Gündem ‘Bu ses yerine gelecek’

‘Bu ses yerine gelecek’

22.11.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Tiroit kanseri olduğunu 21 yıl önce öğrenen Erhan Yazıcıoğlu, uzun yıllar mücadele ettiği hastalığı ailesinin desteğiyle atlattı. Tedavi sürecinde ses telleri zarar gören sanatçı, “Umudunu tükettiğin an, mezarını kazdın demektir. Kanserden hiçbir zaman korkmadım. Yine nüksetse yenerim” diyor

‘Bu ses  yerine gelecek’

Tiyatro sanatçısı Erhan Yazıcıoğlu, kanserle mücadele ederek hastalığı yenen ünlü isimlerden... Tiroid kanseri olduğunu 21 yıl önce tesadüfen öğrenen Yazıcıoğlu, ameliyat sırasında ses tellerinden birini kaybedince tam 8 ay boyunca sesini kimselere duyuramadı. Oysa ki; Yazıcıoğlu için konuşmak her şey demekti... Geçimini, sahne, dublaj ve seslendirme yaparak kazanan sanatçı, hem işinden uzak kalmış, hem de normal yaşantısını konuşamadan geçirmeye başlamıştı. ABD, İngiltere, Almanya ve İsrail’de hasar gören ses teline çözüm arayan Yazıcıoğlu, ne yaptıysa bir türlü derdine derman bulamadı.

Haberin Devamı

‘Yanımdalardı’

Ancak Yazıcıoğlu, olumsuz tabloya rağmen umudunu yitirmedi. İnancı ve sağlıklı beslenme sayesinde ameliyattan 8 ay sonra yeniden konuşmaya başlayan Yazıcıoğlu, 2011’de bu kez mide ve ince bağırsağında tümör olduğunu öğrendi. Kansere karşı ikinci bir savaş veren sanatçı, yaşadıklarını; “Umudunu tükettiğin an, kendi mezarını kazdın demektir. Pozitif bilimden de, alternatif tıptan da nasibini alacaksın. İki kızım ve eşim hep yanımda oldu. Her ameliyat sonrası gözümü açtığımda sıcacık eller, ellerimi tutuyordu” sözleriyle özetliyor.

Erhan Yazıcıoğlu uzun süren tedavi boyunca manevi olduğu kadar maddi anlamda da yıpranmış. Tedavi sürecinde 9 ev parası ve 1 milyon dolar harcadığını anlatan Yazıcıoğlu, ilaç ve sağlık sektörünün sermaye odaklı hareket etmesine tepkili. 21 yıllık süreci Yazıcıoğlu’ndan dinleyelim;

Haberin Devamı

“1995’te diyabet tedavisi görürken boğazımda oluşan bir yağ tabakasından dolayı doktora gittiğimde tiroit kanseri olduğumu öğrendim. 6 saatlik ameliyatta hata sonucu, ses tellerimden birini kaybetmiştim. Yurtiçi ve yurtdışındaki doktorlar mesleğimi yapamayacağımı söylüyordu. Ses telimin biri felç olmuştu. Kendi kendime bu ses yerine gelecek dedim. Ameliyattan 8 ay sonra yarım bıraktığım tiyatro oyununa geri döndüm. İngiliz bir doktora başvurmuştum. Bana her gün ayva yememi söylemişti. Ayva çekirdeğinde binde bir oranında arsenik varmış. Belki ayva da ses telime iyi gelmiş olabilir. Ameliyatın ardından belli aralıklarla 2 kez atom tedavisi gördüm. Tiroit kanseri olduğumu öğrenmeden önce şekerim 460’a çıkmıştı. 126 kiloydum. Alkol alıp, kötü besleniyordum. Her gün 5 insülin, 14 farklı hap alıyordum.”

7 saat süren ameliyat

2011’de Dr. Alper Çelik’e diyabet ameliyatı olmaya karar verdiğini söyleyen sanatçı, “3 saat sürecek denilen ameliyat 7 saat sürmüş, ameliyat uzayınca çocuklarım ameliyathanenin kapılarını yumruklamışlar. Meğer Alper Hoca, mide ve ince bağırsağımda tümör görünce midemin yarısını ve ince bağırsağımdan da 1 metre 25 santim almış. Ameliyat sonrası 2 ay çorba ve meyve suyu ile beslendim. Hastaneden çıkarken 35 kilo vermiştim. Şu an sağlık durumum gayet iyi hiçbir ilaç kullanmıyorum. Pilav, makarna ve hamur işi yemekleri kestim. Günde 40 dakika yürüyüş yapıyorum” dedi.

Haberin Devamı

‘Nüksederse yine yenerim’

Kanserden hiçbir zaman korkmadığını ifade eden Yazıcıoğlu, “Yine nüksetse yenerim hastalığı. Belki biraz da şansıma güveniyorum. Kanserle savaşan insanlarla görüşüp elimden geldiğinde destek olmaya çalışıyorum. Hastaların yanlarına gidip moral veriyorum, birçok derneğin etkinliğine katılmaya çalışıyorum. Yılda bir kez tarama ve tetkiklerden geçiyorum.
Bilimsel yaklaşım ve tıp her zaman birinci sırada yer alıyor. Ancak alternatif tedavi yöntemlerinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Son yıllarda dünyanın içinde bulunduğu, radyasyon kirliliği bana göre kanseri tetikleyen en büyük faktörlerin başında geliyor. Çernobil ile başlayan kanser salgını, bugün yüksek oranlara ulaşmış durumda” diye konuştu.

‘Her zaman halimize şükrederdik’

‘Bu ses  yerine gelecek’

Kanser, 3 Nisan 2015’te büyük usta Kayahan’ı hayattan kopardığında; Türk müziğinden de bir parça kopmuştu. İlk kez 1990’da yumuşak doku kanserine yakalanan Kayahan, 2005’te ikinci kez aynı kansere yakalandı. 2014’te üçüncü kez rahatsızlığı tekrarlayan sanatçı aynı yıl ‘Yemin Ettim’i yazmıştı.

Haberin Devamı

21 yıl boyunca hastalıkla mücadele ettikten sonra kalplere gömülen Kayahan’dan geriye onlarca unutulmaz eser kalırken, kendisi gibi sanatçı olan eşi İpek Açar ise vaktinin büyük bölümünü artık kanser hastalarına yardımcı olmak için ayırıyor. Açar, hastalara teşhis ve tedavide destek verme amacıyla kurulan Pembe İzler Derneği Yönetimi’nde yer alıyor. “Kayahan beyle tedaviye her gidiş dönüşte halimize şükrederdik. Onkoloji katında yatan çocuk hastaları gördükçe onlara üzülüp, dua ederdik” diyen İpek Açar, yaşadıklarını ve kanserle mücadele çalışmalarını Milliyet’e anlattı.

Gönüllü olmaya nasıl karar verdiniz?

Tedavi sürecindeyken Pembe İzler Derneği Kurucusu Arzu Karataş ile tanıştık. Meme kanserine yakalanan Arzu Hanım, eşimle aynı hastane tedavi görüyordu. Eşimi çok sevdiğinden, her tedaviye geldiğinde doktor ve hemşirelere bizi soruyormuş. Kayahan bunu duyunca, Arzu’ya moral vermek için sürpriz yaptı. Arzu’nun kemoterapi aldığı bir gün eşimle odasına girince, çok şaşırdı ve mutlu oldu. Kayahan, Arzu’yla hastalık konusunda uzun uzadıya konuştu. Bu konuşmadan sonra Arzu’nun dernek çalışmaları başladı. Biz de bu sayede dostluk kurduk.

Haberin Devamı

Çalışmalardan bahseder misiniz?

Bursa’da yardım amaçlı bir konser gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde yeni projelerimiz olacak. Konser geliri kanserle mücadele eden kadınların tedavilerine yönlendirildi. Dernekte yönetim kurulu üyesi oldum. Kadınların kanser tedavisinde morallerini bozan etkenlerden biri de saçlarının dökülmesi. Yapay saç veya peruk gibi ihtiyaçların karşılanmasına öncülük etmeye çalışıyoruz

Hasta yakınları neler hissediyor?

Kanser herkes için korkutucu bir hastalık. Kanserden korkmamak mümkün değil ancak şu da bir gerçek ki, çözümsüz bir hastalık değil. Erken tanı ve düzenli kontroller sayesinde hastalıktan kurtulabiliyorsunuz.

Hastalara önerileriniz neler?

Herkesin günde yarım saat yürümesini öneriyorum. Yürümek aynı zamanda antidepresan etkisi gösteriyor. Hastalıkla mücadelede sevgi, inanç ve sabır çok önemli. Hastalar teşhis konulduktan sonra doktoruyla her detayı konuşmalı. Özellikle erken teşhisin bu hastalıkla mücadelede çok önemli olduğunu bilmemiz gerekiyor. Düzenli kontrol ve tedavilerin aksatılmaması şart.

YARIN: Kemoterapide yan etki dönemi sona erdi.. İmmünoterapi de başarı yüzdesi artıyor.

Yazarlar