23.04.2018 - 21:47 | Son Güncellenme:
İnsanlar acı çekmeye programlanmış
Doğaları gereği midir bilinmez insanlar hep mutluluk peşinde koşar. Belki de koştukları bu yolda asıl mutluluğu kaçırır dururlar. İnsanlara baktığımızda herkeste bir gelecek beklentisi ya da geçmişe duyulan özlem göz önüne gelir. Herkes yarınını düşüp dününü özlerken ya da dünün pişmanlığını çekerken bugününü kaçırır. Asıl mutluluk belki de bugündedir.
Yalnızlık korkutur
Her canlı bu dünyaya neslinin devamı için gelmiştir. Bunun içindir ki hiçbir canlı hayatını tek başına sürdürmek istemez. Uzun bir yolculukta bile hiç tanımadığı insanlarla saatlerce sohbet edebilmesi de bunun en basit örneklerinden bir tanesidir. Hayatına yeni birini alamayan insan da umudu eski defterleri açarak eski yol arkadaşlarında arar. Eski sevgiliye duyulan özlem sandığımız duygu aslında yalnızlığımızın, acizliğimizin bizlere yansımasıdır.
Mecburmuş gibi…
Hayatımızı kurmaya, aile olmaya mecburmuş gibi bir baskıyla yetiştiriliriz. Hayatının ilerleyen zamanlarında, hele bir de yaşı almış başını gitmeye başlamışsa, hayatına yeni birini sokamayan insan çareyi, hata olduğunu bile bile, eskilerde aramaya başlar. Belki değişmiştir, belki ben bu sefer başarabilirim, belki özlemişizdir, belki kıymetimizi anlamışızdır diye diye geçen yüzlerce belkiler içinde boğuşurken birden kendini eski sevgilisinin kollarında bulur. Aradığını ya bulur ya bulamaz; ama insanlar eski sevgiliye döndükten sonra aynı şeyleri tekrar yaşar ve çoğunlukla aynı şeylere bir daha üzülürler. Değişen hiçbir şey olmadığı gibi, aynı şeylere bir daha üzülmek kalır.
Belki de az bir olasılık da olsa mutluluğu doğru kişiyle bu seferki doğru zamanda yakalayan insanlar da çıkar.