Gündem AB ve NATO’yla var olmak istemeyen Belçika

AB ve NATO’yla var olmak istemeyen Belçika

11.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

Belçika artık sadece AB ve NATO karargâhlarının bulunduğu bir ülke olmak istemiyor, farklı şekilde anılmak istiyor. Bu çerçevede başkent Brüksel, Avrupa’nın önemli bir gastronomi merkezi olmayı hedefliyor

AB ve NATO’yla var  olmak istemeyen Belçika

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin son durumunu, AB’nin Ankara Delegasyonu’nca hazırlanan basın turuyla yerinde gördüm.

Haberin Devamı

Brüksel’deki AB kurumlarında gazeteci grubu olarak yaptığımız görüşmelerde; AB yetkililerinin, Türkiye ile ilgili değerlendirmeleri, vermek istedikleri mesajları ve Türkiye’nin AB’ye üyelik takvimiyle ilgili süreci
ilk ağızdan duyduk.

Görüşmeleri iki cümleyle özetlemek gerekirse Türkiye’nin tam üye olmasıyla ilgili henüz bir takvim yok. Öncelikli takvim, vize serbestisi ve Gümrük Birliği müzakerelerinin başlatılması için gereken kriterlerin yerine getirilmesi.

Brüksel temasları sırasında AB başkentindeki günlük hayatın akışıyla ilgili yaşananlara da tanık oldum.

Brüksel halkı, üzerinden 1.5 yıl geçen DAEŞ saldırılarının etkisinden henüz kurtuluyor.

Zaventem Havalimanı ve Maelbeek metro istasyonunda 34 kişinin yaşamını yitirdiği, 250 kişinin yaralandığı DAEŞ saldırılarından kısa süre sonra Brüksel’deydim. O günlerde, yoğun bölgelerde, metro istasyonları ve alışveriş merkezlerinde askerlerden oluşan güvenlik timlerinin 24 saat devriye gezdiği, sokakları ve lokantaları boşalmış, kırmızı alarmın sürdüğü, korkunun esiri olmuş bir kent yaşamını görmüştüm.

Haberin Devamı

Tehdit azaldı ama...

AB’ye yaptığımız dört günlük son ziyarette ise DAEŞ nedeniyle oluşan korku kabuğunu kıran, belki yılbaşı ve Noel süreci olması nedeniyle sokakları kalabalıklaşan, turist kafilelerinin dolaştığı, askerlerin gündüzleri çok az görüldüğü - geceleri halen askerler devriye geziyor - kırmızı alarmdan sarı alarma düşülen, lokantaları dolu olan bir Brüksel gördüm.

Kentteki güvenlik önlemleri eskiye oranla hafiflemiş olsa da devam ediyor. AB kurumlarında sarı alarm durumu var. AB binalarına girişler ve çıkışlarda aramalar en üst seviyede. Halen devam eden güvenlik önlemlerinin ana gerekçesi, Suriye’de gelinen süreçte çatışma bölgelerinden ayrılıp ülkelerine dönmeye başlayan yabancı terörist savaşçılar.

Özellikle Orta Avrupa’dan DAEŞ’a katılıp silahlı çatışmalarda bulunan, basit patlayıcı yapımını öğrenen ve eylem inisiyatifini elinde tutan hücreler ile bireysel savaşçıların, ellerindeki imkanı kullanarak terör eylemi gerçekleştirmeye başlaması, önümüzdeki dönemde AB başta tüm Avrupa’da kaygı yaratıyor.

Haberin Devamı

Brüksel’de görüştüğümüz AB yetkililerinin ilk konuları Türkiye - AB ilişkileri olurken, ikinci başlık ise DAEŞ’in olası eylemsellik süreciydi. DAEŞ’le ilgili oldukça ciddi kaygılar taşıyan AB yetkilileri, sürekli Türkiye ile AB’nin terörizmle ortak mücadele içinde bulunduğuna dikkat çekmeyi ihmal etmediler.

Bir anlamda “kazan - kazan” formülünü uygulamak istiyorlar.

Türkiye’nin yıllar önce bu konuda ortak çalışma teklif ettiğinde gösterdikleri kayıtsız davranışları hatırlattığımızda ise sessiz kalmayı tercih ettiler.

Varoluş hazırlıkları

Brüksel’de dikkati çeken başka bir konu ise Belçika ve Brüksel’in artık sadece AB ve NATO karargâhlarının bulunduğu bir kent/ülke olmak istemediği farklı şekilde anılmayı da istemesi oldu. Bu çerçevede, özellikle Avrupa’nın önemli bir “gastronomi” merkezi olmayı hedefliyor Brüksel.

Son yıllarda sıradan ve lüks restoranlardaki yemek ile hizmet kalitesini yükselten uygulamaları öne çıkartan Brüksel’de Michelin yıldızlı mekan sayısı artış gösterdi. Kentte, dünyanın farklı ülkelerinin mutfaklarını yansıtan oldukça güzel lokanta ve restoranlar yer alıyor.

Haberin Devamı

Ayrıca, yenilenen imaj çalışmaları kapsamında ülkede Belçikalı modacılar yaratılmaya çalışılıyor. Kentin merkezindeki bir sokak, İtalya, Fransa, Londra gibi Avrupa’nın modasını şekillendiren ülkelere benzer bir moda akımı yaratacak merkez haline getirildi. Ancak, moda merkezinin toplumsal olayların yaşandığı bölgede bulunması ve sürekli alınan güvenlik önlemleri, bu merkezin isminin duyurulmasında zorluk yaratıyor.

Kentteki bir başka yeni imaj çalışması ise AB ve NATO’da görev yapan yabancı diplomatların hafta sonu tatili için kendi ülkelerine gitmeyi önleyecek yaşam şeklini yaratmak. Yüksek ücret alan AB ve NATO’da görevli diplomatlar, çok alternatifli ulaşım olanakları nedeniyle hafta sonlarını çoğunlukla ülkelerinde geçiriyor. Bu durumu terse çevirmek için Brüksel’de yeni yaşam alanları oluşturuluyor.

Dizel yakıt yasağı

Haberin Devamı

Ülkede ilginç bir tartışma da yaşanıyor. 2020’den itibaren Brüksel şehir merkezine dizel yakıtlı araçlar giremeyecek.

Elektrik - benzinle çalışan hibrit otomobillerin tercih edileceği yeni uygulama tartışma konusu.

Hava kirliliğini önlemek adına geçilecek bu sistemde yaşanacak iki handikap var.

İlki elektrikli araçların şarj edilme sorunu ve buna uygun altyapının hazırlanması. İkinci ise devletteki bazı araçların mazot kullanma zorunluluğu.

Güvenlik önlemleri kapsamında mazotlu araç kullanan bir suçluyu takip edecek olan polis aracının elektrikli olmasının, suçla mücadelede sorun yaratacağı görüşü ortaya konuyor.

Politik tartışmalar da sürüyor.

Brüksel yönetiminin aynı zamanda ana muhalefetteki Sosyalist Parti’de olması ve federal hükümetle sık sık siyasi problemler yaşaması artık olağan hale gelmiş. Brükselliler bu çekişmeye alışmış.

AB’nin başkentinden izlenimlerim özetle böyle.

n NOT: Geçen hafta Büyüteç’te Tekirdağ’da yürütülen FETÖ soruşturmasının Vali Mehmet Ceylan’ın koordinesinde yürütüldüğünü belirtmiştim. Kasıt; soruşturmaların mülki idare tarafıydı. Başsavcılık’tan itiraz geldi. Soruşturmanın koordinesinin Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapıldığı kaydedildi.