Ekonomi Sanayi Bakanı: Feryat ediyorum. Danıştay bir vicdan muhasebesi yapmalı

Sanayi Bakanı: Feryat ediyorum. Danıştay bir vicdan muhasebesi yapmalı

16.02.2010 - 12:37 | Son Güncellenme:

.

Sanayi Bakanı: Feryat ediyorum. Danıştay bir vicdan muhasebesi yapmalı

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Danıştay’ın katsayı kararıyla ilgili, “Sanayi Bakanı olarak feryat ediyorum; bu yanlış, bu haksızlık. Danıştay bir vicdan muhasebesi yapmalı” dedi.
Bakan Ergün, TRT 1’de katıldığı “Enine Boyuna” adlı programda, Danıştay 8. Dairesinin, Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversiteye girişte farklı katsayı uygulamasına ilişkin kararının yürütmesini durdurma yönündeki kararını ve işsizlik rakamlarını değerlendirdi.
Sivil toplum kuruluşlarından söz konusu karara yeterli tepkinin gelmediği yönündeki yorum üzerine Bakan Ergün, kararın Türkiye sanayisine yapılmış bir haksızlık olduğunu söyledi.
“Sanayi Bakanı olarak feryat ediyorum; bu yanlış, bu haksızlık. Türkiye sanayisine yapılmış bir haksızlık bu” diyen Ergün, Danıştay’ın “bir vicdan muhasebesi” yapması gerektiğini belirtti.
Bu noktada ticaret liselerinin de imam hatip liselerinin de önemli olduğuna işaret eden Ergün, şöyle devam etti:
“Bizim daha nitelikli dini bilgiye ihtiyacımız yok mu? Daha nitelikli din hizmetine ihtiyacımız yok mu? Oraların da daha nitelikli öğrencilerle doluyor olması lazım. Dolayısıyla bu haksızlığı yapmaktan vazgeçmeliyiz, yani Türkiye’nin hukuk sistemi bundan vazgeçmeli. Kaldı ki Türkiye’nin işsizlikle alakalı en önemli sorunu, iş bulamayanların yanında mesleksizlik. İş arayanlar geliyorlar. Ne iş yaparsınız diye sorduğumuzda büyük bir bölümünden (ne iş olsa yaparız) cevabını alıyoruz. Bu aslında, (elimden bir iş gelmez, bir mesleğim yok) demenin bir başka şekli. Halbuki (ben şu işi yaparım), (mesleğim şu) diyebilmesi lazım. Meslek liseleri bu meseleyi hallediyor. Meslek lisesi mezunu iş bulamadığı zaman iş kurma fikrine sahip oluyor, bir mesleği olduğu için diyor ki; (ben iş bulamadım fabrikada, ama iş kurayım, elimde işim var). İki arkadaş bir araya geliyor iş kuruyor. Bizim girişimciye de ihtiyacımız var, her düzeyde müteşebbise ihtiyacımız var. Meslek edinmek, bir meslek sahibi olmak, girişimciliğin de temel şartlarından biri. Yani yazıktır, günahtır. Meslek liselerine 10 yıldır devam eden bu haksızlığın artık sona erdirilmesi lazım. Hukukçular, Danıştay, idare, bu çocukları ideolojik tartışmaların gölgesinde bırakmaktan vazgeçmeliler.”
Söz konusu kararın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Ergün, Danıştay’ın “Ne yapıyoruz biz? Bu yaptığımız şey Türkiye’nin hayrına mı, Türkiye’nin menfaatine mi?, çocuklarımızın geleceğini nasıl karartıyoruz? diye sorması gerektiğini savundu. Ergün, “Yani, bir vicdan muhasebesi yapmaya ihtiyaç var. Bırakın ideolojik tartışmaları. (YÖK Başkanı şöyle dedi, biz de ona karşı böyle yaparız) diye düşünülüyorsa Türkiye’ye haksızlık yapılıyor demektir” diye konuştu.

Haberin Devamı

İŞSİZLİK RAKAMLARI
Bakan Ergün, yüzde 13,1 olarak açıklanan işsizlik rakamlarıyla ilgili olarak da “yüksek bir rakam ama beklentilerin altında” değerlendirmesinde bulundu.
Kasım-Aralık gibi aylarda işsizlik rakamlarının daha yüksek olmasının, yaz aylarında ise biraz daha düşmesinin beklendiğini vurgulayan Ergün, “Ama 16 gibi rakamlar beklenirken 13 gibi bir rakam olması, beklentilerin altında bir rakamı ortaya çıkardı” dedi.
Türkiye’nin küresel krizin etkisine üç açıdan maruz kaldığını ifade eden Ergün, bunlardan ilkinin üretim kaybı, yani milli gelir azalması olduğunu belirtti. Ergün, şunları kaydetti:
“Türkiye ekonomisi yüzde 5-6 civarında bir küçülmeyle karşı karşıya kalacak. Bir miktar ihracat kaybına maruz kaldık. 132 milyardan 102 milyara gerilemiş olduk. Fiyatlar düştüğü için büyük çapta bu gerileme oldu. Yoksa, bizim miktar bazındaki gerilememiz yüzde 10 civarında 2008’e göre. Fakat en önemli etkisi, bizim işsizliğimiz üzerinde ki, bir miktar istihdam kaybına uğradık. İşsizlik üzerindeki etkisi daha uzun süreli bir etkidir. Biz birkaç yıl içinde üretim kaybını telafi edeceğiz.
Sanayi üretiminde, kapasite kullanım oranlarında Mart ayından itibaren bir çıkış trendi mevcuttur. Dolayısıyla Türkiye üretim kaybını telafi etmeye başlamıştır. Türkiye ihracat kaybını da telafi etmeye başlamıştır, 2010 ihracatı 2009 ihracatından çok daha iyi olacaktır. Ama istihdam kaybı daha uzun sürede telafi edilebilir. Çünkü, bizim AB ülkelerine göre istihdamla ilgili zaten yapısal bir farklılığımız var. Yüzde 10’lar civarında stok bir işsizliğimiz var. Geçen dönem 27 çeyrek üst üste ortalama yüzde 6 civarında bir büyüme gerçekleştirdiğimiz halde, her yıl yaklaşık 700 bin kişiye istihdam yaratıldığı halde bu yüzde 10’lar seviyesindeki stok erimedi.”
Bu noktadaki bir diğer sorunun da köyden kente göç olduğunu belirten Ergün, insanların köydeyken “işi olan insanlar” olarak göründüklerini, şehirde ise “iş arayan insanlar” olduklarını söyledi.
Bir diğer unsurun ise teknolojik değişim olduğuna işaret eden Ergün, “Türkiye’nin teknolojik değişimi devam ediyor. Teknolojik değişim firmaların karlılığını artırıyor, ama istihdamı kısa zamanda artırmıyor. Onlar yatırıma dönüştüğünde, yeni yatırım olduğunda veya hizmetler sektöründe bu paralar harcanmaya başladığında bir istihdam ortaya çıkacak” dedi.
İşletmelerde “daha az zamanda daha az elemanla daha çok iş yapma” fikrinin de yaygınlaştığını belirten Ergün, bunun da karlılığı artıran ama istihdamı artırmayan bir faktör olduğunu kaydetti.
“Dolayısıyla bizim kronik bir şekilde bir müddet daha Avrupa’dan farklı devam edecek özelliklerimiz var” diyen Ergün, şöyle dedi:
“İşsizlik bizim için bu kadar önemli bir meseleyken, sanayinin en önemli ihtiyacı olan nitelikli eleman sorununu meslek liseleriyle aşmamız gerekirken, ne yazık ki 1997 sonrasında alınan kararlarla meslek liseleri önemli bir tahribata uğradı. Hem öğrenci sayısı ciddi manada azaldı, hem öğrenci kalitesinde ve öğretmen kalitesinde ciddi manada gerilemeler oldu. Böyle bir meslek lisesi profiliyle biz sanayimizi ilerletemeyiz, coşturamayız. Meslek liseleri meselesini yeniden ele almamız gerekiyor.
Ben teknik lise mezunuyum. Biz çok sıkı bir imtihanla girdik, çok iyi bir eğitim aldık o dönemin şartlarında ama üniversiteye girme imkanlarımız vardı ve bu bizi motive ediyordu. Belki büyük bir bölümü yine üniversiteye girmeyecek, sanayide çalışmayı tercih edecek. Ama girmeyi arzu eden, çalışarak mühendis olmayı arzu eden adamın mühendis olabilme yolunun açık olabilmesi lazım ki öğrenci profili yükselsin, eğitim kalitesi artsın, sanayinin ara eleman ihtiyacı da karşılansın.”
Türkiye’de lise eğitiminin yüzde 65’inin meslek lisesi eğitimi, yüzde 35’inin genel lise eğitimi olması gerekirken bunun tersine çevrildiğini belirten Ergün, “Bu kadar kötülük yapılamaz, bu haksızlık. Türkiye’ye yapılan bir haksızlık” diye konuştu.