çevresinde incelemelerde bulunduğumuz sırada, kadınlara ait bir tuvaletin bile olmaması, yörede kadına bakışın en büyük göstergesi. Pazar ve sokaklarda kadınlara hemen hemen hiç rastlanmazken, sadece tarlada çalışan kadınlar göze çarpıyor. Türkçe konuşmasını bilmeyen ve ilkokula bile gitmeyen kadınların çokluğu da, yörenin gelişmesini engelliyor.
       Adıyamanlı araştırmacı yazar Ramazan Topdemir, GAP ve Güneydoğu'ya sadece ekonomik değil, aynı zamanda "sosyo - kültürel" olarak da yaklaşmak gerektiğinin altını çiziyor. Ramazan Topdemir'in tesbitleri şöyle:
       * Bölge halkının projeler hakkında bilgilendirilmesi ve beklentilerinin saptanması gerekiyor. Sosyal yapının durumuna göre kalkınma projeleri uygulanmalı.
       * Öncelikle bölgede "Kadının Statüsünün Yükseltilmesi Projesi" başlatılmalı. Bölge kadınına aktif görevler verilmeli. Kültür düzeyi, eğitimi ve ekonomik seviyesi yükseltilmeli.
       * Büyük toprak sahipleri ve yatırımcıların, az sayıda da olsa bölgenin yetişmiş elemanlarını istihdam etmeli.

       Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), fakir Türk çiftçisine de kaynak sağlayacak. Örgüt tarafından, fakir çiftçilerin tarımsal üretimini ve dolayısıyla gelirini artırmak için uygulanacak küçük çaplı projelere maddi katkıda bulunmak ve dünyada açlığı ortadan kaldırmak üzere başlatılan "Herkese Ekmek" kampanyası kapsamında, Türkiye'deki fakir çiftçilere de destek sağlanacak.
       Edinilen bilgiye göre, kampanyaya Türkiye'de fazla ilgi olmamasına karşın, FAO, dünya genelinde toplanan kaynağın bir bölümü ile Türkiye'deki fakir çiftçilerin de desteklenmesini uygun buldu.
       FAO, "Herkese Ekmek" kampanyası kapsamında dünya genelinde toplanan yaklaşık 2 milyon dolar kaynağın kullanılması için önerdiği, toplam 60 bin dolarlık 7 projeyi onayladı. Bu projelerden ilk üçünün uygulanması için de 20 bin dolarlık kaynak gönderdi.
       FAO Türkiye Temsilciliği'nin önerdiği projeler uyarınca, sağlanan kaynak ile Van'ın Ercek köyünde koyun besiciliği desteklenecek, Konya'nın Hadim ilçesi Dülgerler ve Köplüce köylerinde orman fidanı yetiştirme merkezi kurulacak. Ayrıca, Gümüşhane'de ceviz üretimi projesi uygulanacak.Sinop'ta keçi yetiştirciliği, Mardin-Dargeçit'te tavuk yetiştiriciliği, Elazığ-Gezin'de sebze fideciliğinin yaygınlaştırılması, Adıyaman-Kesiktaş'ta da küçük su alanlarında balıkçılık yapılmasına ilişkin projeler de desteklenecek.