En Bürokrasiye kızıp Türkiye'den gitti, Özbekistan'ın Mir'i oldu

Bürokrasiye kızıp Türkiye'den gitti, Özbekistan'ın Mir'i oldu

22.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kredi alamadı, bürokrasiyi aşamadı, memlekete küstü, ilk uçağa atlayarak Türkiye'yi terketti. Özbekistan'ı mekan tuttu. Her ay 70 TIR dolusu mal taşıyıp sattı. Sonra yatırıma geçti. Hemen her sektöre girdi. 'Mir' markalı ürünleri Ülkenin her köşesine, istihdamı 4 bin kişiye ulaştı. Sekiz yeni yatırım devam ediyor. Ramazan Demir, Özbekistan'ın 'Mir'i (Özbekçe'de efendi demek) oldu

Bürokrasiye kızıp Türkiyeden gitti, Özbekistanın Miri oldu



Bürokrasiye kızıp Türkiyeden gitti, Özbekistanın Miri oldu


Genç işadamı, telefonu, bir buçuk saat boyunca tartıştığı banka müdürünün yüzüne kapattı. Hırsını alamamıştı. Sekreterini arayıp, yönetim kurulunu en geç 15 dakika içinde toplamasını emretti.
"Herkes işini gücünü bıraksın, gelsin. Babamı da çağır. Sorana 'olağanüstü toplantı' dersin" diye gürledi.
1990 yılının bir temmuz sabahıydı. Ve, Demir Grup için tarihi bir gündü.
50'li yıllarda Afyon'dan İstanbul'a göçerek bir nalbur dükkanı açan baba Ramazan Demir'in temellerini attığı Demir Grup, 90'lı yıllarda 250 kişinin çalıştığı sac, demir, profil gibi inşaat yarı mamulleri üreten bir fabrika haline gelmişti.
Demir ve iki oğlu, geceyi gündüze katarak, nalbur dükkânını orta ölçekli bir fabrikaya dönüştürmeyi başarmışlardı başarmasına ama son birkaç yıldır bu noktada tıkanmışlardı.
Banka müdürüne kızgınlığı hâlâ yatışmayan Adnan Demir, toplantıda yüksek sesle isyan ediyordu. 'Arkadaşlar, bildiğiniz gibi büyümek, yeni yatırımlar yapmak istiyoruz. Buna mecburuz. Ama izin vermiyorlar. Devlete bir kuruş borcumuz yok, fabrikamız var. Yine de bankalar, teminat mektubu vermek için nakit para bloke etmemizi istiyor. Her girişimimiz bürokrasinin duvarına çarpıyor. Hükümetten kimselere yakın olmadığımız, çıkar ilişkileri kurmadığımız için bu böyle devam edecek. Ama biz yapamayız, hiçbir zaman ve hiçbir koşulda böyle bir sistemin içine girmemiz mümkün değil."
"Peki ne yapmayı düşünüyorsun" diye sordu babası Ramazan Demir. İşleri, artık oğullarına devretmiş ama elini eteğini çekmemişti.
Adnan Demir, o an tarihi kararını açıkladı.
"Gideceğiz baba. Gidiyoruz buralardan. Türkiye'de önümüz tıkalı. 24 saat fabrikada yatıp kalkıyoruz, ölümüne çalışıyoruz ama yetmiyor. Cebinde bir lira olmayanların banka sahibi olduğu bir ülke burası. Bize yer yok. Hakettiğimizi kazanacağımız başka bir ülkeye gideceğiz."

Yerini haritada buldu
Adnan Demir, gitmeye kararlıydı ama nereye gideceğini bilmiyordu. SSCB'nin dağılmaya başladığı günlerdi, gazetelerde Türki Cumhuriyetler'in Türk işadamlarını yatırım için davet ettiğini okuyordu.
Çevresinden, Özbekistan diye bir ülkenin 25 milyonluk genç bir nüfusu ve Türkçe'ye çok yakın bir lisanı olduğunu duydu.
Haritayı önüne açtı ve varlığından yeni haberdar olduğu bu ülkenin yerini buldu. Başkenti Taşkent'e giden ilk uçağa rezervasyon yaptırdı.
Elinde bir bavulla bilmediği, görmediği bir ülkenin yollarına düşen Adnan Demir, bir haftalığına gittiği Özbekistan'da 6 ay kaldı.
Bir Türk işadamı olarak son derece itibar görmüş, halkın misafirperverliğinden ve sıcaklığından çok etkilenmişti. Bu süre içinde Özbekçe ve Rusça öğrendi. Yatırım ve ticaret imkânlarını araştırdı.
Son derece bâkir olan bu pazarın akla gelen her şeye ihtiyacı vardı. Demir, öncelikle bu ihtiyaçları karşılamakla işe başladı. Türkiye'ye döndü ve ayda 70 TIR dolusu gıda, temizlik ve giyim malzemesi göndermeye başladı.
1995'te ilk yatırımı yaptı. Özbekistan'ın ilk hipermarketini kurdu. 4 bin metrekare üzerine kurulu market, fast food alanları, mağazaları ve eğlence üniteleriyle Taşkent halkının gözdesi oldu. Günde 4 - 5 bin kişinin ziyaret ettiği bir merkez haline geldi.

Fabrikalar kurdu
Özgürlüğünü kazandıktan sonra yeniden yapılanmaya başlayan ülkede inşaat sektörü gelişmemişti. Adnan Demir, hemen bir inşaat grubu kurdu. Özbek Borsa Sarayı, National Bank binası gibi önemli yapılara imza attı.
Demir Grup artık bir yol ayrımına gelmişti. 1997'de baba Ramazan Demir ve ailenin onayı ile İstanbul'daki fabrika kapatıldı ve Özbekistan'da büyüme kararı alındı.
"Memlekette her şeye ihtiyaç vardı. Türkiye'den getiriyorduk aslında ama pahalı oluyordu. Biz de ne yoksa onu üretmeye karar verdik" diyen Adnan Demir'in en büyük hayali markalaşmaktı.
Marka olarak Demir'in ikinci hecesi olan 'Mir' seçildi. Mir, Özbekçe ve Rusça'da da 'bey, efendi, saygınlık, barış' gibi hoş anlamlar taşıyordu.
Adnan Demir, Özbekistan'da fabrika üzerine fabrika kurmaya başladı. Ülkenin ilk poşet - baskı tesisini kurdu.
Bunu, şampuan ve temizlik malzemesi üreten tesisler izledi. Buradan çıkan sabun, şampuan ve deterjanlar, Mir markası ile satılmaya başlandı ve kısa zamanda çok tutuldu.
Yeni yatırımlar için, 40 bin dönümlük bir araziyi özelleştirdi. Buraya un, yem ve tarım ürünleri tesisleri kurdu.
Sırayla, meyve suyu, şişe suyu, süt fabrikaları kuruldu. Mir markalı bu ürünler yine ülkenin her noktasına Mir Dağıtım Şirketi aracılığıyla ulaştırılıyordu.
Dünyanın sayılı pamuk üreticilerinden Özbekistan'da modern bir tekstil fabrikası yoktu. Adnan Demir, 15 milyon dolarlık bir yatırımla, pamuğun tişört olarak çıktığı ülkenin ilk entegre tekstil tesisini kurdu. Yılda 25 milyon kapasiteli fabrikada üretilen tişörtler, ABD ve Kanada'ya ihraç edilmeye başlandı.
İnşaat Grubu'nun ihtiyacı olan PVC doğrama, alüminyum ve seramik fabrikaları kuruldu. Taşkent'in göbeğine ülkenin ilk beş yıldızlı oteli olan Mir International inşa edildi.
80 milyon dolar ciro yapan ve istihdamı 4 bin kişiye ulaşan Adnan Demir, bugün Özbekistan'ın en büyük yabancı yatırımcılarından biri. Mir markası, ülke çapında en tanınan marka.

Sekiz yeni yatırım yapıyor
Kendini artık Özbek hisseden Demir'in projeleri ve yatırımları ise bitmiş değil.
"Bu ülkede kazandıklarımızı bu ülkeye yatırıyoruz. Bu nedenle daha çok yatırım yapmamızı, istihdam yaratmamızı istiyorlar. Özbek devleti artık bizi kendinden görüyor ve daima destekliyor" diyen Demir'in inşaatı devam eden yatırımları ise şunlar.
  • Yılda 18 milyon çift çorap üretecek bir çorap fabrikası
  • İki yeni iplik fabrikası.
  • Örme ve boxer şort tesisi.
  • Çocuk bezi ve hijyenik ped fabrikası.
  • Islak mendil ve tuvalet kağıdı tesisi.
  • Alışveriş merkezi.
  • Sağlık ve fitness merkezi.
  • Disko ve eğlence merkezi.

  • Henüz proje safhasında olan önemli yatırımlar arasında Semerkand - Buhara ve Riva arasında yer alacak Mir Oteller zinciri, ev tekstili ve havlu üretim tesisleri var.
    3 yıl içinde istihdamını 10 bin kişiye, ihracatını da 100 milyon dolara çıkaracağını belirten Demir Grup Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Demir, Özbekistan'ın hâlâ bâkir bir pazar olduğunu belirterek ciddi Türk yatırımcıları davet ediyor ve bizzat rehberlik yapma sözü veriyor. "Artık kendimi Özbek hissediyorum" diyen Adnan Demir, Türkiye'ye dönüp dönmeyeceği yönündeki soruları ise şöyle cevaplıyor: "Vatanıma âşığım ama onu uzaktan sevmek, aşkların en güzeli."



    BUSINESS