Ekonomi Yılmaz: Kamu maliyesi katkı yapmazsa farklı yerde olabiliriz

Yılmaz: Kamu maliyesi katkı yapmazsa farklı yerde olabiliriz

05.05.2008 - 00:40 | Son Güncellenme:

Merkez Bankası (MB) analizine göre maliye politikasının daha çok önem kazandığı bir döneme giriliyor. Ancak hükümet yaptığı açıklamayla faiz dışı fazla oranını yüzde 3.5’e çekti MB Başkanı Yılmaz, “Eğer kamu maliyesi tarafında yeterli desteği göremezsek farklı bir yerde olabiliriz. Yüzde 5.5, 6.5’e göre, yüzde 4.5, 5.5’e göre bir gevşemedir” dedi

Yılmaz: Kamu maliyesi katkı yapmazsa farklı yerde olabiliriz

Hükümetin, Faiz Dışı Fazla’yı (FDF) yüzde 5.5’ten (yeni seri GSYH hesabına uyarlanmış oranı yüzde 4.2) yüzde 3.5’e çektiğini açıkladığı gün, İstanbul’da gazetecilerin ekonomi bölüm yöneticileri ile bir toplantı yapan Merkez Bankası (MB) yönetimi, FDF oranının aşağı çekilmesinin bir gevşeme olacağını anlatıyordu.
Başkan yardımcıları ve Para Politikası Kurulu (PPK) üyeleri Erdem Başçı, Burhan Göklemez ve Mehmet Yörükoğlu ile Banka Meclisi ve PPK üyesi İbrahim Turhan’ın katıldığı toplantıda, MB Başkanı Durmuş Yılmaz, “FDF ile oynama gündemde, MB’nin tavrı nedir? Yüzde 5’e çekileceği söyleniyor, bunu gevşeme olarak algılar mısınız?” sorusunu şöyle cevaplıyordu:
“Para politikası tek başına bir şey yapamaz. Bugüne kadar elde edilen başarılarda sıkı maliye politikalarının çok büyük katkısı oldu. Bundan sonra da önemli olmaya devam edecek. Devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu katkı yapılmaz, bozulma olursa para politikası da kendisini buna göre şekillendirecektir. Bunlar gizli kapaklı satır aralarında okunacak şeyler değil. Dolayısıyla buradaki bir gelişme, olumsuz etkileme para politikasının duruşunu değiştirecek. Bu faiz ile ilgili kararının farklılaşması demektir. Eğer kamu maliyesi tarafında yeterli desteği göremezsek farklı bir yerde olabiliriz. Yüzde 5.5, 6.5’e göre bir gevşemedir. 4.5 de 5.5’e göre bir gevşemedir. Bu matematiksel olarak böyle.”
MB Başkanı Yılmaz, oranın yüzde 5’e çekilebileceği varsayımı üzerine konuşuyordu. Oysaki hükümet, (yeni hesaplamayla yüksek çıkan milli gelire uyarlayarak önce mevcut yüzde 5.5 oranını yüzde 4.2 olarak belirlemiş, bunu da aşağı çekerek) yeni dönem FDF oranını yüzde 3.5 olarak belirlemişti.
‘Yeni dönemde FDF önemli’
FDF oranının bu ölçüde aşağı çekilmesi önemli bir gevşemeye işaret ediyor ve bunun MB’nin para politikasına sıkılaştırma yönünde bir etki yapması kaçınılmaz gözüküyor. Konunun bir başka boyutu var. Bunu da Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu’nun analizinden anlıyoruz. Yörükoğlu, yeni dönemde fiyat istikrarı için para politikasından çok maliye politikasının önem kazandığını belirtti. Analizi şöyle:
“Para politikası ile ancak faize hassas kalemlerin tüketimini ve fiyatlarını etkileyebiliriz. Uzun zamandır sıkı para politikası uyguluyoruz. Faizle etkileyeceğimizi etkiledik. Öte yandan enflasyonu tutturamamızın sebebi arz şokları. Faize hassas olmayan şeyler. Burada FDF ve maliye politikası daha önemli. Direkt tüketimi etkiliyor, indirekt olarak geliri etkiliyor. Tüketime hassas olan kalemleri maliye politikasıyla daha rahat etkileyebilirsiniz. Böyle bir dönemde mali disiplin önemli.”

Haberin Devamı

‘Hükümetle sorunum yok,taraflı yayınlara gelince...’

MB Başkanı Yılmaz, “Hükümet yanlısı yayın yapan gazetelerde, size yönelik sert eleştiriler yapılıyor. Bunlardan rahatsız mısınız?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Bu yayınlar sonucunda beklentilerde bozulma olur, beklentilerin düzelmesi gecikirse bundan ülke zarar görür diye düşünüyorum. Yoksa benim hükümetle bir sorunum yok. Biz ahenk içinde çalışan bir para kuruluyuz. Elimizdeki verilere bakarız. Veriler ne söylüyorsa görev alanımızla ilişkilendirir, ona göre karar alırız. Benim açıdan bir sorun yok. Sorun görünüyorsa başka bir yere sormak lazım. Bizi tek harekete geçiren unsur elimizdeki veri ve bize verilen görev.”

Kim ne demişti?

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın enflasyon raporunu açıkladığı günün ardından, konu, 1 Mayıs 2008’de AKP’ye yakın gazetelerde şu şekilde yer almıştı:

Haberin Devamı

YENİ ŞAFAK: ‘Enflasyona körükle gidiyor’ manşetiyle çıkan gazete, haberinde şunları belirtti: Enflasyonun yüzde 6’lara gerilediği sırada faiz artıran Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, şimdi de ‘enflasyon artacak, faizi yükselteceğim’ diye tutturdu.
STAR: ‘Ben varken enflasyon hedefi tutmaz itirafı’ başlığıyla konuya yer veren gazete, Yılmaz’ın görev süresinin 2011’de dolacağını vurgulayarak, enflasyonda beklenilen düşüşü göremeyeceğini ifade etti.
VAKİT: Konuyu ‘Enflasyonda kötümser itiraf’ başlığıyla duyurdu.
ZAMAN: Haber, ‘Gıda fiyatları enflasyonla mücadeleyi zora soktu’ denilerek verildi.

‘Bizde likidite sıkıntısı yok’

Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, Merkez Bankası’nı en çok eleştiren bakanlardan biri. Global likidite sorunlarının Türkiye’yi etkilemeye başladığı günlerde, piyasadan 40 milyar YTL’nin çekildiğini belirtmişti. Çağlayan bir başka konuşmasında da likidite sorunu yaşandığını, Merkez Bankası’nın piyasayı regüle etmesini istemişti.
Oysaki MB yönetimi, piyasada likidite sıkıntısı değil fazlalığı olduğu görüşünde. Başkan Yılmaz’ın konu ile ilgili soruya yanıtı şöyle:
“Talebin kontrollü devam ettiğini düşünüyoruz. Ama tüketici güven endeksinin gelecek dönem beklentilerinde bozulma var. Piyasanın ‘Nakit yok. Para sıkıntısı var’ söylemlerinin temelinde yatan bu.
Bir şey yanlış anlaşılıyor. Deniliyor ki elin merkez bankası çok proaktif davrandı, gerekeni yaptı. Şimdi FED proaktif davranıyor, çünkü akşam olduğunda bankalar faiz ne olursa olsun kapanamıyor. Yeterli para yok. Var olan satmıyor, nakit tutuyor. O zaman merkez bankası piyasaya likidite veriyor. Sistem kapanıyor. Bizde sistem kendi içinde dönüyor. Akşam sistemde fazla para kalıyor, getirip bize satıyorlar. Para kıtlığı yok.”
‘Para var, talep düşük’
Başkan Yardımcısı Erdem Başçı ve PPK Üyesi İbrahim Turhan’ın bu konudaki açıklamaları da şöyleydi:
“Paranın azlığı başka, insanların harcamaması başka. Türkiye’de finansal sistemde fazla likidite var ama bunu zorla harcatamazsınız. Faiz indirimi yaptık 225 baz puan. Likidite tarafında hiçbir sorun yok. Her akşam fazla likiditeyi çekiyoruz. Bu şartlar altında uzun vadeli faizler, tüketici kredisi faizleri yükseldi. Neden?
Faktörlerden biri Türkiye’nin risk primi artıyor bir de yakın zamanda enflasyon beklentilerinde bozulma hissediyoruz. Onun için para politikasının duruşunu değiştirdik. Bekleyişlerin bozulması en tehlikeli durum. Dolayısıyla oradaki artışı merkez bankası faiz artırarak engelleyebilir. Şu noktada düşürerek engellemesi söz konusu değil.”

Haberin Devamı

‘Maliyet enflasyonu fiyatlara yansıyabilir’

Haberin Devamı

Nisan ayı enflasyonunda, üretici fiyatlarında (ÜFE) çok yüksek (yüzde 4.5) aylık artış oldu. Bu bir maliyet enflasyonunu ifade ettiğinden, önümüzdeki dönemde tüketici fiyatlarına yansıtılması beklentisi doğdu. MB Başkanı, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Nisanda ÜFE’deki artışın önemli bir kısmı sanayiden geliyor. Tarımdaki fiyat artışları daha düşük. Dolayısıyla bir enerji birikiminden söz edebiliriz. Sonuç itibariyle üretici fiyatlarındaki yükselişler maliyet unsurları bir şekilde, eğer piyasa koşulları uygunsa tüketicilere yansıtılacak. Hangi ölçüde yansıyacağı talep koşulları ile ilgili. Biz doğru tepkileri verirsek, enflasyon beklentilerini hedefle uyumlu hale getirirsek, üretici fiyatlama davranışları tekrar enflasyon ile uyumlu hale gelirse, talep koşulları da buna uygun yönetilirse fiyatlama davranışlarının yumuşayacağını düşünüyoruz.”
Çift hane korkusu
Yılmaz, çift haneli enflasyondan korkup korkmadıklarına ilişkin bir soruyu da şöyle yanıtladı:
“MB her zaman ihtiyatlı olmak durumunda. MB bundan her zaman korkmalı. Ama umutla korku arasında bir yerde hedefini gözetmeli. Görevimiz, enflasyonla mücadele kararlılığımız konusunda şüphe yaratmamak.
Yaratılmasına da izin vermeyeceğiz. Kanunla verilen görevi her ne pahasına olursa olsun, (ekonomiyi resesyona sokma pahasına değil) yapacağız.”

Haberin Devamı

Global krizde ortayı geçtik

MB Başkanı Yılmaz, “Uluslararası gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu da şöyle cevapladı:
“Ortasını geçtik diye düşünüyoruz. Son 15-20 günde algılamada iyimserlik havası geldi. Şirketlerin kâr açıklamaları, bankaların ihtiyaç duydukları sermayelerin bir kısmını toplayabilmeleri, bazı işlemler havayı değiştirir gibi oldu. Açık söylemek gerekirse derecelendirme kuruluşlarının bu yapılandırılmış enstrümanların derecelendirmesi ile ilgili kararlarına baktığımızda hâlâ düşürme eğilimleri var. Dolayısıyla her an için sürpriz ile karşılabiliriz.
Ama bugün itibariyle genel eğilim iyimser olmak. En küçük iyi haberi iyimser olarak algılıyor ve bununla ilgili işlem yapılmaya başlandı. Yolun sonuna gelinmiş değil. Hâlâ bankacılık sisteminde güven unsuru tesis edilmedi. Hâlâ ilgili merkez bankaları yeterli likiditeyi veriyorlar. ABD Hazine bonoları ile Libor arasındaki fark hâlâ oldukça önemli.”

Revizyon teklifi bütçede yapılacak

Son gelişmeler ışığında enflasyonda hedef revizyonunun gündemde olduğunu, bütçe hazırlığı döneminde konunun hükümete teklif edilebileceğini belirten Yılmaz, şöyle dedi:
“Şu anda bir takım belirsizlikler var. Bu belirsizliklerin netleşmesi için önümüzdeki dönemde sonbahara doğru hükümetin bütçe çağrılarını yaptığı dönemde enflasyon hedefinin revize edilmesini gündeme getireceğiz.
Yüzde 4 hedefi, orta vadeli hedef olarak kalacak. Yüzde 4’e giden yolu belirleyeceğiz. Temmuzda 3. enflasyon raporunu açıkladığımızda şartlar değişebilir. Daha iyi de olabilir, daha kötü de.”
Başkan Yardımcısı Erdem Başçı da “Bu yıl içinde enflasyon belki çift haneye çıkabilir ama yıl sonunda tek haneye inmesine gayret ediyoruz” dedi.

Son 10 gündür para girişi var

MB Başkanı Yılmaz, döviz piyasası ile ilgili bir soruya şu karşılığı verdi: “İnişli çıkışlı olarak DTH sahipleri piyasa oynaklığına bağlı olarak uygun gördükleri yerde satıyorlar, uygun gördükleri yerlerden de satış yapıyorlar. Fakat son 9-10 gündür Türkiye’ye döviz girişi var. Fakat bono piyasasına gitmiyorlar, para piyasasında bekliyorlar. O da herhalde beklenti ve risk algılaması ile ilgili.”

Şirketlere tavsiye

MB Başkanı, mevcut ortamda şirketlere nasıl bir hareket tavsiyesi olduğuna ilişkin soruya şu karşılığı verdi: “İhtiyatı elden bırakmayın, risklerinize bakın, yönetin diyoruz. Döviz riskiniz varsa hedge edin diyoruz. Kredi almayı düşünüyorsanız iyi düşünün. 
Bankacılık dışı kesimin döviz açığı 51 milyar dolar. Fakat DTH’larda da önemli miktarda bir para var.
Bankacılık sisteminin açık pozisyonu yok. Orada kırılganlık söz konusu değil. Sermaye yeterlilik oranı yeterli seviyede. Ancak özel sektörün döviz açığının iyi yönetilmesi gerekir. Özel sektörün döviz açığının yaratacağı problem bankalara yansıyabilir.” 

‘Kanun değişikliği çok yanlış olur, kaosa döner’

Önümüzdeki dönemde son global sorunların etkisiyle sistemde kuralların yeniden  yazılacağını belirten MB?Başkanı Yılmaz, şöyle devam etti:
“Burada dikkat edilmesi gereken husus ifrattan tefrite gitmemektir. Merkez bankalarının eminim rolleri azalmayacak, daha da güçlenecek. Merkez bankaları üzerinde enflasyonla mücadelede kararlılığı konusunda baskı geleceğini düşünüyorum.
Bu konular tartışılıyor, üç unsur öne çıkıyor. Enflasyon mu? Büyüme mi? Yoksa finansal istikrar mı? FED’in yapmaya çalıştığı ama telaffuz etmediği finansal istikrar.
Türkiye’deki yanlışlardan biri de bu. 2001’de bizim uyguladığımız kur rejimi, para politikası çerçevesini düşündüğümüz zaman bir de bunu kıyasladığımız zaman bakın onlar yaptılar biz yapmadık. Kasım 2000’de eğer biz FED’in bugün yaptığını yapsaydık ve herkese para verseydik Merkez Bankası’nın rezervi bir gecede sıfıra inerdi. ‘Merkez bankası ne yapıyor, piyasaya para veriyor, ben böyle merkez bankasını severim’ gibi görüşler oluyor.”
‘Kaçışımız yok’
Başkan Yılmaz, Merkez Bankası’nın ‘fiyat istikrarı’ derken büyümeyi ve istihdamı gözetmediği eleştirilerinin hatırlatılması üzerine şöyle dedi:
“Biz öteden beri bu ikisinin arasında orta ve uzun vadede çelişki yok diyoruz. Eğer bu ülke sürdürülebilir yüksek büyüme, tek haneli politika faizi istiyorsa fiyat istikrarını sağlamak zorunda. Bundan kaçış yok. Fiyat istikrarı kamu malıdır. Ne kadar çok insan kullanırsa o kadar iyidir. Son 6-7 yıl kesintisiz büyüdüysek bundandır.”
Yılmaz, Merkez Bankası’nın, büyümeyi de gözeten bir politika izlemesi için kanununda bir değişikliğe ihtiyaç olup olmadığına ilişkin bir soruya, “Çok yanlış olur. O zaman kaosa döner” diyerek karşılık verdi.
Yılmaz, “Yapılması gerekenler varmış da MB yapmıyormuş veya eksik yapıyormuş, dolayısıyla ‘Aslında daha iyi olabilirdik ama kanunu yanlış yazılmış, düzeltilmesi gerekir’ gibi bir tartışma, beklenti yönetimini olumsuz etkiliyor. Basına önemli görev düşüyor. Bize her türlü eleştiriyi yapın ama temeli olmayan tartışmalar bize zarar veriyor ve ekonomik ajanların kafasını karıştırıyor” diye konuştu.