Ekonomi 'Otomotiv grevinde işçilerin tavrı Türkiye için alışılmadık'

'Otomotiv grevinde işçilerin tavrı Türkiye için alışılmadık'

19.05.2015 - 10:57 | Son Güncellenme:

ALMAN yayın kuruluşu Deutsche Welle (DW), otomotiv sektöründeki Bursa’da 15 bini aşkın işçinin grev ve tavrının Türkiye için alışılmadık olduğunu, bunun iyi okunması gerektiğine dair görüşler bulunduğunu aktardı.

Otomotiv grevinde işçilerin tavrı Türkiye için alışılmadık

DW, Türkiye’nin yaklaşan 7 Haziran seçimi nedeniyle siyasette gerilim dolu günlerden geçtiğini, ekonominin motoru konumundaki otomotiv sektörünün grevlerle sarsıldığını aktırdı. DW’de yer alan haber-yorumda yıllık 22 milyar dolarlık ihracatla Türkiye ihracatının en büyük parçasını oluşturan otomotiv sektörünün merkezi konumundaki Bursa’da, otomotiv işçilerinin ’ücret zammı’ istemiyle başlattıkları iş bırakma eylemi giderek büyüdüğünü 4 otomotiv şirketinde 15 bin 600 işçinin greve katıldığını aktardı.

Haberin Devamı

İşçilerin, işveren ve sendika yönetimini aynı işe farklı ücret politikası uygulamakla suçladığı, otomotiv şirketlerinin sektörde 1 günlük üretim kaybının ekonomide 175 milyon TL’lik zarara yol açtığını savundukları ifade edildi. Otomotivdeki üretim kaybının yılda 3.5 milyar dolarla en fazla ihracat yapılan Almanya pazarını da etkileyebileceğine dair görüşler bulunduğu kaydedildi. Haber-yorumda uzmanların, Türkiye’de işçilerin sendikasız bu büyüklükte eylem yapmalarını dikkat çekici olduğuna işaret ederek, işveren hem de sendikacıların işçilerin bu mesajını iyi okuması gerektiğini dile getirdiği vurgulandı.

Bursa’da üretim yapan Renault fabrikasında 15 Mayıs’ta başlayan iş bırakma eylemi, bölgedeki en büyük üreticilerden TOFAŞ ve yan sanayii şirketleri Coşkunöz ve MAKO’ya da sıçradığı hatırlatıldı. TOFAŞ’tan Kamuoyunu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada, sorunlar çözülene kadar üretime ara verildiği, Türkiye’nin otomotiv merkezinde iki büyük üretici firmanın üretimi durmuş olduğu belirtildi. Eylemlerde, öncelikle Türk Metal Sendikası’nın fabrikalardan çıkarılması ve ücret dengesizliğinin giderilmesi istenirken ailelerin tesislerde kalan işçilere dışarıdan destek verdiği hatırlatıldı.

İşçilerin grev gerekçesi olarak üretimi 8 ay önce Türk Metal Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında yapılan sözleşmenin koşullarının, Türk Metal’in örgütlü olduğu Bosch Fren Sistemleri işçileri için Aralık sonunda yapılan sözleşmenin koşullarından daha kötü olmasını gösterdiği, sendikanın aynı iş için farklı işverenle farklı pazarlık yaptığı, ücretlerin düzeltilmesi gerektiğini gösterdiği bildirildi. İşçilerin eylemine destek vermeyen Türk Metal Sendikası Başkanı Pevrul Kavlak, eyleme son verilmediği takdirde işverenin ’Tazminatsız işten atma hakkı’na sahip olduğu uyarısını yaptığı ifade edildi.

DW, Türkiye’de otomotiv ana sanayisinde 50 bin, tedarik sanayisinde 250 bin çalışan bulunduğunu, bağlı iş kolları ile birlikte yaklaşık 1 milyon kişinin geçimini otomotiv sanayisinden sağldığını üretimdeki bir günlük gecikmenin ana sanayiye maliyetinin 175 milyon TL olduğu tahminlerinin yapıldığını aktardı.

Grevin başladığı Oyak Renault’nun Bursa’daki üretim merkezinin, Renault’nun Batı Avrupa dışında en yüksek kapasiteye sahip endüstriyel tesisi konumunda olduğu, şirketin Türkiye’de en yüksek pazar payına sahip ilk üç otomobil markasından biri olduğu kaydedilirken şöyle denildi: "Bursa’da giderek yayılan işçi eylemleri, son dönemde tekleme sinyalleri veren ekonomide şimdilik ciddi bir olumsuzluğa yol açmasa da otomotiv üretimindeki yavaşlamanın ihracatta kan kaybeden Türkiye’yi zorlayacağı belirtiliyor. Öte yandan işçilerin ücret taleplerine olumlu yanıt alamamaları halinde eylemlerin genişleyebileceği ve diğer şirketlere de sıçrayabileceği ifade ediliyor.

Haberin Devamı

Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik, DW’ye yaptığı açıklamada söz konusu iş bırakma eyleminin Türkiye’nin alışık olmadığı türden bir işçi eylemi olduğuna dikkat çekiyor. Binlerce işçinin sendika olmadan bu çapta bir iş bırakma eylemine girişmesinin önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Çelik, ’Sendikasız bir şekilde ve sendikaya karşı ayaklanan işçilerin rahatsızlığını görmek gerekiyor. Bu grevden hem işverenlerin hem sendikacıların çıkaracağı çok ders var’ diyor. Eylemin ’yasa dışı’ olduğu iddiasının doğru olmadığının altını çizen Aziz Çelik, ’Türkiye’nin toplu iş hukuku sisteminde bağıtlanmış toplu iş sözleşmelerinin yürürlük süreleri hariç içeriğinin taraflarca değiştirilebilmesi mümkündür. İşçilerin talebi yasaya ve uygulamaya uygundur’ diye konuşuyor. Çelik, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) sözleşmelerine göre grev hakkının yalnızca toplu iş sözleşmelerini kapsamadığına işaret ediyor. İşçilerin taleplerinin karşılanmaması halinde iş bırakma eyleminin daha da yaygınlaşabileceğini ifade eden Aziz Çelik, ’Bu eylem sendikal yaşamda ‘toplu eylem’ olarak adlandırdığımız ve kendi kendine gelişen bir süreci ifade ediyor. İşçilerin talepleri karşılanmazsa büyüyerek devam edecektir’ değerlendirmesinde bulunuyor."