Gündem Annenin hayatı sonlandırma hakkı yoktur

Annenin hayatı sonlandırma hakkı yoktur

05.06.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Görmez, “Gebe olan anne, ’beden benim değil mi, ben onu istediğim gibi kullanırım, bebek de yaparım, istersem onu da atarım’ deme hakkına sahip değildir. Çünkü karnındaki bebeğin gerçek anlamda sahibi maliki değildir. Emanetçidir” dedi

Annenin hayatı sonlandırma hakkı yoktur

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, son günlerde yaşanan kürtaj tartışmalarına ilişkin, anne karnındaki ceninin de kendisine ait bir hayat hakkının olduğunu belirterek, “Ne annesinin ne de babasının, onun üzerinde mülkiyet hakkı olmadığı gibi, onun hayatı üzerinde sonlandırma yetkisi de yoktur” dedi.
Görmez, Sapanca’daki İl Müftüleri Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, birkaç gündür yüzlerce vatandaşın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kürtaj konusunda neden bir açıklama yapmadığı ve Din İşleri Yüksek Kurulu’nun kararlarını neden toplumla paylaşmadığı şeklinde serzenişlerde bulunduğunu ifade ederek, bazı köşe yazarlarının da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konuda konuşmasının doğru olmadığı şeklinde yorumları olduğunu söyledi.

‘Çok önemli hakikatler’
Bu konunun sadece Diyanet’in konusu olmadığını bildiklerini anlatan Görmez, kürtaj konusunun, insanın, hayatın, dinin, bilimin, ahlakın, hukukun, vicdanın kesiştiği ender konulardan biri olduğunu ifade etti.
Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu konuda söyleyeceği çok önemli hakikatlerin olduğunu kaydetti. Kurulun bu konuda ilk olarak 1956 yılında bir karar aldığını anlatan Görmez, 1983 yılında Sağlık Bakanlığı, aile planlaması ve kürtajla ilgili İslam dininin bakış açısını doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığı’na sorması üzerine, bir raporun bakanlığa gönderildiğini belirtti.

‘2500 kürtaj sorusu geldi’
Görmez, sadece 2007-2012 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Soruları Cevaplandırma Komisyonu’na kürtajla ilgili 2500’ü aşkın soru sorulduğunu ve soruların hepsine aynı ilke, prensip ve hassasiyetler çerçevesinde bilimin verileri de dikkate alınarak cevaplar verildiğini kaydetti. Hem Din İşleri Yüksek Kurulu, hem İslam dünyasın benzeri kuruluşların aldığı kararlar, hem de bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar dikkate alındığında döllenmiş yumurtanın tüm insani özelliklere sahip olup olmadığı gibi teorik problemlerin çözümü bilim adamların görevi olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

‘Yaşama hakkı dokunulmaz’
“Bilim adamları, biyologlar, embriyologlar, jinekologlar, genetik uzmanları bize kesin, bilimsel verilere dayanarak döllenmiş yumurta hücresinin anneden bağımsız bir insan olduğunu, her ikisinin de iki ayrı genetik sisteme sahip olduğunu, her ikisinin de iki ayrı kalbi, iki ayrı kan dolaşımı sistemi olduğunu, anneye bağlılığın sadece beslenme, oksijen ve vücut gücüyle olduğunu söyledikleri müddetçe sadece Diyanet ve Müslüman din bilginleri değil, bütün ilahi dinler, bütün ahlaki sistemler, kürtajın bir insan yaşamına son vermek olduğunu, anne rahminde varlığını tamamlamış insanoğlunun yaşam hakkının da dokunulmaz olduğunu haykırmaya devam edecektir.”
Prof. Dr. Görmez, sorunun, aynı zamanda bilimin ortaya koyduğu gerçekliği kabul edip etmeme ve bilimsel gerçeklerle yüzleşip yüzleşmeme meselesi olduğunu ifade ederek, “Bilimsel gerçeklerle yüzleşmek istemediği içindir ki AİHM, hâlâ yaşamın ne zaman başladığının belirsiz olduğunun arkasına sığınarak bu konudaki davaları bekletmeye devam etmektedir” dedi.

‘Yaşama hakkı dokunulmaz’
Görmez, ”Bedenimiz ve hayatımız, bize mülkiyet olarak değil emanet olarak verilmiştir. Hukuk diliyle hayat hakkı devredilebilen, vazgeçilebilen bir hak değildir. Anne karnındaki ceninin, bebeğin de kendisine ait hayat hakkı vardır. Ne annesinin ne de babasının, onun üzerinde mülkiyet hakkı olmadığı gibi, onun hayatı üzerinde vazgeçme, sonlandırma yetkisi de yoktur. Bu yüzden gebe olan anne, ’beden benim değil mi, ben onu istediğim gibi kullanırım, bebek de yaparım, istersem onu da atarım’ deme hak ve yetkisine sahip değildir. Çünkü karnındaki bebeğin gerçek anlamda sahibi maliki değildir. Ona bakmak, korumak ve yaşatmakla görevli bir emanetçidir” diye konuştu.
Görmez, annenin hayatını korumak, tecavüz gibi cinsel saldırıların sonuçlarını ortadan kaldırmak ve anne rahminde ceninde ortaya çıkan ağır hastalıklar gibi konularda genelleme yaparak konuşmanın, genel hükümler belirtmek yerine her bir özel durum için özel hüküm gerekebileceğini anlatarak, söz konusu özel hükmün ihtisas sahiplerinin ahlak ve hukuk çerçevesinde verebileceklerini ifade etmek istediğini vurguladı.

‘Sadece?Kadın meselesi değil’
Görmez, ”Bu tartışmalarda, herkesin içine düştüğü bir hataya da işaret etmek istiyorum, Kürtaj meselesinin sadece bir kadın meselesi olarak ele alınması büyük bir haksızlık olur. Zira tarih boyunca bu meselenin en büyük sorumlusu, en büyük müsebbibi erkekler olmuştur. Bunun en büyük ızdırabını çekenler, mazlum ve mağdur olanlar da hep kadınlar olmuştur” ifadesini kullandı.

Haberin Devamı

BAŞBAKAN YARDIMCISI BOZDAĞ:
Diyanet cevap vermek zorunda

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, kürtaj tartışmalarına değinirken, “Birileri kendi ideolojilerine göre konuşacak, söyleyecek, bu toplum Müslüman... Yüzlerce, binlerce faks, telefon, telgraf, Diyanet İşleri Başkanlığı’na gidecek, ’Sizin bu konuda görüşünüz nedir, İslam ne diyor’ diye soracak, Müslümanlar cevap isteyecek ama o cevabı vermesi gereken makam susacak. Bu, doğru bir şey de değil. Müslümanlar bu konuda ’Din, İslam ne diyor, fetva nedir’ diye merak edip soru sordularsa Diyanet İşleri Başkanlığı bu sorulara cevap vermek zorundadır. Yanlış olan Diyanet’in bu konuda konuşmamasını istemektir” diye konuştu.
SAKARYA AA

‘Meclis’e mesaj mı?
’CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in kürtaj ile ilgili sözlerini, “Sayın Başkan kanun yapıcılara bir mesaj vermek istiyorsa bu yanlıştır. Hukuk devletinde kurallara ihtiyaçlara göre düzenlenir. Hiçbir kadın isteyerek kürtaj yaptırmıyordur. Başbakan gündeme getirdiği ana kadar Türkiye’de böyle bir sorun yoktu, bir anda Türkiye’nin gündemine düştü. Binlerce yıldır acaba bu yönteme başvurması nedeniyle dinen cezalandırılan kadınlar olmuş mudur?” diye değerlendirdi.
ANKARA Milliyet

Haberin Devamı

12 bin imza toplandı
Başbakan Erdoğan’ın kürtaj karşıtı açıklamaları sonrası tartışılmaya başlanan kürtaj yasası için kadın örgütleri imza kampanyası başlattı. www.kurtajyasaklanamaz.com adlı internet sitesinden başlatılan kampanyada aralarında Uçan Süpürge, Van Kadın Derneği, Türk Kadınlar Birliği, Mor Çatı, KA-DER’in de bulunduğu kadın örgütleri kürtaj karşıtı yasa için başlatılan sürecin durdurulması için bir araya geldi. Dün akşam saatleri itibariyle 12 bini aşkın imzanın yer aldığı sitenin bir de “Kürtaj Yasağına Dur De” sloganıyla hazırlanmış İngilizce sayfası bulunuyor.
BURCU KARAKAŞ İstanbul