Ekonomi "Türkiye’nin üyeliğini en çok Almanya desteklemeli"

"Türkiye’nin üyeliğini en çok Almanya desteklemeli"

28.02.2011 - 17:35 | Son Güncellenme:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği içinde, Türkiye’nin üyeliğini en fazla desteklemesi gereken ülke olarak Almanya’yı gördüğünü belirterek, "Almanya’dan böyle bir yaklaşım bekliyoruz. Biz, Almanya’nın ülkemizle sahip olduğu geleneksel dostluğu bu alanda da çok belirgin bir şekilde göstermesini istiyoruz" dedi.

Türkiye’nin üyeliğini en çok Almanya desteklemeli

Erdoğan, Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odasınca düzenlenen Türk-Alman Ekonomi Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Aşağı Saksonya Eyaleti Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Aygül Özkan’ın toplantıda bulunmasının kendisi için anlamlı olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Özellikle Almanya’da yaşayan Türkler açısından bir bakanın burada olmuş olması hem de hanım bir Bakanının burada olmuş olması ayrıca bir iftihar vesilesidir. Kendisine görevinde başarılar temenni ediyorum" dedi. Tercüme salondakilere geç geldiği için konuşmasının kısa bir zaman geçtikten sonra alkış alması üzerine Başbakan Erdoğan, "Uydudan dolaşıp geldiği için tabi gecikmeli geliyor" diyerek espri yaptı.

Erdoğan, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Avrupa Birliği için önemine değindi. Türkiye’nin AB’ye üyeliği için önemli faktörlerden birinin Türkiye’nin hızla büyüyen ekonomik gücü olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: "2008 sonunda başlayan küresel krizi, dünya üzerinde en az etkiyle atlatan ülkelerin başında Türkiye geliyor. Türkiye, gerek son 8 yıldır yaptığı köklü reformlarla, gerek aldığı tedbirlerle krize karşı direnç sergilerken, 2009 sonundan itibaren de yüksek büyüme sürecine girdi.

Henüz resmi rakamlar açıklanmamasına rağmen, 2010 yılında Türk ekonomisinin yüzde 7-8 civarında büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız, kriz öncesi rakamlara yaklaşarak 730 milyar dolar civarında gerçekleşecek. Büyüme oranlarının yanı sıra, kamu borçlarının GSMH’ya oranı açısından da Türkiye pek çok AB üyesi ülkeden daha iyi bir performans sergiliyor.

AB tanımlı borç stokunun milli gelire oranı, 2002 yılında yüzde 74 seviyesinde iken, biz bunu 2009 sonunda yüzde 45,5’e kadar çektik. 2010 sonu için de tahminimiz yüzde 42 olduğu yönünde. Bu oranlar, Avrupa’daki birçok ülkeden çok daha iyi durumda olduğumuzu gösteriyor." Borç oranlarının yanı sıra, bütçe açıklarında da yükümlü olunmadığı halde Maastricht kriterlerini yakalamış duruma gelindiğini kaydeden Erdoğan, enflasyon oranının düşme eğilimini sürdürdüğünü, uzun yıllar kronik ve yüksek enflasyonla mücadele eden Türkiye’nin, AK Parti iktidarı döneminde enflasyonla mücadelede başarı sağladığını ve 2010 sonunda enflasyon yüzde 6,4 oranında gerçekleşerek Avrupa ortalamalarına çok yaklaştığını bildirdi.

Erdoğan, "Hedefimiz, Türk ekonomisini önümüzdeki dönemde bilgiye dayalı, ileri teknoloji içeren, kaliteli mal ve hizmet üreten bir yapıya kavuşturmak.

Nitekim, AR-GE Harcamalarımızın milli gelire oranını 8 yılda yaklaşık iki kat artırdık; yüzde 4,8’den, 8,5’e yükselttik. AB ortalamasının üzerinde bir oranı, yüzde 2’yi hedeflemiş durumdayız ki en kısa zamanda buna da ulaşacağımıza inanıyoruz" diye konuştu.

-"AB, TÜRKİYE’NİN EKONOMİDEKİ GÜCÜNÜ GÖRMELİ"-

Haberin Devamı

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl dönümünün kutlanacağı 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflediklerini belirten Erdoğan, son 8 yılda iki kat artan milli gelirin, 12 yılda da 2 kat artarak 2 trilyon dolara ulaşacağını tahmin ettiklerini ifade etti.

Hükümet olarak görevlerinin özel sektörün daha fazla üretmesini ve küresel rekabet gücünü artırmasını sağlayacak uygun şartların temin edilmesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, son yıllarda bu yönde adımlar attıklarını ve çalışmaların sonuçlarını da almaya başladıklarını söyledi.

Küresel mali kriz nedeniyle birçok ülkede yaşanan ciddi daralmaya rağmen Türkiye’ye son 4 yılda 57 milyar dolara yakın doğrudan uluslararası yatırım girişi gerçekleştiğini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Özellikle Alman dostlarımızı Türkiye’de daha çok yatırım yapmaya davet ediyorum. Yani Türkiye, bölgede sadece demokrasisiyle, insan haklarına saygılı, özgürlükçü yapısıyla değil, istikrarlı şekilde büyüyen ekonomisiyle de artık çok farklı bir yerde duruyor.

Küresel kriz nedeniyle zor günler yaşayan Avrupa’nın, Türkiye’nin ekonomideki bu gücünü de görmesini ve Türkiye’nin katılım müzakerelerini bir de bu açıdan değerlendirmesini temenni ediyoruz. Şunu açık açık ifade etmek durumundayım; Avrupa Birliği içinde, Türkiye’nin üyeliğini en fazla desteklemesi gereken ülke olarak biz Almanya’yı görüyoruz. Almanya’dan böyle bir yaklaşım bekliyoruz. Biz, Almanya’nın ülkemizle sahip olduğu geleneksel dostluğu bu alanda da çok belirgin bir şekilde göstermesini istiyoruz. Birliğin kilit ülkelerinden biri olan Almanya’nın bu alanda sergileyeceği kararlı tutum, diğer üye ülkelere de örnek teşkil edecektir. En önemlisi, Türkiye’nin üyeliğinin, Avrupa’ya neler katacağını, neler kazandıracağını en iyi şekilde Almanya izah edecek, en iyi şekilde Almanya anlatabilecektir.

Dikkatinizi çekiyorum; bizim sadece Almanya’da yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın sayısı dahi, bugün AB üyesi olan bir çok ülkenin nüfusundan daha fazladır. Katılım öncesinde Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği ilişkisi tesis etmiş tek ülke olma özelliği taşıyan ülkemiz, AB ile Gümrük Birliği’ni 15 yılı aşkın bir süredir başarıyla yürütüyoruz. AB üyesi olunmadan Gümrük Birliği’ne üye olunmuyor ama Türkiye oldu; 1996. Fakat hala kapıda bekletilen yine Türkiye."

Haberin Devamı

-"ALMANYA’DAN BEKLENTİLERİMİZ ÇOK DAHA FAZLA"-

Haberin Devamı

Gümrük Birliği çerçevesinde üçüncü ülkelere yönelik AB’nin ortak ticaret politikasını izleme yükümlülüğü üstlenmiş olan Türkiye’nin, ticaret politikasını aşamalı olarak AB’nin ticaret politikasına uyumlu hale getirdiğini anlatan Erdoğan, AB’nin tercihli gümrük rejimlerini süratle benimsediklerini dile getirdi. Söz konusu yükümlülük çerçevesinde, zaman zaman yaşanan sıkıntılara rağmen, AB’nin üçüncü ülkelerle tesis etmekte olduğu tercihli ticaret rejimlerine paralel Serbest Ticaret Anlaşmaları imzaladıklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Avrupa Birliği katılım müzakereleri sürecinde bizim Almanya’dan beklentilerimiz var olandan çok daha fazla. Ancak Almanya içinde, özellikle iş adamlarından biz destek bekliyoruz. Almanya;ya ve Avrupa Kamuoyuna Türkiye’yi en iyi anlatacak, Türkiye’nin üyeliğini en iyi vurgulayacak kesim hiç şüphesiz sizlersiniz. Alman iş adamı dostlarımızın bu noktada desteklerini devam ettirmelerini özellikle rica ediyorum.

Almanya’da yaşayan Türk iş adamlarının, yatırımcılarının Alman ekonomisine kattıkları dinamizmden gurur duyduğumu burada ifade etmek istiyorum.

Bugün tahminlere göre, yaklaşık 70 bin civarında Türk işletmesi Almanya’da faaliyet gösteriyor, 35 milyar avroluk ciro elde ediyor ve yaklaşık 350 bin kişiye iş imkanı sağlıyor. Almanya, ülkemizin bir numaralı ticaret ortağıdır, aynı zamanda en fazla ihracat yaptığı ülke. 2010 yılı sonu itibariyle ikili ticaret hacmimiz bu küresel krize rağmen yaklaşık 29 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam, küresel ekonomik krizin tüm dünyayı etkisi altına aldığı 2009 yılına nazaran yüzde 20 civarında bir artışa işaret ediyor ki bunu da son derece olumlu bir gelişme olarak görüyoruz.

Ülkemizde 4 binden fazla Alman firması faaliyet gösteriyor. Sayı bakımından Türkiye’de en çok şirketi bulunan ülke Almanya. Türkiye;de faaliyet gösteren önde gelen Alman firmaları, bir yandan Türkiye’deki çeşitli fiyat avantajları ve teşviklerden yararlanarak karlılıklarını artırırlarken, öte yandan, Türk sanayisinin üretim, teknoloji ve ihracat seviyesinin geliştirilmesine de katkı sağlıyorlar."

Haberin Devamı

-"YATIRIMCILARA HER TÜRLÜ KOLAYLIK SAĞLANACAK"-

Haberin Devamı

Bugün Türkiye’nin, 74 milyona ulaşan genç ve dinamik nüfusu, açık ve liberal ekonomisi, kalifiye insan gücü, büyük iç pazarı, rekabetçi endüstrisi ve üç kıtanın ortasında yer alan son derece elverişli coğrafi konumuyla uluslararası yatırımcılar için sayısız fırsatlar sunduğunu belirten Erdoğan, aynı şekilde Türk şirketlerinin üçüncü ülkelerde yapılacak yatırımlar için önemli imkanlar sunduklarını ifade etti.

Kuzey Afrika, Rusya, Ortadoğu, Kafkasya ve Ortaasya başta olmak üzere dünyanın birçok coğrafyasında Türk müteahhitlik şirketlerinin birçok önemli projeye imza attıklarını kaydeden Erdoğan, bugün itibariyle 5 kıtada, 83 ülkede, 180 milyar doların üstünde iş hacmine erişen Türk müteahhitlik sektörünün, Alman karşıtlarıyla da yakın işbirliği içinde olmalarının iki ülke arasında iyi bir sinerji oluşturacağını söyledi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bölgemizde, özellikle enerji ve çevre sektörlerinde de önemli yatırım fırsatları bulunuyor. Almanya ile ortaklığımızın büyüklüğüne paralel olarak, Alman yatırımcıların ülkemizdeki ve bölgemizdeki elverişli yatırım ortamından daha fazla istifade etmelerini diliyor, bu noktada bizim de özel sektörümüzün de her türlü kolaylığı sağlayacağını bilmenizi istiyorum.

16 Nisan 1985 tarihinde imzalanan Türkiye-Almanya Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması’nın 2010 yılında gözden geçirilmesi çalışmalarının tamamlanmış olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu konu, Türk ve Alman iş çevrelerinin yanı sıra, Almanya’da yaşayan vatandaşlarımız tarafından da yakından takip ediliyor. Yeni anlaşmanın en kısa süre içerisinde imzalanmasını temenni ediyoruz. Bunun, ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine önemli katkıda bulunacağına inanıyoruz.