Ağzımızdan yel alsın ama bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde ambulanslar tribünden beş yaralı taşısa ne yazarız on sütuna?
“Vahşet”!..
“Durdurun bu teröristleri”.
Bazılarımızı kesmez; radikal önlemler isteriz:
“Yetiş siyaset”!
Yahu kimsenin “merhemi” yok ki, yarasına sürsün...
Daha doğrusu kimsenin aşısı yok ki, herkese bulaşan şiddet salgınından korunsun.
Yasa görüşmesinde TBMM Genel Kurulu’ndan beş yaralı çıkıyor... Yetmiyor, ertesi gün merdivenlerden milletvekili yuvarlıyor milletvekilleri.
Sahaya su şişesi atan tribün kapatılıyor... Ankara’da birbirlerine çan, tokmak, sandalye fırlatıyor siyasetçiler.
Kaburgalar çıtır çıtır, kafalar patır kütür, yumruklar vızır vızır.
Oldu bir hata değil; herkes endişeli:
“Devamı gelecek”!
Genel Kurul’a “baretle gitmek” gibi önlemler tartışılıyor TBMM’de.
Sokaklar daha beter.
Sapıklar canlı canlı bileklerini kesiyor melek gibi kızların, manyaklar hayat arkadaşlarını testereyle parçalara bölüyor, bıçakla delik deşik ediyor, silahı kafaya sıkıyor, camına değdi diye kartopu oynayanın kalbine bıçak sokuyor esnaf.
Orman kanunu gibi... En güçsüz olan çocuklar topun ağzında. Sonra kızlar, kadınlar. “Beslenme zincirinin” tepesinde güçlü kuvvetli erkek ruh hastaları var.
Memleketin bir kısmında asker-polis sokağa çıkamıyor, bir kısmında öğrenciler-işçiler-protestocular.
Tüm haberler hile/hurda/komplo/şiddet üzerine.
Ve kaza/bela/ceza...
Normaldir... Yolunu şaşıranı sorgulayacak hukuk ve adalet sorgulanıyor; ne diyorsunuz siz!
Sonunda “bir ve beraber” olduk nihayet;
Maalesef “psikoz kardeşliğinde”.
Alem buysa...
Futbol seyircisine acemi asker eğitimi verip, sicil düzenleyip, yöneticilerin satır aralarını inceleyerek ve hiçbir kural aşımına izin vermeyerek fantezi mi yapıyoruz yoksa?
Kendimizi mi avutuyoruz?
Hayır. Futbolun “evrensel kurallarla” yönetilmesi gerekiyor; bizim halimiz futbolu bağlamıyor.
Lakin neresi doğru ki ülkenin?
Valla günahını almışız tribünlerin.
Abartmışız.
İster Galata Kulesi’ne çıkın, ister uydu fotoğraflarından inceleyin, isterseniz haber bültenlerini izleyin bakın:
Arada sırada sinkaf olsa da çıldıran toplumda en güvenli yerlerden biri tribünlerdir artık.
Eskiden tribün anarşisinin genel ahlak ve huzura negatif etkisinden korkardık, şimdi genel ahlak ve huzurun tribünü bozmaması için dua ediyoruz açıkçası.
Beşiktaş’ın başardığı
Futbol modern dünyanın en büyük bilek güreşlerinden biridir ve Beşiktaş Perşembe günkü bilek güreşini maçın başından sonuna kadar kolunu esnetmeden, bükmeden, inlemeden, başa baş devam ettirmiştir İngiltere’de Liverpool’a karşı. Beşiktaş’ın “Beşiktaşlı olmayanlara bile verdiklerini” özetlemem gerekirse, ilk sırada genlerimize işlemiş aşağılık duygusunu köreltmesi, azaltması gelir.
Nasıl?
Ezilmeden, çaresiz kalmadan, en az rakip kadar akıllı ve enerjik olarak. Doğru strateji, doğru uygulama...
İşin sırrı mücadelede.
Mücadelenin sırrı ise beceri ile kol kola duran özgüven.
İşte Beşiktaş’ın mükemmel yaptığı bu.
İstanbul’da tur atlasan da yeterli skoru bulamasan da teşekkürler Kartal.
