En Ver bakalım oradan bir turuncu...

Ver bakalım oradan bir turuncu...

29.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

1960 yılında Selma ve Suzan Esenil kardeşlerin İstanbul Nişantaşı'nda açtıkları ve isimlerinin ilk hecelerinden oluşan 'Sesu' güzellik salonu, bugün Sesu Kozmetik olarak, kişisel bakım ürünleri üretiyor. Şirketin sahibi Cem Kasidecioğlu, "Bizde şifre turuncu. Ağda isterken rengi turuncu olduğundan, 'Bir turuncu versene' diyorlar. Çünkü halen mahremiyetini koruyor, çekiniyorlar" diyor

Ver bakalım oradan bir turuncu...



Ver bakalım oradan bir turuncu...


Sesu Kozmetik'in sahibi Cem Kasidecioğlu, "Onun şifresi turuncu. Çünkü halen mahremiyetini koruyor. Raflardan alırken ya da tezgahtardan isterken halen çekiniliyor" diyor, yıllardır turuncu ambalajda sattıkları ağda için.
1960 yılında Selma ve Suzan Esenil kardeşlerin İstanbul Nişantaşı'nda açtıkları, isimlerinin ilk hecelerinden oluşan 'Sesu' güzellik salonu bugün Sesu Kozmetik olarak, kişisel bakım alanında faaliyet gösteriyor.

Garajda ağda üretimi
Aynı dönemlerde şirketleşerek ağda üretimine de başlayan Sesu'nun 1996 yılında hisse çoğunluğunu alan ve halen yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan Cem Kasidecioğlu, Suzan Esenil'in de torunu.
Çocukluğunun, babaannesi sayesinde güzellik ve bakım işinde geçtiğini söyleyen Kasidecioğlu, "Bu nedenle kadınlar ne ister, ne sever biliyorum" diyor.
Şirketin kurumsallaşma yönünde önemli mesafeler kat ettiğini belirten Kasidecioğlu, şöyle devam ediyor:
"Babaannem ve kardeşi Nişantaşı'ndaki güzellik salonunun ardından Etiler'de de bir salon açmışlar. Ardından kendi markalarıyla ağda üretimi yapmaya karar vermişler. Özellikle babaannem geniş vizyona sahip bir kadın.
O yıllarda kendi imkanlarıyla İtalya'ya gidip eğitim almış. Kişisel bakım pazarındaki boşluğu görünce de ağda üretimine karar vermişler. Bu işin sanayileşmesi için çok çabalamış. 50 yıl sonrasını öngörmüş bir işkadını babaannem.
Aileden birkaç kişiyle birlikte üretime ilk olarak Etiler'deki güzellik salonunun garajında başlamışlar. Üretim dediğime bakmayın, sanayi üretimi değil. Garajda üretim. Ağdalar kazanlarda pişiyor, cezvelerle şişelere dolduruluyormuş. Cezveyle bunu şişeye doldurmak gerçekten çok zordur. Bunu yaparken ellerin falan yanar. Ardından yoğun reklam kampanyaları yapılmış. Ve Sesu markası büyük ilgi görmüş."
Sesu'nun dünyada bant ağda konusunda da öncü olduğunu belirten Kasidecioğlu, "Ağda dediğimiz, aslında çok basit bir ürün. Şeker, su ve limon karışımından oluşuyor.
Doğal ve katkısız. 'Think simple do best' (Basit düşün, en iyisini yap). Başarı aslında böyle gelir. Ağda konusu da bununla örtüşüyor. İçeriğiyle ilgili değil üretim tekniğiyle ilgili bir durum" diyor.

41 çeşit ürün
Sesu'nun Ar - Ge'ye ve kalite kontrolüne önem veren bir şirket olduğunu söyleyen Kasidecioğlu, "Kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Geçen yılı yüzde 30 pazar payı ile kapattık. Ar - Ge çalışmamız sayesinde son üç yılda sekiz üründen 41 çeşit ürüne çıktık. Sektör dolar bazında yüzde 57 büyürken firmamız yüzde 65 büyüdü" diye anlatıyor.
Şirketin satış ağını gün geçtikçe genişlettiğini söyleyen Kasidecioğlu, ABD, Rusya, Almanya, Orta Doğu ülkeleri ve Avrupa Birliği'ndeki birçok ülkeye ihracat yaptıklarını belirtiyor. Kasidecioğlu 2003 yılında 250 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini, 5 milyon dolar ciroya ulaştıklarını kaydediyor.

'Makineler rakibimiz değil'
Epilasyon makinelerini kendilerine rakip görmediğini söyleyen Kasidecioğlu, "Onlarla rekabet ettiğimizi düşünmüyorum. Bir boks ringindeki iki boksör. Bence rekabet bu. Oransal anlamda pazarı paylaşmak yani. Oransal bazda onlar bizim rakibimiz değil diye düşünüyorum ben. Ama pazardan pay almıyorlar mı alıyorlar tabi. Ama dayak yemiyoruz" diye anlatıyor.
Bu durumun merdivenaltı üretim yapan firmalar için geçerli olmadığını söyleyen Kasidecoğlu, "Merdivenaltı üretim haksız rekabete yolaçıyor. Ve takip edilemiyor. Bu durum pazarı zorluyor ve kârlılığımızı düşürüyor."

Kendini konserve eden bir ürün
Ağdanın uzun yıllar bozulmayan, kendi kendini konserve eden bir ürün olduğunu anlatan Kasidecioğlu, "İlk üretimlerimizi örnek olarak saklıyoruz. Ancak bu ürünler dahi bozulmamış durumda. 40 yıllık ağdalar bunlar. Son kullanma tarihi aslında yok ama biz yine de süreyi üç yıl olarak belirledik" diyor.
Marka yatırımına devam ettiklerini kaydeden Kasidecioğlu, Sesu Kozmetik'in Türk kadınının markası olması için çalıştıklarını, bu marka altında kadınlara yeni hizmetler de vermek istediklerini belirtiyor.
Yıllık satış adetlerinin 5 milyonu bulduğunu kaydeden Kasedicoğlu, "Amacımız sadece yurtiçinde değil tüm dünya ülkelerinde Sesu ürünleriyle varolmak" diyor.



BUSINESS