Gündem ‘Cep Herkülü’ dünyayı salladı

‘Cep Herkülü’ dünyayı salladı

27.04.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Yaklaşık 2.5 yıl önce aramızdan ayrılan Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu milli haltercimiz Naim Süleymanoğlu, ‘Cep Herkülü’ unvanını 27 Nisan 1988’de katıldığı Avrupa Şampiyonası’nda 62 kilo koparmada 150 kilo kaldırarak pekiştirmişti.

‘Cep Herkülü’ dünyayı salladı

‘Cep Herkülü’ dünyayı salladı

Haberin Devamı

Milli gururumuz Naim Süleymanoğlu, arkasında sayısız Dünya ve Olimpiyat rekorları bırakarak, 2017 yılında henüz 50  yaşındayken yaşamını yitirdi. Avrupa Halter Şampiyonası’nda 62 kiloda koparma dalında 150 kilo kaldırarak tüm dünyanın dikkatini çeken Süleymanoğlu, bu başarısıyla yabancı gazetelerin bile manşetindeydi. Süleymanoğlu’nun hayat hikayesi ortaya çıktıkça ‘Cep Herkülü’ne olan saygı ve sempati katlanarak artıyordu.

İltica operasyonu

23 Ocak 1967’de Bulgaristan’da Türk nüfusun yoğun olduğu Mestanlı’da bir maden işçisinin oğlu olarak dünyaya gelen Süleymanoğlu, 10 yaşında haltere başladı. 1982’de Brezilya’da düzenlenen Dünya Gençler Halter Şampiyonası’nda hafif sıklette dünya rekoru kırdığında henüz 15 yaşında olan Süleymanoğlu, kariyerinin ilk ipuçlarını burada verdi. Naim Süleymanoğlu, dönemin Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov’un, Türk kökenlilere yaptığı asimilasyon politikasından rahatsızdı. Bulgaristan’daki baskılardan kurtulmak ve Türkiye adına müsabakalara katılmak için 1986’da Melbourne’de düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası’nın ardından Türkiye Büyükelçiliği’ne sığınarak, Türkiye’ye iltica etti. Süleymanoğlu, dönemin başbakanı Turgut Özal, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Dışişleri Bakanlığı’nın gizli operasyonuyla Türkiye’ye getirildiğinde, tüm Türkiye filmlere taş çıkartacak operasyonu konuşuyordu.

Haberin Devamı

Diplomatik kriz

Cep Herkülü, Türkiye adına ilk kez Cardiff’teki Avrupa Halter Şampiyonası’nda yarıştı. Gergin olan Türkiye-Bulgaristan ilişkileri, Naim Süleymanoğlu’nun iltica etmesinden sonra diplomatik krize dönüşmek üzereydi. O dönemki yönetmeliğe göre milli bir sporcunun bir başka ülke adına yarışabilmesi için aradan 1 yıl geçmesi ya da önceden yarıştığı ülkenin izin vermesi gerekiyordu. Türkiye hükümeti Cardiff’te Bulgaristan hükümetine örtülü ödenekten yaklaşık 1 milyon 200 bin dolar ödeyerek bu sorunu çözdü. Süleymanoğlu, rekorlar kırdığı gibi, Bulgaristan’da zulme uğrayan soydaşlarımızın da sesi haline gelmişti.

1988 Seul Olimpiyatları’nda adını efsaneler kulübüne yazdıracaktı Süleymanoğlu. Olimpiyatlara hasta gittiği sonrada ortaya çıkmıştı. Müsabakalardan önce sarılık olan Süleymanoğlu, İran’dan getirtilen bir doktor tarafından tedavi edilmişti.

Haberin Devamı

Türkiye adına yarıştığı ilk olimpiyat olan 1988 Seul Olimpiyatları’nda 60 kiloda rekorları alt üst etmeyi başaran Süleymanoğlu, koparma ve silkmede 6 dünya, 9 olimpiyat rekoru kırdı. 342.5 kilo kaldırarak altın madalya kazanarak tüm dünyanın konuştuğu isim haline geldi.

Beyaz Saray daveti

Süleymanoğlu, 1988 Avrupa Halter Şampiyonası’na katıldığı sırada o yıl ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından Beyaz Saray’a davet edildi. ABD, vatandaşlığı teklif edilen milli sporcumuz, bunu reddetti. Süleymanoğlu, Bulgaristan’daki Türklerin zorunlu göçü öncesi yapılan asimilasyonları tüm dünyaya duyurmasının yanında, Bulgaristan Türkleri için de bir ilham ve övünç kaynağı oldu. Öyle ki, kendisinden etkilenerek 3 yıl sonra Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen Halil Mutlu da, halterde Türkiye’ye pek çok madalya kazandırdı.

Haberin Devamı

‘Time’a kapak oldu

Naim Süleymanoğlu ardında 3 olimpiyat, 7 dünya şampiyonluğu, 47 dünya rekoru ve sayısız başarı bırakarak genç yaşında bu dünyadan ayrıldı. Olimpiyatlarda “Türk Süpermen” diye çağırılan, Time dergisine kapak olan ve Paraguay’da “Süper Türk” adıyla adına özel anı pulu basılan tek Türk olan Naim Süleymanoğlu, Türk halkının gönlünde taht kurmayı başardı. Her zaman içine kapanık biri olarak bilinen Süleymanoğlu, bir üniversitede çalışması için ABD’den gelen vatandaşlık teklifini kabul etmeyecek kadar ülkesine bağlı bir sporcuydu. 

Dünyanın En İyi Sporcusu’ seçildi

Sıra 1992 Barcelona Olimpiyatları’ndaki rakiplerine gelmişti. Süleymanoğlu, müsabakalarda tüm rakiplerini yenerek altın madalya kazanıyor, koparmada 142.5, silkmede 177.5 kiloyla toplamda 320 kilo kaldırarak olimpiyat şampiyonu unvanını koruyordu. Süleymanoğlu aynı yıl Uluslararası Halter Basın Komisyonu tarafından “Dünyanın En İyi Sporcusu” seçilmişti.

1996’da düzenlenen Atlanta Olimpiyatlarında yine Naim Süleymanoğlu fırtınası yaşanıyordu. 64 kiloda kendisine ait olan rekoru kırarak, 29 yaşında 3. altınını kazanmayı başarmıştı Cep Herkülü... Ancak form grafiği milenyumun başında düşüşe geçecekti. Süleymanoğlu, 33 yaşında gittiği ve sakatlığının da etkisiyle sıfır çektiği 2000 Sydney Olimpiyatları’ndan sonra emekli oldu. Ancak emeklilik hayatı ‘Cep Herkülü’ne iyi gelmemişti. Yalnızlaşmış, çevresindeki kalabalıklar azalmıştı. Sporu bıraktıktan sonra sağlığı bozulmaya başlayan Naim Süleymanoğlu, MHP’den 2004 yerel seçimlerinde Beylikdüzü Belediye Bakanlığına aday olsa da kazanamadı. 2007 Genel Seçimlerinde İstanbul milletvekili adayı olan Süleymanoğlu siyaset sahnesinde ikinci hüsranı yaşadı. Ardından gelen günlerde kendi halinde bir yaşam sürmeye başlayan Süleymanoğlu, 25 Eylül 2017’de karaciğer yetmezliği sebebiyle tedavi altına alındı. Tüm Türkiye’nin gözü kulağı ‘Cep Herkülü’nden gelecek iyi haberlerdeydi. Ancak olmadı. 6 Ekim 2017’de karaciğer nakli yapılsa da 12 gün sonra tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Haberin Devamı

Ersümer’in istifası ve çatırdayan koalisyon

Beyaz Enerji iddianamesinde sanık ifadelerine atfen suçlanan Anavatan Partili (ANAP) eski Enerji Bakanı Cumhur Ersümer 27 Nisan 2001’de görevinden istifa ettiğinde, ANASOL-M hükümetinde oluşan çatlak iyice ayyuka çıkmıştı.

‘Cep Herkülü’ dünyayı salladı

O günlerde Ersümer’in istifa edip etmeyeceği tartışması, Beyaz Enerji iddianamesinin açıklanmasıyla yoğunluk kazanmıştı. Muhalefet Ersümer’in istifası için zorlarken, koalisyon ortağı MHP yönetimi rahatsızlığını açıkça dile getiriyordu. MHP’de hükümetin geleceğini tehdit eder bir durum yaratmaması için Ersümer’in istifa etmesi ve yargılanması gerektiği görüşü ağırlık kazanırken, ANAP lideri Mesut Yılmaz kurmaylarıyla yaptığı ilk değerlendirmede ‘şimdilik’ koşuluyla istifaya gerek olmadığı sonucuna varıldığını duyuruyordu. MHP lideri Devlet Bahçeli’yi, istifa yerine kabine revizyonu formülüne ikna çabaları da sonuç vermeyecekti. Öte yandan Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Talat Şalk tarafından yürütülen Beyaz Enerji Operasyonu, ‘düğmeye kim bastı’ tartışmalarını da beraberinde getirmişti. Bir üst düzey komutanın ‘Düğmeye biz bastık. Enerji Bakanını çizin” açıklaması hükümet ile askerler arasında kısa süreli gerginliğe neden olmuştu. Yılın ilk ayında başlayan soruşturma genişleyerek devam etti ve soruşturma kapsamında Türkiye Elektrik Anonim Şirketi (TEAŞ) Genel Müdürü Muzaffer Selvi , Genel Müdür Yardımcısı Ünal Peker ve TEAŞ eski Yönetim Kurulu üyesi ve eski Devlet Bakanı Birsen Sönmez ‘in de aralarında bulunduğu birçok bürokrat tutuklandı. Tutuklanan zanlıların DGM yedek hakimliğine verdikleri ifadelerin Anadolu Ajansı’nda yayınlanması ise tartışmalara yeni bir boyut eklemişti. Mavi Akım Projesi ‘ne kadar uzanan operasyonun odak ismi olarak kabul edilen Enerji Bakanı Cumhur Ersümer ise yolsuzluk iddialarının soruşturulması için üzerine düşeni yaptığını, istifa etmeyeceğini söylüyordu. Doğru Yol Partisi’nin (DYP) Ersümer hakkında verdiği gensoru önergesi de Meclis’te reddedildi. DGM Savcısı Talat Şalk’ın hazırladığı Beyaz Enerji iddianamesi, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer’in istifasının yolunu açan son gelişme oldu. İddianamede Bakan Ersümer, dolaylı olarak itham ediliyor ve görevi kötüye kullanmak, ihaleye fesat karıştırmak ve devleti bilerek zarara uğratmakla suçlanıyordu. Koalisyonda özellikle MHP kanadında rahatsızlık yaratan bu iddialar ANAP üzerindeki baskıları artırınca Cumhur Ersümer 2 yıldır yürüttüğü Enerji Bakanlığı görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı.

Ecevit’in konvoyuna silahlı saldırı

Sağ-sol ayrışmasının çatışmaya döndüğü 70’lerin sonunda dönemin CHP Lideri Bülent Ecevit’e birçok kez suikast ve saldırı girişiminde bulunuldu. Takvimler 27 Nisan 1977’yi gösterdiğinde Gümüşhane’nin Şiran ilçesinde afiş asma ve slogan atma nedeniyle başlayan tartışmalar ilçede gerginliğe yol açmıştı. Olaylar sürerken şehre gelen CHP konvoyunda, Ecevit ve arkadaşları da bulunuyordu. 300 kişilik ülkücü grup, CHP’li vekillerin olduğu konvoya önce taşlı daha sonra silahlı saldırıda bulundu. Sekiz kişi ağır yaralanmıştı. Erzincan Senatörü Niyazi Ünsal ve Tunceli milletvekili Nihat Saltık da yaralananlar arasındaydı. Ecevit, saldırı sırasında güvenlik güçlerine seslenerek, “Bir avuç eşkıyanın kurşun sıkmasını önleyemezseniz cezasını çekersiniz. Ben buradayım, öldürürlerse beni de öldürsünler” diye seslenmişti.

‘Cep Herkülü’ dünyayı salladı

Şiran’dan sonra Erzincan’da yapılması beklenen miting olaylar ve Erzincan’da benzer hazırlıkların yapıldığı haberleri üzerine iptal edilse de, bu kez de Erzincan’da miting için bekleyenler saldırıya uğruyordu. CHP Genel Sekreteri Orhan Eyüboğlu, “Şiran olayları Niksar’ı bastırmıştır” açıklamasını yapıyor. Ecevit, Şiran’daki saldırının ardından Erzincan’daki açık hava toplantısını iptal ettiğini duyuruyordu. Ancak halkın ısrarı üzerine, konuşma yapmak için alana ilerleyen CHP konvoyuna, yine taşlı saldırıya uğruyordu. Konvoy ilerlerken, cadde üzerindeki Ülkü Ocakları Derneği’nin çatısından silahla ateş açılırken, olaylar sonucunda 20 kişi yaralanıp, 22 kişi gözaltına alınmıştı. Miting alanına güçlükle giden Ecevit ise; “Devlet varlığı Erzincan’da üç buçuk eşkıyaya ezdirilmez. Korkak Demirel, tabanca namlusundan çıkmak istiyor” serzenişte bulunuyordu.