En Eurobond artık riskli görünüyor

Eurobond artık riskli görünüyor

21.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gelişmekte olan ülkelerde getirilerin düşük olmasından dolayı Türk tahvilleri çok talep gördü. Ancak 2030 vadeli tahvilin ulaştığı seviye ve ocak ayı içinde Hazine'nin yeni bir eurobond ihracına gitme ihtimali piyasaya satış getirebilir. Dolayısıyla özellikle küçük yatırımcı için eurobond ulaştığı 137 seviyesinden sonra riskli görünüyor

Eurobond artık riskli görünüyor




2003 yılı biraz sürpriz bir şekilde eurobondların tarihi getirilere imza attığı bir yıl oldu. Gösterge 2030 vadeli Türk tahvili geçen 11.5 aylık dönemde 33 dolar arttı. Ancak bu prim büyük ölçüde gelişmekte olan ülkelerde getirilerin düşük olmasından kaynaklandı.
Dünyada likit fonlar gidecek yer aradığı için Brezilya, Rusya, Türkiye bonolarına güçlü talep geldi. Gelecek yılın yarısından itibaren FED kısa vadeli dolar faizinde bir artışa giderse gelişmekte olan ülkelere bu kadar talep olmayabilir.
FED faiz artırımına giderse Türk tahvilleri de bundan olumsuz etkilenecektir. ABD'de gelecek yıl yapılacak seçimler öncesinde ekonomiyi sarsıcı düzeyde olmasa bile yılın ikinci yarısında bir faiz artırımı bekleniyor. Eurobond fiyatında son dönemdeki hızlı yükselişte Hazine'nin yeni bir ihraç yapmaması dolayısıyla likiditenin sınırlı kalması etkili oldu.
Ancak Hazine'nin ocak ayı içinde yapabileceği bir eurobond ihracı şu anda mevcut piyasada işlem görmekte olan eurobondlara talebi azaltacağından eurobond fiyatları düşebilir.

Yükseliş sürebilir
Yüksek seviyeden eurobond almış yatırımcı da ocak ayında bu nedenle zarar edebilir. Fakat yine de Türkiye ile ilgili olumlu beklentilerin devam etmesi durumunda 30 yıl vadeli Türk tahvilinin fiyatı 140 seviyesini görebilir. Biz eurobond yatırımını bu seviyelerde artık özellikle küçük yatırımcı için riskli buluyoruz.
Öte yandan bu piyasada işlerin kötüye gittiği bir konjonktürde satış yapıldığında vadeler çok uzun olduğundan ciddi zararlar yazılabiliyor. 30 yıllık tahvilin fiyatı şu anda 137 dolar seviyesinde. Bu kağıdın yıllık faiz getirisi ise -dolar bazında- yüzde 8.4. Yani bin dolarlık bir yatırım 84 dolar faiz kazancı yazıyor yıllık vadede. Ancak eurobondun fiyatı düştüğünde bu faiz gelirine rağmen yatırımcı aldığı fiyata göre zarar edebiliyor. Eurobondun satıldığı noktada, kurun bononun satın alındığı döneme göre düşmüş olması da kazancı olumsuz yönde etkiliyor.

Dövizde strateji
Dolar, euro karşısında tarihi düşük seviyelerine geriledi. Euro dolar seviyesi 1.23'leri gördü. Burada Amerikan ekonomisindeki endişe veren ve ikiz açık diye tabir edilen büyük çaplı bütçe açığı ve cari açık etkili oldu.
Euro - dolar kurunun teknik olarak 1.25'leri görmesi mümkün. Hatta paritede yeni orta vadeli bandın 1.25 - 1.30 olduğunu söyleyenlerin sayısı hiçte az değil. Ancak Saddam'ın yakalanmasıyla birlikte ABD'nin terörle mücadelede bir adım öne çıkmış gibi görünmesinin dolara orta vadede güç kazandırması bekleniyor. Yine izlenen zayıf dolar politikası nedeniyle ABD'nin bütçe açığının bir bölümünü kapatması bekleniyor. Zayıf dolar rekabet dezavantajı yarattığı için Avrupa bölgesinde bir faiz artırımı gündeme gelebilir.
Gelişmeler bu yönde yaşanırsa dip seviyelerine gerilemiş olan dolar bir miktar düzeltmesini yapabilir. Ancak kısa vade için eurodaki değerli konumun sürmesi bekleniyor. Bizim önermiyor olmamızla birlikte döviz yatırımı yapacak yatırımcı portföyünde hem euro hem de dolara yer vermeli.

A tipi fonlarda fırsat var
Kolay alınıp satılabilme nitelikleri ve özellikle düşen piyasada doğrudan bono ve borsa yatırımına kıyasla daha az kaybettiren fonlar küçük yatırımcı için ideal yatırım aracı. Kendi içinde A ve B tipinde iki ana kategoriye ayrılan fonlar, riski dağıtan bir yatırım seçeneği. A tipi fonlar borsa ağırlıklı, B tipi fonlar ise faiz ağırlıklı yatırım yapıyor. Ana fon kategorileri altında yer alan alt türlerde ilgili yatırım enstrümanın ağırlığı çeşitli oranlarda değişebiliyor.
Fonlar piyasaların iyi gittiği dönemlerde Hazine bonosu veya borsaya doğrudan yatırım yapmaya nazaran daha az kazandırabiliyor. Bu fonların portföylerinde farklı vadelerdeki çeşitli enstrümanları aynı anda bulundurmasından kaynaklanan bir sonuç niteliğinde. Ancak kötü giden piyasalarda fonların bu özelliği bu kez avantaja dönüşüyor ve fonlar doğrudan borsa veya bono yatırımına kıyasla daha az kaybettiriyor.
İstanbul Borsası'nın 2003 yılında gösterdiği performansa bağlı olarak A tipi fonlar ortalama da yüzde 52 kazandırdı. İstanbul Borsası'nda, faizde gelinen mevcut seviye ve özellikle 2004 yılının ilk yarısında taşıdığı aşağı yönlü potansiyel nedeniyle parlak bir yıl olmasını bekliyoruz. Beklentilerimizi paylaşan yatırımcılar A tipi fonlardan endeks fonlara, B tipinde ise özellikle portföyünün yüzde 51'yle devlet iç borçlanma senetlerine yatırım yapan tahvil bono fonlarına yatırım yapabilir. Endeks fonlar borsayla korelasyonu yüksek olan bu nedenle de İMKB 100 Endeksi'nin getirisini en iyi yansıtan fon türü niteliğinde.
Borsanın riskini daha az taşımak isteyen yatırımcılar A tipi karma fonlara yönelebilir. Düşen repo faizleri nedeniyle getirisi gerileyen B tipi likit fonlar ise her an nakit ihtiyacı olabilecek ve tasarruflarını kısa vadeli değerlendirmek isteyen yatırımcılar için uygun.



BUSINESS