En Bağımsız kuruluşların yöneticileri istedikleri maaşı alır, istedikleri harcamayı yapabilir mi?

Bağımsız kuruluşların yöneticileri istedikleri maaşı alır, istedikleri harcamayı yapabilir mi?

30.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bağımsız kuruluşların yöneticileri istedikleri maaşı alır, istedikleri harcamayı yapabilir mi?

Bağımsız kuruluşların yöneticileri istedikleri maaşı alır, istedikleri harcamayı yapabilir mi




New York Borsası bağımsız bir kuruluş. Bu borsada 36 yıl önce 86 dolar haftalıkla işe başlayan ve son 8 yıldır da başkanlık görevinde bulunan Richard Grasso geçtiğimiz günlerde istifa etmek zorunda kaldı.
Grasso, 140 milyon dolar emeklilik tazminatı, 51.6 milyon dolar kıdem tazminatı, 47.9 milyon dolar teşvik primi, 40 milyon dolar da yönetici tasarruf sandığı tazminatı almayı planlıyordu.
(1) Kar amacı gütmeyen bir bağımsız kuruluşta bir yöneticinin kuruluştan bu kadar büyük rakamlarda para alamayacağı, (2) Borsa gelirinin, kağıtları borsada işlem gören iki bin sekiz yüz şirketin yaptığı ödemelerden ibaret olduğu, (3) Borsanın gelir gider farkının yılda 28 milyon doları aşmadığı, bu gelir gider farkından büyük ödemeler yapılması halinde hizmet karşılığı talep edilecek ücretin yükseltilmesi zorunluluğunun ortaya çıkacağı, (4) Borsadaki şirketlerle ilgili skandallar ortadayken, milyonlarca kişi borsada para kaybetmişken, başkanın kendine yüksek rakamlarda gelir temin etme peşinde olmasının etik bir davranış sayılamayacağı gibi gerekçelerle çok kişi 'ayağa kalktı'.
Grasso sadece borsadan aldığı paralar, kullandığı imkânlarla yetinmemiş, ek gelir peşinde koşarak, borsanın otoritesini kullanarak Home Depot ve Computer Associated gibi kuruluşların yönetiminde de yer almıştı.
Borsadaki skandallardan ve fiyat gerilemelerinden büyük zarara uğrayan emeklilik fonlarının yöneticileri, emekliler borsada para kaybederken, evlerine götürecek ekmek paraları ile hastalıklarını tedavi için alacakları ilaç paraları yarı yarıya düşmüş iken borsa başkanının para peşinde koşmasını protesto etti. Dört büyük fonun yöneticisi Grasso'nun istifasını istedi. Grasso direndi. Ama kamuoyunun, medyanın ve fon yöneticilerinin sert tepkileri karşısında borsanın 20 üyeli yönetim kurulunda 13 üye Grasso'nun istifası yönünde oy kullanınca, Grasso New York Borsası'nın 211 yıllık tarihinde istifaya zorlanan ilk başkan oldu.
Halbuki daha önceleri Grasso aynı yönetim kurulu üyelerine ücretini ve tazminat rakamlarını istediği gibi belirtmekte başarılı oluyor, istediği kararı aldırabiliyordu. Aynı yönetim kurulu Grasso'nun sözleşmesini 2007 yılına kadar uzatmıştı.
New York Borsası'nda olan bitenler, Başkan Richard Grasso'nun başına gelenler, bizim bağımsız kurum ve kurumlarımızın yöneticilerine de ders olmalıdır. Bu olaydan alınacak etik / iş ahlakı dersleri vardır.
Bizim ülkemizde ilk bağımsız kuruluş Merkez Bankası idi... Sonra Sermaye Piyasası Kurulu, sonra Borsa, sonra Takasbank ile tanıştık. Kamu bankaları, bazı KİT'ler de bağımsız kuruluş gibi çalıştı. Odaları ve birlikleri , sendikaları da bir ölçüde bu tanım ile ilişkilendirmek mümkün.
Son yıllarda BDDK, Rekabet Kurulu, Tütün ve Alkollü İçkiler Kurulu, RTÜK gibi kendi gelirlerini ve giderlerini belirlemekte bağımsız yeni tür bağımsız kurullar ortaya çıktı.
Bu bağımsız kurumların özelliği giderlerine göre gelirlerini ayarlama imkânına sahip olmaları. Bu gibi kurum ve kurulların yöneticileri etik değerlere özen göstermediklerinde, kendilerinin ve çevrelerinin maaşlarını, tazminatlarını belirlemede ölçüyü kaçırabiliyor. Özellikle tamsil tahsisatı adı altında yurt içinde ve dışında aşırı ödemelere yönelebiliyor. Tasarruf sandıklarına, emeklilik kuruluşlarına, kurum ve kurul gelirinden önemli aktarmalar yaparak farklı emeklilik tazminatı ve aylığı sistemleri oluşturabiliyor.
Bir de bağlı kuruluşlar ve iştiraklarden gelir ve imkân sağlama yolu var. Bağımsız kurum ve kuruluşların tepe yöneticileri ve çevreleri iştirak veya bağlı kuruluşlarda yönetim kurumu başkanı veya üyesi olarak ek görev alıyor, imkânlarından dolaylı olarak yararlanıyor.
Bu tür uygulamalarda etik değerlerin ortadan kalkması Turgut Özal dönemine rastlar... Etik değerlere fazla önem vermeyen Turgut Özal, bağımsız kurumları birer "kese" olarak kullanma alışkanlığını başlattı. Yurtdışı ve yurtiçi gezilerde, birinci mevkide seyahat edemeyenlerin bilet paralarını, otel ve yemek paralarını bu kurum ve kuruluşlara ödettirdi. Bu kurum ve kuruluşlara aldırılan lojmanlar ve araçları kullandırıldı...
Bağımsız kurum ve kuruluşların yönetiminde olanlar da etik değerleri tamamen unuttu. Bugün Türkiye'de birçok bağımsız kurum ve kuruluşun tepe yöneticilerinin ve çevrelerinin maaşlarını, tazminat ve emeklilik haklarını, yan gelirlerini, temsil tashisatı olarak yaptıkları harcamanın toplamını, yurt içi ve yurtdışında görev harici seyahat faturalarını belirlemek imkansızdır.
Bu gibi bağımsız kurum ve kuruluşların yöneticileri bu etiğe aykırı davranışlarına gerekçe olarak çalıştıkları kurum veya kurulun iş hacminin büyüklüğünü ileri sürer. Bu kurumların başka bir kuruma ödemeden kaçınma veya pazarlık şansına sahip olmadıklarını unuturlar. Yapılan aşırı harcamaların hizmetlerden yararlananların daha yüksek ödemeler yapmasına neden olduğu hiç akla gelmez. Kanuna dayalı olarak hizmetlerini para ile satan, rakipsiz durumda olan, hizmet fiyatını kendileri belirleyen bağımsız kurumların yöneticilerinin 'çok kâr ediyoruz, bunu kullanıyoruz' demelerine imkan yok. Çünkü kar denilen şey kâr değil, gider - gelir farkı. Bu gibi kurumlarında amaç gelir - gider farkını büyütmek, fonlar oluşturmak, para dağıtmak değil, bu gelir - gider farkını asgariye indirerek hizmet fiyatını düşürmektir. İş ahlakı bunu gerektirir.
Ama diyeceksiniz ki "Burası Türkiye..." Burada Grasso'ya gösterilen tepki türü tepkiler söz konusu olamadığından etik değerlere kimse önem vermez... Bazı bağımsız kurum ve kuruluşlarda yönetime gelenler öncelikle kendileri ve çevreleri için çalışmayı sürdürür.



BUSINESS