Ekonomi "Türkiye, Japonya ve Rusya ekonomik işbirliği yapsın"

"Türkiye, Japonya ve Rusya ekonomik işbirliği yapsın"

26.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Türkiye, Japonya ve Rusya ekonomik işbirliği yapsın"

Türkiye, Japonya ve Rusya ekonomik işbirliği yapsın

Enka'nın patronu Şarık Tara; Avrupa Birliği'nden dışlanan Türkiye için yeni bir birlik önerdi: 'Rusya'daki enerji, Japonya'daki teknoloji ve Türkiye'deki genç insan potansiyelini bir araya getirerek yeni bir güç oluşturalım"^

ŞARIK Tara, yıllardır fahri Dışişleri Bakanı gibi çalışan bir işadamı. Bu konumunu sürdürürken, kendisi gibi düşünen işadamlarıyla da sürekli işbirliği yapıyor. Tüm ilişkilerini de şeffaf yürütmeye dikkat ve özen gösteriyor. Dışişleri Bakanlığı ile de sürekli bilgi alışverişinde bulunuyor. Tüm dünyada devlet adamları düzeyindeki yakın dostluklarını sürekli Türkiye lehine değerlendirmeye çabalıyor.
Patronu olduğu ENKA, başta Rusya olmak üzere birçok ülkede milyarlarca dolarlık iş hacmine sahip. Türk - Japon İş Konseyi Başkanı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde öncü, Avrupa ülkeleriyle de yakın ilişkiler içinde olan Şarık Tara, AB ve dış politika, iç politika, ekonomi, IMF ve sahibi olduğu ENKA hakkında ilginç açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin Lüksemburg zirvesinde "aday ülke" olması için çok uğraşanlardan biri olan Şarık Tara, olumsuz sonuca rağmen kendi deyimiyle "Çocukları ve torunları" için mücadelesine devam ediyor. Ona göre Türkiye Avrupa'nın bir parçası. AB de çok hatalı davrandı kararında ama Türkiye'nin de hataları oldu. Şimdi Tara, çok ilginç bir öneride bulunuyor:
"Türkiye, AB'ye çocuklarımızın torunlarımızın geleceği için mutlaka girmeli. Ama bu sırada da yapacak çok işler var. Örneğin, Rusya, Japonya ve Türkiye bir ekonomik işbirliğine gidebilir. Dünyada harikulade şeyler kendi kendine olmaz. Harikulade işler üst üste gelirse olur. Bu üç ülke birbirini tamamlayabilecek unsurlara sahip. Rusya, enerji açısından ve eğitimli insan açısından zengin
bir ülke. Japonya'da ise teknoloji ve finansman var. Türkiye ise genç ve potansiyeli olan bir memleket. Bu üçü biraraya geldi mi süper güç yaratılır. Hatta, 1 milyar nüfuslu Hindistan'ı da bu güce ekleyebiliriz."
Tara, Karadeniz Ekonomik İşbirliği(KEİ)'nin de çalıştırılması gerektiğini vurguluyor ve "Yunanistan'ı bu birliğe biz aldık, şimdi biraz pişmanım ama yine de KEİ, Türkiye için önemli fırsatlar doğurabilir"

Tara, AB ile ilişkilerin nasıl gelişeceği yönünde ise "Çalışacağız, çok çalışacağız. Doğruyu söylemek gerekirse AB'ye girmek için yıllarca biz de fazla çalışmadık. Önce enflasyonu düşüreceğiz, ekonomik yönden gelişmemiz için enflasyonun düşmesi şart" dedi.
Tara, AB'nin Türkiye'yi niye dışladığını da şöyle anlattı:
"Biz Avrupa'nın bir parçasıyız. Bizi inkar edemezler. 63 milyon insan 70 senedir böyle eğitildi. Viyana'ya gittiğim zaman Viyana benim için yabancı değil ama Tahran'a gittiğim zaman Tahran benim için yabancı. Şayet Batı birleşiyorsa, Türkiye'yi dışlayamaz. Niye dışladı? Biz kendi kusurlarımızı bilmediğimiz için. Türkiye olarak hep iyi yaptığımız şeyleri düşünüyoruz. Yapmamız icabeden şeyleri yapmıyoruz, çünkü görmüyoruz. Kültür açısından geri değiliz ama bizde aristokrasi hiç olmamış. Osmanlı İmparatorluğu sosyalist bir imparatorluktur. Aristokrasi yok, burjuvazi olmamış. Milliyet farkı yok, mülkiyet hakkı yok, din farkı yok. Osmanlının devamı olmak kötü bir şey değil. Avrupa 1960'larda tahhüt etmiş bizi almayı. Ama biz girecek gibi hazırlanmamışız. Niye, çünkü eksiklerimize bakmamışsız. Portekiz, ne kadar geri bir memleket. Demokrasiden bahsediyorlar, kısa süre evveline kadar İspanya, faşist bir devletti. Biz demokrasiyi 1946'larda kabul ettik."
Balkanlarda huzurun sağlanması için Osmanlı tarihi başta olmak üzere bu bölgedeki ülkelerin tarihlerinin yeniden yazılması gerektiğini de vurgulayan Tara, bu konuyu Yunanistan başta olmak üzere diğer ülke yöneticilerine de sık sık hatırlattığını belirtti.

Hükümetin bir çok alanda olumlu şeyler yaptığını ancak bunların yetmediğini de belirten Tara, "Özellikle bu yüksek enflasyonun düşürülmemesinden çok utanıyorum" dedi.
Artık enflasyonun mutlaka düşürülmesi gerektiğini de ifade eden Tara, şöyle konuştu:
"Arnavutluk gibi memleket, enflasyonu yüzde 4 binlerden yüzde 10'un altına düşürdü ve yüzde 15 hızla kalkınıyor. Rusya, yüzde 8"e indirdi enflasyonu. Onlar indiriyor da biz neden indirmiyoruz? Enflasyonun en büyük sebebi iç borçlardır. Neden borçlanıyoruz. Reel faizler, yüzde 20'lerin üstünde, olmaz ki bu. Türk Hazinesi belki dünyanın en büyük hazinesidir. Rusya şöyle yaptı. Devletin elinde ne varsa sattı. Moskova'daki bütün arsaları, binaları özelleştirip sattılar. Moskova belediyesi, Rusya bütçesinin yüzde 31'ini karşılıyor. Türkiye'deki ilk mülkiyet hakkı, Tanzimatla birlikte 1841'de çıktı. Bugün hala Türkiye'deki arazinin yüzde 70'i Hazine'ye ait. Ne oluyor, gecekondular hazine arazilerinde genişliyor. Haksız bir maledinme. Bunlar gecekondu değil, 8 - 10 katlı binalar."

Vergi toplayamadıktan sonra yeni vergi koymanın anlamı olmadığını belirten Tara, büyük şehirlere göçün önlenmesi ve belediyelerin kuvvetlenerek merkezi hükümete yük olmaması için de "Şehir Vergisi" konulmasını önerdi.
Bunun New York'ta uygulandığını da kaydeden Tara, şöyle devam etti: "Bu parayı belediye alacak ve merkezi hükümete tabi olmayacak. Bugün hangi parti iktidara gelirse o partili belediyeler yaşıyor, ötekiler çile çekiyor. Bu büyük haksızlık. Belediyeleri Ankara'ya hakim olmaktan kurtarmak lazım. İstanbul, 9.5 milyonluk bir şehir, Belçika'dan daha büyük bir şehir. Göçü önlemek için de izin konulmalı."
Devletin, hiç tasarruf yapmadığını ve özelleştirmelerin önünü açmak için bugüne kadar Anayasa Mahkemesi ile konuşulmadığının da altını çizen Tara, "Devlet, topladığı verginin büyük kısmını faize veriyor. İç borçları halledilemiyor, aslında fazla değil, 25 - 30 milyar dolar. Biz müsrif bir aileyi andırıyoruz. Bu aile sürekli borç alıyor. Ancak, akıllarına Bodrum'da yılda 15 gün kullandıkları evlerini satmak geliyor. O evi satıyor, borçtan kurtuluyorlar. Özelleştirme, arazi satımı, vergilerin iyi toplanması, bütün bunların da iyi sarfedilmesi, şişkin devlet kadrolarının da temizlenmesi lazım. O zaman iç borçtan kurtuluruz."

Şarık Tara, IMF ile ilişkilere değinirken de "IMF ile mutlaka stand by yapılmalı. Çünkü başka yolu yok. İki - üç yıllık programlar yeterli olmayabilir" dedi.

İç politikadan söz ederken, merkez sağ ile merkez soldaki partilerin birleşmeden 1998 yılı içinde herhangi bir "erken seçim" olacağına inanmadığını ifade eden Şarık Tara, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin derdi çok belli. Ben şimdi hangi partiye rey vereceğimi bilmiyorum. 10 parti 10 lider var. İngiltere ve Amerika gibi ileri demokrasilere baktığın zaman merkez sağda bir parti var, merkez solda bir parti var. Biz, ise partileri parçalamışız ve birleştirmeyi düşünmüyoruz bile. Memleket gidiyor be kardeşim. Şunları oturun birleştirin, politikacıların kaprisinden olmaz. Oturalım birleştirelim. Hele merkez sola çok kızıyorum. Birleşseler ve seçim olsa kırk yılda bir bunlara iktidar olmaları için imkan olacak. İktidar olacaklar, haberleri yok. Ben bile onlara rey vereceğim. Hayatımda vermedim ama onlara rey vereceğim, çünkü koalisyonlar, ileri memleketlerde kolaydır, ama bizim gibi politik terbiyesi daha az olan memleketlerde çok zor oluyor."
RP'nin kapatılması konusunda ise Tara'nın değerlendirmesi şöyle: "Mahkemenin vereceği bir karar bu ama RP'nin de kabahati oldu. RP, batıdaki Hristiyan Demokrat parti gibi Müslüman Demokrat olabilirdi. Yani, batıcı, demokrasiden yana olabilirdi ama olamadı. Bu şansı iyi kullanamadı."